Paylaş
2017 yılında Erbakan’ı Anma Gecesi de benzer tartışmalarla geçmişti hatırlarsanız. Kişiler farklı ama yaşanan sorunlar aynı. Bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece bu tarz tartışmaların son bulacağını zannetmiyorum.
Şahsen üzüldüğüm husus bugün yaşanan tartışma dilinin Erbakan Hoca’nın nezaketine uymadığıdır. Kendisini seven sevmeyen herkes bilir ki; Hoca, ister şahsına ister partisine yapılan hiçbir haksızlık karşısında nezaketini bozmamış ve sorumlularına karşı nezaketini yitirmemiştir. “Erbakan adına yapılan bir programa kim-niye davet edildi” tartışmasının, ardından hiç yapılmaması gereken bir isimdir, Erbakan.
Seçim arifesine denk gelen ödül töreniyle ilgili çok konuşuldu, ben de naçizane bir şeyler eklemek isterim. (Biraz geç kaldım, farkındayım lâkin engelli vatandaşlarımıza yönelik düzenlediğimiz Resim Yarışması’nın koordinatörlüğünü yapıyorum. Dereceye giren ve ödül almaya hak kazanan tam 50 yarışmacımız var, dolayısıyla yoğunluğumuz biraz fazla. Anlayışınıza sığınarak konuyla ilgili düşüncelerimi ve duyumlarımı yazmak istiyorum.)
Öncelikle yetkili ağızlardan aldığım bilgiye göre Erbakan Ödülleri Töreni’nin, seçim öncesine denk gelmesi tören organizasyonundan değil seçim organizasyonundan kaynaklanan bir durum. Ödül Töreni bir yıl önceden planlanmış.
Tartışmaların bir yönü, -yakın akraba hariç- Erbakan Hoca’nın çocuklarının törene davet edilmemesiydi. Erbakan Hoca adına düzenlenen hiçbir programa katılmamaları ve tavırları gerekçe gösterilse de davet edilmemeleri yanlış bir davranıştı.
Bunun dışında Uğur Dündar’ın davete katılmasının ve ödül vermesinin eleştirilmesini doğru bulmuyorum. Ayrıca, Dündar’ın, Sivas / Madımak olayları sırasında kendisine gelen bilgileri yeterince araştırmadan haber yaptığı için dönemin Belediye Başkanı Temel Bey’e mahcubiyetinin olduğunu ve davete nezaket göstererek katıldığını öğrendim. Ki Erbakan Hoca yaşasaydı, Uğur Dündar’ın davetteki varlığından rahatsız olacağını hiç zannetmiyorum.
Kanaatimce programa katılımcılar arasında öne çıkmış başka isimler olmayınca dikkat çekti Dündar’ın katılımı. Bence aslında konuşulması gereken, programa davet edilip gelmeyenler.
Neden böyle söylüyorum? Çünkü siyaset, sivil toplum kuruluşları, medya vs. her kesimden 2500 kişiye davetiye gönderilmiş. Fakat kendilerine davetiye gönderilmesine rağmen bazı kişiler “seçim öncesi olması” sebebiyle (özellikle bizim mahalle) kendilerini riske atmak istememişler. Evet, doğru okudunuz; birileri, programda görünmelerini siyasi gelecekleri için tehdit olarak görmüşler.
Bu durumda davete icabet edip katılanlara haksızlık yapmamak daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. En azından cesur davranmışlar.
İçinde büyüdüğüm ve sevdiğim mahallem! Yanlış yerden sorguluyoruz.
Zira bugün hayatta olmayan bir liderin -sorsak herkes çok sevdiğini söylüyor- adına düzenlenen ödül törenine siyasal baskıyı gerekçe göstererek katılmayanların var olduğu bir ortamda sorgulamamız gerekenin “karşı” dediğimiz taraf olmadığını düşünüyorum.
Size bir soru soracağım ama lütfen bu soruyu taraf olarak cevaplandırmayın. Cevabı yüksek sesle söylemeseniz de olur, kendinize dürüst olun yeter.
Geçmiş tarihte kendisine Erbakan Ödülleri teklif edilen mahallemizin bir büyüğünün, “Ben ihalelere giriyorum. Bu ödülü alırsam Tayyip Bey kafamı koparır.” diyerek ödülü kabul etmemesi mi Erbakan’ın hatırasına saygıdır; yoksa geçmişte kendisini eleştirmiş olan bir kişinin adına yapılan törene katılması mı?
Ve siz, müteahhit sevgisi (!) mi yoksa muhalif saygısı mı isterdiniz ardınızdan?
Not: Tayyip Bey’in, Erbakan adına ödül törenine katılanlara tepki göstereceğini zannetmiyorum. Lâkin bu tarz iddialarla ilgili açıklama yapmasını ve konuyu aydınlığa çıkarmasını çok isterim.
Paylaş