Paylaş
Gelen komşumuzdu, ağlıyordu. “Kızım evden kaçtı!” dedi. Çok şaşırdık çünkü kızı 14 yaşındaydı ve bildiğimiz kadarıyla sevdiği, istediği kimse yoktu. Çok zor bir durumdu, ne komşumuz ne biz Emine’yi nereden arayıp soracağımızı bilmiyorduk. Ailesi sabah karakola gidip kayıp başvurusunda bulundu.
“Nerdedir? Kiminledir? Başına bir şey gelmiş midir?” düşünceleriyle geçen iki günün ardından Emine, annesini aradı. “Ben kocaya kaçtım” dedi. Daha sonra aileler devreye girdi, barışıldı.
Emine, bir iki kere yolda gördüğü bir gencin peşinden gitmişti. Ne uzun uzun konuşmuştu, ne de kim olduğunu biliyordu.
Aradan 25 yıl geçti. Emine, dört çocuk sahibi bir anne ve şu anda eşinden boşanmaya çalışıyor. Küçük yaşta evliliklerin tartışıldığı bir zaman diliminde Emine’nin söyleyeceklerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
İnsanlarla söyleşi yapmayı ve anlattıklarını kaleme almayı bir anlamda sanatçılık olarak görüyorum. Bir oyuncunun canlandıracağı karakterin parçası olmaya çalışmak gibi. Dinlediğim ve dinlerken anlamaya çalıştığım kişinin hayatının parçası olmak hem ilginç hem de çok güzel bir duygu. Yıllardır tanıdığım ama anlattıkları karşısında aslında tanımadığımı hissettiğim Emine’nin dünyası gibi.
Söyleşinin sonunda Emine ilgili bir şeyi fark ettim. Çocukluğunu yaşamamış bir kadın ne kadar büyürse büyüsün çocuk kalıyor. Emine bugün çok ama çok cesur bir kadın ama bir yanı hep çocuk.
14 yaşında neden evlendin Emine?
Büyük bir cahillikti ama en büyük etken aile sorunlarıydı. O zamanlar bir kaçıştı benim için. Ben evden kaçarken “Bir daha ailemin yüzünü görmeyeceğim.” diyerek gittim. Normal bir ev ortamında yaşasaydım, kaçmazdım. Kocamın yanında değil yaşıtlarımın yanında olurdum.
14 yaşında kaçtığın adamı, 18 yaşında tercih eder miydin?
Kesinlikle etmezdim. Ben koca ne demek, aşk ne demek, sevgi ne demek bilmiyordum ki. Tek istediğim evden kurtulmaktı.
Çocuk denecek yaşta evlendin, geriye dönüp baktığında seni en çok ne üzüyor?
Ben hiç çocukluk yaşamadım. Hiç unutmuyorum, kiracı olan bir arkadaşım vardı. Bir gün onunla konuşurken “Hiç ‘Ailem bize istediğimiz hayatı yaşatmayıp ev alsaydı şimdi evimiz olurdu’ dediğin oluyor mu?” diye sordum. Bana “Asla! Değil bir ev, dünyaya değişmem çocukluğumu çünkü çocukluğumu çok güzel yaşadım” dedi.
Ben ilk çocuğumu emzirirken yaşıtlarım sokakta oynuyorlardı. Onları seyrederken ağlardım.
Ailenin evinde mi çocuk olmak zordu yoksa eşinin evinde kadın olmak mı?
Ben evlenince yeni elbise giydim, iyi şeyler yedim. Bunlar aslında çok küçük şeyler ama benim için büyük şeylerdi. Geriye dönüp baktığımda elimdeki az olanla ‘mutluluk oyunu’ oynadığımı fark ettim. Hani çocuklar yaşadığı zorlukları gizleyip mutluymuş, her şey yolundaymış gibi yaparlar ya; işte ben de öyle yapmışım.
Zamanla yaşadıklarım o kadar beni aştı ki, sonunda bu mutluluk oyunum beni sinirli bir anne haline getirdi.
Yaşadıklarınla ilgili aileni suçluyor musun?
Tabii suçluyorum. Babamla bunları konuşmuyorum çünkü anlamayacağını biliyorum. Ama annemle konuşuyoruz, dertleşiyoruz. Yaşanmamış bir çocukluğum var benim.
Huzurlu bir aile ortamımız olsaydı ben kaçmazdım. Babamın hiçbir zaman sorumluluğu olmadı bize karşı. Ne doktor ne okul kapısı bilirdi. Hiçbir şeyle ilgilenmezdi. Ben babamın bize bayramlık aldığını bilmem.
Kaçtığına ne zaman pişman oldun?
Evliliğimin ilk yılında... Çocuğum bir yaşındaydı. Eşimin çapkınlıkla ilgili ilk vukuatı olmuştu. Ama ‘yanlış anlaşılma’ filan diyerek geçiştirdi. Çocuğum 3 yaşındayken kocam komşumuzla basıldı ve ben o gün net olarak boşanmak istedim. Ama babam “Kendin ettin kendin buldun, kaçtın çekeceksin” dedi. O günden sonra defalarca boşanmak istedim ama babam her zaman engelledi beni.
Senin kızın 14 - 15 yaşında evlenmek isterse izin verir misin?
Kesinlikle vermem. Seviyorsa yaşının dolmasını beklesin. Onların benim düştüğüm hataya düşmemeleri için elimden geleni yapıyorum. Kendimden ödün veriyorum yeter ki onlar evlerinde kendilerini mutlu hissetsinler.
Peki, baba kötü bir rol modeldi ve ondan kaçtığın kocan da öyle oldu. Hayatındaki erkeklerden yaşadığın hayal kırıklıkların sen de nasıl bir etki bıraktı?
Bu eksikliği hayallerimde bir erkek yaratarak doldurdum. Bana istediğim gibi davranıyor, nazik, duygulu bir adam. Rüyalarımda görürüm; üzüldüğüm zaman yanıma gelir beni teselli eder, çiçek alır, hediye alır.
Kime benziyor hayallerindeki adam?
Yüzü yok.
Bunun hayal olması canını acıtmıyor mu?
Hayır, ben bunun hayal olduğunun bilincindeyim ama mutlu oluyorum varlığıyla.
Bu adamın hayatındaki rolünün ne olmasını isterdin?
Eş.
Cinsellikle ilgili misyon yüklüyor musun?
Hayır yüklemiyorum. Romantik olması, küfürlü konuşmaması, kaba saba olmaması bana yetiyor.
Neler yapıyorsunuz hayalindeki adamla?
Konuşuyoruz, dertleşiyoruz, namaz kılıyoruz birlikte. Çocuklarıma karşı çok merhametli bir adam.
14 yaşında rızasıyla evlenen bir kız çocuğuyla evlenen erkeğin cezalandırılmalı mı sence?
Bu soruyu bana kaçtığımda sorsaydın “Hayır.” derdim. Ama şimdi kız çocuğunun rızası olsa bile, bir erkek 14 yaşındaki çocukla cinsel birliktelik kurmuşsa kesinlikle cezalandırılmalı. Ben 15 yaşında doğum yaptım. Hatırlıyorum da ebe, “Bu çocuğa yazık, daha kemikleri gelişimini tamamlamış…” demişti.
Evliliğini bitirmeyi neden istiyorsun?
Artık onurlu yaşamak istiyorum. Bunu hep istedim ama çocuklarım küçüktü ve babalarını çok seviyorlardı. Şimdi büyüdüler, beni anlayacak yaşa geldiler. Benim kızım bir gün geldi ve bana “Anne sen ne kadar onursuz bir kadınsın ki böyle bir adamla birlikte yaşamaya devam ediyorsun!” dedi.
Boşanmak üzeresin, neler yaşıyorsun?
Boşanmak istemiyor, beni tehdit ediyor, çocuklarımı bana karşı kullanıyor. Boğazımı kesmekle tehdit ediyor, arkadaşlarıma, komşularıma küfürler ediyor.
Peki, sana zarar vermesinden korkmuyor musun?
Hayır, hiç korkmuyorum. Allah’ın verdiği bir canım var… Kesinlikle hayatımın geri kalanını onunla geçirmek istemiyorum.
Çocukların var, ev hanımısın. Yalnız başına mücadele edebilecek misin?
Ederim tabii. Yeter ki huzurum olsun. Ev temizliğine gider yine de evimi geçindiririm. Çocuklarım, benim yaşadığım aile huzursuzluğunu yaşamasın yeter ki…
Paylaş