Ayşe Hanım, sizin anlayışınız biraz kıt sanki. Çünkü ne Emin Çölaşan’ın ne de Bekir Coşkun’un derdi Arap ya da başka sermayelerle. Onlar bu ülkenin peşkeş çekilmesinden yana mustaripler, görmüyor musunuz? Bu arada çocuğunuz doğduktan sonra biraz daha hoşlaştınız sanki. Benden söylemesi erkek gözüyle. (Yılmaz K.)
- Ben erkek olsaydım, aklı kıt bir kadına, ne kadar güzel olursa olsun, ‘yazmaya’ çalışmazdım! Ne şansızlık değil mi, erkek değilim...
ONURLU OL AKP ALEYHİNE YAZ
Senin de AKP avukatlığı yaptığını biliyorduk ama bu kadar aşırı olacağını tahmin etmiyorduk. Ah başına bir de çarşaf atsan, ne güzel olacak! Gündeme gelmek için bazı değerli, şerefli insanların ismini kullanıp adını duyurmaya kalkıyorsun, ama o işler öyle kolay değil. Çünkü biz senin nasıl bir zilli olduğunu iyi biliyoruz. Sen en iyisi aşklarından ve seksten söz et. Bırak politik nameleri. Seksi kelimeler sana çok da yakışıyor. Onurlu olsan, AKP’nin aleyhine yazardın! (Bekir E.)
- İşte buyurun: Onurlu olsan AKP aleyhine yazardın! Böyle bir mantık, samimi olduğuna dair kimi ikna edebilir? Ben AKP’yi desteklemiyorum, biiir. Politikadan da aşktan da seksten de söz ederim, ikiii. Ama söylediğim her şey benim samimi fikrimdir, üüüç. ‘AKP’yi destekleyen herkes onursuzdur’ diyorsanız, bu da sizin sorununuz olur. Çünkü böyle bir yargılama yapılamaz. Herkesin doğruları ve yanlışları vardır. Sizin de. Bu konuda yanlışsınız. Sizin mantığınızla yazarsam, seksi de değilsiniz ve anca gidersiniz...
HANIMEFENDİ SİZ HÁLÁ ANLAMAMAKTA ISRARLISINIZ
Siz hálá konuyu anlamamakta ısrarlısınız. Halbuki Bekir Coşkun ne kadar iyi anlatmıştı. Mesele şudur: Kimse gelip buraya yatırım yapmasın demiyoruz. Buna Araplar da dahil. İtiraz ettiğimiz, bu işlerin kapalı kapılar ardında, herhangi bir ihale ve şehir planına bağlı kalmadan yapılıyor olması. İstanbul’un o bölgeleri için imar planı var mıydı? Yoksa Şeyh hazretlerine İstanbul gezdirilip de ‘Buraya gökdelen kondursak iyi mi olur?’ dendi? Bence b) şıkkı. Lütfen hanımefendi, konunu özünden uzaklaştırıp ucuz polemikler yaratmayınız. (Özgür T.)
- Eğer gerçekten böyleyse, eyvallah. Peki sadece kuralına uygun yapılmadığı için eleştiriyorsanız, o zaman neden sermayenin Dubai olmasını bu kadar ön plana çıkarıyorsunuz? Neden Dubai-Arap-Şeyh kelimeleri bu kadar çok dolaşıyor ortalıkta? Benim de anlatmaya çalıştığım, eğer bunlardan etkileniyorsanız yanlış. Çünkü Dubai sermayesi bildiğiniz klasik Arap sermayesinden farklı. Nereden mi biliyorum? Ben bizzat orada yaşıyorum.
SEN YAYIN YÖNETMENİNE YAĞ ÇEKİYORSUN
Siz her şeyi kasıtlı yazıyorsunuz, çünkü Ertuğrul Özkök’e yağcılık yapıyorsunuz. Adını verdiğiniz yazarlar, yabancı sermayeye karşı değiller. Yatırıma kimse ‘Hayır’ demez. Paranın dini, ırkı olmaz. Hiçbir yazılarında bunu söylemediler. Onlar sadece hukuk dışı yapılan anlaşmalara, peşkeşe karşılar. Aynı hukuksuz kayırma, bir yerli firmaya da yapılsa ona da karşı çıkarlar. Hadi yayın yönetmeniniz, konumu ve görevi gereği her zaman olduğu gibi, şimdi de iktidarın kayığında. Ya siz? Köşenizin elinizden alınmasından mı korkuyorsunuz? (Oğuz K.)
- Mailinizi koymamın tek nedeni bu yağcılık meselesine cevap vermek istemem. Bir şeyi söylemeden önce Hürriyet’i elinize alın ve dikkatlice inceleyin. Bu gazetede, görüşleri birbirine zıt yazarlar bile, kendilerini serbestçe ifade edebiliyorlar. Ne Bekir Coşkun ne Cüneyt Ülsever düşündüklerini yazabilmek için Özkök’e yalakalık yapmak zorundalar. Ben de değilim. Bu özgürlük ortamını anlamadan söyleyeceğiniz her şey düdük gibi kalır. Bence Hürriyet’in başarısı da burada yatıyor... Desem de, nasıl olsa yine yağcılık yaptığımız düşüneceksiniz. Aman şekerim size de yaranmak mümkün değil. Size yaranan, bir başkasının gözünde suçlu oluyor!
KARAYOLUYLA GELMESİ SOYADIYLA UYGUN DÜŞER
Bilindiği gibi Emin Çölaşan asla uçağa binmez. Şu halde karayoluyla o ‘çölleri aşıp’ Dubai’ye gelmesi gerekiyor ki, bu da soyadı ile oldukça uygun düşer. (Salih Ç.)
- Espri anlayışınıza bayıldım!
BİR SOLCU, TAKIM TUTAR GİBİ PARTİ TUTMAZ
Ne acıdır ki, Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun gibi eskiden sol görüşü savunduğunu düşündüğümüz bazı yazarlar, maalesef Deniz Baykal ve CHP gibi, MHP ve diğer ülkücülerin peşine takılarak ülkenin çağdaşlaşmasına karşı çıkıyorlar. Bir solcunun veya sosyal demokratın görevi, takım tutar gibi parti tutmak değildir. Çağdaş bir insan, çağdaş görüşleri desteklemelidir. CHP bugün AKP’nin çağdaşlık olarak çok gerisinde kalmış olmanın verdiği hırçınlıkla, resmen Avrupa’daki bazı neo-faşist partilerle aynı çizgiye gelmiş durumdadır. Sol görüşlü insanların CHP’den bekledikleri AKP’ye karşı çıkması değil, onun yaptıklarını yetersiz görüp daha fazlasını talep etmesidir. Bugün ne yazık ki din üzerinden siyaseti AKP’den daha fazla CHP yapmaktadır. Bekir Coşkun, Emin Çölaşan ve onun gibi birtakım insanlar söyledikleri ve savundukları şeyleri bir daha önlerine koyarak düşündüklerinde bu savunduklarından gün gelecek utanacaklardır. Örneğin laikliği savunduğunu iddia eden Emin Çölaşan, bazı yazılarında Türkiye’deki gayrimüslim vakıflarının mallarının geri verilmesine karşı çıkmaktadır. Yani laik Emin Çölaşan için Türkiye’de sadece Müslüman vatandaşlarımız 1. sınıf vatandaştır. Eğer Müslüman değilseniz, devlet sizin mal varlıklarınıza el koyma hakkına sahiptir. Acı olanı, dini parti olduğu ve Türkiye’yi İslam’a dayalı bir din devleti yapacağı söylenen AKP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye aleyhine karar vermeden önce bu vatandaşlarımızla anlaşmak niyetindeyken, laik bazı yazarlarımızın buna karşı çıkıyor olmasıdır. (Ruşen E.)
- Tespitlerinize çoğunlukla katılmama rağmen bir konuda itirazım var. AKP çağdaşlığın temsilcisi ya da CHP çağdaşlığın temsilcisi... Gibi genellemelere karşıyım ben. AKP zaman zaman geri şeyler de savunuyor. Bütünüyle çağdaşlığın peşinde koşan bir parti değil. Kendi yandaşlarını mutlu edebilmek için çeşitli hamleler yapıyor, başarısız olunca geri çekiliyor. O konularda CHP’nin verdiği mücadele çağdaşlık açısından faydalı. Ama AB’ye girme konusunda CHP’nin engelleme çalışmaları (Biz AB’ye karşı değiliz diyecekler ama artık inanmıyorum) onları geri, AKP’yi ileri konuma getiriyor. Bu kadar politikadan söz etmek de, insanın içini önce şişiriyor, sonra kurutuyor. Hadi bana eyvallah. Umum arzı üzerine, ben yine seksime döneyim!..