Paylaş
Başlığı, “Gerekirse İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde çadır kuracağım!” idi.
Kurdu.
Resmen Strasbourg’a gitti, çadır kurdu!
Hem de 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde.
Sedef Erken Sanlısoy.
O bir hukukçu.
O bir savaşçı.
Ama hepsinden önce o bir anne.
Otizmli oğlu Ozan ve diğer tüm özel gereksinimlilerin eğitim hakkı için savaşıyor.
Ve bu sorunu ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çözebileceğine inanıyor.
Seni tebrik ediyorum, sözünde durdun. Çadırı Strasbourg’a kurdun! Nasıl yaptın?
Basbayağı! Uçağa atladım gittim ve AİHM binasının önüne kurdum. Oradaki hukuk fakültesinde okuyan Türk öğrenciler, Almanya’dan bir otizmli çocuğun ailesi ve basın da bana eşlik etti. Bir basın açıklaması yaptım...
Ne dedin?
Bunun bir kavga olmadığını, bir hak arayışı olduğunu anlattım. Özel gereksinimli çocuklar için eğitimin önemine değindim. Bir de AİHM’ye çağrı yaptım. Dava 2 yıldır orada bekliyor, “Çözüm getirin artık!” diye haykırdım.
Sence gazetelere haber olmak işe yarıyor mu?
Kesinlikle! Çünkü o zaman herkes bir şekilde haberdar oluyor. Ayrıca aileler de cesaretleniyor. ‘Ben de bu konuda artık daha aktifim’ diye bana mesaj atan yüzlerce anne-baba var. Bakanlıklarda muhatap olduğumuz bürokratlar bile, “Bu konuda mümkün olduğunca çok yayın yaptırmaya çalışın” tavsiyesinde bulunuyorlar. Çünkü bizde, bir konunun ilerleyebilmesi için mutlaka kamuoyu desteği gerekiyor.
Peki bu konuda bir sonuca ulaşmak için ne yapmak gerekiyor?
Aslında hem Anayasamızda hem de Temel Eğitim Kanunu’nda bu haklar çok açıkça tanımlanıyor. Ancak özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı’nın tamamlayıcı mevzuatı acilen gözden geçirmesi ve yönetmeliklerdeki hata ve eksikleri düzeltmesi gerekiyor. Bu bireylerin eğitim haklarının hiç kimsenin inisiyatifinde olmadığını, herkesin görevini sonuna kadar yapmak zorunda olduğunu birilerinin hatırlatması lazım. Yani kâğıt üzerindeki her şeyin uygulamaya geçmesi lazım.
Bu gidişte de AİHM’ye başvurdun mu?
Bazı görüşmeler yaptım. Artık dosyamız oradaki binlerce dosyadan biri değil. Oradaki tüm ilgililer, bu davanın ülkemizdeki milyonlarca özel gereksinimli çocuk için çok önemli bir emsal dava olduğunun farkındalar. Çünkü bu dava sadece otizmliler için değil tüm engelli çocukların eğitim hakkı için önemli.
Bu arada oğlun Ozan ne durumda?
Maalesef, devletin verdiği haftada iki seans bireysel eğitim dışında hiçbir eğitim alamıyor. Sıfır eğitim gibi bir şey. Haliyle hiçbir şekilde ilerlemesi mümkün değil. Gittiği devlet okulunda seviliyor ama eğitim kısmında otizmi bilen kimse yok, özel eğitimci kadrosu yok. Dolayısıyla şimdilik sosyalleşsin diye göndermeye devam ediyoruz. Ayrıca alması gereken hiçbir ek terapiyi de aldıramıyoruz. Çünkü maddi olarak da imkânlarımızın sonuna geldik. Herkesin bana tavsiyesi hep “Al çocuğunu başka ülkeye git!” Nasıl gideyim? Nereye gideyim? Kolay mı her şeyi terk etmek...
Bu ülkede bu durumda olan kaç çocuk var?
500 bine yakın otizmli birey olduğu tahmin ediliyor, çünkü istatistik yok. En az 150 bini eğitim yaşında çocuk. Ama ne yazık ki Milli Eğitim’in kendi açıkladığı rakamlara göre sadece bin beş yüz-iki bini kaynaştırma sistemiyle okuyor. Gerisi nerede biliyor musun? Evlerinde! Bu rakam otizmliler için. Bir de 8 milyon engelli çocuk nüfusunu ve onların eğitimini düşünürsek, bu sorun milyonlarca çocuğu kapsıyor. Bu da çok acıklı bir tablo. Devlet acilen
bir çözüm bulmalı...
Cumhurbaşkanı ‘Şahsen takip edeceğim’ diye söz verdi. Sözünü tutacaktır, ben inanıyorum...
GAZİANTEP İLK OTİZM DOSTU İL Mİ OLACAK?
Bugün Fatma Şahin’i ziyarete gidiyorsun. Neden?
Gaziantep’in ‘Otizm dostu il’ olabilmesi için birlikte bir çalışma başlatabilir miyiz diye sormaya gidiyorum. Çünkü bakanlığı döneminde bizim ilerlememizde çok önemli katkıları olmuştu. Ben de aradım ve “Bu iş burada bitmedi, sizin peşinizi bırakmam!” dedim.
Onunla hazırladığınız “Otizm Eylem Planı” vardı, o ne oldu?
Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndaki kadrolardaki arkadaşlarımız ellerinden geleni yapıyorlar ama “Otizm Eylem Planı”nın adı, ne yazık ki hâlâ ‘taslak’ olarak geçiyor. Konunun Bakanlar Kurulu’na taşınmasını temenni ediyorum.
Ben yanlış mı anlıyorum; sen, Gaziantep’in pilot şehir seçilerek, “otizm dostu uygulamalar” yapılmasını istiyorsun, değil mi?
Evet! Oradaki diğer ilgililerle de bir araya gelmek istiyorum. Okulların ve öğretmenler için eğitim ve sağlık taraması çalışmaları başlatılmasını, üniversitelerin de konuya dahil olmasını ve bir bakım evi kurulması için adım atılmasını diliyorum. Yani “Otizm Eylem Planı”nı il bazında uygulamak...
Bu, eğitim hakkı isteyen otizmli çocuklara ne katacak?
Bir otizmli için eğitim, hayat demek! Ömür boyu sürmesi gereken bir şey. Otizmli, eğitimli olmazsa, ailesinden sonra kendi başına nasıl ayakta duracak? Sürekli birilerinin bakımına ihtiyaç duymadan nasıl yaşayacak? Aslında bu mümkün. Ama bizde, eğitim yetersiz olduğu için, hiçbirimizi böyle bağımsız bir hayat sürebilen otizmlileri etrafımızda göremiyoruz. Görmeyince de, “Mümkün değil!” sanıyoruz ama mümkün. Dünyada çok örneği var artık.
Otizmli çocuğu olan biri, onun eğitim alabilmesi için aylık ne kadar parayı gözden çıkarmalı? Ve nasıl bir çaresizlik bu...
Tamamını özel kurumlardan karşılamaya kalkarsan ayda 5.000 ile 10.000 TL arası. Bunu geçebiliyor bile.
Cumhurbaşkanı’nın bu sorunu çözeceğine inanıyor musunuz?
3 Nisan 2013 tarihinde elimi sıkıp, ‘Şahsen takip edeceğim’ diye söz verdi. Sözünü tutacaktır, ben inanıyorum...
Paylaş