Paylaş
Yıllardır röflemi yapan Şükran, “Yeni yasa tasarısı hakkında bir şey yazmayacak mısın?” diyor.
Toplumun her kesiminden o kadar çok müşterisi var ki, her şeyden haberi de var!
Biliyorsunuz, “Kadın İstihdam Yasası” gündemde.
Geçti geçecek!
Sürekli doğurmaya teşvik ediliyor ya bu ülkede kadınlar, bu artık “pik” noktası...
Doğum yapan anneye kısmi çalışma ve tam maaş hakkı!
İnsan önce, “Vauuuuv!” oluyor.
Bebeğini doğurmuşsun, yarım gün çalışıyorsun, sonra “hoop” onun yanındasın ve tam maaş alıyorsun...
Aman Allah’ım ne kadar düşünceliler, ne kadar cömertler!
Evet, ilk anda kadını müthiş koruyan bir maddeymiş gibi duruyor.
Şükran’a döndüm, “E senin için süper!” dedim.
O da dedi ki, “Ne süperi ya! Kim ister yarım gün çalıştırıp tam maaş vereceği birini. Böyle bir dünya yok! Benim yerime bir erkek alırlar, olur biter...”
Durumu anlıyorsunuz di mi, nasıl bir Türkiye dizayn etmeye çalıştıklarını...
Kadınlar eve, çocuk doğurmaya ve çocuk bakmaya...
Çalışmak sizin neyinize!
Erkekler işe...
Yani netice itibariyle, aktif iş hayatında, kadınsız bir Türkiye dizayn etmenin yasa tasarısı. Acı olan da şu: Yapılabilecek bir şey yok. Bu Meclis aritmetiğinde şakur şukur geçecek.
“Kadın İstihdam Yasa Tasarısı”nı farklı kadınlarla konuşmak istiyorum. İlki, KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği Başkanı) Gülden Türktan...
Bu röportaj yarın da devam edecek...
Herkes yeni yasa tasarısından söz ediyor: “Kadın İstihdamı Yasa Tasarısı.” Nedir bu?
-Yakında Meclis’ten geçecek tasarı. Kadın istihdamını arttıracak mı, azaltacak mı hep birlikte yaşayıp göreceğiz...
Doğum yapan anneye, “Kısmi çalışma ve tam maaş hakkı” aslında şahane ve sanki kadından yana bir maddeymiş gibi duruyor. Gerçekten de öyle mi?
-Bir sürü soru işareti var tabi. Sabah 8’de geliyor diyelim, akşam 4’te çıkıyor. Yarı zamanlı mesaisi ne zaman bitecek? 11 de mi, 12 de mi? Öğle yemeği ne olacak? Sonra evine gideceği vasıtayı kim temin edecek? Tam maaş veriyor, ama kısmi çalışıyor, yerine bir erkek çalıştırmayı tercih eder mi?
DOĞURUN EKONOMİ BÜYÜSÜN!
Yani patronlar kadın işçi çalıştırmaktan vazgeçer mi?
-Olabilir. Çünkü “ilave maliyetler” çıkacak. Tüm gün çalışanlara zaten servis koymuşken, bir de 4 hamileyi ya da yeni çocuk doğurmuş anneyi mi göndermek için bir servis daha ayarlayacak...
Peki n’apacak işveren? Kadınların işine son verecek, erkek alacak... Problem olmasın diye, öyle mi?
-Umarım yapmazlar!
Umarım bu yasa tasarısı geçmez!
-Valla, o konuda yapacak bir şey yok, geçecek!
Kuaförde çalışan ve ikinci çocuğunu yapmak isteyen bir arkadaşıma, önce gayet safiyane bir biçimde, “Ama sana yarıyor! Yarım gün çalış, tam maaş al” dedim. O da, “Yok ya! Bu şartlarla bana kim iş verir ki!” dedi. Doğru mu söylüyor?
-Kadının maliyetini yükselten bir bakış açısı bu. Kadının maliyeti yükseldiği zaman, evet kadınların çalışma imkânı azalacak.
Peki n’apmaya çalışıyorlar? Sizce bu yasanın altındaki gerçek amaç ne?
-Cumhurbaşkanı’nın çok net bir söylemi var. Diyor ki, “Doğurun! Doğurduğunuz zaman, fırsat penceresi Türkiye’nin lehine dönecek!” Kadınlar doğurdukça çalışan nüfus, çalışmayan nüfustan daha fazla olacak, bu da ülkenin ekonomik açıdan büyümesini sağlayacak. İzledikleri politika bu. Oysa, ülkemizde çalışmayan bir kadın potansiyeli var. O potansiyeli, işgücüne çevirebilsek de ekonomi büyür. Tabii bunları kimse Cumhurbaşkanımıza söylemiyor, söyleyemiyor...
O diyor ki, “Kadınlar üç tane doğursun!”
-“Üç de yetmez 5 tane!” diyor. “Nüfus artışımızda patlama olsun!” diyor. Oysa bizim önerdiğimiz modeli zaten bütün dünya uyguluyor. Japonya dahil olmak üzere pek çok ülke gelişimini böyle arttırdı. Çalışmayan kadını, ekonominin içine çekebilirsen, ülkenin yararına olur, sana fayda getirir. Böylelikle nüfusun atıl, üretmeyen bölümünü de kullanmış olursun. Kısaca ifade edersek önümüzde iki yol var: Ya “Sen iş filan yapma, evinde otur, çocuk doğur, çocuk bak! Türkiye’nin gelişimine böyle yardımcı ol!” demek ya da “Bir iş yapmadan evde oturan kadın arkadaş! Gel sen de ekonomiye katıl, sen de üret. Böylece Türkiye gelişsin!” demek. Türkiye, bu ikisinin yol ayrımında...
Peki kadınların çocuk doğurmasını talep eden ilk muhafazakâr hükümet AK Parti değil herhalde...
-Hayır. Tüm Avrupa’daki muhafazakâr hükümetler talep etmiş fakat toplumdan yanıt alamamışlar. Bakalım bizde ne olacak...
Sizce siyasi iktidar, kadının evde ve geride olduğu bir toplum mu dizayn etmek istiyor? Kadını, aktif iş hayatından uzaklaştırarak pasifize etmek mi niyet?...
-Biz ne söylesek boş. Bakalım toplum buna nasıl cevap verecek, asıl önemli olan bu. Henüz bilemiyoruz. Gerçekten Cumhurbaşkanı’nın talep ettiği gibi sürekli çocuk doğuracak mı genç kızlar? Gerçi biraz yükseldi doğum oranları. 2.0’dan aşağıya gidiyordu, 2.2’lere geldi...
Peki tüm bunlar ne kadar ürkütücü?
-Bu, toplumun tavrıyla belli olacak. Ülkemizin genç nüfusu, “Hadi, hemen gidip evleneyim, çocuk doğurayım!” mı diyecek? Yoksa iş hayatında kalabilmek için direnecek mi? Göreceğiz...
Bu toplumun bir sürü şeye “Evet” demeyeceğini zannediyorduk, yanıldık, dediler...
-Doğru, çünkü başarılı bir ekonomik politika kondu ortaya. Bunu göz ardı edemeyiz. Doğudaki kadınlarla konuşuyorum, “Hayranız Tayyip Bey’e!” diyorlar.
KADINLARI KULLANAN SİYASİ PARTİ
Bu iktidarın, kadınlarla alıp veremediği ne var?
-Bu iktidar, dünya üzerinde kadını, kendi propagandası için en iyi kullanmış siyasi parti. Bunu da kabul etmemiz lazım. Kadınlar evlerinden çıktılar, sokaklarda propaganda yaptılar. Kadınlar, kadınları ziyaret ettiler, ihtiyaçlarını sordular. O ihtiyaçlarla ilgili çözümler üretmeye çalıştılar. Bilfiil görev verildi onlara, belki para kazanmadılar ama sorumluluk aldılar ve yapabildiklerini gördüler. Bu da kendilerine güvenlerini arttırdı. Kadınlardan müthiş destek almış bir iktidardan söz ediyoruz.
Öyle bir anlattınız ki, AK Parti’nin kadınları yücelttiğine inandığınızı düşüneceğim...
-Yok hayır. Ama bazı gerçekleri de görmemiz gerekiyor. Bu siyasi parti iktidara gelebilmek için kadınları en iyi ve en efektif şekilde kullanmış parti...
Peki kadın doğurganlığını arttırmak gerekçesiyle hazırlanan bir yasa tasarısından kadınlara hayır gelir mi?
-Gelmeme ihtimali kuvvetli. Ama herhangi bir ekonomik modelleme, herhangi bir araştırma olmadan bir şey söylememem. Ama şu var: Kadına bu kadar âlicenap olan, doğumla ilgili kadına bu kadar hak dağıtan bir yasa, neden başka bir ülkede keşfedilmemiş de ilk defa ülkemizde yürürlüğe konacak?
Başka hiçbir ülkede yok değil mi?
-Hayır. Bu kadar cömerdi yok!
Peki itiraz edilemiyor mu? Sonuçta biz kadınlar hakkında karar veriliyor. Bizim bedenimiz hakkında, bizim nasıl giyineceğimiz, örtünüp örtünmeyeceğimiz, doğurup doğurmayacağımız, doğurduktan sonra kaç saat çalışacağımız, ne ücret alacağımız... Bir tuhaflık yok mu?
-Bakın, Meclis’teki hükümet aritmetiği, siyasi iktidarın, istediği kanunu geçirmesine elveriyor. Kılıçdaroğlu itiraz ediyor, diğer muhalefet partileri ediyor, sivil toplum örgütleri ediyor, hiçbir şey değişmiyor, hangi yasayı isterlerse geçiriyorlar...
Paylaş