Paylaş
Ben çözdüm işi, “emekli astronot” diye bir şey yok; bir astronot her zaman astronot! Chris Hadfield aynı zamanda savaş pilotu, test pilotu. Üstüne çocuklar için yazdığı olağanüstü bir hikâye kitabı da var. Çok yönlü biri. Arkeolojiyle de ilgili, tarihle de ilgili... Uzaya gitarını götürüyor ve David Bowie’nin en zor parçalarından birini söyleyebiliyor, sesi gayet iyi ve 40 milyon insan onu nefessiz izliyor. Arkadaş şahane yani! İlk önce fit fiziği dikkatimi çekti, hayatı boyunca spor yapmış. Astronotlar hımbıl ve göbekli olamıyormuş!
Hadfield tam 166 gün uzayda kaldı. Dünyanın yörüngesinde 2 bin 650 tur attı. Çok renkli bir adam. Stand up’çı gibi. Bazı astronotlar bildiklerini kendine saklarmış, uzaydaki deneyimlerini paylaşmaktan hoşlanmazmış. Ama Chris müthiş anlatıyor. Türkiye’de iki etkinlik yaptı, gidemediyseniz üzülmeyin, National Geographic kanalında “Sıra dışı bir kaya” belgeselinde Hadfield’ın deneyimlerini izleyebilirsiniz. Mutlaka TED konuşmasını da izleyin, çocuğunuza da izletin. Tanımaktan büyük keyif aldığım biriydi...
- Uzayda ne yiyordunuz?
Buzdolabı, dondurucu, mikrodalga fırın, ocak gibi şeyler yok. Çok basit yiyecekler var, kamp yiyecekleri gibi... Daha çok paketli gıda... Sağlıklı bir diyet olduğu için de kas kazandım, yağ kaybettim...
- Uzayda çok zor olan şey nedir?
Hiç ayakkabı giymiyorsunuz, çünkü egzersiz yapmanın dışında ayakta durmuyorsunuz. Egzersiz malzemesi kullanacağımız zaman da, koşu ayakkabısı giyiyorduk. İşte en zor şey! Yerçekimi olmadan o ayakkabıları giymek çok zor! Tek ayakkabımı giyebildiğim zaman ters dönmüş ve diğer ayakkabının tekini kaybetmiş oluyordum. Ama birçok şey yer çekimsiz daha kolay. Süzülüyorsunuz, uçuyorsunuz, müthiş bir his...
- Nasıl uyuyorsunuz peki?
Ağırlıksızsınız... O yüzden uyumak süper! Bir dahaki sefere, yüzme havuzundayken nefesinizi tutun ve kendinizi suya bırakın. Vücudunuzda her kas rahatlıyor. 6 ay boyunca o rahatlıkta olduğunuzu hayal edin... Youtube’da izleyebileceğiniz 60 videom var. Uzayda nasıl saç kesilir, tuvalete nasıl gidilir, nasıl uyunur...
- “Space Oddity” kimin fikriydi?
Aynı zamanda amatör bir müzisyenim. Gruplarda çaldım, şarkılar yazdım. Oğlum “Space Oddity” kaydetmemi istedi. Videosunu da yapmamı istedi, video yapmazsam kimsenin inanmayacağını söyledi. “Ama ben burada bir uzay gemisi yönetiyorum” dedim, “Hadi baba yap” dedi. Sonunda yaptım ve oğluma yolladım. Bir baba-oğul projesiydi, tam 40 milyon kişi izledi! David Bowie de beğendi. Hatta şarkısının dinlediği en dokunaklı versiyonu olduğunu söyledi. Öldükten sonra onun grubuyla turneye çıktım. Olağanüstü yetenekli, esprili, saygılı ve özgün bir sanatçıydı...
KORKTUĞUNUZ ŞEYLE İLGİLİ BİLGİ SAHİBİ OLUN
- Ben bazen dar kazak giyince klostrofobiye kapılıyorum ya da MR’a girince. Siz o uzay kıyafetlerinin içine nasıl giriyorsunuz?
Klostrofobi psikolojik bir şey.
- Anladım, “O korkuyu yaratan şeyi ortadan kaldırman gerekiyor” diyorsunuz. Peki siz hiç panik atak yaşamaz mısınız?
Hayır, panik atak yaşamam. Ama kısa süreliğine paniğe kapılırsam, kendimi hemen sakinleştiririm ve korkumun sebebini bulmaya çalışırım...
- Duygularınızı nasıl bu kadar iyi kontrol edebiliyorsunuz?
Bir şey paniğe kapılmama sebep oluyorsa, onu anlamaya çalışıyorum. Ve yaptığım herhangi bir işte daha iyi olabilmek için sürekli pratik yapıyorum. Bir şeyi bin kez yaparsanız, korkuya bakışınız değişir... O zaman da bisiklet süremeyen küçük bir çocuk değil, o bisiklete ya da uzay gemisine hâkim kişi olursunuz. Siz aynı kişisiniz, bisiklet ve uzay gemisi aynı, sadece beceri seviyenizi değiştirip yetkinlik kazanmış oluyorsunuz!
- Yine de ya bir aksilik olursa... Ne bileyim ya bağlantı koparsa filan... Filmlerde sık sık görüyoruz...
Başınıza gelmesinden endişelendiğiniz şeyleri düşünün. Hayatta en çok korktuğunuz 50 şey ne mesela? Listesini yapın... Sonra bunların üstesinden nasıl gelebileceğinizi düşünün. Birisi şu anda kalp krizi geçirse n’aparsınız mesela? Bununla nasıl başa çıkacağınızı biliyor musunuz...
- Hayır.
İlk yardımı, kalp masajı yapmayı ve bu konudaki temel becerileri ben biliyorum. Gittim öğrendim. Çünkü bunlar her an, hepimizin başına gelebilecek şeyler. Sadece bir öğleden sonranızı ayırın ve bu tip şeyleri öğrenin... Çok işinize yarar, hayatınızın geri kalanında bunlar için endişelenmeyi de bırakabilirsiniz böylece. Zaten sürekli vermek istediğim mesaj bu: Korktuğunuz bir şey varsa, onunla ilgili bilgi sahibi olun...
ALOOO... ALOOOO... UZAYDAN ARIYORUM... BEN KOCAN...
- Uzay mekiğinden eşinizle neler konuşuyordunuz?
Uzaydan aradığımda, sesim geç duyuluyordu. Çünkü arada acayip bir mesafe var. Karıma ulaşması zaman alıyordu. O sırada, o “Alo, Aloooo” diyordu. Sonra benim sesim, bant kaydıyla yapılan satış aramaları gibi geliyordu. O da telefonu yüzüme kapatıyordu! Bir şey satmaya çalışıyorum sanıyordu... O kadar çok aradım ki, sonunda telefon sapığı olmadığımı anladı. Numarayı kaydetti. Telefonu “uzay” diye çaldığında, biliyordu ki uzaydan kocası arıyor!
Paylaş