Paylaş
Üniversite öğrencisiyken, çiftçilerin bilgiye erişiminin zorluğunu fark ediyor, Türkiye’nin ilk tarımsal iletişim ve e-ticaret sitesini kuruyor.
Çiftçilerin bilgi alabilecekleri ve ürünlerini satabilecekleri bir web sayfası bu...
Sonra başka ihtiyaçlarını da fark ediyor. Çiftçiye uygun kredi kartı, SMS ile bilgilendirme...
Bilgiye ve teknolojik araçlara erişimi kolaylaştıran projeler gerçekleştiriyor.
Evet, doğru tahmin ettiniz, hepsi alanında ilk kez uygulanıyor. Haliyle Türkiye’de ve dünyada birçok ödüle layık görülüyor.
Ödüllerin hepsini yazsam bu köşe dolar!
Hadi bazılarını yazayım...
2012 Anita Borg Dünya Sosyal Etki Ödülü, 2013’de JCI Dünyanın En Başarılı 10 Genç Girişimcisi Ödülü, 2013 KAGİDER Yılın Kadın Girişimcisi Ödülü, yine aynı yıl ‘Barış için iş’ dalında NOBEL adaylığı...
Sonra kurucusu olduğu şirketle, bir milyon 400 bin çiftçiye hizmet veren bir işletme oluyor ve iş modelleri 6 ülkede daha yaygınlaşıyor...
Müthiş değil mi?
Şimdi de Aydın’da “Vodafone Akıllı Köy” yaratmakla meşgul.
Onu alkışlıyorum.
Tülin Akın’ların böyle yaratıcı ve girişimci kadınların artmasını diliyorum...
Seni tanıyalım...
- 82 doğumluyum. Özün Su ve Ekin Rüzgar adında iki kızım var. Çocuklarımın isminden de doğa tutkumu anlamışsınızdır. Şu anda, kırsal alanı geleceğe taşıyacağına inandığım “Akıllı Köy” projesini hayata geçirmek için Aydın’ın bir köyünde çalışıyorum...
Nasıl bir ailede büyüdün?
- Huzurlu bir ailede. Babam bir ilkokul öğretmeniydi, annem de elişleri ve dikişle ilgilenen bir kadın. Her memur gibi, 3-4 yılda bir, babamın görev yeri değişirdi. Babam bulduğu her boş alana “Ağaç dikelim!” diyen biriydi. Şanlıurfa’da ilkokulu okuduğum köye biz gittiğimizde hiç ağaç yoktu mesela ama şimdi o köy, civardaki en yeşil köy...
Toprak ne ifade ediyor senin için?
- Gerçek bir mucize! Tohum ekiyorsun, çeşit çeşit ürün veriyor. Fidan dikiyorsun, boyu senden daha büyük ağaç oluyor. Âşık Veysel anlatmış işte “Hakkın gizli hazinesi toprakta!” diye...
Olmak istediğin kadın oldun mu?
- Oldum yok... Devam. Ben herkesin bu dünyaya gelişinin bir amacı olduğuna inanıyorum. Ben amacımı bulabildiğim için mutluyum ama amacıma layık olabilmem için daha çok çalışmam gerektiğini düşünüyorum. Kendime fazla yüklendiğimi söylüyorlar. Olsun. Dünkü benden daha iyi olduğumu biliyorum ama yarınki ben, beni heyecanlandırıyor, o yüzden çalışmaya devam...
HEDEFİM DÜNYAYA KURTARMAK!
Neden “Akıllı Köy” gibi bir şey yapmak istedin?
- Çünkü bu projeyle dünyanın değişeceğine inandım. Toprak ve su doğru kullanıldığında, dünyanın ömrünün uzayacağını, belki de başka gezegenlere gitmek zorunda kalmayacağımızı düşündüm. Çocuklarıma hayallerin gerçekleşebileceği mirasını bırakmak istedim. Dünyada olmamın bir anlamı olsun istedim...
Hedefin ne?
- Dünyayı kurtarmak!
KÖYLÜ ÇOCUKLAR ROBOT YAPIYOR KODLAMA ÖĞRENİYOR
Bir kadın girişimci olarak müthiş bir şey yaptın! Aydın’da Kasaplar köyünde bir “akıllı köy” projesi hayata geçirdin. “Akıllı köy” ne demek?
- Yeni nesil bir kırsal yaşam modeli. İleri teknolojinin büyük yatırımcılara sağladığı olanakları, kırsalda tarım sektörüyle buluşturuyoruz ve küçük üreticilerin verim ve kârlılığının artırılmasını hedefliyoruz. Böylelikle aile çiftçiliği teknolojik tarımla buluşuyor. Ve tabii, göçü engellemek ve köyde yaşamı cazip hale getirmek için çalışıyoruz. Projeyi çocuklar, gençler, kadınlar, erkekler herkes için ayrı bir plan dahilinde yürütüyoruz. Örneğin çocuklar köyde robot yapıyor, kodlama öğreniyor. Belki de geleceğin tarım makineleri, sensörleri, programları onların ellerinden çıkacak...
Harikaymış!
- Evet. Oysa bizim alışık olduğumuz köylerde, inekleri ve tarlası olan bir aile, ineklerini iki kere sağmak zorunda olduğu için bir yere gidemez. Bazen büyük şehri bile göremez. Sonra, tarlaların da sulanması lazım. Ya gece ya da sabah çok erken kalkmaları gerekiyor. Tarla uzaktaysa yol yapmaları gerekiyor. Salma sulama yapıyorlar -ki buna “vahşi sulama” diyoruz- çok yabani ot çıkar ve onları daha sonra ayıklamaları gerekir. Doğal afetler de başka bir sorun tabii...
Peki akıllı köyde?
- Toplu sağım sistemi var. İnekler, kaşıma aparatları ve serinletme ünitesi olan bir meradan çıkıyor, sağılarak ahırına dönüyor. Çiftçiye ineği hakkında anlık bilgiler gidiyor. Çünkü ineklerin ayaklarında akıllı bilekliklere benzeyen padometreler var. İneğinden ne kadar süt sağılmış, anında bilgi sahibi oluyor. Uzaktan damla sulama sistemini cep telefonundan açıp kapatabiliyor. Ve doğru sulama yapıldığında yabani otlar azalıyor. Sadece bitkiler besleniyor ve gübreden de tasarruf ediliyor. Sensörlerden, tarlası hakkında bilmesi gereken her şeyi öğrenebiliyor. Toprak ve su daha iyi yönetildiğinde çevre kirlenmesi de azalıyor. Ve bunlar sadece küçük ve basit örnekler. Çok daha fazlası var...
NE AKILLI KÖYÜ YA! BU ‘ŞEHİRLİLER’ BURADA NE ARIYOR? MERADA GÖMÜ FİLAN MI VAR?
Peki bu köyü yaratırken, köylülerle neler yaşadın? Onları ikna ederken zorlandın mı?
- Oooo... Hem nasıl! Tabii ki Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi güzel karşılandık ama misafir değil de kalıcı olduğumuzu öğrenince doğal olarak “Bizim köyde ne var acaba?” diye düşünmeye başladılar, “Merada gömü falan mı var???”
Gerçekten mi?...
- Evet. Bu tür söylentiler başladı. Onlar göç etmek isterken, bizim neden İstanbul’dan köye geldiğimizi anlatmak zor oldu ama eğitimler başlayınca ikna oldular. 10 kadınla başladığımız teknolojik seracılık eğitimi de etkili oldu. Her biri evine iki bin beşyüz lira gelir götürünce, onların da bilgiye, teknolojiye ve bizim “akıllı köye” inançları arttı...
Paylaş