Paylaş
Serdar-ı Ekrem Sokağı'ndan aşağıya salıyorum.
Ama ayağımda topuklu olmamasına dikkat ediyorum.
Çünkü Galata’nın bu kişilikli sokağı Arnavut kaldırımı.
Bir de yokuş aşağı, boynunu kırarsın valla!
Bu sokağa bayılıyorum…
Kafamı bir oraya, bir buraya çevirmekten helak oluyorum, yeni ne var, ne açılmış diye.
Oh be!
Kule’nin dibinde, karşında Doğan Apartman’ı , küçük harika cafeler, dükkanlar ve tasarım mağazaları…
Ben işte bu Türkiye’yi seviyorum!
İçime kaçtığım zamanlarda, soluğu orada alıyorum.
Bir de favori dükkanım var:
LunaparkShop.
Aklımı kaçırıyorum orada!
Mutluluktan zamanı unutuyorum, yapılması gereken işleri, her şeyi…
Benim için mutluluk, zamanı ve kendimi unutabilmek.
LunaparkShop sadece Türk tasarımcılarının ürünlerinden oluşan minicik bir dükkan.
Ama ismi o kadar nam salmış vaziyette ki, Monocle, Wallpaper, Newyork Times, Yahoo Travel, Madame Figaro, Milk gibi dergiler, “İstanbul da görülmesi gereken tasarım mağazası” olduğunu kaydediyor…
Orada her şey, “Turkish very much!”
Bugün sizi, sahipleri Murat Tamgüç ve Bertan Berk’le tanıştırmak istiyorum.
“Turkish very much!” ne anlama geliyor?
Murat Tamgüç: Yurtdışı seyahatlerimizde bize ve ürettiğimiz işlere bakıp, “Aaa siz Türk müsünüz?!” diyorlardı. Ama sürekli. Önce hoşumuza gitti. Sonra, “Bu ne ya!” olduk. “Kafalarındaki Türkler kim ki bizi Türk’e benzetemiyorlar!” Ve şöyle bir karar aldık: “Madem bu yabancılar bizi tanımıyor, biz kendimizi onlara tanıtalım. En azından İstanbul’a geldiklerinde, Kapalıçarşı’dan başka bir İstanbul olduğunu gösterelim.” Bu gazla, Galata’da sadece Türk tasarımcıların eserlerinin yer aldığı bir mağaza açtık! Burada her şey ‘Turkish’, hem de ‘very much’!
Fikir süpermiş, dükkân da öyle!
Bertan Berk: Sağ olun! Ne Türk’tür ne değildir? Kahve Türk müdür? Yunan mıdır? Döner, nazar boncukları vesaire derken, bu topraklarda üretilen yenilikçi tasarımları ve 100 yılı aşmış markaları bir araya getirmeye başladık. 4 senedir de geleceğe yatırım yapacak yeni tasarımcıların kaybolmalarına izin vermemek için bu konsepti devam ettiriyoruz.
Biraz da sizi tanıyalım...
Murat Tamgüç: Ben Yeditepe Üniversitesi’nde sanat ve tasarım eğitimi aldım. Yıllarca markalara içmimari, görsel düzenleme ve ‘styling’ hizmetleri verdim.
Bertan Berk: Ben de Moskova Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudum. Sonra da Mimar Sinan Tekstil Tasarımı’ndan mezun oldum. Ortak bir arkadaşımız sayesinde Murat’la tanıştık. Ve tasarım ofisi kurduk. 2008’de daha Galata’nın adı sanı duyulmamışken buraya taşındık. O gün bugündür de Galata’da olmaktan ve Galatalı olmaktan çok mutluyuz! Yıllardır bir sürü markaya farklılık katıyoruz...
Ne tür ilginç tasarımcı hikâyeleri geliyor önünüze?
Bertan Berk: Ooooo! O kadar farklı hikâyeler var ki! Alaçatı’da uçurtma yapmak için rüzgârı beklerken kulaklığını örmeye başlayan “Happy_nes”tan tutun da, Gaziantep’te elde örülen komik hayvanlar “Mon joie”e kadar eğlenceli, büyülü tasarım hikâyeleri var. Genç yaratıcılar çok bu ülkede! Hepsi de Turkish very much!
Lunapark kadar neşeli
Hiç tereddüt etmediniz mi böyle bir dükkân açarken?
Murat Tamgüç: Bizim eski, nostaljik markalarımız var. Ama onlar “değerli” kabul edilmiyordu. Hele yeni nesil için çoktan demode ve eski suratlı olmuşlardı. Oysa bir Bebak badem kremini, metalik çiçekli tüpünden sıkarak anneannelerimiz kullanırdı. Ne yazık ki geçen sene itibariyle bu tüp üretilmiyor artık. Bize göre, Ecem Ajandası, badem lokumu, Kurukahveci Mehmet Efendi, Rebul ve daha bir sürü marka, bizim geleneksel özelliklerimizi içinde barındıran, yarınlarımıza kalmaya da hak eden yerli değerlerimiz. Biz onlara sahip çıkmak istedik. Dükkânımız minicik olsa da yer vermek istedik. Sonra bu geleneksel markaların yanında, bizim gibi Türk genç tasarımcıları aramaya başladık. Geçen zamanda bir baktık, 200’e yakın marka ve tasarımcıyla çalışmışız. Şimdi de mağazamızda 120 tasarımcıyla uluslararası platformlara hazırlanıyoruz.
Bu 120 Türk tasarımcı nasıl tipler?
Bertan Berk: Gencecik, üniversite son sınıf öğrencilerimiz de var. Kellifelli yurtdışında ödüllere doyamayan tasarımcılarımız da. Takı, dekorasyon, seramik, tekstil, kolonya, kırtasiye aklınıza gelen ne varsa, tasarım değeri olduğunu düşündüğümüz her şeyi mağazamıza taşıyoruz!
Ölçü ne?
Bertan Berk: Bizler alınabilir, ulaşılabilir tasarımı savunuyoruz. Bir objenin tasarım olması, ulaşılamaz ve çok pahalı olması gerektiği anlamına gelmiyor. Lunapark için tasarım kriterimiz, içinde özgün bir fikri ya da duyguyu barındıran, kimi zaman güldüren kimi zaman içinizi hop ettiren minik bir objenin tasarlanmış olması.
Yehhuuuuuuuu!
ELELE dergisi 39 yıldır çıkıyor. İlhamını cesur, başarılı, özgür, kararlı kadınlardan aldı.
Şimdi de harika bir şey yapıyor, başarılı bulduğu kadınları ödüllendiriyor. Sloganları da “Kadınlar Ödülü Hak Ediyor”. Bunu Avon işbirliğiyle gerçekleştiriyor. İnşallah geleneksel hale gelir. Dün akşam 2014’ün en iyileri seçildi. Spordan müziğe, bilimden sanata, 9 farklı kategoride yılın en başarılı kadınlarına ödül verildi.
9 farklı kategoride belirlenen 5 aday ilk etapta elele.com.tr üzerinden halkoylamasına sunulmuş.
3 ay boyunca binlerce okur oy kullanıyor.
Ardından sıra jüri üyelerine geliyor. Yüzde 70 halkoylaması, yüzde 30 jüri puanlaması göz önüne alınarak her kategorinin en başarılı isimleri belirlenmiş.
Lafın burasında, izninizle ayağa kalkıp zıplıyorum!
Çünkü gazetecilik dalında ödül aldım.
Elele okurları tarafından yılın gazeteci kadını seçildim. Sağ olun var olun, ben bu gazla bu yılı da çıkarırım!!!!!
Yaşasın kadınlar
Diğer kazananlar… Yılın Oyuncusu-Binnur Kaya, Yılın Yazarı-Elif Şafak, Sosyal Sorumluluk Kategorisinde Yılın Kadını-Gülben Ergen, Yılın Sporcusı-Naz Aydemir, Yılın Sanatçısı-Ece Yörenç, Yılın Bilim Kadını Semahat Demir.,Yılın Girişmcisi Zeynep Yümlü, Yılın Müzik Sanatçısı- Sıla.
Paylaş