Merhaba. ‘‘Bugün solaklar için çalıştım’’ yazınızı görünce, sevinelim mi üzülelim mi bilemedik. Şöyle ki:
1) 40 küsur yıldır solaklarla ilgili faaliyet gösteren İngiliz ‘‘Anythingleft-handeded Co. Uk.’’ firmasının tek temsilcisiyiz. Haziran 2001'de ‘‘Solelim’’ adında Ankara Karum'da bir mağaza açtık.
2) Dünyanın solaklar için tasarlanmış ilk kahve cezvesini ve gömleğini ürettik.
3) Dünyada eşi olmayan, sadece solaklara özel oda tasarımlarına öncülük ettik (Ankara Sheraton).
4) Türkiye'de ilk defa 13 Ağustos Dünya Solaklar Günü'nü kutladık. Çeşitli nedenlerden dolayı kötü olarak algılanan solaklığın, aslında ne kadar özel bir durum olduğunu ulaşabildiğimiz herkese anlatmaya uğraştık.
5) Çalıştığınız gazete ve aynı gruptaki diğer gazeteler de dahil olmak üzere neredeyse tüm yazılı basında (artı ulusal televizyonlar) haber olduk.
6) Şu an 3000 kişinin üzerinde üyeye sahibiz. Mağazamızı kapattık ancak web sayfamız üzerinde müşterilerimize hizmet vermeye devam ediyoruz. İnternet adresimiz: www.solelim.com (İlker Hüner & Bülent Yıldız)
*
Bence üzülün!
Sağ elini kullanan biri, siz solaklara hayranlık duyuyor, sizinle ilgili kitaplar okuyor, öğrendiği bilgileri köşesine taşıyor.
Ama siz ona ‘‘Valla, biz 4 sene önce bu ülkede solaklar için Ankara'daki ilk dükkanı açtık. Şunları şunları yaptık. Şöyle müthiş insanlarız’’ babından bir mail atıyorsunuz.
Ve sanki sizlerden neden haberdar olmadığı için ondan hesap soruyorsunuz!
Bilmiyordum, öğrendim.
Sizi tebrik ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum.
Ama tuhaf bir ileşitim kurma biçimi sizinki, bunu söylemeden de edemiyorum.
Çünkü ben solak olsaydım, birileri (ve hiç farketmez kim oldukları) bu konuyu gündeme getiriyor diye göbek atardım.
Bence siz de öyle yapın.
Yine de mailinizi ve internet adresinizi yayınlıyorum.
Güzel günler diliyorum.
Soldan teşekkür
Ben solak olmanın zorluklarını yaşayan biriyim. Bir ürün piyasaya çıkarılırken neden hep sağlaklar düşünülür? Neye elimi atsam, zorluk yaşıyorum. Araba kullanmaya başlayayım dedim, çektiğimi bir ben bilirim bir de Allah! Okul yıllarında çizim yapmaya başladım. T cetveli, gönyeler, her şey sağlaklara göre. Makas, mezura, cetvel... Her akşam kızıma süt ısıttığım cezve (solak olduğum için hep dökerim.) Daha neler neler... Artık bıktım. Solakları da lütfen düşünsünler, özellikle de araba konusunda. Yetkililere duyrulur. Size de çok teşekkür ediyorum, bize de yer verdiğiniz için... (Nimet Ü.)
*
- Söylecek bir şey yok, ben de size teşekkür ediyorum. Kadir bilir olduğunuz için...
Ey ahali!
Sinan Çetin’in son hali
Bazı insanların meslek hayatında öyle bir nokta geliyor ki, ne yapsalar hoşgörüyle karşılanabilir oluyor...
Çünkü bu sözünü ettiğim noktaya ulaşıncaya kadar verdikleri emekler, döktükleri alın terleri, gösterdikleri gayretler, geçirdikleri uykusuz geceler, bütün saldırılara, eleştirileri göğüs germeler...
Tüm bunlar, o insanları, başka insanlar karşısında bağışık hale getiriyor.
Ne yapsalar kabul görülebilir oluyor.
Resmen mertebeleri yükseliyor!
Var etrafımızda bu insanlardan.
Örnek derseniz...
İlk hamlede...
Aysel Gürel'i sayarım.
Sonra tabii Sezen Aksu'yu.
Ve Hıncal Uluç'u.
Şimdilerde bence Sinan Çetin de öyle bir durumda.
Evet, o da hem nefret edilen ve çok sevilen isimlerden.
Ama kim ne derse desin, adam bir noktayı aştı.
Artık her şeyiyle, izleyicinin karşısına çıkabiliyor.
Karısıyla, dirsek dirseğe çalıştığı insanlarla, son olarak da oğluyla...
Hepsiyle birlikte üretiyor ve neredeyse hepsi, çeşitli reklam filmlerinde oyuncu olarak var olabiliyor.
Hem de gayet iyi oluyor.
Yani Sinan Çetin, sadece kendisi için değil başkaları için de çalıştığı bir dönemde.
Bir de her zaman hoştu ama yüzüne olgunluk ifadesi geldiği için mi nedir, son zamanlarda daha bir hoş oldu.
Ben de hamile olduğum için midir, herkese daha fazla şefkat gösterir oldum!