Paylaş
Bunu da doğrusu etkileyici buluyorum. Çünkü, bizim meslekte ekmek yiyeceğin bir şey kalmazsa, uzar gidersin. O, öyle yapmamış. Havaalanından onu aldıran da Müge’nin ekibi. Gayet ürkek bir haldeydiler, benim sorularıma cevap vermelerinin sebebi de Anlı, kime güvenip güvenmeyeceklerini bilmez haldeler, onun gözünün içine bakıyorlar, o “Tamam” diyorsa konuşuyorlar.
Biliyorum, siz, “Bu kadar da saflık olmaz ki!” diyorsunuz.
Ama oluyor, oluyormuş.
Ben tanığım. Artık Türk filmlerinde, dizilerinde izlediğim şeylerin senaryodan ibaret olduğunu düşünmeyeceğim, eskiden “Amma abartmışlar. Bu kadarı da olur mu!” derdim, demeyeceğim. Oluyor, bu ülkede her türlü tuhaflığa rastlanıyor.
Tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük acılar yaşanıyor.
Dün E.’nin ve ailesinin anlattıklarını okudunuz. Bugün psikiyatri profesörü Arif Verimli ve televizyon programcısı Müge Anlı olayı değerlendiriyor...
E.’nin yaşadığı nasıl bir travma?
- Son derece önemli. Dünyanın neresinde olursa olsun, kızımız ciddi bir psikolojik ve fiziki travma yaşamış. Bizim teknik anlamda, travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz, kişiyi çok uzunca yıllar etkileyecek bir psikoloji içinde olduğunu da görüyoruz. Dolayısıyla gerçekten ciddi tedavisi yapılmazsa, hayattan çok şey kaybeder.
Siz anlattıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu insanların saflıkları kullanılmış. Saflık diyorum ama bu eğitimsizlik aslında. Tırnak içinde cahillik. O yüzden de çabuk kandırılmışlar.
Peki, bu işi yapan kişi için neler söylemek istersiniz?
- Benim için bu, taammüden adam öldürmekten çok daha ağır bir suç. En büyük ceza neyse onun verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Affedilebilecek bir yanı yok. İnsanlığa karşı işlenmiş en ağır suçlardan biri.
Şu anda kendisini nasıl ifade ediyor?
- Şimdi 19 yaşında. Olan biteni, bugünkü beyin yapısıyla geri dönerek değerlendiriyor. Ama bugünün sakinliği, o gün yaşadıklarını açıklamaya yetmez. Şöyle hesap etmek lazım: Başına böyle bir şey gelen küçük bir çocuk, bu olayı unutabilir mi? Asla. Bu olayın varlığına göre kararlarını verir ve yaşamını değiştirir. Mesela evlenmeme kararı almak, erkek arkadaş edinmeyi istememek, erkeklere güvenmemek gibi. Bir insanın hayatını böyle köklü değiştirmeye kimin hakkı var? Asla ve asla affedilecek bir şey değil.
“Derin devlet” lafları size sağlıklı geliyor mu?
- Tabii ki gelmiyor ama söylüyorum saflıkları kullanılmış. Akşam 11.00’de kapanıyor hurda dükkânı, o saatten sonra çocuğu alıp otele götürüyor. Gece boyunca bu çocuğun nerede olduğunu anne baba merak etmiyor. Ediyorlarsa bile “okul”da sanıyorlar. Böyle bir okul olup olmadığını bile bilmiyorlar.
Bu insanların saflığı kullanılmış ama...
Bu işin altında çocuğunu koruyamayan anne-baba var
Bunlar neyle açıklanır?
- Olay, cehaletin de biraz fazlaca ötesinde. Şurada hiç eğitim görmemiş, okul yüzü görmemiş bir kadına deseniz ki: “12 yaşındaki çocuğunu gece alıp sabah getireceğim. Okula götürüyorum.” “Hadi ya böyle okul mu var?” der. Bu, asla aileyi suçlamak değil ama bu işin altında çocuklarını koruyamayan anne-baba meselesi var. Kötü niyetli değiller ama çocuklarını koruyamadıkları kesin. Kızın şöyle bir ifadesi var: “Biz 5 kardeşiz. Başıma gelenleri anneme söyleseydim bile, kardeşlerimle uğraşmaktan vakti yoktu ki beni dinlemeye” diyor. Demek bu, çok çocuklu olduğu için, bir çocuğunun sorununa eğilemedikleri manasına geliyor...
Her şey, bir öğretmen sayesinde ortaya çıkıyor...
- Evet, çünkü şöyle değerlendiriyor, bunlar kendi ifadesi: “Anneme söyleseydim, annem de kendini koruyamazdı. Öğretmen daha bilgili. Ona bir şey yapamaz!” Böyle düşünüyor. Burada çocuk, anne-babasını masum görüyor ve onların yanında yaşamak istiyor. Eğer anne-babadan rahatsız olsa, bugün geldiği zihin seviyesinde, onları terk ederdi. Öyle bir şey yok, aksine koruyor onları.
Son olarak, biz bu tecavüzcülerden nasıl kurtulacağız?
- Bu olayı, “biz” gibi düşünmek doğru değil. Sadece bizim topluma özgü değil. Bu bir insanlık meselesi. Hatırlasanız, Avusturya’da bir baba kendi öz kızını 20 seneye yakın bodruma kapattı, tecavüz etti, ondan çocuk yaptı. Bu tür insanları cezalandırmak, yasanın takdiri. Ama tekrar ediyorum, ben bu suçun taammüden adam öldürmekle eş tutuyorum. Alacakları cezanın daha aşağı olmaması lazım. Ayrıca, bu vakada ne malum, o adamın, bu geçen 6 sene içinde, aynı zararı başkalarına da vermediği? Burada bir sistem sorunu var. Hukukun gecikmesi işte bu tür vahim sonuçlara yol açıyor...
Müge Anlı: Baba, Kurtlar Vadisi’ne özenmiş
Tebrikler! Çok güzel bir işe imza attın. E.’nin ailesini nereden, nasıl bulup çıkardın?
- Çok iyi bir ekiple çalışıyorum. O yörede, o isim ve soyadındaki herkesi tek tek eleyip, sonunda aileye ulaştılar.
Niye başkalarıyla değil de, seninle konuşmayı kabul ettiler?
- Buna ben cevap veremem, “Sana güvendiğimiz için geldik” dediler.
Altından farklı şeyler çıkacağını biliyor muydun?
- Hayır. Dava dosyası ortadaydı ama aile hiç konuşmamıştı. Sonuçta 13 yaşında tecavüze uğrayan çocuğun annesi babası bunlar. Onların kendisini nasıl savunacaklarını merak ettim. Ben prensip olarak program öncesi konuşmam...
Boş kâğıda imza attıklarını bilmiyordun yani...
- Hayır bilmiyordum. Ben de izleyicilerle birlikte öğrendim. Çok çizgide bir işti. Kamuoyu tarafından lanetlenen bir aileydi. Ben aslında sorgulamaktan öte dinlemek istedim. Ve şunu gördüm: İyi niyetliler ama cahiller. Anne, hiç okula gitmemiş, okuma yazması yok. Baba, 14 kardeşmiş zaten. Okutmamışlar. Sonradan okuma yazma öğrenmiş ama otobüslerin üstünü okuyabiliyor sadece. İnşaat işçisi. 5 çocuk sahibi. Öyle bir adım sonrasını hesap edebilecek tipler değiller. Yayına çıkarken “buzlama” denen bir şey vardır, onu bile talep etmediler. Onlar yüzlerini açık tutacaklardı, ben engel oldum. Sonradan ne sıkıntılar yaşayabileceklerini bile düşünemiyorlar. Böyle bir algıları yok.
O zaman sen onlara inanıyorsun...
- Bu yapılanın asla savunulması olamaz, ben onların avukatı da değilim. 13 yaşındaki çocuğunu evlendiren aileler var mı? Var. Bunlar da verebilirdi. “Al bu kızı, evlen” de diyebilirdi. Ama burada, “Senin çocuğunu devlet için gizli ajan olarak yetiştireceğim, şöyle olacak, böyle olacak” denmiş, bunlar da inanmış...
Niçin inanıyorlar?
- Valla, Kurtlar Vadisi seyrettikleri için olabilir! Bana öyle geliyor. Polat Alemdar tadında biri olacak kızları diye düşünüyorlar. Bize saçma geliyor ama onlar gerçekten inanıyor. “İnşaatlarda çalışan beli silahlı müteahhitlere çok özenirdim. Kızım da beli silah gizli ajan olacak zannettim, öyle hayaller kurdum” diyor babası. Ben onların saflığına inanıyorum.
Her gün bu tür hikâyelerle karşı karşıyasın...
- Evet, benim için artık bu iş televizyon programcılığından öte bir şey. Bizim orası artık sosyal bir cemiyet, arada da kameralar çekim yapıyor sanki. Ben de sürekli şu haldeyim, “Onun okul çantası var mı? Bunun forması var mı? Ya bilmem kimin evi döşendi mi? Bilmem kimin ameliyatını nasıl yaptıracağız?”
Paylaş