Paylaş
Güzeller güzeli ‘dünya markası’. Bu yıl, bir başka güzel göründü gözüme. Makyaj tazelemiş sanki. Kaldırımları, caddeleri, trafiği, Marina’sı, Barlar Sokağı, Cevat Şakir Caddesi...
Eskisi gibi alt alta, üst üste değil...
Daha bir ferah. Yürürken kimseyle çarpışmak zorunda kalmıyorsun. Kaldırımlar genişlemiş. Mermerleri göze çarpıyor. Yolun kenarına park etmiş araçlar yok. Dolayısıyla, trafik tek şerit halinde akmıyor. Daha bir modernleşmiş. Kasabaya düzen gelmiş.
En azından ben öyle hissettim.
Ve o billboard’lar gözüme gözüme girdi, her tarafta asılıydı, dükkanların kapılarında, arabaların arkasında, duvarlarda, binaların üzerinde:
“Bodrum Başkanı’nı Geri İstiyor... Bodrum Başkanı’nı Bekliyor.”
Galiba o zaman karar verdik, fotoğrafçı arkadaşım Emre Yunusoğlu’ya birlikte iki hafta sürecek bu maceraya girmeye, kendi çapımızda Bodrum’un nabzını tutmaya.
Siz bu satırları okurken, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon tam 46 gündür içeride. Gerçi artık alıştık; birileri, bir takım gerekçelerle içeri alınıyor, neyin ne olduğunu kimse bilmiyor, “Vardır bir sebebi” deniyor, hukuka herkes inanmak istiyor ama...
Her şeyin bir ‘ama’sı var...
Hazır Bodrum’dayken Kocadon’un başına gelenleri merak ettik, öğrenmeye çalıştık.
İki kere Muğla’da Kapalı Cezaevi’nde Başkan’la görüşmek için izin almaya uğraştık. Birincisi hüsranla sonuçlandı, sadece Muğla Adliye’sinin önünde ve şehrin yüzölçümünün gösterildiği tabelanın altında Emre fotoğrafımı çekti, kös kös geri döndük.
İkincisinde, şansımız yardım etti, işler iyi gitti. Savcı izin verdi.
Mehmet Kocadon’la birkaç sene önce röportaj yapmıştım, o zaman da ‘partiler üstü bir başkan’ olduğunu gözlemlemiştim. Rahat, neşeli, Egeli, çok da siyasetçi gibi olmayan bir adam. Sonsuza kadar Bodrum hakkında konuşan biri. Tutku derecesinde doğduğu, yaşadığı yere bağlı. Klasik bir belediye başkanı portresi çizmiyor.
Almanya’da fuarla katılıyor, Türkiye’nin iki önemli markası olduğunu anlatıyor, İstanbul ve Bodrum; Bodrum için deliler gibi uğraşıyor.
Sanırım bunu da kimse inkâr etmiyor.
Üstelik bir de varlıklı.
Ama işte şimdi karşımda demir parmaklıkların arkasında duruyor.
“Niye burada olduğunuzu
biliyor musunuz” diye soruyorum.
Gülümsüyor. Bazen insan sessiz kalarak da cevap veriyor.
Komik aslında, çetesinin üyesi olduğu iddia edilen iki kişiyle orada tanışmış. Biri kaynakçı, biri elektrikçi.
“Ama her işte bir hayır vardır” diyor.
Birlikte içeride olduğu insanlardan birinin -rüşvet aldığı iddia edilenlerden- oğlu bir sağlık problemi geçiriyor, imece usulüyle para topluyorlar, onu ameliyat ettiriyorlar.
Bu konuyu de aslında ben açıyorum, o da zarif bir biçimde doğruluyor.
“En çok hangi suçlamalar ağırınıza gitti?” diyorum.
“Benim her şeyim ortada” diyor, “Eğer iddia edilen şuçları işlemiş olsam tedirgin olurdum değil mi? Korumalarım filan olurdu, suçlu insan açık verememek için uğraşır, oysa benim her şeyim meydandaydı...”
Gerçekten de insanların beden dili pek çok şeyi gösteriyor, neyi nasıl anlatıkları, Kocadon sağlam duruyor, dik duruyor.
Alınış biçimine üzülmüş.
“Bir yere kaçmıyordum ki, öyle apar topar kelepçeyle aldılar” diyor.
Yine de kızgın, öfkeli değil.
Ama pes edecek gibi de durmuyor.
Uzun uzun Bodrum için yaptıklarını anlatıyor. Bodrum deyince gözleri parlıyor. “Gördün mü Marina’yı. Nasıl olmuş ama? Beğendin mi?” diyor.
“Evet” diyorum.
Çocuksu bir coşkusu var ve bitmeyen bir enerjisi. İçeride olduğu için çocuğunun mezuniyetine gidemediği filan anlatıyor. Buralarda bir sorun yok. Ama herkesin bir yumuşak karnı var.
“Anneniz babanız geliyorlar mı ziyarete?” diyorum.
İşte o zaman o koca adamın dudakları titriyor.
Ağlamamak için bir an duruyor.
O zaman anlıyorum ki, o enerjik hal, o nar çiçeği tişört, bak şu kadar yandım, şu kadar zayıfladım filan maske, başına gelenler onu çok sarsmış, güçlü durmaya uğraşıyor.
Ama annesini, babasını üzdüğü için perişan. Çünkü annesi, siyasete asla bulaşmasını istemediği oğluna deli gibi düşkün. Geçen cuma tahliye edilebilme ihtimali söz konusuydu. Anne Fatma Hanım, sabahın 7.00’sinde, kimseye aldırmıyor, cezaevi kapısına dayanıyor, sırf çıkarsa, çıktığında ona ilk sarılan olabilmek için.
Anne işte...
O koca, havalı adam, annesi söz konusu olunca gözyaşlarını tutamıyor.
Çıktığında tekrar görüşmek üzere sözleşiyoruz, oradan ayrılıyorum.
Sonra... Bodrum esnafıyla konuşmaya başlıyorum. Emre’yle tek tek çarşıda, Bordum merkezde, halıcı, tuhafiyeci, tekneci, restoran sahibi, Bodrum sakini, herkese soruyoruz.
Kimse aslında Başkanlarının, iddia edilen suçları işlediğini düşünmüyor. Kimse neyin ne olduğunu bilmiyor ama bir şekilde ona güveniyor. Bodrum’un gelişmesinden memnun, “Biz Başkanı’mızı geri istiyoruz çünkü Bodrum hizmet bekliyor” diyorlar.
Ama Türkiye’nin geldiği noktayla ilgili tuhaf bir kabullenme de var.
Evet, internette 17 bin kişi birleşiyor, Başkanlarına sevgilerini iletiyor, onu tekrar görevde görmek istediklerini yazıyor, posterleri bastırıp oraya buraya asıyor, bunun dışında da ellerinden bir şey gelmiyor.
Tabii ki böyle düşünmeyenler de var, onların da görüşlerini yansıtmaya çalıştık.
Ama genel olarak destekçisi çok daha fazlaydı.
Bu arada neden içeride olduğuna dair pek çok dedikodu vardı, onları da aktarmaya çalıştık. Bugün avukatı Mehmet Akif Türkoğlu’ya yaptığımız görüşmeyi, yerimiz ölçüsünde esnafın görüşlerini, onu tanıyan ünlülerin düşüncelerini okuyacaksınız.
Aileyle yaptığımız konuşmalar yer olmadığı için salıya kaldı.
Herkes gibi adaletin yerini bulmasını istiyoruz.
Ve bekliyoruz...
Mehmet Türkoğlu, 46 gündür Muğla Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un avukatı ve aynı zamanda çocukluk arkadaşı. Başkan’ın başına gelen neydi, nelerle suçlandı, iddianamede neler var? Bir süredir kamuoyunun merak ettiği bu soruları sorduk, o da yanıtladı...
- Mehmet Kocadon neyle suçlanıyor?
- Birden çok olay var ama esas şu üç suçlama söz konusu: 1- İhaleye fesat karıştırmak. 2- Çete liderliği yapmak. 3- Rüşvet almak, vermek.
- ‘İhaleyle fesat karıştırmak’la başlayalım o zaman...
- Bodrum Belediye Meclisi üyeleri, bir gün İzmir Bostanlı’da bir pazar yeri görüyor. Çok beğeniyorlar. Tam o sırada da Bodrum’un Gümbet mevkiinde bir pazar yeri yapılacak. Bu konu değerlendirilirken, Bostanlı’daki pazar yerini gören meclis üyeleri Kocadon’a orayı anlatıyor. “İsterseniz bilgi alalım, görüş alalım, halk da çok memnun” diyorlar. O da “Tamam” diyor. Bostanlı’daki pazar yerini yapan firma yetkilisi İzmir’den Bodrum’a geliyor ve Gümbet’te nasıl bir model uygulanabilir, o konuşuluyor. Bu konuşmaya şahit olmuş 15 kişi var. Teknik açıdan nasıl yapılır? Dört tarafı duvar mı olur? Çatı, kiremitle mi kaplanır, uzay çatı mı olur? Bunlar konuşuluyor. Bu görüşme yapıldıktan iki ay sonra da ihale açılıyor. Başka iki firmayla birlikte Bostanlı’daki firma da ihaleye katılıyor ve kazanıyor. Mesele bu.
- Bu kadar mı yani?
- Evet. “Vay efendim diğer firmalarla görüşmediniz. Görüştüğünüz firma ihaleyi kazandı. İhaleye fesat karıştırdınız!” diye suçluyorlar.
- Çete nereden çıkıyor peki?
- Ortada en başından beri böyle bir kurgu var. Teknik takip ve telefon dinlemeleri yapılıyor. Bazı telefon dinlemelerinde, sakıncalı durumlar tespit ediliyor. O sakıncalı durumlara istinaden, “Burada bir suç olabilir” diye, bu suçu işleyenlerin belediyede çalıştığı ya da belediyeyle ilişkide olduğu göz önüne alınıyor. Ve birlikte hareket ettikleri varsayımıyla ‘çete’ kurduklarına karar veriliyor. Eh ‘çete reisi’nin de odacı olacak hali yok, Belediye Başkanı da ‘çete reisi’ ilan ediliyor!
- Peki neymiş o sakıncalı konuşmalar?
- Mesela bir ruhsat işi oluyor. Birileri bu ruhsat işi dolayısıyla yetkililerle görüşüyor ve bir başkasına haber veriyor. Bu sakıncalı görünüyor. Bu arada da bu kişi, Kocadon’la başka bir görüşme de yaptığından, “Bunlar ekip halinde hareket ediyor!” deniliyor. Tek tek olgular değerlendirilerek bir bütüne oturtuluyor. İlişkiler, olaylar, pamuk ipliğiyle birbirine bağlanmaya çalışılıyor. Oradaki sıradan bir memur haliyle ‘çete lideri’ olamaz, tutarsız olur. ‘Olsa olsa...’ yöntemi kullanılarak çete liderliğine belediye başkanı uygun görülüyor. Ama ortada ilginç bir durum var: Çete lideri denilen Mehmet Kocadon’la ilgili tapeler, yani suç teşkil edebilecek konuşmalar, iki sayfa, üç sayfa. Oysa başkalarıyla ilgili tapeler 100, 120 sayfa. Nasıl oluyor da en az konuşan çete lideri oluyor! Çete liderliği de ikinci suçlama. Yoksa ortada çok somut deliller yok.
- Bir de Vural Öger hikâyesi var. O nedir?
- O en komiği! Ben hukukçu olarak, bu suçlamanın, iddianamede yer almasını abesle iştigal addederim. Öger’in sahibi olduğu Marina Vista Otel’de imara aykırı birtakım uygulamalar olduğu saptanıyor. Bunlarla ilgili işlem yapılmayarak Öger’e haksız menfaat sağlandığı iddia ediliyor. İddia makamı kanıt olarak da Kocadon’un Öger’in Almanya’da yayınlanan iki televizyon programına röportaj vermesini ve onunla yemek yemesini gösteriyor.
- Nasıl yani?
- Televizyon programına çıktığı ve birlikte yemek yediği için ‘siyasi rant’ elde etmiş! Olacak şey değil! Söz konusu otelin bir bölümünde aykırılıklar tespit edilmiş. İmar İşleri bir tutanakla yıkım ve para cezası kararı almış. Ayrıca savcılığa da suç duyurusunda bulunmuş. Yani yapılması gereken her şey yapılmış. Yapılamayan şey, yıkım.
- Neden yıkmamışlar peki?
- Çünkü yazlık otel değil, 12 ay hizmete açık. Sürekli müşterisi var. Yıkım da, aklına estiği anda yapılabilecek bir şey değil. Yani Başkan’ın suçları bunlar: “Neden yıkmadın? Neden ahbap oldun? Neden yemek yedin? Neden televizyona çıktın?” Oysa bilmedikleri bir şey var. Geçen yıl, bu otelle ilgili, “Belediye, görevini yerine getirdi mi, getirmedi mi?” diye bir inceleme başlatılmıştı zaten. Müfettişler de, soruşturma yapılsın diye karar vermişti. İçişleri Bakanlığı da Kocadon hakkında soruşturma başlattı. Buna itiraz ettik. Tesadüfen Kocadon tutuklandıktan sonra, Danıştay’dan itirazımızın kabul edildiğine dair karar geldi. O karar diyor ki, “Belediye başkanlığı, söz konusu otelle ilgili her şeyi yapmıştır. Herhangi bir şekilde suçlanamaz!” Ve Bakanlığın verdiği soruşturma iznini kaldırdı. Ama Kocadon, bu yüzden hâlâ tutuklu maalesef.
- Bu üç şey dışında başka bir şey yok mu?
- Var. Bardakçı’da bir otelden rüşvet alındığı kanısında polis. Ama ispatlanmış bir şey yok.
- Kocadon’un haberi olmadan yolsuzluk yapılmış olabilir mi?
- Olabilir demek iddianamedeki diğer kişileri suçlamak olur. O konuda yeterli bir bilgim yok. Herkes kendinden sorumlu. Vardır demiyorum ama olabilir.
- Size bu iddianamede neler mantıksız geliyor?
- Bir hukukçu olarak mantıksız demeyi uygun görmüyorum. Ama iddiaların, suç isnatlarının Kocadon tarafından işlendiğine inanmıyorum. O suçlamaların ispat edilemeyeceğini de biliyorum.
- Çok yakın arkadaşısınız. İnsanın çok yakın arkadaşı aynı zamanda müvekkili olunca, zorlanıyor mu?
- Tam tersine, onu çok iyi tanıdığım için, neyi yapıp neyi yapamayacağını da bildiğim için çok daha rahat savunuyorum.
7 sülalelerine yetecek kadar mal varlıkları var
- Mehmet Kocadon neden tutuksuz yargılanmıyor?
- Buradaki savcılık tutuklama talep etti. Mahkeme de maalesef kabul etti.
- Kiminle konuştuysam rüşvetle ilgili suçlamalar için, “Mümkün değil!” diyor...
- Doğrudur. Sokakta kime sorsanız, “Görevini ihmal etmeyle ilgili bir suç olabilir” derler de, hani “Yıkması gerekiyordu, yıkmadı” ama ‘rüşvet’ deyince komik bulurlar. Kimse inanmaz. İnandıramazsınız!
- Bu neden? Varlıklı olduğu için mi? Varlıklı insanlar, rüşvet yemez diye mi?
- Yok, sadece o değil. İnsanın yapısı da önemli. Ona temayülü olup olmaması önemli. Kocadon’un böyle bir karakteri yok. Kişiliği rüşvet almasına izin vermez
- Gerçekten Bodrum’un üçte birinin ailesine ait olduğu doğru mu?
- O kadar değil ama ciddi bir mal varlıkları var. 7 sülalerine yetecek kadar. Ayrıca sadece mal varlığı anlamında değil, ekonomik sirkülasyon açısından da rahatlar. Rüşvete neden tenezzül etsinler?
- Konuştuğum pek çok kişi içeri atılmasını siyasi sebeplere bağlıyor...
- Bir hukukçu olarak böyle bir şey söylemek istemem.
- Öyle olduğunu düşünseniz söyler misiniz peki...
- Söylemem!
- ‘Küçük yer’in ‘küçük oyunları’ mı?
- Bunların cevabını bende aramayın.
- Duyduğum dedikoduların doğru olup olmadığını anlamaya çalışıyorum.
- Ben de bir sürü dedikodu duyuyorum, neyin ne olduğunu kimse bilmiyor. Ama Mehmet Kocadon 46 gündür içeride!
ESNAF NE DÜŞÜNÜYOR?
İRFAN BAYRAM (Market sahibi)
Ortakent’in yarısı onların
Günde binlerce insanın geldiği bir market burası. Herkes aynı fikirde: Bu bir yanlışlıktır. Rüşvet müşvet mümkün değil! Ortakent’in yarısı onların.
MEHMET SALTÜRK (Dönerci)
Beni niye atmıyorlar cezaevine?
Sebepsiz yere girmemiştir. Niye beni atmıyorlar cezaevine? Tamam o başkan, ben dönerciyim. Ama başkan olması suçu olmadığını göstermez.
OSMAN FİDAN (Acente müdürü)
Baltalanmak istenen Bodrum’a katkısı
Başka partiden olmama rağmen, onun rüşvet alabileceğine asla inanmam. Yanındakiler belki ama Başkan asla. Hem ihtiyacı yok hem de Ortakent’te kendisini ispat etmiş biri. Bodrum’a çok şey kattı, bence baltalanmak istenen de bu.
HALİL TUTAR (Dükkân sahibi)
Başkan olarak 10 numara
Göreve geldiğinden beri büyük yatırımlar yaptı. Ben esnafım, siyasetten anlamam ama belediye başkanlığı 10 numara. Kendisinden çok memnunuz. Gerisini bilemem.
NAZLI BARUDİ (Tuhafiyeci)
Çıksın diye bekliyoruz
Esasen İstanköylüyüm, 11 yaşında oradan geldim. ?u anda 52 yaşındayım, halen Bodrum’da yaşıyorum. Kocadon’u seviyoruz. Bodrum için çok güzel şeyler yaptı. Yaptıkları da ortada. Herhangi bir rüşvet aldığına inanmıyoruz. Çünkü hem ihtiyacı yok hem iyi bir ailenin çocuğu. Karakteri buna müsait değil. Gençtir. Eğlenmeyi sever. O da hakkı. Ama çok da çalışkan. Bir an evvel çıksın diye bekliyoruz.
MAHMUT BOZDAĞ (Esnaf)
Şaşkınlık yarattı
Bodrum’a katkılarını bütün esnaf biliyor. Her fırsatta üzüntülerini belli ediyorlar. Bir an önce görevine dönmesini bekliyoruz. Rüşvet aldığına inanmıyorum. Buradaki bütün esnaf aynı şeyleri söyleyecektir. Bundan önceki yönetimlerin hiçbir şey yapmaması da bizi üzdü. Bu adam geldi, Bodrum’u Bodrum yaptı. Değer kattı. İçeri alınması herkeste şaşkınlık yarattı.
DURMUŞ URUL (Lokanta sahibi)
Bodrum’u marka yaptı
Çarşı içi esnafız, kayınpederle çalışıyorum. Başkan’ın böyle bir şey yapacağına inanmıyorum. Çocukluktan beri beraberiz. Bodrum’da yaşayan, büyüyen biri. Çalışmasından memnunuz. Bodrum’u marka yapmaya çalışıyor, başarıyor da. Vizyonu var. Üzgünüz gerçekten.
KEMAL AKSAKAL (Restoran sahibi)
Bodrum böyle başkan görmedi
Yıllardır kaç belediye başkanı geldi geçti, Bodrum’da hiçbir yenilik görmedik. Onunla başlayan yenilikler bütün işletmelere olumlu yansıdı. Turizmi 12 aya çıkarma hevesimiz vardı hep birlikte. Özellikle yaz-kış açık işletmelere ayrıcalık tanınacağını, bununla ilgili çalışma içinde olduğunu bildirdi. Bizimle fikir alışverişinde bulundu. Yaptığı şeylerden çok memnunduk. Rüşvetle ilgili hususların tamamen saçmalık olduğunu düşünüyorum. Bu işte ya bir yanlış anlaşılma var, ya da birileri komplo kurdu. Başka türlüsü olamaz.
SİBEL BARUTÇU
(Esnaf)
İşinin başına dönecek
Çok iyi şeyler yaptı. Seviyoruz. Arkasındayız. Eminim her şey yoluna girecek, işinin başına dönecek.
ÜNLÜLER NE DÜ?ÜNÜYOR?
MEHMET ASLANTUĞ (Oyuncu)
Karakterli ve tokgözlü
Mehmet, hizmet makamlarını temsil ederken, değil herhangi bir çıkar sağlama eylemi içinde olmayı, bunu düşünmeyecek kadar karakterli ve tokgözlü bir memleket evladıdır! Kaldı ki, böyle şeylere tevessül etmeyecek kadar maddi imkanları geniş bir ailenin çocuğu. Gerçekten kendini hizmete adamış istisna adamlardan. Adaletin gerçeği bulup çıkaracağına inanıyorum.
OZAN GÜVEN (Oyuncu)
Çok çalışıyordu o yüzdendir!
Çok çalışmasına gönlü el vermeyenler bu yazı “Dinlenerek geçirsin!” dediler herhalde! Adalet, doğrunun yanında olacaktır. Onu tanıyanlar bilir ki, Mehmet Kocadon durmayı sevmez. Ailesi, Bodrumcular, tatilciler, arkadaşları, dostları onu bekliyor. Dönünce, kaldığı yerden devam... Durmak yok!
OKTAY KAYNARCA (Oyuncu)
Daha güçlenerek çıkacak
Niye oldu, ne oldu, nasıl oldu bilemem. Ona yargı karar verir ama çok net gözüken Mehmet’in bu süreçten çok daha güçlenerek çıkacağı. Her siyasetçinin bir cezaevi staj süreci olmayınca pişmeyeceğine inanan bir milletiz! Görmesen bile denizi, yukarıya çevir gözünü, deniz gibidir gökyüzü, aldırma Mehmet aldırma!
KENAN DOĞULU (Şarkıcı)
Tutkusu Bodrum’u güzelleştirmek
Suçlu olmadığına inanıyorum. Hayata renk katan insanlardandır. Güne sevgiyle ve mutlu başlar. Yüzünden gülüşü eksik olmaz. Kalbi temiz, bozulmamış bir Anadolu delikanlısıdır. En önemlisi, ‘dünyanın incisi’ Bodrum için yatıp kalkar. Onun tutkusu yaşadığı yeri güzelleştirmektir. 20 yıldır Bodrum’da evi olan biri olarak şahidim esnaf tarafından ne kadar sevildiğine. Ortakent henüz böylesine büyük bir ekonomiye sahip değilken, tüm Türkiye yatırımcılarının dikkatine bu bölgeye çekmiştir. Bu yanlış anlaşılmanın kısa sürede çözüme ulaşmasını umuyorum.
SELÇUK YÖNTEM (Oyuncu)
Yaşananlar anlamsız
1985’ten beri tanırım Kocadon’u. 27 yıl olmuş. Bodrum’da doğmuş, büyümüş, yüreğini buraya adamış, saf ve temiz bir Ege insanı. Ortakent Belediyesi’nden Bodrum Belediyesi’ne uzanan bir başkanlık serüveni var. Üstelik Bodrum’un en köklü, en varlıklı ailelerinden birinin çocuğu. Geçen hafta ziyarete gittim. Her şey çok hüzünlüydü. Kesinlikle anlamsız bir şey bu yaşanan. Neden Mehmet Kocadon parmaklıklar ardında? Ona güvenim, masumiyetine olan sezgilerim asla yanılmaz.
BASKIN ORAN (Öğretim Üyesi)
Makamda otururkende masada rakı bölüştürürken de haksızlık yapmaz!
Bodrum eniştesi olarak şahidim: Buraya son iki yılda adeta sihirli değnek değdi. Görüştüğüm bazıları şöyle diyor: “AKP dedi ki, ‘Bize geç.’ Kocadon, önce ‘Yerel yönetimlerin gücünü merkezin gücüyle birleştirmeliyiz’ diye konuştu, ama Bodrum’un AKP’ye oy vermeyeceğini anlayınca, reddetti. Ondan sonra patladı bu iş”. Fakat bundan çok, yerel bir takım bilek güreşlerinden bahsediliyor. Yaygın söylenti, Konacık’ın başarısı çok övülen MHP’li belediye başkanının Bodrum’da seçilmeye hazırlandığından başlıyor. Adını da verdikleri eski başsavcının Konacık Başkanı’yla çok samimi olduğuyla devam ediyor, tutuklama kararını veren genç bayan yargıcın Köksal Toptan’ın yeğeni ve Mayıs 2012’ye kadar Rize MHP İlçe Başkan Yardımcısı Mustafa Toptan’ın kızı olduğuna kadar varıyor. Elâlemin ağzı torba değil ki büzesin. Fakat bu söylenenler siyaset biliminde fazlasıyla bilinen bir hususun açık teyidi: ‘Mâşerî vicdan’ (toplumun hissiyatı), hukuki olduğuna inanmadığı durumları siyasete yorar. Ama şunu birden fazla kişiden duydum: “Kocadon, makamında otururken de, masada rakı bölüştürürken de haksızlık yapmaz!”
NAMIK EMİRALİOĞLU (Bulvar Restoran sahibi)
İçeride olmasına ‘ilahi adalet’ diyorum
Bence Mehmet Kocadon’ın hapiste olması ‘ilahi adalet!’ Onun yüzünden anlatamayacağım kadar mağdur oldum. Her yere şikayet ettim. Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığı’na, Kültür Bakanlığı’na, kaymakamlığa...
Fatsa’dan Bodrum’a geldim. Fatsa’da Belediye Başkan Vekilliği yaptım. Belediyecilik nedir bilirim. Ama bunların yaptığı belediyecilik değil. Bodrum’da altyapı sıfır, her şey sadece vitrin. Göz boyuyorlar. Kaldırımları mermer yaptılar, biraz yağmur yağdı mı insanlar kayıp düşüyor, bir yerini kırıyor.
Bodrum Merkez’de bir restoranım var. Daha doğrusu vardı. Çünkü 80 metrekareydi, şimdi 20 metrekareye indirdiler. Kocadon, 60’ını aldı yandaki restorana, çocukluk arkadaşına verdi. Durduk yerde çocukluk arkadaşının yeri 120 metrekareye çıktı. Üç evin avlusu konumundaki bir yere mutfak yaptılar, başkan oraya da ruhsat verdi. Haksız ruhsat. Ben itiraz edince, adımı afişe ettiler. Alay ettiler. Sonra 15 kişi dükkânıma geldi, karıma ve bana saldırdılar. Onu Bodrum Belediye Başkanlığı’na layık görmüyorum. Buraya bir şehir planlamacısı ya da inşaat mühendisi gerekiyor, tahsilli biri. Kocadon’un doğru düzgün eğitimi bile yok. Ama Bodrumlular’da da suç var. Adama gazı vere vere, kendisini bir şey sanmasına yol açtılar. Karakteri de müsaittir, kendisine aşık oldu. ?imdi de ‘Son Halikarnas Balıkçısı’ rolünü oynuyor. Cevat ?akir’e ayıp. İnanın bana yapılanları hazmedemiyorum. Çok doluyum.
Başkan neden içeride dedikoduları
AKP’YE GİTMEDİ DİYE
Güya iktidar partisi, çeşitli vesilelerle, Kocadon’a birlikte çalışmaktan mutluluk duyacaklarını ifade ediyor, Türkçesi, Bodrum Belediyesi’nin Kocadon’la birlikte AK Parti’ye geçmesini talep ediyorlar. Ama ortada aşılması zor bir Fatma Teyze faktörü var. Fatma Teyze, Mehmet Kocadon’un annesi. Ailede çok önemli bir figür, bir hanımağa. 80 yaşında ve hâlâ çok etkin. Oğlunun daha fazla siyasetle ilgilenmesini istemiyor ama bunu da engelleyemiyor.
KÜÇÜK OYUNLAR
Bu da konuşulanlar arasında. Başsavcı bekâr biri, gece hayatını seviyor. Önce Kocadon’la yakınlar, sonra Konacık Belediye Başkanı’yla yakınlaşıyorlar. 24 saatin 18 saati birlikteler. O, Bodrum’da görevde olduğu dönemde Kocadon operasyonu başlıyor. “Niye?” diyeceklere cevap dedikodulara göre şöyle, Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun, yıllardır Kocadon’un yerine aday. Bunu da herkes biliyor. Ama Kocadon’un popülaritesi ve yaptığı icraatlar ortadayken bu mümkün değil. Bu durum ancak Başkan’ın bir şekilde karalanması ve itibar kaybetmesiyle mümkün olabilir. Tüm bunların Kocadon’un itibarını zedelemek ve MHP’li Mehmet Tosun’a Bodrum Belediye Başkanlığı yolunu açabilmek için tezgahlandığı söyleniyor. Çünkü eğer ceza alırsa, Kocadon’un 2014’teki seçimlere girmemesi söz konusu.
RAHAT KİŞİLİĞİ
Partilerüstü başkandı. Kuralları takmıyordu. 19 Mayıs dışında bayramları kutlamıyordu. ?ortla dolaşıyordu. Rahat adamdı. Bu da birtakım çevreleri kızdırmış olabilir.
AKP’Lİ BELEDİYELERE BİR ŞEY OLMUYOR
“Nedense hep muhalif belediyeler yargılanıyor!” Dedikodu anlamında en çok ileri sürülen gerekçelerden biri bu.
ZORAKİ ÇETE
“Ortada bir çete yoksa, mahkemeden bir dinleme izni de yok! O yüzden dinleme iznini koparabilmek için, çete suçlaması yapılmak zorunda” Bu da en çok konuşulanlar arasında. “Bilmem kim, suç işliyor” diye bir dinleme sağlayamazsınız. Ama ‘Bilmem kim, şu üç kişiyle beraber çete kurmuş, bir suç işliyor’ derseniz, mahkemeden dinleme alabilirsiniz. Sistem gereği, çete suçlaması olması gerekiyordu...”
ÜÇ YIL DÖRT AYLIK KOCADON BİLANÇOSU
1) Caddelerde trafik ve kaldırım düzeni yapıldı. Özellikle Cevat Şakir Caddesi inanılmaz yoğundu. Müdahale edildi. Kaldırımlar iki misli büyütüldü. Ve tarihi bir görünüm vermek için kaldırımlar mermer döşendi. Medeni bir yürüyüş alanı yaratıldı.
2) Yeni park alanları yaratıldı. İki misli fazlalaştı.
3) Barlar Sokağı’nın yolu ve altyapısı tamamen değişti. Su boruları eskiydi, çoğu harap haldeydi. Hijen olarak da sağlıksızdı, kaçağa sebebiyet veriyordu.
4) Bodrum Belediyesi’nin malı olan Baraz Otel eski ve işlevsizdi, yıkıldı, halk için büyük bir meydan oluşturuldu. ?imdi deniz kenarında insanlar bir şey yiyip içip denize ulaşabiliyorlar.
5) Neyzen Tevfik Caddesi’ndeki düzenleme de dikkat çekici. Eskiden işletmelerin önünden otomobiller geçerdi. Otomobiller daha ileri alındı. İşletmelerin önüne bir düzen geldi. Mermer kaplama oradan da devam etti. Komple yenilendi.
6) Eski gümrük binası mezbele bir yerdi. Yenilendi. Bodrum’a yakışır bir gümrük binası oldu. İnsanlar Bodrum’a girerken ilk oradan ayak basıyor. Bütüntyle değiştirildi.
7) Gümbet’te kaldırım ve yol düzenlemeleri yapıldı. Modern bir hale getirildi. Oysa eskiden Bodrum’un en mezbele yeri durumundaydı.
Paylaş