Onu ne yapsam acaba?

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Cerrahpaşa Cinsel Fonskiyon Bozuklukları Merkezi başkanı Prof. Dr. Halim Hattat'la ‘‘Türk Usulü Seks’’ üzerine konuşurken, öyle bir şey söylüyor ki, gülmeye başlıyorum.

İnsan acı şeylere de zaman zaman güler!

Çünkü özetle söyledikleri bu ülkede bir grup insanın karşı cinse bakış açısını yansıtıyor.

‘‘Onu ne yapsam acaba!’’ şeklinde özetlenebilecek bir bakış açısı.

Ben ukalalık etmeyeyim, siz kendiniz okuyun değerlendirin:

* * *

Günümüz gençlerinin bu ülkede yaşadığı cinsel ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Karşı cinse nasıl yaklaşacakları fikrinden uzaklaşmış, seks dolu bakışlarla birbirlerine bakan bir gençlik sözünü ettiğim. Bir taraftan herşeyi izliyorlar ve taklit ediyorlar. Ama bir taraftan da ne zaman ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yani kafaları karışık! Oysa kendilerine verdikleri hava bu değil: Fotoğrafa baktığınızda seksle dopdolu bir gençlik görüyorsunuz. Gerçek bu değil aslında. Gerçi onları da suçlamak yersiz, çünkü her yer, her şey buram buram cinsellik kokuyor bu ülkede. Duygusal ilişkiler yerini başka bir şeye bırakmış. Biz yanlış bir yerdeyiz. 84'den beri izliyorum, gençler bilgisiz, bunu görüyorum. Saygılı bir cinsellik değil sözkonusu olan...

Saygılı cinsellik nasıl oluyor?

- Bir kadınla beraber olduğun zaman önce eteğini kaldırıp bacağının nasıl göründüğüne bakmazsın, değil mi? Kasdettiğim bu. Böyle düşünen birinin, karşısındakinden ne beklediğini değerlendirmek çok zor. Gözleri faltaşı gibi açık genç bir adam ve alabildiğine dar bir etek ve cinselliği ön plana çıkaran giysiler içinde genç bir kız. Dışarıdan baktığınız zaman bunlar sanki her şeyi hazmetmiş, aşmış gibiler, değil mi? Oysa aştıkları bir şey yok! Ama soru sormak istediklerinde karşılarında muhatap da yok. Kime sorsunlar? Böyle bir süreçten geçiyoruz. Tıp Fakültesi mezunu insanlar bile cinsellik hakkında hiçbir şey bilmiyor. Oysa, onlar doktor. Kendilerine gelecek hastayı düşünüyorum. Nasıl tedavi edecekler?

Yani aslında iki uç arasında debelenip duruyoruz.

- Evet. Çünkü normali bulmak ve değerlendirmek ancak bilgi ve kültürle mümkün olur. Benim gözlemlediğim, bizde erkekler karşılarındaki kadına şöyle bakıyor: ‘‘Onu ne yapsam acaba?’’. Ne mi yapacaksın? Seveceksin, okşayacaksın, güzel şeyler söyleceksin. Ama hayır: ‘‘Yakalayıp, onu perişan etsem! Sonra da bıraksam gitsem’’. Sürekli bir fırsat gözleyici şeklinde. Vakit ayırırken bile, ‘‘Bugün şunu şunu yapacağım, sonra onunla buluşacağım, ne yapsam acaba, arabada şöyle bir sıkıştırsam’’ gibi ön fikirler.

Kedi mesajı

Gürkal Gençay aradı. Kendisi Birleşik Taşımacılık Sendikası yöneticilerinden. ‘‘Nasıl yardımcı olabilirim size?’’ dedim. ‘‘Havaalanından evime giderken Şirinevler'de bir naylon poşet gördüm, içinde de üç yeni doğmuş kedi vardı. Önce şaşırdım. Sonra durumu kavradım: Birileri onları torbaya koyup, yolun kenarına atmış. Ölsünler diye sanırım. Kedilerden biri torbadan çıkmayı başarmıştı. Tam da yolun kenarında. Yani ben arabamı durdurup onları almasaydım, aval aval caddeye yürüyüp ezilmeleri, işten bile değildi. Sorunum şu. Minik kediler bende evde, fakat benim hali hazırda bir dolu kedi ve köpeğim var. Evim istasyon gibi, biliyor musunuz, nerede hasta, yaralı kedi, köpek var, ben eve alıyorum. Demek istiyorum ki, evime yeni gelen bu kedi misafirleri almak isteyenler varsa, beni arasınlar: 0212 509.73.18

Faydalı bir şey

Eczanelerden temin ediliyor...

Ama marketlerde satılan turşu torbasına benziyor. Gerçi içinde turşu yok. Aman ha! İçindeki yenilecek bir şey değil! Sadece elinize aldığınızda ne hissettiğinizi tarif etmeye çalışıyorum. Ne büyük, ne küçük. Çantanızda taşıyabileceğiniz bir ölçüde. Olsa olsa bir defter büyüklüğünde. İçi sıvı dolu. Ama patlayacak gibi durmuyor. Sağlam yani. İki elinizle torbanın üst tarafını kuvvetlice sıkıyorsunuz. Bir taraftan da ‘‘Acaba şimdi ne olacak?’’ diyorsunuz. Torba şeffaf değil, dolayısıyla siz sıkınca turşu torbasına benzeyen ama kesinlikle olmayan, o şeyin içindeki kesenin patladığını görmüyorsunuz.

Ama biliyor musunuz ne oluyor?

Bir iki saniye içinde elinizde tuttuğunuz şey buz gibi soğuyor.

‘‘Soğuk kompres’’ sözünü ettiğim.

* * *

Benim gibi sürekli orasını burası burkan, morartan biriyseniz...

Öğrenmenizin vakti geldi de geçiyor:

850 bin liraya ‘‘Cold Pack’’ isimli saniyede soğuyan kompresler satılıyor. Ben de geçen gün öğrendim. Acil bir durumda (durumun ne olduğunu anlatmam gerekmiyor değil mi, farz edin ki bileğimi burktum) eczaneden aldım ve faydalarını görünce çok şaşırdım. Çarpma ve düşme sonucu oluşan morarma ve şişleri önlemede birebir. Ondan bundan buz dilenmenize, bir beze sarıp, ‘‘Bu şiş inecek mi acaba?’’ diye düşünmenize gerek kalmıyor.

Soğuk kompresler başka hangi durumlarda işe yarıyor?

Bölgesel ağrıları gidermekte, romatizmal şikayetlerde, böcek sokmalarında vesaire vesiare. Kısacası ilk yardım amacıyla. Ya da doktorların tavsiye ettiği durumlarda.

* * *

Eczanedeki beyefendi ne kadar şaşırdığımı görünce, ‘‘Bir de sıcak kompres var’’ dedi. ‘‘Nasıl yani?’’ dedim ve ekledim: ‘‘Hani babaannelerimizin termofor'u görevini gören mi?’’. ‘‘Evet’’ dedi. Yani arkadaşlar, bölgesel kan akışını arttırarak kaslardaki gerilimin azalması istediğinde, kramplarda ya da adet sancısı sırasında, bu sefer de ‘‘Hot Pack’’ isimli saniyede ısınan sıcak kompreslerin yardımına başvuruyorsunuz.

Benim hoşuma gitti.

Bizzat yararlandım, çok işime yaradı.

Sonra da ‘‘Asıl böyle şeylerin yazılması gerekiyor’’ diye bu ilk yardım harikasını Türkiye'yi kim getiriyormuş öğrendim. Adı Medpharma İlaç Sanayi Anonim Şirketi. Bir de sipariş için ücretsiz telefon hattı var, 0800.211.3114, aklınızda olsun.

Umarım, sıcak ya da soğuk komprese hiç ihtiyacınız olmaz.

Ama yine de...

Yazarın Tüm Yazıları