Paylaş
Bakıyorum da bu selülit, meme fotoğraflarına en çok itiraz eden medyacılar, yaptıkları işin dışında görüntüleriyle de gündemde olan isimler. Bakınız Ayşe Arman, bakınız Ayşe Özyılmazel. Ünlülerin illüzyonunu bozduğumuz için bize kızıyorlar, belki de günün birinde kendi illüzyonları da bozulur korkusuyla...”
* * *
Böyle yazdı Cengiz Semercioğlu geçen hafta.
Araya başka işler girdi, cevap yazamadım.
Bugüne kaldı.
O gün hemen aradım.
Severim de Cengiz’i.
Aynen bu üslupla konuştum.
“Ulan” dedim, “Sen, en son hangi röportajın kutusu için İzmir’e, kendisi için de ertesi gün Ankara’ya gittin. Üstelik, dünyanın en önemli işi de değildi. Ama ben yapıyorum. Her şey çalışmak, gerisi palavra...”
Anlamadı.
Anlamaması hoşuma gitti.
Aslında o, poposunun üzerinde oturup “köşe” yazarken, ben deli danalar gibi, bir Silivri, bir Ankara, bir İzmir, oradan oraya koşturup duruyorum, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama daha iyisi için hep debeleniyorum.
E bunu da suratına vurdum.
Ben de oturduğum yerden yazarım, en kolayı o.
Çalışkanlığıma laf edemedi.
“Ben fotoğraflardan söz ediyorum Ayşecim” dedi.
“İyi ya ben de onu söylüyorum, benim bir illüzyonum varsa o da enerjim” dedim, “İşe yeni başlamış bir muhabir gibi hâlâ koşturuyor olmam. Fotoğrafları kim takar? İçerik yoksa gerisini çöpe at...”
Sustu.
“Bir de öyle bir yazmışsın ki, sanki 30 kilo fazlayım, kıçımı, mememi fotoğraflarda kestiriyorum da kendimi okuyucuya öyle sunuyorum” dedim.
Sonra başka şeyler konuştuk ve telefonu kapattık.
Yok öyle yağma yani!
17 yıldır her pazar röportaj yapıyorum, dile kolay, o ya da bu şekilde hâlâ var olmamı çektirdiğim fotoğraflara bağlayanın, valla gözünü oyarım.
Bunca sene içinde çözdüğüm kasetler, dünyayı birkaç kere dolaşır.
Her şeyime laf edebilirsiniz, umurumda değil, ilişkilerime, evliliğime, cinselliğime, vız gelir tırıs gider, aldırmam bile, ama ben deli gibi çalışıyorum.
Bunu görmezden geleni, işi, sadece fotoğraflara indirgeyeni vururum!
Ayşe Öyılmazel’i de müsaadenizle kendimle aynı ligde saymıyorum, farklı alanlarda yürüdüğümüzü düşünüyorum.
Tamam mı Cengizcim?
Öptüm güzel kardeşim.
Beni mat ettiniz, bravo
YİNE geçen haftaki bir şey.
Araya başka yazılar girdi.
Mecburen bugüne kaldı.
“Sevdiğimiz starların açıklarını bulmaya, yerin dibine batırmaya bayılıyoruz” diye yazdım, Murat Boz’u kastederek.
“Ayol adamın üstü çıplak klibi var, adam fit. Ama biz n’apıyoruz? Tekneden atlarken fotoğraflarını basıyoruz. ‘Hem memeleri var, hem kel’ diyoruz. Evet komik, evet geyik. Ama ben bu fotoğrafı basan arkadaşların da memelerini merak ediyorum! Göbeklerini, bacaklarını, hafif kelleşmeye başlayan kafalarını...”
Aynen böyle dedim.
* * *
Aklıma gelen en son şey de, birilerinin bunu yapabileceğiydi!
Nerede o cesaret diye düşündüm.
Ama yaptılar.
Takvim’in magazin ekibi.
“Ayşe bak” diye üstü çıplak fotoğraflarını gazeteye bastılar.
Memeleri ve göbekleri olmadığını gösterdiler.
Bayıldım!
Hepinizin önünde onlara, “Beni mat ettiniz!” demek istiyorum.
Madara ettiniz.
Mosmor oldum.
Ama çok güldüm.
Siz büyüksünüz.
Ve eğlenceli bir ekipsiniz.
Yaratıcılık ve atışma diye ben buna derim.
Ama tabii beni mat etmiş olmanız, sizinle aynı fikirde olmamı gerektirmiyor.
Murat Boz ortalıkta en fit haliyle dolanıyor, meme filan yok...
Bugün Tuncay Özkan’ın doğum günü
46 yaşına giriyor.
Tam 1418 gündür içeride.
Daha ne kadar yatacak bilmiyor.
Zaten neyin ne olduğunu, artık bu ülkede kimse bilmiyor.
250 duruşmadan fazla oldu.
Tam olarak suçları nedir, henüz o bile belli değil.
Bu 4 yıl boyunca, iki kadın onu asla yalnız bırakmadı.
Hep ama hep destekti.
İkisi de aşkı.
Biri sevgilisi Duygu
Dikmenoğlu, diğeri kızı Nazlıcan Özkan.
Siz bu satırları okurken, ben 19 yaşındaki kızı Nazlıcan’la birlikte Silivri’de olacağım.
Babasının doğum gününü kutlamak için el sallayacak.
Nazlıcan, Avusturya Lisesi’nden atıldı, şimdi Pera Güzel Sanatlar’da okuyor, liseyi bitirmeye çalışıyor.
O da çok ağır bedeller ödeyenlerden.
Zaten bedellerin en ağırını, çocuklar ödüyor.
Nazlıcan 19 gibi değil çok daha olgun, çok da büyük.
Mecburen büyümek zorunda kaldı.
Babasına bir sürprizi var, bugün Cumhuriyet alanlar o sürprizi görebilecek.
Hayat, her şeye rağmen güzel...
İçeride de olsa hayat güzel...
İyi ki doğdun Tuncay Özkan!
Paylaş