Ne yenilmişlik duygusu ne hırslanma, sadece yaşamaya devam…

KIVIRTMANIN manası yok...

Haberin Devamı

“Yenilmiş pehlivan”ın neden yenildiğini açıklayabilmek için, zorlaya zorlaya gerekçeler bulmaya çalışmanın da...
Oldu.
Kaybettik.
Başbakan, AK Parti seçmenlerinden güvenoyu aldı.
Ona yöneltilen bütün suçlamaların karşısında, Türk halkının yüzde 45’i, “Ne olursa olsun biz sana inanıyoruz!” dedi.
“Seninleyiz” dedi.
Onlar Başbakan’la...
Biz de kendimizleyiz!

*

Peki bu halkın yüzde 45’i, seçimde Başbakan’ı desteklediği diye seçim öncesi savunduğumuz her şey boşa mı gitti?
Hayır, ne münasebet!
Onlar hâlâ bizim hedeflerimiz.
Hâlâ kadınlara baskı yapıldığını, kadınlara yönelik cinayetlerin arttığını, özgürlük talebimizin devam ettiğini, yaşam tarzımıza karışılmasını istemediğimizi, daha dürüst, daha şeffaf, daha demokratik ve daha adil bir hukuk devletinde yaşamayı talep ettiğimizi söylüyoruz, söylemeyi de sürdüreceğiz.
Bundan sonra da düşündüğümüz gibi yaşamaya devam edeceğiz.
Ne yenilmişlik duygusu...
Ne hırslanma...
Sadece yaşamaya devam!
Unutma, burası senin ülken!
Sana ait kendi değerlerin var ve sen onlarla bu ülkede yaşamaya devam edeceksin.
Doğrusu budur, yapılması gereken de.
Muhalefet de kendine çekidüzen verecek, hatalarını fark edecek ve farklı bir siyaset dili geliştirecek...
Ve mücadele sürecek.
Tek fark, artık dersimizi daha iyi çalışacağız!

Haberin Devamı


Bundan sonra ne yapmak lazım?

Ne mi yapmak lazım?
Sizi bilmem ama ben...
Bundan sonra “Oy ve Ötesi” gibi organizasyonlarla daha fazla çalışmak istiyorum.
Onların sayesinde bu seçimde “müşahit”tim. Sandık başında farklı farklı biri sürü iş yaptım. Ve oyuma sahip çıkma duygusunu yaşadım.
Ama fark ettim ki, AK Partililer bu konularda çok daha tecrübeliler, gençlik kolları, kadın kolları...

SEN, 4 YILDA BİR O, 13 YIL BOYUNCA

Büyük bir adanmışlıkla, enerjiyle, tek tek, insan insan, ev ev, kaybettikleri yerlerde bile çalıştılar, doğrudan halkla ilişkiler yaptılar.
Sandık başında da çok daha tecrübelilerdi.
Öğrenilmesi gerekenlerden biri de bu.
Gerçi bu seçimde, CHP’li ve diğer partili gençler de muazzam bir şekilde sahip çıktılar oylarına.
Ama bu gayret yetmedi hepimizin gördüğü gibi.
Daha fazlasını yapmak lazım ve daha uzun süre yapmak lazım.
Sen 4 yılda bir ‘Pazar’ yapıyorsun.
0 13 yıl boyunca yapıyor...

FARKLI SEMTLERDE GÖNÜLLÜ OLMAK

Benim görev aldığım sandık Şişli Anadolu Lisesi’ndeydi.
Sorun çıkmadı.
Sayım gerçekleştirilirken de oradaydım. Ve kapılar herkese açıktı. Ekip halinde çok hızlı ve seri çalışıldı.
Islak imzalı tutanağı getirip, “Oy ve Ötesi” görevlisine verdim.
Ama benim gönüllü olduğum sandıkta sorun çıkmamış olması, başka yerlerde çıkmadığı anlamına gelmiyor.
Şişli’nin göbeğinde sorun yaşanmıyormuş zaten.
Bu da mesela benim aldığım derslerden biriydi.
Bir daha ki sefere, tamamen farklı semtlerde gönüllü olarak çalışmak istiyorum.
Çünkü sabah Maslak, öğleden sonra Beykoz’da görevli bir arkadaşım, bu iki sandıkta yaşananların birbiriyle taban tabana zıt olduğunu anlattı.
Beykoz’daki ilkokula girdiğinde AK Partililer çay içiyorlarmış, ona dönüp “Hoş geldin, biz çay içiyoruz. Ama sen yeşil çay tercih edersin di mi? Sizin kesim öyle seviyor ya!” diye dalga geçmişler.

GÖNÜLLÜLER TECRÜBELERİNİ AKTARSINLAR

Kimi yerlerde müşahitler sınıfa sokulmamış. Tutanaklar verilmemiş. Sayım sırasında insanlar içeri alınmamış.
Ama netice de bir yüzde 45 oy var.
Ne kadar itiraz etsen, “Elektrik kesildi, o oldu, bu oldu!” desen de, aradaki oy farkı o kadar çok ki, hile-hurdayla sağlanacak bir fark değil...
Ama evet bazı yerlerde, bazı şeyler yaşanmış olabilir.
Önümüzdeki günlerde yazılır, çizilir zaten.
Bu arada gönüllüler yaşadıkları tecrübeleri yazabilir, yayınlarım...

Haberin Devamı


Kibirli, elit ‘Beyaz Türk’!

Dün sandık başından gözlem tweet’leri atıyordum...
O esnada bulunduğum sınıfa bir kadın geldi, “Okuma-yazma bilmiyorum” dedi.
Sırtında bir, yanında iki çocuk...
Bir tarafta kocası bir tarafta sandık başkanı, ne yapacağını, nasıl yapması gerektiğini anlatıyor...
Gerçekten çaresizdi.
Amblemleri bile tanımıyordu.
Sonunda kâğıtları ve mührü aldı, perdenin arkasına girdi.
Ben de, “Okuma-yazma bilmeyenler var. N’apacaklarını bilmiyorlar. Kabine giriyorlar. Kime nasıl oy veriyor onlar?” diye bir tweet attım...
Ooooo, kıyamet koptu.
Yok “Beyaz Türk”müşüm.
Elitmişim.
İnsanları hor görüyormuşum, aşağılıyormuşum.
Oysa bu bir gözlemdi, gerçekten merak ettim, o kadın nasıl oy kullanacak, oyu geçerli olabilecek mi diye...
Nitekim sayarken, bir sürü geçersiz oy çıktı, bazıları muhtar kâğıdını da mavi zarfa koymuş, bazıları iki partiye birden “evet” basmış, bazıları tamamen boş bırakmış...

EZİLENLER-ELİTLER

Ama ben o tweet’i yazdım ya, bitti...
Kibirliymişim.
Okumuşum da ne olmuş, eşekliğim baki kalmış...
Tabii ki AK Parti’ye verirlermiş oylarını, çünkü AK Parti kendilerini aşağılamıyormuş...
Bu resmen düşmanlık. Üstelik doğru değil.
Kimseyi küçümsemedim.
Bir yanlış anlamadan bu kadar nefret doğuyorsa, bu seçim sonuçlarını anlamak da daha kolay hale geliyor!...

Yazarın Tüm Yazıları