Paylaş
* Hayatınıza giren ilk erkekle evlendiniz. Neden?
- Çünkü aşık oldum ve aile kurabileceğime inandım.
* Ne kadar büyük bir aşk?
- Çok büyük. Dört yıl flört ettik. Mehmet Amerika’da okuyordu, ben İstanbul’daydım. Ayrıyız diye, çok büyük acılar çekiyorduk. Çünkü sadece yazları görüşebiliyorduk. Ama deli gibi mektuplaşıyorduk. Bugünkü gençlerin flört anlayışına hiç benzemeyen, hatta alay bile edebilecekleri kadar romantik, duygu dolu bir aşk.
* Kaç yaşındaydınız?
- Lise yeni bitmişti.
* Ve size, “Dur kızım evlenme!” diyen olmadı?
- Valla, uzun süren flörtler, bizim dönemimizde kız çocuklarının aileleri tarafından pek onaylanmazdı. Hele benim ailem, fevkalade rahatsızdı. Arkadaşlığımızı bitirme kararı vermek üzereyken, Mehmet evlilik teklif etti. Bizimkiler bu kararı destekledi fakat Mehmet’in babası, askere bile gitmemiş olmasından dolayı beklememizi istedi. Fakat evlilik, bizim tercih ettiğimiz gibi Mehmet askere gitmeden oldu.
* Evlendiniz, kendinize göre güzel bir hayat kurdunuz, ne zorunuz vardı çalışmaya başladınız?
- Benim için doğal olan çalışmak. Hep öyleydi. Bir ihtiyaç. Hayal bile edemiyorum çalışmadığımı. Annem de iş kadınıydı, butiği vardı. İş hayatının o dinamik, hareketli hali, benim için hem eğlenceli hem de mutluluk vericiydi. Sadece bir ev kadını modeli beni açmazdı, kesmezdi, yetmezdi!
* Mutlu bir evliliğin kadın tarafıyken, Dilek Hanif adlı bir marka oldunuz. Çevrenizden ne kadar destek aldınız? Var mıydı desteğiniz, kocanız, anneniz, babanız?
- Benim çalışma isteğime, Mehmet de ailem de, kısa süreli bir heves olduğunu düşündükleri için karşı çıkma gereği bile hissetmediler. Konu ciddileştiği andaysa, maddi bir beklentiye girmeden gösterdiğim çabaya muhalefet etmediler.
* Vayyyy! Yani finansal destek yok, bu politik cümleden bunu mu anlıyorum?
- İlk eşim varlıklı bir adamdı. Ev bütçesine destek filan olmam gerekmiyordu. Tüm kazancımı, kendi işime yatırma lüksüm vardı. Bu durum, tabii ki iş hayatına yeni atılmış bir kadın için çok önemli bir avantaj. Ama evet, kendi tercihimle, eşimden maddi destek almadan yola çıktım. Arkamda, daima birinin varlığını ve desteğini hissetmiş olsaydım, emin ol bu kadar kuvvetli bir kariyer yapamazdım. Benim motivasyonum tek başıma verdiğim bu mücadele oldu.
* “Ben tek başıma geldim bu noktalara” diyebilir misiniz?
- Hem de hiç tereddüt etmeden!
ŞİKAYET ETME LÜKSÜM YOKTU
* Ben de tam, “Kocanız varlıklı olmasaydı Dilek Hanif olabilir miydiniz” diye sormaya hazırlanıyordum?
- Kocamın sahip olduklarıyla, benim kariyerimin alakası bile yok. Kendi işimi yapmaya karar verdiğim gün, Halk Bankası’ndan aldığım krediyle Osmanbey’de 100 metrekarelik bir atölyede ‘start’ aldım. Çek de kırdırdım, tefeciden borç da aldım. 40 derece ateşle işimin başına da koştum. Üstelik aynı anda cemiyet hayatında varlık gösteren insanlar olarak, daima, eşimin yanında olması gerektiği gibi durdum. Aileme karşı bütün vazifelerimi yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bu iki durumu da, aynı anda idare edebilmek için, insanüstü bir çaba sarf ettim. Dertlenmek veya şikayet etmek gibi bir lüksüm yoktu. Sızlansam şu cevabı duyacağımı biliyordum: “Sen istedin çalışmayı, her an bırakabilirsin?”
* Peki nereden esti tekstil ve moda?
- Küçük yaşlardan beri ilgi alanım. Bir tür aşk diyelim. Doğal bir yeteneğim olduğuna inandığım için, kendimi bu alanda ifade etmek istedim. Zaten başaramayacağıma dair en ufak bir şüphem olsaydı, katlandığım zorlukları taşıyamaz ve asla bu riskleri alamazdım. Kendime inancım sonsuzdu.
* Terzilik bilir misiniz?
- Bilmiyordum ama artık öğrendim. 20 senede her şeyi öğreniyor insan.
* Markanız hangi özelliklerle tanınıyor?
- Dilek Hanif markasında bir sukunet vardır aslında. Tasarımlarımdaki çizgiden, tercih ettiğim renklerden de bu duyguyu kolaylıkla hissedebilirsin. Dilek Hanif markası, bulunduğu ortamlarda fark edilen, fakat “Ben buradayım!” diye bağırmayan ve bunun için ek bir çaba sarf etmeyen özellikler taşır. Bu sukünetin ardında dinamik, özgür ve dik başlı bir markadır aynı zamanda. Doğru bildiğinin ve inandığının peşinden gider. Trendlerin ve moda akımlarının hızlı değişimi Dilek Hanif markasının çizgisini asla etkilemez.
* Peki bu özellikler, aynı zamanda sizin kişiliğiniz mi?
- Kesinlikle!
* Kimlerle yarışıyorsunuz?
- Bu bir maraton. Ve inkar edemeyeceğim, evet, farklı kulvarlarda devam eden hızlı bir yarış içindeyiz. Ben hedeflerini daima en üst noktaya koymuş bir kadınım. Markam da bu anlayışla, dünya markalarının yer aldığı bir platformda koşuyor. Bu yüzden Paris Haute Couture Haftası’na istikrarlı bir şekilde her yıl katılıyorum.
GERİLLA DEFİLE YAPMIYORUM
* 2004’te Paris Haute Couture Haftası’nda defile gerçekleştiren ilk Türk moda tasarımcısı olduğunuz doğru mu?
- Doğru. Paris Haute Couture Haftası Federasyonu koleksiyonumu gördü. Daha önce İstanbul’da yaptığım defileyi ve işlerimi de inceledi. Bir Haute Couture atölyem olduğuna kanaat getirdiler. Moda Haftası’nın ‘off list’ denilen ve dev markaların dışında açıklanan bu liste dahilinde defile yapmaya başladım. Ben hiçbir zaman Paris Fashion Week dönemine denk getirilmiş, ‘gerilla defile’ yapmadım. İlk defilem dahil tüm defilelerim federasyon onaylıdır.
* Haaa demek böyle şeyler var sizin dünyanızda, bilmiyordum. Gerilla defile ne demek?
- Moda Haftası tarihlerine denk getirilerek, sanki moda haftasındaymış gibi yapılan kaçak defileler. Federasyonun onaylamadığı defileler yani.
* Şu an durum ne? Siz asıl listeye kabul edildiniz mi?
- Henüz değil. Kısa vadedeki hedefim bu zaten. Federasyon için önemli kriterden biri, Paris’te resmi olarak bir ticari faaliyete ve üretime geçmiş olmak. Markam, moda haftasına katılım istikrarı, üretim kalitesi ve tasarım özellikleriyle zaten ciddi bir yol kat etti. En kısa zamanda Paris’teki ticari faaliyetimi bir atölyeyle genişleterek orada da üretime geçiyor olacağım. Bu aşamaları da geçtikten sonra, ana listede defile yapmaya başlayacağım.
* Biraz da özel hayata döneyim? Ve bir gün gençlik aşkınızdan, çocuklarınızın babasından ayrıldınız, çünkü sizi aldattı. Bu, işinizi, markanızı etkiledi mi?
- Hadi canım gerçekten aldatmış mı? Buradaki tek gerçek, yollarımızın ayrıldığıdır. Bu arada, bu durum ne markamı ne de müşterilerimi etkiledi. Sadece bir soyadı sorunu yaşadık. Onu da kısa sürede aştık. Çünkü tüm dünyada tescillenmiş bir marka olan Dilek Hanif’in bu tür bir değişikliğe gitmesi doğru olmayacaktı.
* Sonradan bir daha evlendiniz. Yıldırım hızıyla. İkinci eşten neden ayrıldınız? O da, büyük bir aşka benziyordu...
- Öyleydi ama mevcut iş temposu ve onun getirdiği hummalı çalışma gündemi içinde bu evliliği de yürütmek maalesef mümkün olmadı. Anlayacağın, bundan sonra bu işler benim için bayağı zor!
* Kızlarınızdan ikisi de moda sektörünü tercih etti. Hoşunuza gidiyor mu?
- Hem de nasıl! Tamamen kendi istekleriyle bu alanda eğitim aldılar.
* Kendinizi muhafazakâr buluyor musunuz?
- Ben kalıpları seviyorum ve onlarla kendimi konforlu hissediyorum. Ama yavaş yavaş kalıpların dışına çıkmak ve bunları değiştirmek de hoşuma gitmiyor değil. Yaş aldıkça daha cesaretli olmaya başladım.
* İş, sizin her şeyiniz mi?
- Ne mutlu bana ki değil! Gurur duyduğum iki kızım var, benim her şeyim onlar.
* Arada hiç, “Şöyle bir çılgınlık yapayım” demiyor musunuz, göründüğünüz kadar düzgün, makul ve aklı başında mısınız?
- Aklımın başından gittiği olur ama hep makul ve düzgün bir insan oldum. Ama bir gün büyük beklenmedik bir çılgınlık yapmaya karar verirsem, bil ki hakkını veririm!
GÜLRİZ SURURİ VE YILDIZ KENTER MARKAMI TAÇLANDIRDI
* Bu son proje aklınıza nereden geldi?
- Dilek Hanif Hazır Giyim Koleksiyonu’muzun lansmanı için geliştirilmiş bir iletişim projesi. Fikir, uzun yıllardır tüm iletişim çalışmalarımızı yürüten ajansın ortaklarından Kerem Fildişi’den geldi. Kerem, bu çekimde ‘kreatif direktör’ olarak da bize destek verdi. Beni çok heyecanlandıran ve onurlandıran bu proje için, ilk görüşmeleri Gülriz Sururi ve Yıldız Kenter’le yaptık. Onların markama inanarak, teklifimi karşılıksız kabul etmeleri, müthiş bir manevi tatmin oldu benim için. Gülriz Sururi, Yıldız Kenter, Azra ve sen markamı taçlandırdınız. Projenin kendisi, yansımaları ve aldığı övgülerle beni çok mutlu etti.
* İlham nerelerden geliyor? Nelerden besleniyorsunuz?
- Özellike Osmanlı kültürü ve Anadolu medeniyetleri benim için dipsiz kuyu. Modern kadının yaşam biçimine uygun tasarımları, geçmiş kültürlerden aldığım detaylarla buluşturmak aynı zamanda çok da eğlenceli. Bunun dışında sokakları ve gençleri çok önemsiyorum.
* Gerçekleştirmek istediğiniz bir hayalinizi söyleyin...
- Hayallerden çok hedefleri olan bir kadınım. Dilek Hanif’i bir dünya markası yapmak, hayalim, hedefim ve amacım.
HEM GÖĞÜS HEM BACAK DEKOLTESİ OLMAZ
* Siz asla neyi giymezsiniz?
- Birbirleriyle yarışacak parçaları aynı anda kullanmam. Yani tasarımsal olarak kuvvetli bir üstü, basic bir pantolonla tercih ederim. Veya göze batan bir çantayı daima sade bir takımla kullanırım. Ayrıca aynı giyside hem göğüs ve hem de bacak dekoltesini bir arada tercih etmem.
* Gardırobunuzun vazgeçilmez parçaları?
- Cigarette pantolonlar, küçük kokteyl elbiseleri, smokin ve basic tişört ve gömlekler.
* Bu yılın favori rengi ne?
- Nar çiçeği ve yeşil. Benim için vazgeçilmez olan pudra tonları, siyah ve beyaz tabii ki daima başrolde.
* Sizce bir erkek, hangi kıyafet içinde en seksi görünür?
- Benim için ‘smokin’. Şık ve zarif bir salon erkeği daima etkileyicidir.
* Erkekte tercih ettiğiniz aksesuvar, neyine bakarsınız?
- Erkekte aksesuvarı sevmem. Ancak bir erkeğin saat ve ayakkabı tercihi bana çok şey söyler.
Paylaş