Paylaş
Buyurun buradan okuyun. Kimseye eyvallahı olmayan bir kadın Nurgül. Yalansız. Hakiki. Ve son derece seksi...
“Benim çocuğum Ali İsmail Korkmaz gibi öldürülseydi, sorumluları tek tek vururdum” diye yazdın Twitter’a ve hakkında inceleme başlatıldı...
-Evet ama bir şey çıkmadı. Gençlerin ölümüne çok üzülüyorum ben. Hepimiz genç olmadık mı? “Genç” dediğin, kuşak çatışması yaşar, bir sürü şey yaşar. Ama bu memlekette genç olmak, üniversiteli olmak suç haline geldi. ODTÜ’de olanları görüyoruz. Yeter, gençlerle uğraşmasınlar! Çocuk onlar daha ya!...
Benzer şeyleri, tecavüzcüsünü öldürüp başını kesen kadın için de yazdın, “Aynısını yapardım!” dedin...
-Evet. Çünkü tam da böyle düşünüyorum! Bir kadına tecavüz edilmiş. Ötesi var mı!? Asıl, tecavüzcünün serbest kalması çok saçma. Ben, kısasa kısastan yanayım. Eğer biri bir başkasının hayatına kastedecek bir şey yaparsa, bedelini ödemek zorunda. 40 yaşındaki bir adamın, 12-13 yaşındaki bir çocukla beraber olmasını normal karşılayan bir toplumdan söz ediyoruz. Her şeye bir kılıf uyduruyoruz. Onları evlendirmezsin kardeşim! O kızcağız bir çocuk! O adam da bir sapık! Ne yani sapıkları alkışlayacak mıyız? Hayır! Onları salıverip, başka sapıkları da teşvik etmeyeceğiz...
TAKINTILIYIM
Ne tür takıntıların var...
- Çekirge, kertenkele, hamamböceği. Resimlerine baktığımda bile fena olurum. Genel olarak hayvanlardan korkuyorum. Ata da binemem. Bir de iç dekorasyon takıntım var. Birinin evine ya da bir mekâna girdiğimde, hemen renklere, dokulara, kumaşlara filan bakarım. “Uymuş, uymamış” diye içimden çekiştiririm. Bazen de dışımdan...
OĞLUMLA YAŞADIĞIM AŞK DEĞİL!
Gelip geçici olmayan tek aşkın Osman Nejat mı?
-Şu konuyu netleştirelim: Oğlumla yaşadığım şey aşk değil. Bu durum da bana çarpık geliyor. O benim çocuğum ve biz anne-çocuk ilişkisi yaşıyoruz. Aşkım değil, ama onun için ölürüm. Onun ismini dövme olarak bedene yazdırmayı da doğru bulmuyorum. Resmen baskı bu. Bir saatten sonra, çocukların ana-babalarından kurtulmaları gerekiyor. Özgür birey olmaları gerekiyor. Bizde çocuk 35 yaşına geliyor hâlâ “Annem de annem”! Ben Nejat’ın böyle olmasını istemiyorum. Tabi ki bana saygılı olsun ama ne istersem de yapmasın...
Babasıyla ilişkileriniz nasıl?
-Benim pek ilişkim yok. Olması gerektiğini de düşünmüyorum. Ama “Çocuk nasıl?” filan diye konuşuyoruz. Zaten arka sokağımda oturuyor.
Nejat bu düzene alıştı mı?
-Evet evet. İstediği zaman babaya gidiyor.
Oğlan büyüdükçe sevgililere posta koyar mı?
-Bilmiyorum. Yaşayıp göreceğiz...
BANA YÖN VEREN İÇGÜDÜLERİM
Nurgül Yeşilçay markasına ne kadar kafa yoruyorsun?
-O konuda da iyi değilim ben. Tam mantığımla düşündüğüm her şeyi uygulayacakken bir anda, “Boş veeer!” deyip, canım ne istiyorsa yapıyorum. Yani daha iyi olabilirim, daha hesaplı kitaplı...
Ama senin bir yandan da, bu hesapsız kitapsız halin güzel...
-Bilmiyorum. Belki de. Hayat işte...
Projelere, rollere nasıl karar veriyorsun?
-Enine boyuna düşünüyorum. Ama sonra yine aynı şey oluyor, düşündüğümü değil hissettiğimi yapıyorum. Hep sezgilerimi, içgüdülerimi dinliyorum. Hayatın her alanında böyle. Ama sezgiler bazen yanıltır. Nitekim yanıltıyor. İnsan hep aynı hataları mı yapar? Ben yapıyorum...
Sana ne iyi gelir?
-Durmak. Öylece durmak. Hiçbir şey yapmamak. Salak salak etrafa bakınmak. Bir de yazmak. Bir senaryoyla uğraşıyorum. Resmen içimi döküyorum ve karakterlerin ağzından herkesin dedikodusunu yapıyorum! Nasıl iyi geliyor anlatamam...
Paylaş