Menfaat için dindar olanlardan değilim

Dün başlayan Nadire İçkale röportajı, bugün de devam ediyor.

Haberin Devamı

O, Doğu’yla Batı’nın sentezi. Örflerine, ananelerine bağlı. “Mesela kına gecesi unutulmuş bir şeydi, benim sayemde yeniden moda oldu”/images/100/0x0/55eb4acdf018fbb8f8b7cf14 diyor. Kızına, dillere destan bir kına gecesi yapmış. “İnsanlar, entelektüel görünmek için bazı şeylere burun kıvırıyorlar, oysa sen ne kadar köküne bağlıysan o kadar yücelirsin” diyor. Ve daha bir sürü şey söylüyor, buyurun buradan okuyun...

Mekke Müftüsü’nü dinleye dinleye onun gibi Kuran okuyorum

13’ümden beri orucumu tutuyorum, 19’umdan beri namazımı kılıyorum, 20 yaşından beri de Kuran okuyorum. Sonradan olma dindar değilim yani. Lise 1’de keyfi olarak 4 gün oruç yedim, 7 zayıf geldi. Çalıştım çabaladım, hepsini verdim, ama yine de bir dersten sınıfta kaldım. O gün sabaha kadar ağladım ve namaz kıldım. Sonra uyuyakalmışım. Annem geldi, “Uyan Nadire’m, sana müjdem var” dedi, “Tek ders kanunu çıktı!” Ve ben sınıfımı geçtim. O gün bugündür, nerede olursam olayım orucu yemedim. Londra’da akşam saat 10.00’da oruç açtığımı bilirim. Üç yıl ramazanda Çin’de kaldım.  Doğru dürüst bir yemek bulduysam yedim, yoksa yemedim, çünkü orada haramı helali fazla bilmiyorlar, yılan, kedi, köpek aklına ne gelirse yiyorlar. Şimdilerde de Kuran okuyorum, Mekke müftüsünü dinleye dinleye onun gibi Kuran okumaya başladım. Demem o ki, ben menfaati için ya da iktidar için dindar olanlardan değilim.

Haberin Devamı

YALI DEĞİL KÜÇÜK SARAYDI

Boğaz’daki yalınız satıldı...
-  Yalı mı? Ne yalısı? Küçük bir saraydı orası! 32 senedir bizdeydi ama toplam 32 ay bile oturmadım. Hiç üzgün değilim, alanlar güle güle otursunlar.
18 milyon dolara satıldığı doğru mu?/images/100/0x0/55eb4acdf018fbb8f8b7cf16
-  Tam o rakam değil ama yakın. Şimdi İstanbul’da otel yapacağım. Benim yaptığım otelin üzerine otel olmayacak. Atağa kalktım. Allah büyüktür...

Her Miraç Kandili’ni Kudüs’te karşılıyorsunuz. Neden?
-  Peygamberimizin miraca çıktığı gün, biz orada ibadet ediyoruz. Bundan daha güzel nimet mi var?
Kudüs’ü nasıl anlatırsınız insanlara?
-  Benim Türkçem orayı anlatmaya yeterli değil, olağanüstü! Bence inançlı olan insanların ve mimarların mutlaka görmesi gereken bir yer.
Peki umre sizin için ne ifade ediyor? Hiç gitmemiş olan ne görecek...
-  “Altın oran” vardır ya, 1 nokta 618, işte dünyanın altın oranının başlangıç noktası Kâbe. Biliyorsunuz bir kadına da, çok güzel diyebilmek için, anatomik yapısının “altın oran”a yakın olması gerekiyor.
Kabe’yi siz neye benzetiyorsunuz?
-  Mücevher kutusuna. Allah’ın kullarına gönderdiği paha biçilmez bir mücevher kutusu. Bunun içinde ne var? İman var, insaf var, merhamet var, şefkat var, ibadet var. İlk gittiğim zaman döktüğüm gözyaşını size anlatamam. Bazı insanların ilk umresi öyle oluyor, sürekli ağlıyorsunuz. Bir kere, hiçbir şey olmadığınızın farkına varıyorsunuz. İster zengin ol, ister fakir ol, ister güzel ol, ister çirkin ol, orada herkes aynı. Üstünüzde bir elbise, erkekler de havluya sarılmış vaziyette. Kimse sana, “Hanımefendi, şu kadar paran var, gel sen öne!” demiyor.
Toplam kaç kez gittiniz?
-  Benim umrem 9, haccım bir tane. Başkasının hakkına tecavüz etmemek için bir daha hacca gitmiyorum. Ama Özbekistan ya da Türki cumhuriyetlerinden de kontenjanla gidilebiliyormuş. Evvelden iki kere Paris’e gidiyordum ve şöyle düşünüyordum: “İnsan bir kere gider umreye ama niye 7-8 kere gider?” Büyük konuşmamak gerekiyormuş. Bir kere gittikten sonra oranın manyetik alanına giriyorsunuz. Mıknatıs gibi. Tekrar oraya çekiliyorsunuz. Hep ama hep özlüyorsunuz. Ben şu anda Kabe’yle ilgili bir yayın yapıldığında bile ağlıyorum./images/100/0x0/55eb4acdf018fbb8f8b7cf18
İnsanların ayak tabanlarında ışıklar görenler var, ya da öyle olduğunu söylüyorlar...
-  Valla, ben öyle şeyler görmedim. Sadece ruhumun rahatladığını ve içimin huzur bulduğunu gördüm. Bence en büyük mucize bu: İnsanların rahatlaması. Yoksa, ben kimim ki Allah bana orada meleğini gösterecek? İlk zamanlarda o insanların çektiği eziyeti mi çektim ben? Yoo. Uçağa atlayıp gittim. Benim oraya gitmem bir lütuf değil ki. Ben kendime iyilik yapıyorum gidersem.
Havaalanındaki hacıların kıyafetleri sizi rahatsız ediyor mu?
-  Etmiyor, kimseyi de etmesin. İnsanları kılıklarıyla değerlendirmeyelim. Biz de ilk gittiğimizde ne giyilir bilmiyorduk, oradakileri gördükçe kendini düzeltiyorsun. Yavaş yavaş konunun uzmanı oluyorsun. Şimdi benim bir “umre koleksiyonu”m oldu.
Gördüğünüz yerler içinde sizi en etkileyen ve en sevdiğiniz şehirler...
-  Bir numara her zaman Diyarbakır. Hala gideceğim zaman uykum kaçıyor heyecandan ve sevinçten. Diyarbakır’a olan aşkımı, kızımın adını Diyar koyarak gösterdim. Bu iki aşkı, gönlümde düğümledim. İki numara, Mekke ve Medine. Sonra Hindistan: Jaypur ve Udaypur. 20 gidişimi saydım, ondan sonra saymayı bıraktım. Bayılıyorum Hindistan’a.
İşleri, oğullarınıza mı devrettiniz?
-  Hala çalışıyorum ama ben 1 çalışıyorsam, onlar 10 çalışıyor. Ne zaman ihtiyaçları varsa ben buradayım.
Aranızda işle ilgili tartışma çıkar mı?
-  Çıkmaz mı? Bazen bütün kardeşler gibi iş konusunda fikir ayrılığına düşerler. Ben de bütün anneler gibi regülator vazifesi görürüm, ortalığı düzenlemeye çalışırım.
Peki siz misiniz esas patroniçe?
-  Yok, ben öyle görmüyorum. Şu dünyada kimsenin kimseye üstünlüğü yok. İnsanların birbirine tek üstünlüğü var, o da takvası. Kimin imanı öbüründen yüksek ise, o yücedir. Yoksa kim patron, kim holding sahibi bana ne!

Haberin Devamı

NAKİTİ GÖREN KEKLİK OLUR

Geçenlerde dedim ki oğlum Ömer’e: “İyi ki bu oteli yapmışız, halim kalmadı benim” O dedi ki: “Ah benim anam, güzel anam. Anamın cebine nakiti yok, benim anam keklik olur.” Öyle de bir halim var...

SAYGIMIZ VAR

Hayrinnüsa Hanım’la yakın arkadaşmışsınız...
-  Yok birkaç yerde gördüm, öyle özel bir arkadaşlığımız yok hanımefendiyle. Onu da, Emine Hanım’ı da çok severim, beğenirim. Her şeyden önce saygımız var.

 

Yazarın Tüm Yazıları