Paylaş
Kadınsan kafadan suçlusun!
Kadınsan... Kafadan...
Diyelim ki birilerinin sözünü dinlemedin, birilerinin isteğini yerine getirmedin, ayrılmaya, boşanmaya veya itiraz etmeye kalktın...
Seni dövebilirler, vurabilirler, taciz hatta tecavüz edebilirler...
Şiddetin her türlüsünü senin üzerinde deneyebilirler...
Paşa paşa indirimlerini alırlar, küçük cezalarla tatlı hayatlarına devam ederler...
Kadınsan... Kafadan...
Üç çocuk doğurmazsan suçlusun, kürtaj olmaya kalkarsan suçlusun, yasal kürtaj hakkını kullanırken insani şartların uygulanmasını, narkoz kullanılmasını istersen suçlusun!
Neden? Çünkü kadınsın!
Ama artık bu çağda lütfen böyle olmasın! Avrupa Birliği’ne üyelik için yılların sayıldığı bir ülkede hiç değilse artık kadınlar da kendi hayatları konusunda kendi kararlarını kendileri verebilsinler ve o kararlar gelişmiş, modern, insani şartlarda uygulanabilsin!
Okuyun ve şaşırın!
Lütfen!
‘Ben de 10 gün önce yaşadım’
‘Hemşire, doktora, hızınıza yetişemiyorum diyordu’
TAM tamına 10 gün önce (31/12/2012) aynı olay benim de başımdan geçti.
Ben 34 yaşımdayım, 2 bebişim var, oğlum daha 1 yaşına yeni girdi, maddi manevi 3. çocuğa hazır değilim, olacağımı da zannetmiyorum. Allah bana 2 tane evlat verdi; bir kız, bir oğlan...
Korunduk ama anlık bir hata yüzünden hamile kaldım, doktor araştırdım, özel hastaneleri aradım, kimileri yapmıyor, kimileri fahiş fiyatlar verdi. Ben de bir devlet hastanesine gittim. Ankara’nın köklü hastanelerinden biri güya...
Tanıdık sayesinde erken gün aldık, yoksa onlara kalsa beni bekletip 10 haftayı geçirebilirlerdi. Böylece bebeği aldıramazdık. İstedikleri buydu aslında...
Etek giymek, tok gelmek, 4 yataklı oda, “kürtajzedeler”in yüzündeki ifade... Her şeyi ben de bire bir yaşadım. Kadınların çığlıkları geliyordu kulağıma,
“Herhalde ağrı eşikleri düşük” ya da naz yapıyorlar diyordum kendimce, çünkü en azından lokal anestezi aldıklarını düşünüyordum, neden bağırdıklarını anlayamıyordum... ”
Ve sıra bana geldi...
Hemşire, doktora, “Hızınıza yetişemiyorum” dedi. İlk ciddi şoku orada yaşadım. “Yolluyorum sıradakini” dedi. Girdim. O sevmediğim koltuğa oturdum ve doktor başlıyorum deyip başladı, uyuşturacak sandım ama yok! İçimden içimi vakumladılar. Hem de 3-4 kez. En sonunda kaldırdılar, bir tansiyon ölçüp eve yolladılar...
Orada ağzımı bıçak açmadı, bağıramam ben. Kimse benim acı çektiğimi bilmemeliydi. Ama eve döndüğümde hıçkıra hıçkıra ağladım. Hem içimdeki suçluluk hissi yüzünden, hem de acıdan... Kasap onlar doktor değil! Ya da bu sistem, sistem değil!
(Fatma K.)
‘Özel muamele istiyorsan özele gitseydin’
(...) Sıra bana geldiğinde kalçamdan bir iğne yaptılar; “Uyuşturmak için değil mi?” diye sorduğumda, kanamayı dindirmek için olduğunu söylediler. “Anestezi ne zaman yapılacak?” diye sorduğumda, “Hayır, yapmıyoruz” dediler. “Ben dayanamam, eczaneden lokal anestezi ilacını kendimiz alabiliriz” dediğimde bana, “Özel muamele istiyorsan özele gitseydin, herkes nasıl dayandı” diyerek çıkıştılar.
Doktor vakumla ve adını bilmediğim bir sürü aletle resmen canımdan can kopardı. O anda hissettiğim acıyı size anlatabilmem mümkün değil.
Bağıra bağıra ağlayarak beni tutan iki hademenin kollarına yapıştım, herhalde kolları mosmor olmuştur.
Evet ben de narkoz verilmeden kürtaj edilenlerdenim ve gerçekten hayatımın en kötü deneyimiydi. Sanki ücra bir Afrika ülkesinde yaşıyormuşum gibi hissetmiştim kendimi. Değil narkoz hafif bir uyuşturucuya bile razıydım ama...
İlacı benim almama bile müsaade etmediler. Kaç paralık bir şeydir ki bu ilaç, bu kadar acı çekmekle eşdeğer tutulabilir, hâlâ soruyorum...
Evet, kürtaja evet ama tıbbi açıdan gerekiyorsa olsun ve ne olur en son çare olsun!
(Nilüfer K.)
‘Evet, tam olarak böyle dedi: Bir nevi ceza!’
İNANILIR gibi değildi.
“Nasıl yani narkoz vermiyor, canlı canlı mı yapıyorsunuz?” diye tekrar tekrar sordum.
“Eğer senin ve bebeğin için ölümcül bir tehlike söz konusu değilse, sadece isteğe bağlı kürtaj olacaksan... NARKOZ VERMİYORUZ! BÜTÜN DEVLET HASTANELERİNDE BÖYLE. BİR NEVİ CEZA! CEZA!!!!!!”
Evet, tam olarak böyle dedi. Kelimesi kelimesine böyle söyledi: CEZA!!!
Eşim kolumdan sürükleyerek çıkarttı oradan beni.
Ben de eşim de bu bebeği istemiyorduk ve bu yüzden bizi cezalandırıyorlardı.
Ve tamamen bize ait olması gereken bir kararı vermemiz engelleniyordu..
Mecburen özel hastaneye gidip, kürtajı orada yaptırmak durumunda kaldık.
(Yeliz S.)
Vakum aletinin hortumunu ters bağlamışlar
HAMİLELİĞİM çok zor geçiyordu. Endişe içinde devlet hastanesine gittim, orada bir doktor, “Çok sağlıklı, kıpır kıpır, hiç merak etme” dedi. Aradan üç gün geçti, bütün hamilelik belirtilerim aniden yok oldu. Aynı doktora tekrar gittim, bu defa ne dese beğenirsiniz: “Maalesef çocuğunuz ölmüş!”
Hastaneye yatırdılar. Ertesi gün kürtaj olacaktım. Bana önce çocuğumu düşürmem için ilaç verdiler. Sadece kanama yaptı. Sonra kürtaj olacağım yere götürdüler. Çok acı böyle söylemek ama “Parasızsın, buraya geldin, çaresizsin ne söylense itirazsız yapacaksın” hissi verdiler. Öyle koyun gibi ne derlerse yapmak mecburiyetindesin. Beni aldılar, hiç uyuşturmadan ağrı kesici iğne vurmadan, bayıltmadan içimi kazıyıp bebeğimi parçaladılar. Hem bedensel hem ruhsal, tarifsiz bir acı. Sonra vakumladılar. Ama asıl sorun oradaydı. Vakumluyorlar ama içimden çıkan her şey tekrar içime doluyordu. 4-5 denemeden sonra doktor, “Neden çalışmıyor bu alet?” diye sordu. Başka bir doktoru çağıracaklardı ki, oradaki temizlikçi bayan geldi. Şöyle bir baktı ve “Bunun hortumu yanlış takılmış doktor hanım” dedi. Ve hortumu değiştirdi temizlikçi kadın. Aynı işlem tekrar yapıldı. Titremeye başladım, midem bulanıyordu ve su içinde kalmıştım.
Terlemekten, bağırmaktan, acıdan... Sonra ben çok kötüleşince doktor hanım, “Bir iğne vurun buna!” dedi. İğneden sonra yukarı çıktık.
Merdivenlerde ağladım...
Yoksulluğum ve çaresizliğim için!
Bebeğimi kaybetsem de, ölse de...
İlk defa anne oluyordum ve onu o kadar sahiplenmiştim ki.
Gözümün önünde parçalara ayırdılar.
Zannetmeyin ki bitti, bitmedi!
İçimde parça unutmuşlar!
Bir ay düşürmeye uğraştım. Tuvalete her gittiğimde o parçalardan birini daha görüyordum. Psikolojim bozuldu...
İnanır mısınız, artık anne olmak bile istemiyorum! (Filiz Y.)
DEVAM EDECEK...
Paylaş