Paylaş
‘‘Memelilerde cinsiyetin önceden belirlenmesine yarayan yöntem yumurtanın elektrik yükünün döngüsel olarak değişmesi esasına dayanır; bu döngüsel elektrik yükü değişimi, yumurta zarını döllenme için ‘‘x’’ ya da ‘‘y’’ kromozonu taşıyan spermlerden herhangi birine uygun hale getirir’’.
***
Basın bülteni aynen böyle başlıyor.
Tabii benim yüzüm, bir adet soru işaretine dönüşüyor.
Aval aval bakıyorum.
Türkçesi, ben hiçbir şey anlamıyorum!
Var ya işin o, ‘‘döngüsel elektrik yükü değişimi’’ kısmı...
Pek kafa karıştırıcı.
***
O kadar sersem değilim aslında.
Tamam anladık.
Selnas, diye bir yöntemden söz ediliyor.
‘‘Çocuğunuzun cinsiyetini artık belirlemek elinizde’’ deniyor.
Ama mesele neymiş, tam öğrenmek için, Türkiye'deki ilk Selnas bebeğinin dünyaya gelme vesilesiyle düzenlenen konferansa gidiyorum.
Ve kesinlikle iyi ediyorum.
Çünkü ben böyle konferanslara gide gide genel kültürü artan bir kız haline dönüşüyorum.
***
Öğrendiklerimle size de biraz hava atayım mı?
Şimdi arkadaşlar, çocuğun cinsiyetini seçebilme isteği, insanlık tarihi boyunca süregelmiş. Ve bunun için çeşitli teknikler geliştirilmiş: Antik Çağ'da erkek yumurtalıklarından biri alınmış, ne fena değil mi? Zaman ilerledikçe Allah'tan daha az korkutucu şeyler uygulanmış: Yumurtayla cinsel ilişki arasında belli aralıklar bırakılmış, ‘‘x’’ ve ‘‘y’’ sperm hücreleri ayrılarak süni döllenme yapılmış.
Yine de ne kadar zahmetli değil mi?
Başka yöntemler de var, daha sonraki dönemlerde uygulanan ama hem yaptırması hem de anlatması zahmetli.
Peki tüm bu yöntemlerle bizler niye uğraşıyoruz?
Çünkü bir acayibiz.
Allah'ın işine karışmak istemiyoruz ama ‘‘İki kızdan sonra bir de oğlum olsa, ne iyi olur’’ diyoruz ya da ‘‘Bir oğlum var ikinci çocuğumun kız olacağını bilsem hemen hamile kalacağım’’ şeklinde hissiyatımızı belirtiyoruz. Çünkü aslında herşey kontrolümüzde olsun istiyoruz. Yani bir adet ‘‘mavi’’ oda hazırlarken ‘‘pembe’’ odaya yakışacak küçük bir kızımızın doğması bizi mutlu ediyor etmesine ama bir burukluk da duyuyoruz.
Tabii bu arada şöyle daha ürkütücü gerçekler de yok değil:
Çin'de dünyaya gelen her 15 kız çocuğundan biri öldürülüyor.
Çünkü dinsel ve geleneksel bazı inanışlar da doğacak çocuğun cinsiyetini önemli kılıyor.
ABD'de yapılan bir araştırmada hamileliğin beşinci ayını aşmış 1000 kadar kadının doğacak çocuklarının cinsiyetini beğenmediği için kürtaj yaptırdığını ortaya koyuyor.
***
Bilimadamları da boş durmamışlar tabii...
Doğacak bebeğin cinsiyetinin belirlenmesinin önemini kavradıkları için habire çalışıp durmuşlar. 30 küsür yıldır yürütülen bilimsel araştırmalar sonucunda Fransızlar, sperm hücreleriyle ovül arasındaki elektriksel ilişkiye dayanan bir metod geliştirmiş.
Şimdi anlaması daha kolay oldu değil mi?
İşte onun adı Selnas.
Fransa, İngiltere ve Japonya gibi ülkelerde çoktan uygulanıyor.
Artık Türkiye'de de.
Bir kere doğal bir yöntem, yani herhangi bir genetik manüplasyon gerektirmiyor, risk de içermiyor. Temeli, döllenme tarihiyle çocuğun cinsiyeti arasında doğrudan bir ilişki olduğu üzerine kurulu. (Yani Salı günü kocanızla sevişir ve hamile kalırsanız bir kızınız olur da, bu işi Cuma yaparsanız bir oğlan çocuğunuz olur gibi kabaca). Gerekli olan tek şey, istenen cinsiyette çocuk için korunmasız cinsel ilişkiyi uygun zamana denk getirmek. (Kimsenin size karıştığı yok, elbette ki bunun dışındaki zamanlarda sevişeceksiniz ama prezervatifle korunmak şartıyla). Yöntemin tek zahmetli ama zorunlu kuralı bu. Size Pembemavi Aile Danışmanlığı tarafından bir kişisel ve özel soru formu veriliyor, sorular net ve anlaşılır, sizi yormuyor, öldürmüyor, siz bu formu dolduruyorsunuz, (özellikle de doğum günü, ayı, yılı ve son reglinizin başlangıç tarihi gibi sorulara doğru yanıtlar veriyorsunuz), form Fransa'ya yollanıyor ve 25 gün içinde sadece size uygun bir takvim hazırlanıyor. Ondan sonra iş bu takvimi uygulamaya kalıyor.
Bunun için 400 dolar para ödemeniz gerekiyor.
Eğer siz kız isterken, beş ay sonra ultrosona girdiğinizde erkek çocuğunuzun olacağı anlaşılırsa bu 400 dolar size geri iade ediliyor.
Ama doğal olarak çocuğu almıyorlar!
Bu bir espriydi.
Anlaşıldı, değil mi?
***
Türkiye'de, Temmuz'dan beri uygulanıyor.
Başarı oranı şu ana kadar yüzde 95.
Başvuru sayısı 700.
Hazırlanan takvim sayısı 42.
6 tane gerçekleşen gebelik var.
2 tanesinin kesin sonucu yeni belli oldu.
Biri 9 Mart'ta doğurdu, diğeri geçtiğimiz hafta sonu. Ve sonuç olumlu: Çocuklar istenilen cinsiyete sahip. İkisi de erkek. Fakat bu durumdan yola çıkarak Türkiye'de bu formu dolduran herkes erkek çocuk ister diye bir genellemeye henüz ulaşmak mümkün değil. Çünkü söz konusu iki ailenin de ikişer adet kızı var hali hazırda. Takvim hazırlanmış 42 kişinin sadece ikisinin hiç çocuğu yok. Onların da biri kız, biri erkek istemiş. Evet, geri kalanlar erkek istemiş ama en az bir kız çocukları zaten varmış.
Durum böyle.
Daha fazla bilgi için Selnas'ın Türkiye distribütörü PembeMavi'yi aramanız gerekiyor, çünkü onlar usanmadan size merak ettiğiniz herşeyin cevabını veriyor. İşleri bu yapsınlar, ama biliyor musunuz onlar çok iyi niyetli insanlar... (0212 568 50 35- 0532 271 64 68)
Hamiş: Birden şöyle bir görüntü belirdi zihnimde: bir dolu insan bu yazıyı okuyup, takvim hazırlatırmış, hamile kalırmış, sonra o çocukların istedikleri cinsiyetten olmadığı anlaşılırmış, 400 dolar'ını geri alırmış ama... Ya o çocuklar? ‘‘Artık Ayşe Abla'sı da bakar buna’’ deyip, gelip benim kucağıma atarmış. Aman ha! Daha ben Arman'ınımı doğurmadan, başka kimsenin çocuğuna bakamam, hiç bir sorumluluk almam. Sevgiler, saygılar, takvimli ya da takvimsiz güzel zamanlar...
Paylaş