Latif'in rüyası ve Hakan Şükür

Latif Demirci bir rüya görüyor.

Senegal maçından 12 saat önce de de bize anlatıyor.

Brezilya ile oynuyormuşuz, hepimiz ama hepimiz heyecandan ölüyormuşuz, maülke (böyle denir değil mi, maaile dendiğine göre) kocaman bir kalp haline gelmişiz, 'Bam- bambam... Bam- bambam' diye atıyormuşuz, ama işler çok da iyi gitmiyormuş, oyun üstünlüğü bariz bir şeklide rakip takım Brezilya'daymış...

Derken...

Sinirler yay gibi gerilmişken...

Dünya Kupası boyunca dayak yemekten bir hal olmuş, özgüveni yerlerde sürünen o Hakan Şükür, silkinip şaha kalkıyormuş, birdenbire eski günlerde olduğu gibi, şahane bir gol atıyormuş.

Ve patinaj çekiyormuş.

Öyle böyle değilmiş patinaj...

Hakan dizleri üzerinde....

Yeşil sahanın bir ucundan diğer ucuna kayıyormuş!

* * *

Acayip duygulandım, bir zamanlar kral ilan ettiğimiz adamı şimdi pas pas yapmamız beni de fena halde üzüyor, rüyada bile olsa Hakan Şükür'ün gol attığını duymak hoşuma gidiyor.

'Eee' diyorum Latif'e, 'Sonra?'...

'Sonra tuhaf bir şey oldu' diyor.

'Dizleri üzerinde patinaj yaptı ve durdu ya Hakan, bütün tribünler inliyor ya, Brezilya'yı devirmişiz ya.'..

Sabırsızca 'Eee' diyorum.

'Hadi söyle, sonra ne oluyor?'

'Hakan, birden bire namaz kılmaya başladı!' diyor.

* * *

Latif, bu ülkenin en yaratıcı adamlarından biri.

Anlattığı rüya bile resimli roman gibi.

Şaşırmadım yani.

Sadece içimden (yok aslında dışımdan), 'İnşallah yeneriz yarın Senegal'i ve Brezilya ile oynarız. Hakan Şükür de Latif'in rüyasında gördüğü o golü atar!' dedim.

Bunu gerçekten diliyorum.

Artık Şenol Güneş'e yüklenemeyenlerin hızını alamayıp Hakan Şükür'ü parçalamalarına gıcık oluyorum çünkü.

Tamam adam iyi bir performans sergilemiyor olabilir...

Ama bu da futbol azizim!

Sizin yalancınızım ben, sizden öğrendiklerim bunlar: Futbol denilen şeyin, ikiyüzlü bir oyun olduğunu siz söylemediniz mi? Top, yuvarlaktır demediniz mi? Hani dolu dolu faktörün bir araya gelmesi gerekirdi? Bazen sadece iyi oynamak değil şansın da insanın yanında olması icap ederdi? Niye bizler, 'Bu bir oyun ve Hakan normal performansı sergileyemiyor, Şabanımız bu aralar şansız!' deyip çıkmıyoruz da, adamı bıçaklamakla kalmayıp, bıçağı bir de etinde döndürüyoruz? Bu kadar acımasız olmak zorunda mıyız? Birbirimize lime lime doğramak zorunda mıyız? Ona 'Beceriksiz! Ne işe yarar bu adam!' dememiz şart mı? Diyelim de, ama bir kamyon laf ettikten sonra ondan harikalar yaratmasını umud etmeyelim.

* * *

Bakın, bazı insanları, bu tarz konuşmalar motive eder.

'Becerememişsin! Olmamış. Salak! Sen ne işe yararsın zaten?' dediğinizde gaza gelirler.

Bilenirler.

Size salak olmadıklarını göstermek isterler.

Ama bazıları da kilitlenir kalır.

Ben öyleyim mesela.

Hakaret edip, beni paçavraya çevirdikten sonra, yapabilme ihtimalim olan şeyleri de yapamam. Gerçek bir salak olurum. Moron, moron bakarım. Kuşa dönerim. Ürkerim, büzülürüm. Özgüvenim sıfır olur ve ben içime kaçarım. Yorganı kafama çekmek isterim, kaldır at beni o zaman, artık senin işine yaramam...

Ama diyorsan ki, yok ben senin etinden sütünden faydalanmak istiyorum...

O halde başka türlü davran be abi. Böyle yapma! Kırma beni! Hem ne geçiyor eline? Asıl salakça olan, futboldan ne kadar anladığını milletin gözüne sokacaksın diye, elalemi parçalaman, kuş başı doğraman değil mi?

* * *

Senegal maçının Adana'da izledim.

Herkes gibi ben de sevinçten öldüm, mutluluktan uçtum. Bugüne kadar sokaklarına insanların bu kadar aktığına hiç tanık olmadığım baba ocağımın bir caddesinin kaldırımında 'Türküm... Doğruyum... Çalışkanım.... Yasam...' diye and içecek hale geldim.

'Ne mutlu Türküm diyene!' lafı cuk oturdu ruh halime.

Ne balkonlarından sarkanlara, ne yüzlerini kırmızı beyaz boyayanlara, ne de içinde bulunduğum otomobili çamaşır makinası gibi sallayanlara kızdım.

Ama Hakan Şükür'e Şenol Güneş'e yüklenenlere kızıyorum.

Ve Latif'in gördüğü o rüyanın gerçek olmasını tahmin edemeyeceğiniz kadar çok istiyorum...
Yazarın Tüm Yazıları