Paylaş
Küçük dev bir kadın.
Yıllar evvel de onu böyle tanımlayan bir şey yazmıştım.
O zamandan bu zamana, bir sivil toplum ordusu gibi çalışıyor. Elbette ona destek olanlar da var. Ama yine de her şey, MİKA-DER’in başkanı Nesrin Ercan, yuva ve yetiştirme yurtlarındaki çocukları için kendini parçalıyor diye oluyor.
Bir kadın, bir şeyi kafasını takarsa korkacaksın.
İşte Nesrin Ercan’ın bu çocukların hayatlarını ve yaşadığı şartları iyileştirme tutkusu öyle.
Minik Kalpler için Elele Derneği, bugüne kadar inanılmaz ciddi işler başarmış durumda, aşağıda okuyacaksınız.
Sadece onu değil, gelini Ann Ercan’ı da çok severdim.
Allah rahmet eylesin, kanserden vefat etti, geride iki minik çocuk bıraktı. Ölmeden önce onunla röportaj yapmıştım, kişisel tarihimde yer eden, beni en çok sarsan biriydi.
“Çok yakında öleceğim” diyordu, “Çünkü herhangi bir tedavinin faydası yok. Bu benim gerçeğim, yüzleşmem gerekiyor. Hastanede sonuç alınamayacak bir tedavi yerine son günlerimle evimde, ailemle geçiriyorum. Ölümün de güzeli olur. Bak böyle... Çocuklarımı ve eşimi benden sonrasına hazırlıyorum...”
Müthiş cesur bir kadındı, galiba hayatımda gördüğüm en cesur kadın... Bütün ailesini, dediği gibi kendisinden sonrasına hazırladı. Ve sonra eşini ve iki yavrusunu geride bırakıp, o sonsuz yolculuğa çıktı.
Nesrin Ercan, hâlâ yılın bir kısmını oğlu ve iki torunuyla Amerika’da geçiriyor, sonra koşup tekrar buraya, MİKA-DER’in başına geliyor...
Yeni projeler geliyor
Sivil toplum maceranız nasıl başladı?
22 yıl önce bir akciğer ameliyatından sonra, hayata başka bir yerden bakıp, beni mutlu edecek bir şey yapmaya karar verdim. Beni mutlu etmek de başkalarını mutlu etmekten geçiyordu. Maceram işte böyle başladı...
Peki MİKA-DER...
2005’te torunum Zeytin Olivia, henüz 7 aylıkken ciddi bir böbrek ameliyatı geçirdi. Hepimiz perişan olduk. Zeytin iyileşince, “Allah’a nasıl teşekkür ederim?” diye düşündüm. Öyle bir şey yapmalıydım ki, Zeytin gibi pek çok çocuğun yüzü gülmeliydi...
N’aptınız?
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na bir proje hazırladım. Projenin içeriği, yuva ve yetiştirme yurtlarında yaşamak zorunda kalan çocukların ve yaşadıkları mekânların yaşam koşullarını iyileştirmekti. Enbe orkestrası şefi Behzat Gerçeker’le iki yılda pek çok konser verdik. Hem bu konserlerden elde edilen gelirle hem de işadamlarının bağışlarıyla, 5 ilde çocukların hayatına katkıda bulunduk. Dönemin bakanı Nimet Baş da dernekleşmemizi önerdi, 2008’de MİKA-DER işte böyle kuruldu. Biz şehir şehir dolaştık. Bütün kurumları gezdik. Eksik veya yapılması gerekenleri tespit ettik. Büyük balolar düzenledik, konserler tertip ettik ve gereken finansmanı sağladık...
Peki sonra neler yaptınız?
Neler yapmadık ki... Bilgisayar laboratuvarları, kütüphaneler, iç ve dış oyun mekânları, mutfak, banyo, yatakhane revizyonları, çok amaçlı salon, etüt, konferans ve kapalı spor salonları... Ama en önemlisi, çocuklarla kurduğumuz gönül bağıydı. Her an yanlarındaydık, üniversiteyi kazananlara okumaları için destek verdik. Hayran oldukları sanatçı, işadamlarıyla onları buluşturmaya çalıştık. Engelli minik kalplere de destek olduk, onlara da hayatlarını kolaylaştıracak engelli araçları temin sağladık. Bu süreçte kamuoyunun yakından tanıdığı pek çok sanatçı yardımcı oldu bize. Hepsine buradan teşekkürü borç bilirim.
Siz bir de “Sevgi Evleri” hayata geçirdiniz...
Evet, bizim çocuklarımız büyük, hantal, soğuk, kışla gibi gri duvarlı binalarda yaşıyorlardı. Artık “sevgi evleri” var. 8-10 çocuğun kaldığı modern villalar kompleksi. MİKA-DER olarak önce Zonguldak Çaycuma’da iki harap binayı restore ettik. Bartın’da da 40 çocuğun yaşayacağı dört villa bitti, yakında hizmete açılacak.
Peki “Çocuk Evleri” nedir?
Bizim çocuklarımız, devletin kapalı koruma sistemi içinde, toplum yaşamına uzak kurumlarda büyüyorlardı. Yani “öteki çocuklar”dı. 18 yaşını doldurup yüksek öğrenim görmüyorlarsa kurumdan ayrılıyorlardı. Evet, devlet iş bulmalarına yardım ediyordu ama gerçek hayatla yüz yüze geldiklerinde zorlanıyorlardı. “Çocuk evleri” sistemine geçmelerine karar verilince, MİKA-DER de bu oluşumda yerini aldı ve bugüne kadar çeşitli illerde 25 çocuk evini hayata geçirdi.
Nedir tam “Çocuk Evi”?
Güvenlikli, uygun bir sitede, bu çocuklar için üç odalı bir ev kiralanıyor. İlk altı aylık kirası, bizim dernek tarafından ödeniyor. Perdesinden diş fırçasına kadar dayanıyor döşeniyor. Ve 6 çocuğun, yine kurumun atadığı bakıcı annelerin yardımıyla, toplum yaşamına daha kolay adapte olmaları sağlanıyor. Tabii başta ev sahipleri, kiracı olarak bu çocuklardan çekindiler. Biz yine araya girdik. Özlem Çelik yapımcılığında ve Çağan Irmak rejisinde Ajda Pekkan, Ayça Bingöl, Çağla Şikel, Engin Altan Düzyatan, Erol Evgin, Kenan İmirzalıoğlu, Mehmet Akif Alakurt, Özge Özpirinççi ve Özcan Deniz’le bir kamu spotu yaptı. İnanılmaz işe yaradı. Derneğe destek veren sanatçıların başında Tarkan geliyor...
SİZ DE DESTEK OLUN BAĞIŞ YAZIN 5145’E MESAJ ATIN
Gelelim rehabilitasyon merkezine?
Evet, bu çocuklar zor hayatlardan gelen çocuklar. Geçmişlerinde ağır hikâyeler, büyük travmalar, kapanması zor yaralar var. Ensest, cinsel taciz, tecavüz, şiddet, aile parçalanması veya hesaplanmamış gebelikler vs. vs. Onlar için bir rehabilitasyon merkezi açmanın iyi olacağını düşündük. Tekirdağ Çerkezköy-Kapaklı’da 40 çocuğun faydalanacağı bir projeye başladık. Sağ olsun Kenan Doğulu ile gerçekleştirdiğimiz balodan ihtiyacımız olan paranın yarısını elde ettik. Şu anda eksik kalan finansı sağlayabilmek için uğraşıyoruz. Capitol’le birlikte bir oyuncak fuarı hazırladık. Ayrıca sergiler ve konserler düzenliyoruz. Turkcell’le bir SMS kampanyasına başladık. Vodafone ve Avea’yla da başlayacağız. Bir SMS 10 lira. Bağış yazıp 5145’e göndermek gerekiyor. Dileğimiz, bu rehabilitasyon merkezinin bir an evvel bitirilmesi. Hepinizin desteklerini bekliyoruz...
Paylaş