Paylaş
Nedir bu ya!
Artık yeter ya!
Gerçekten YETER!
İnsan bıçaklıyorsun ve iyi halden indirim alıyorsun.
Nasıl olabilir böyle bir şey?
O kadar kötü bir şey ki bu, insan bıçaklamayı normalize ediyorsun, hatta ve hatta ödül haline getiriyorsun.
Alkışlayın bari “Bıçaklamış, ne iyi etmiş!” diye!
Biri demiş ki Tuğçe Kaleli’nin erkek arkadaşına, “Tuğçe seni aldatıyor!”
O da bunun üzerine kızın dalağını parçalıyor. Ve bu adam şu anda serbestçe dolaşıyor...
İnsaf diyorum, başka bir şey diyemiyorum!
Elinizi vicdanınıza koyup düşünün, bu karar size hakkaniyetli geliyor mu?
HAMİŞ: Dava süresince Muğla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Muğla Barosu Kadın Hakları Komisyonu Tuğçe Kaleli’ye destek verdi. Bir kadın olarak teşekkürü borç bilirim. Bu tür kadına erkek şiddeti vakalarında tek olumlu şey de bu destek...
YA SEN KENDİNİ ÖLDÜR YA BEN SENİ ÖLDÜRECEĞİM!
Sen tanıyalım...
Ben Tuğçe Kaleli. 24 yaşındayım. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde çalışma ekonomisi okuyorum. Daha doğrusu, başıma bu olay gelene kadar okuyordum...
Başına gelen nedir?
İnanılır gibi değil ama 3 senedir birlikte olduğum kişi gözünü bile kırpmadan beni bıçakladı! Resmen öldürmeye kalktı! Onun adına utanıyorum. Biriyle üç seneni geçir, sonra ona bu rezilliği yap! Ben gazetelerin üçüncü sayfasına bakar, hayret ederdim. “Bu memlekette kadınlar nasıl korkunç işkencelere maruz kalıyor!” derdim. Aynısı benim başıma geldi! “Al bunu” dedi, bıçağı gösterdi, “Ya sen kendini öldür ya da ben seni öldüreceğim!”. Cümlesini bitirmeden de bıçağı acımasızca sapladı. İnsan sevdiğine kıyabilir mi? Kıydı! Lanet olsun böyle adamlara. Lanet olsun erkek şiddetine...
Olay gününü anlatır mısın?
Muğla’da bir kafede çalışıyordum, işime son verilmişti. Canım sıkkındı. Onu, Hüseyin’i aradım, “Boşver, başka iş buluruz, yanıma gel!” dedi. Ben de gittim. Oturduk onun işyerinde, bir şeyler yedik içtik. Tanıdıklarıyla konuştu, gerçekten de bana iş buldu, ertesi gün başka bir kafede başlayacaktım. Çok mutluydum. Hiçbir anormallik yoktu. Gece 11-12 civarı uykum geldiği için eve gideceğimi söyledim, o da “Arkadaşlarla Yoğurtçu Parkı’nda oturacağız, sen de gel!” dedi. Orası öğrencilerin gittiği bir park. “Tamam” dedim, eve gidip üstümü değiştirdim. Onun beni almasını ve birlikte parka gitmeyi bekledim...
Gittiniz mi?
Evet, başka arkadaşlarımız da vardı. Biz parktayken bakkala gitti bir şeyler almaya. Onunla giden arkadaşımız geri döndü. “Hüseyin nerede?” dedim. “Yolda biriyle karşılaştı, onunla konuşuyor!” dedi. Karşılaştığı benim eski ev arkadaşım Ebru’ymuş. Meğer Ebru ona “Tuğçe’ye neden güveniyorsun? O seni aldattı!” demiş. Benimse hiçbir şeyden haberim yok. Öyle bir şey de yok. Ebru niye böyle bir şey söyledi, onu da bilmiyorum. “Alkollüydüm” demiş sonra. Bu bir gerekçe olabilir mi? Hüseyin’e ise diyecek laf bulamıyorum. Hiçbir şey olmamış gibi geldi, biraz daha oturduk, sonra herkes evlere dağıldı...
Peki ya sonra?
Eve giderken bir gariplik olduğunu sezdim. “Bir şey mi var?” dedim, “Sen söyleyeceksin!” dedi. “Ne demek istiyorsun?” dedim. Başladı, “Sen beni aldatmışsın, hayatında başka biri varmış!” dedi. “Asla öyle bir şey yok!” dedim. Ama o bana inanmak yerine eski ev arkadaşıma inanmayı tercih etti. Üç-dört defa tokat attı. Bağırdı, hakaret etti...
Nerede oluyor bunlar?
Yolun ortasında. Sonra da cebinden çakıyı çıkardı, “Al bunu, ya sen kendini öldür ya da ben seni öldüreceğim!” dedi ve birden saplayıverdi. Sol tarafımdan bir sıcaklık aktığını hissettim. Bir anda kan boşandı. Ben yere yığıldım. O sırada yanımızda da köpeğimiz vardı, meğer köpeği sevmek için bir çift bize doğru yürümeye başlamış, yere yığıldığımı görünce “Sana ne oldu?” dediler. Kanı görünce de paniklediler. Benimse bilincim gelip gidiyordu. “Çok sıcak!” dedim. Çünkü terlemeye başlamıştım, sonra birden üşümeye başladım. Hüseyin’e soruyorlar “Ne oldu?” diye, “Sokağın başındaydım, ben geldiğimde bu durumdaydı!” dedi. Yarım yamalak hatırlıyorum bunları...
İNSAN BIÇAKLAMANIN İYİ HALİ OLAMAZ!
İnsan bıçaklamanın ‘iyi hali’ olabilir mi?
Hayır! Bu, bıçaklama gibi insanlık dışı bir eyleme ödül vermek anlamına geliyor. Bence savunulacak bir yanı yok. Benim tek derdim adaletin sağlanması ve bu sebeple de benim başıma gelenin başkasının başına gelmemesi. Ben artık dalağım olmadan yaşamaya çalışacağım ama şu anda o serbestçe dolaşıyor! Umarım hiçbir kadın bunları yaşamak zorunda kalmaz...
BAŞKA BİR VAKADAN DÖNEN AMBULANS TESADÜFEN BENİ BULUYOR
Hastaneye nasıl ulaştın?
Allah yüzüme bakmış! Ambulans başka bir vakadan dönerken birilerinin işaretiyle gelmiş. Tamamen tesadüfen yani! O çift olmasaydı, o ambulans geçmeseydi belki de bugün hayatta olamayacaktım...
Aklına seni bıçaklayabileceği, böylesine insanlık dışı bir şey yapabileceği gelir miydi?
Tabii ki hayır! Kimsenin gelmez. Olaydan 3 saat öncesine kadar elini tutup gözünün içine baktığım, başımı omzuna güvenle yasladığım birinin böyle bir şey yapacağına kim ihtimal verir?
Birinin lafıyla insan birini bıçaklar mı? Bu nasıl bu iş? Manyak mı, ruh hastası mı bu?
Duruşmalardaki ifadelerine kadar ben sebebini bilmiyordum. Mahkemede eski ev arkadaşımdan duyduğu sözler üzerine bunu yaptığını söyledi. Ama ben onu aldatmadım. Kaldı ki aldatmış olsam bile birini nasıl bıçaklarsın, hayatına kast edersin? Dalağım alındı ya benim... Ölümden döndüm. Bir de utanmadan cezaevindeyken bana mektup yazdı. Af diliyor. Bu kadar şeyden sonra bir de onu affetmemi bekliyor...
Ben ölümden döndüm O SERBEST
Yasal süreç ne zaman başladı?
Olay günü hemen tutuklamışlar onu. Nöbetçi mahkemeye çıkmış, cezaevine girmiş. Araya adli tatil girdi. 15 Ekim’deki ikinci duruşmada iyi halden indirim aldı ve şu an serbest...
Sana bu korkunç şiddeti uygulayan adam nasıl olur da serbest kalır!
Bilsem... Biz davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini söyledik. Çünkü basbayağı hayatıma kastetti. Dalağım parçalandı, alınmak zorunda kalındı. Eğer biraz daha geç kalınsaydı hayatta değildim. Ama ceza kasten yaralamadan verilmedi.
İnsan delirmez mi? Niye iyi hal indirimi uygulanıyor demez mi?
Demez olur mu? Ben ölümden dönüyorum, o iki-üç ay sonra tahliye ediliyor. Mahkemede “Pişmanım!” deyip, takım elbise ve kravat giyerek iyi hal indiriminden yararlanmasını kabullenemiyorum. Mahkemenin kararına elbette saygım var ama bence bu şekilde olmamalıydı. Beni bıçakladıktan sonra “Sus! Bağırma!” diyen, ambulansı aramak yerine kucaklayıp oralardan götürmeye çalışan, karakolda farklı mahkemede farklı ifade veren bir insanın pişmanlığını ben şahsen samimi bulmuyorum.
Paylaş