Paylaş
Doğrudur. Ama senaryodan da çok etkilendim. (Çarşamba günü de sizi senaryonun yazarı Kubilay Tat’la tanıştırmak istiyorum.) Konusu itibariyle de çarptı film beni. İlk defa bu ülkede çocuk tecavüzleriyle ilgili bir film izliyorum. Resmen sarsıldım. Bir intikam senaryosu bu... Filmin benim izlediğim sahneleri müthişti, gerisini de merak ediyorum. Bir Amerikan filmi hızındaydı. Ama bizden hikayeler, üçüncü sayfa cinayetleri, bizim polisimiz, bizim insanlarımız, bizim çarpıklığımız, biziz yani... Ayıbıyla, günahıyla, sevabıyla biz... Eminim çok seveceksiniz... Evet Kenan, İtalyan erkeklerine cevabımız, hem çekiciliğiyle hem yeteneğiyle ama Uğur Yücel başka bir şey. Ve galiba kariyerinin doruğunda... İnanılmaz işlere imza atıyor. Ağzım açık izliyorum. Avuçlarım patlayıncaya kadar alkışlamak istiyorum. Sizi uyarıyorum bir Uğur Yücel röportajı hayalim de var, kabul ederse tabii, tonlarca soru var sormak istediğim ama bugün Kenan’a devam...
Kendimi geliştirmem gerekiyordu
* Kendini nasıl bu kadar iyi yetiştirdin?
Galiba ne istediğimi biliyordum. Evet iyi bir projeyle başladım, evet daha ilk rolümde fenomen oldum ama mesela Deli Yürek’teki o ilgi beni rahatsız ediyordu. İnsanlar, Miroğlu’nu seviyorlardı, benim ismimi bile bilmiyorlardı. O zaman anladım ki, “star” olmak, gazetelerde adının filan geçiyor olması palavra, kendini sürekli geliştirmen gerekiyor. “Demek ki daha çok çalışacağım” dedim, “Demek ki kendimi yumuşatacağım” dedim. Bir taraftan da, ekran için aslında zor bir fiziğe sahibim, 1.90 boyunda bir adamın elini kolunu estetik bir biçimde oynatabilmesi çok kolay değil. Ama elimden geleni yaptım. Metot oyunculuğuna yüklendim. O rolü canlandırmaya değil, o kişi olmaya uğraştım. Sonra kafayı Uğur Yücel’e taktım, çünkü müthiş bir yetenek, müthiş bir kafa ve Türkiye’nin en iyi oyuncularıyla çalışıyor.
* Onunla yolun kesişmeseydi, bu adam olur muydun?
Bu adam, bir şekilde bir yolunu bulurdu ama Uğur Abi’nin bana katkısı muazzam. Ondan ne kadar çok şey öğrendiğimi ve hâlâ öğrenmeye devam ettiğimi anlatamam. Alacakaranlık’la başladık, Yazı Tura ile devam ettik, bugünlere geldik.
EKŞİ SÖZLÜKTEN KENAN İMİRZALIOĞLU
- Erkekliğin ne olduğunu hatırlatan ikon....
- O erkekse biz neyiz...
- Ve Tanrı, erkeği yarattı...
- Escinsel değilim ama takdir ediyorum, çok iyi genler toplanmış...
- Kenan, İtalyan erkeklerine cevabımızdır...
- Kenan Sawyer...
- Bir bakışına Acem ülkesi feda...
Her rol bir sınav
* Böyle bakmayı nasıl öğrendin? Çalıştın mı? Hıncal Uluç mesela, şimdiki gibi gülebilmek için aynada çalıştığını anlatmıştı...
Oyunculukta öyle şey olamaz. Olursa, yanlış olur. O zaman hep aynı adam olursun, hep anı bakışı atarsın. Halbuki ben her filmde, her dizide farklı insanlar olmaya çalışıyorum.
* Her rolde başka bir adam olmayı da başarıyorsun da. Bunun için ne yapıyorsun...
O rolün hayattaki karşılığı arıyorum. O insanları inceliyorum. Birlikte rakı içiyorum, kimseye anlatmadıkları şeyleri anlattırıyorum, iç dünyalarına sızmaya çalışıyorum. Bir taraftan da egzersizler yapıyorum. Benim Amerika’da oyunculuk dersi aldığım Barbara Poitier diye biri vardı. Actors Studio’da 39 senedir hocalık yapıyor. Bana hep “Kenan duyguların çok güçlü” derdi, “Sen sadece çalış, hayatı gözlemle ve sanatla ilgilen. Oralardaki zenginlik ve estetik sana sinecek merak etme.” Hayatta tek bir kanaldan beslenmiyoruz yani, her gün değdiğimiz insanlar, tanık olduğumuz olaylar, hepsi, her şey bize bir şey öğretiyor. Sadece algılarımızın açık olması gerekiyor.
* Kabadayı’da Ezel’deki gibi cazip bir adam değildin, bir psikopattın. Ama bir psikopatı, insan, bu kadar güzel canlandırabilir...
İşte en güzel iltifat bu, teşekkür ederim.
* Her rol, bir sınav mı?
Hem de nasıl! Hepsinde bir meydan okuma var...
* Peki o nasıl bir karın ağrısıdır tarif etsene: “Bu yeni rolün içine girebilecek miyim? Becerebilecek miyim?”
Felaket! Kabadayı’da ilk birkaç gün perişandım mesela. Söz konusu olan, çok keskin Jaws gibi bir adam. Gözü kara, hiçbir şeyden korkmuyor, acayip tehlikeli bir tip, o olmam gerekiyor. “Acaba yapabiliyor muyum, üstesinden gelebiliyor muyum, girebildim mi rolün içine?” Başta, o kadar büyük hezeyanlar içindeydim ki. Bu iş, insanı bir miktar paranoyak da yapıyor. Ama ne zaman Şener Abi’nin de benzer şeyler hissettiğini fark ettim, inanılmaz rahatladım. Şener Şen gibi dev bir oyuncu dahi karakteri girme endişesi yaşıyorsa, “Tamamdır” dedim, “Bu işin ruhunda var bu...”
Paylaş