Kadına bak! Eylülde Uganda'ya yerleşecekmiş!

Ben Meltem Yaşar. Kendimi bildim bileli belgesel seyrederim. Adanalıyım. ODTÜ mezunuyum.

Okulu bitirir bitirmez, para kazanmak için -e memur çocuğuyuz, olmamış paramız hiç- bankalardan birine uzman yardımcısı olarak girdim. Ve belgesel izlemeye devam ettim. Sonra British Council’den, zaten bankada çalıştığım yetmezmiş gibi, bankacılık bursu kazandım, Galler’de bankacılık masteri yaptım, hálá belgesel izliyorum ama. Geri geldim Advantage Card’da çalışmaya başladım. Hálá ve artan şiddetlerde belgesel izliyorum. Ve bir gün bir arkadaşımla, Serengeti’de aslanların avını, sırtlanların arslanların avını aşırmasını ve çitaların deparını izlerken dedim ki ‘Neden televizyondan izliyoruz ki? Bu orada olmakla aynı şey değil ki...’ Bu lafımla seyahatlerim başladı. Tanzanya, Tayvan, Hong Kong, Endonezya, Tayland, Singapur, Hindistan, Nepal, Uganda, Ruanda, Mısır, Fas, Tunus, başladım gezmeye. Bu arada finans kariyerim de devam ediyor ama. En son ocak ayında Dian Fossey’in ‘Sisteki Goriller’ini görmek üzere Uganda ve Ruanda’ya gittim. Tek tabanca gidiyorum ama herkese kalabalık bir Amerikalı grupla gittiğimi söylüyorum. Göz pınarlarında yaş birikmiş aile efradı ve ‘Delirmiş!’ diyen yakın dostlarım ve iş arkadaşlarım endişelenmesinler diye. Bu sayede ezik, sefil, sıcak, dürüst, saygılı, hayatında ilk kez ‘beyaz adam’ olarak benim saçımı elleyen bir sürü Ugandalıyla tanışıyorum. Gittiğim yerlerden özellikle Nepal ve Tanzanya sarsmıştı beni, eve döndüğümde sahip olduğum her şeyden, kafama problem diye taktığım her şeyden utanacak kadar... Ama Uganda, şu an hayatımın kalanı olmak üzere... Eylül sonu Uganda’ya yerleşmeyi düşünüyorum. Ama bu arada elimdeki Uganda hakkındaki yazı ve resimleri belki ilgilenirsin diye sana ulaştırmak istiyorum. Diyeceksin ki, bir seyahat dergisine yazsana??? I ıh, Uganda, bir seyahat dergisinde olması gereken izlenimlerden daha fazlasını bıraktı bende. Orası nesli tükenmek üzere olan 530 gorilin yuvasından ibaret bir yer değil... ‘Param yok’ dediğim için sınırdan vize parası vermeden geçtiğim, ilk kez AIDS’li bir kadına sarıldığım, kavanozda çilek reçeli sanıp yediğim şeyin, aslında içine karınca girmiş koyu renkli bir bal olduğunu öğrendiğim, doğal parkın ortasında etrafta ne hayvanlar olduğunu anlayamadan yolda kaldığım, yağmur ormanlarında 6 erkek ve ben 30 kilometre yürüdüğüm, 7 ay yağmur yağmasına ve her tarafın yemyeşil olmasına rağmen parasızlıktan bir barajın bile yapılmadığı ve bu yüzden elektrik ve suyun olmadığı, beni kendilerinden biriymiş gibi misafir eden bir ailenin yanında kaldığım, o sefalete rağmen hediyelere boğulduğum, saçımı ellemelerine izin verdiğimde gözleri yuvalarından fırlayan insanlarla tanıştığım, binlerce yarasası ve pitonu olan mağaralarında dolaştığım, su aygırlarının çıkardığı homurtuları dinleyerek uyuduğum bir yer! Büyülü bir yer! Sadece insani gereksinimlerini karşılamaya çalışmaktan kötülüğe, ikiyüzlülüğe, entrikaya vakit bulamayan, hayatta kalmaya çalışan insanların ülkesi... Bir kişinin daha Uganda’ya gidip, kelimenin tam anlamıyla insanları görmesini sağlarsam kendimi başarılı sayacağım. Bu arada eylül sonu buradaki işimi bırakıp, Uganda’ya yerleşme planım var. Elini çabuk tut. Bence sen de görmelisin, hayata bakışın bir daha asla eskisi gibi olmayacak, inan bana...

- Uganda’ya gitmek için elimi çabuk tutamam. Bak, onu yapamam. Ben daha sevgilimi Yeni Zelanda fikrine yeni yeni alıştırıyorum. Uganda dersem kalpten gider. Ama çok özendim sana, çok da hayranlık duydum. Biraz kıskançlık da olmuştur dipte bir yerlerde. Şahanesin. Ama seni yakalamak için elimi çabuk tutarım. 6 ile 15 Ağustos arasında İstanbul’da mısın? Bana bir randevu verir misin? Çok isterim ‘bankacı’ bir gezginle röportaj yapmak. Hamiş: Nedense bu Uganda hikayesinin bir yerinde bir aşk hikayesi de gizli gibi geliyor bana. Yanılıyor muyum?

KABARAMAZSIN KEL FATMA ANNEN GÜZEL SEN ÇİRKİN

Selam. Sadece rüyamı anlatacağım: Rüyamda anneni, seni ve kızını gördüm. Annen senden daha güzeldi. Hatta resimlerinize bakıyorduk ‘Aa annesi daha güzel!’ diyorduk. Sonra, sizin evdeyiz (o evde ben de varım) annen eve kabak stoku yapıyor, eve o kadar çok kabak alıyor ki, annen onları çerez gibi yiyecekmiş. Yalnız kabaklar kavun gibi ama ceviz büyüklüğünde ve sapları hep birbirine bağlı. İşin ilginç yanı, bu rüyayı gördüğüm haftanın pazarında sen annenle ilgili bir yazı yayınladın. Valla kendimden korktum. Bu arada 4 yıldır odamda resmi sabit kalan tek kişisin. Seni çok seviyorum

(Nazlı Ç.)

-Her zaman benim de böyle önsezilerim olsun istedim. Sen bu rüyayı görüyorsun, ertesi günü gazeteyi alıyorsun, o da ne, Ayşe, annesi, kabaklar ve dolmalarla ilgili bir yazı yazmış. İnanılır gibi değil! Sorduklarında ‘Hiç inanmam’ diyorum ama aslında acayip ilgimi çekiyor. Hakan Kırkoğlu, kızımın haritasını çıkaracak mesela. Acayip merak ediyorum. Ayrıca ilk vakit bulduğumda Kırkoğlu’nun Doğan’dan çıkan yeni kitabı Göklerin Bilgeliği’ni de yalayıp yutmak istiyorum. Neyse, belki hep birlikte tedavi oluruz, güzel rüyalar diliyorum.

ALMAN KOCAM ANNENİN DOLMA TARİFİNİ İSTİYOR

Ben de bir Mami’yim. 4.5 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Eşim Alman, Michael. Ve 4.5 yaşında bir oğlum var, Marc. Ayrıca sizin gibi TAC mezunuyum. Eşime geçenlerde yazdığınız yazınızı tercüme ettim, çok güldü. Dedi ki dolma yapmasını sen de bilmiyorsun. Bana annenizin tarifini gönderebilir misiniz? (Işıl- Marc- Michael H.)

- Bu, benim Mami’yi bitirdiğin andır! Telefon açtım, ‘Haberin olsun, talep var, senin dolma tarifini Almanya’dan istiyorlar’ dedim. Bir Alman’ın eski bir Alman’dan dolma tarifi istemesi de tarihe geçsin yani. Şimdi arkadaşlar, işte dolmaların dolması:

Malzeme: 6 kabak, 6 patlıcan, 6 dolmalık biber alıp oyuyoruz; ama şefkatle, delik deşik oluyor yoksa.

Bir yarım kilo dana kıymaya, doğranmış soğan, maydonoz, domates, 2 yemek kaşığı domates salçası, kara biber, kırmızı toz biber, tuz, göz kararıyla pirinç, 2 yemek kaşığı yağ (sıvı yağ katı yağ tercihi sizin) koyup karıştırıyoruz. Bununla dolmaları dolduruyoruz. Bırakıyoruz biraz pişsin...

Bir tavada, eritilmiş tereyağı, domates salçası, limon suyu, dövülmüş sarmısak, kuru nane, kırmızı biber karıştırıp dolmaların üzerine döküp, pişmesini bekliyoruz.

Afiyet olsun.
Yazarın Tüm Yazıları