Haberi, gazetede okuduğumda içimden bir ses yükseldi: "Bir baba evladını nasıl reddeder?
Bu doğru değil, böyle olmamalı..." Bu konuda bir yazı yazdım.Ve birden bire olayın arkasından başka bir öykü çıktı.Vural Savaş, eşi Nermin ve kızı Zeynep olayı Hürriyet’e anlattı...
Kızınızı reddettiğinize dair haberler çıktı. Nedir bu durumumun aslı?
- Hiçbir şekilde, kızımı reddetmedim. Aklımdan dahi geçirmedim. Evet, tasvip etmediğim bir evlilik yaptı ama, bu konuda ağzımdan şu ana kadar tek kelam çıkmadı. Bir gazeteci hanım aradı, ısrarla sorular sordu, "Bu konuda yorum yapmak istemiyorum" dedim. 5 kere filan. Yani bu reddetme meselesi nereden çıktı anlamış değilim. Benim babalık anlayışıma ters düşer bu tarz şeyler...
Ne oldu, neler yaşandı da işler bu noktaya geldi?
- Alev, benim küçük kızım, 78 doğumludur. Bilkent Turizm’i bitirdi. Antalya’da 5 yıldızlı bir otelde iş buldu, aşağı yukarı 1.5 yıldır o otelde ciddiyetle çalışıyordu. Dünya güzeli bir kızdır. İşte o esnada, Serkan Eltut’la tanışıyor. Çocuğun niyetinin ciddi olduğunu anlayınca da, bize bilgi verdi. Ben de zaten Antalyalıyım, geniş bir soruşturma yaptım. Tabii tasvip etmediğim bir karakterle karşılaştım...
Neden tasvip etmediniz?
- Efendim, daha baştan itibaren her türlü sorumsuz davranışta bulunmuş bir kişi. Okumak için bir sürü şart öne sürüyor, sonuçta okumuyor. Daha ziyade magazin sayfalarına çıkmaktan hoşlanan, mankenlerle düşüp kalkan biri. Ben de babayım, yakıştıramadım kızıma. Başka şeyler de duyduk, iyice rahatsız olduk...
Ne gibi?
- Ölen ilk eşiyle ilgili. Kızın evlenmeye niyeti yokmuş, bu, çilingirle kapıyı açtırmış, bir kamyonet gülle donatmış evi. Bütün gazetelerin Akdeniz ilavesini süsledi bu haber. Sonunda kızı ikna etmiş evlenmişler, bir çocukları olmuş. Fakat her ikisini de tanıyanların naklettiğine göre, evlilikleri mutsuzmuş ve o hanım kız, Antalya içinde dümdüz bir yolda, kendi kullandığı bir otomobille, müthiş bir süratle bir kamyonun altına girmiş, hayatını kaybetmiş. Bize ısrarla bunun, bir intihar olduğuna dair bilgiler geldi. Ama tabii kanıtlanamamış.
Siz de korktunuz kızınız için...
- Korkmak değil ama ana- baba olarak endişelenmez misiniz? Böyle bir adama kızınızı emanet etmek ister misiniz? Ayrıca, bir internet sitesinde de bir takım insanları silahla tehdit ettiğine dair bilgiler vardı.
Bütün bunları kızınız Alev’le paylaşıyor muydunuz?
- Paylaşmaz mıyım? Alev’e 4 sayfalık bir mektup yazdım, "Alevciğim, bu ciddi bir mevzu" dedim, tüm duyduklarımı naklettim, bu tip bir insandan iyi eş olamayacağını söyledim. Düşünün, daha fol yok, yumurta yok, "Ben Vural Savaş’ın damadıyım" diye dolaşıyormuş ortalıkta. Böyle laflar geldi kulağımıza. Ama asıl önemlisi kızıma yaptığı ölüm tehditi...
Nasıl ölüm tehditi?
- Alev, arkadaşlarıyla bir yerde oturuyor. Kalabalık, kızlı erkekli bir grup. Bu geliyor hem hakaret ediyor hem de kızımı tehdit ediyor. Gerekçe de şu: "Nasıl olur da, senin karşında bir erkek oturur?" Sonra kızımın cep telefonuna tehdit mesajları atıyor. Alev, Ankara’ya geldiğinde bize bunları anlattı. "Ne yapayım?" diye sordu. Biz de "Bu yaptığı suçtur. Şikayet et" dedik. Gitti şikayetçi oldu. Çünkü kızıma, "Bu şehre bir daha dönme, yaşatmayacağım seni" tarzı mesajlar attı... Annesi, "Kızımızı Antalya’dan alalım, yaşamasın artık orada" dedi. Ben ise, "Olur mu öyle şey? Her tehdit edilen bulunduğu yeri terk ederse yanmışız, bu ülkede yaşanmaz o zaman, tabii ki kalacak" dedim. Şimdi pişmanım böyle dediğime. Müthiş vicdan azabı duyuyorum.
Kızınız, Serkan Eltut’u savcılığa şikayet ettiğine göre ilişkisini bitirmişti...
- Tabii, tabii. "Bu şahısla ebediyen muhattap olmayacağım, içiniz rahat olsun" demişti. Biz de bu ilişkinin bittiğine kesinlikle emindik. 15 gün önce ailecek bir araya geldik. Annesi, ben, ablası mutlu saatler yaşadık. Sonra hep birlikte bir düğüne gittik, kızımla dans ettim. Yine içimde en ufak bir şüphe yok. Soruyorum da, "Seni rahatsız ediyor mu hálá?" "Babacağım, yok öyle bir şey merak etme" diyor. Sonra Hakim Kampı’na gittik. Eşim ve büyük kızımla birlikte. Alev’in çalıştığı otel de yakın. "Sık sık uğra" dedik. Geçen gün geldi. "Baba, sana bir şey söyleyeceğim" dedi. Üzüntülü halinden hissettim. "Yoksa o ilişkiye sen yeniden mi başladın?" dedim. "Baba, biz bugün evlendik!" dedi.
Siz ne yaptınız?
- Şok oldum. Ne yapacağımı şaşırdım. Acele annesi ve ablasını çağırdım, denize gitmişlerdi. Geldiler, ona sert eleştiriler yönelttiler.
İnsanları tanıma fırsatı olmadı
Kızınız kendini koruyamayacak biri midir, iyi kötüyü ayırt edemez mi?
- Alev, fazla iyi niyetli bir çocuktur. Orta 1’den itibaren basket oynadı. Orta okul takımı, yıldız kız takımı, genç milli takım, öğle tatillerinde bile basket oynayan, akşam üzerleri antrenmana giden; hayatı, erkekleri vesaireyi çok tanımayan bir kız. Kızlar, cumartesi pazarlarını başka türlü değerlendirirken Alev, bir gün Adana’da, bir gün İzmir’de maçtaydı. İnsanların kötü taraflarını tanıma fırsatı olmadı. Öğrenciyken birinci izdivacını yaptı. Karşı tarafından ısrarı karşısında, bizim de muaffakatiyetimizle. Yürümedi, ayrıldı. Bir daha hata yapmasını istemedik.
Felç tehlikesi geçirdim
Bir anne olarak bugüne kadar başıma gelen en korkunç şey. (Ağlıyor....) Dünyam yıkıldı. Şunu da anladım: Bu memleketin çivisi çıkmış. Bir kanun adamının çocuğuna yapılan bu olay nedir Allah aşkına? Kendisini ölümle tehdit eden biriyle alelacele nikah kıyması nasıl açıklanır? Tabii ki tehdit altında. Birden gelip "Ben evlendim" deyince kötü oldum, dil altı tablet verdiler. Felç tehlikesi geçirmişim. Tek arzum bu adamı bırakıp dönmesi.
Bence bu aşk değil
Tehdit olayları olduğu zaman, Antalya’ya onu ziyarete gelmiştim, arabaya filan binerken, bir yerden çıkacak birileri var mı diye, korkuyorduk. Ben birini ailesinden kopartarak, onu mutlu edebileceğinize inanmam. Gerçekten seven biri, tereddütler geçiren o aileye yaklaşır. "Allah’ın emriyle onu istiyorum" der. Ha, verilmez, gider nikah kıyarsın. Böyle aşka inanmam. Bu, aşk değil.
Aramızdaki bağı koparamadım
Peki Alev, daha önce kendisini ölümle tehdit eden biriyle evlenmesini nasıl açıklıyor?
- Fazla bir şey söylemiyor. "Aramızdaki bağı koparamadım" diyor. Baktım kavga gürültü büyüyecek, nahoş olaylar olacak, kızıma kampı terk et dedim. O da gitti. O andan itibaren kendisiyle konuşmuş değiliz.
Nasıldır kızlarınızla aranız?
- Hep çok iyi olmuştur. Sesimi bile yükseltmem. Annelerine söyleyemedikleri sorunlarını bana açarlar. Bu son olaya kadar. Zaten en çok bana bilgi vermeden evlenmesine şaştım.
Tasvip etmeseniz de bu izdivacı, "Senin hayatın kızım. Madem sevmişsin bu adamı, bize de sana iyi şans dilemek düşer" demeyi hiç düşünmediniz mi?
- Eğer bu izdivacın yürüyeceğine dair en ufak bir umudum olsa, derdim tabii. Ya da kızıma şefkat ve sevgi göstereceğine inanabilseydim. Ekonomik olarak da nasıl geçinecekleri daha belli değil. Ortada ilk eşten minik bir çocuk da var. Eee adamın karakteri belli. Kızımı ölümle tehdit etmiş.Daha ne olsun?
Olup biteni nasıl açıklıyorsunuz?
- Açıklayamıyorum. Bir insan kendisini ölümle tehdit eden biriyle nasıl evlenir? Normal mi bu? Bu izdivacın arkasında tehdit mi var, başka bir şey mi var? İlaçla mı oldu? Zorla mı oldu? İster istemez böyle düşünüyoruz.
Ölümle tehdit şikayetten vazgeçilse bile devam eder
Antalya Başsavcısı Osman Vuraloğlu:
Bundan bir buçuk ay önce Alev Savaş, Serkan Eltut tarafından hem rahatsız edildiğini hem de ölümle tehdit edildiğini söyledi. Biz de şikayetini resmiyete koyduk. Ve soruşturma açtık. Bu soruşturmanın sonunda da, delikanlı, suçunu kısmen kabul etti, özür diledi, bir daha yapmayacağını söyledi. Alev de şikayetten vazgeçti. Kişilerin huzurunu bozma ve hakaretten takipsizlik verildi. Ama ölümle tehdit suçu, şikayetten vazgeçseniz de düşmüyor. Mayısın 7’sinde dava açtık. Duruşma 11 Eylül’de.