İhanet öyküleri

İhanet öyküleriniz, bir bir düşmeye başladı. İlginç fikirler, tespitler var.

Haberin Devamı

Son derece sıradan olanlar, insanı hasta edenler de! Bazen Güzin Ablalık yapmak hoşuma gidiyor, bugün onlardan biri. Bu öykülere, ara ara devam edeceğiz. Ara ara ama! Lütfen daha fazla yazmayın, yeteri kadar var, sonra yayınlayamayınca suçluluk duyuyorum...

Genç sevgililerim sayesinde karımı daha çok arzuluyorum

Kadın, bardakta temiz su gibidir, bir damla kir dökersen, su bulanır.  Erkek ise çeşme gibidir, ne kadar akarsa, su kirlenmez!

 “EŞİMİ ortaokuldayken tanıdım. Dillere destan bir güzelliği vardı. Hâlâ güzel. Üniversite 3’te evlendik. Tek sorunumuz, eşim “sevişgen” değil. Her istediğimde birlikte olamıyorum. Canı istemiyor, yorgun oluyor, havaya giremiyor.

Bana gelince 65 yaşındayım ve ‘genç sevgililer’den güç alıyorum. Bunu övünerek söylemiyorum ama durum bu. Hem sevgilimi hem kendimi aktif gördükçe, eve gidip, eşime kur yapıyorum. İkna edebilirsem ne âlâ, o gece şahane sevişiyoruz.

Birkaç defa yakalandım, sevgilim olduğunu anladı, kıyamet kopardı. Tabii ki inkâr ettim, hediyeler alarak, biraz da sevgili olayına ara vererek durumu idare ettim.
Katılırsınız katılmazsınız, tecrübelerim bana şunu öğretti: Sevgilinle ne kadar çok birlikte olursan, eşinle de o kadar çok birlikte olmak istiyorsun. O heyecan, evdeki sönmüş heyecanı tetikliyor. Tek şart, geceyi, mutlaka evinde geçireceksin.

Kadınların da şunu kabul etmesi gerekiyor, “Kocam beni sever, arzular amaaaa o bir erkektir, fırsatları kaçırmaz”. Bu gerçekten de böyle Ayşe Hanım, hiçbir erkek kaçırmaz. Asıl mesele bu gerçeği, yani erkeğin doğasını kavrayabilmek.

Haaa diyeceksiniz ki, ya eşiniz de size aynı şeyi yaparsa...

“Kadın, bardakta temiz su gibidir, bir damla kir dökersen, su bulanır. Erkek ise çeşme gibidir, ne kadar akarsa, su kirlenmez.”

“Eşim bana ihanet etti, bende ona ederim” gibi aklından çılgın düşünce geçirenler, lütfen bunu hesaba katsınlar.

Şimdi siz söyleyin, benimki karıma ihanet midir yoksa kendimi seks konusunda eğitmek mi?” (Kemal B.R.)

Beyefendi, yazdıklarınızı ibretle okudum.

Siz, prototip Türkiye gerçeğisiniz!

Tam da bu mantık...

Ne yaratıcı ne orijinal...

Herkes zaten bunu yapıyor.

Ders verir gibi anlatmanızın bir manası yok yani.

Genç sevgilinin sizinle sevişmek istemesinin, eşinizin de istememesinin sebepleri var.

Genç sevgili, sizin neyinize hayran bir düşünsenize?

65 yaşındaki cinsel gücünüze mi, ona aldığınız hediyelere mi, sağladığınız imkânlara mı, köşe kapmaca oynadığınız için salgılanan adrenaline mi?

Bütün bunların sonucunda elde edilenler, “zafer” midir?

Ve “gerçek” midir?

Belki de öyledir, bana düşmez yargılamak...

Ama aynı çabayı, karınız için de sarf etseniz, kim bilir belki onunla birlikte zevkin doruklarına çıkabilirsiniz.

Ama bu tabii ki, sizdeki çeşitlilik talebini tatmin etmez.

Mantığınız da pek hoş, “Genç sevgililerim sayesinde karımı daha çok seviyorum ve arzuluyorum!”

Ama karınızın genç erkek sevgililer sayesinde, sizi daha çok sevme ve arzulama hakkı yok, öyle değil mi?

Çeşme ve bardak meselesi...

Güldürmeyiniz, geçiniz...

Sizinki, eşinizi aldatmak filan değil...

Siz asıl kendinizi aldatıyorsunuz. Çünkü sıktığınız palavralara bir de inanıyorsunuz!

Haberin Devamı

İŞTE ERKEK MANTIĞI

Haberin Devamı

AYŞECİM senin haberin yok galiba, günümüz ihanetleri facebook üzerinden yapılıyor.

Yıllardır birlikte olduğum, büyük sorunlar yaşamadığım, hatta ideal sevgili olduğunu düşündüğüm adamı, geçen gece yakaladım.

Uyuyakalmıştı facebook önünde, şeytan dürttü, ben de, “Bir bakayım” dedim. 3.5 yıldır sürdürdüğü yazışmaları silmemiş, o da başka salaklık, açıp okumaya başladım.

Ve dehşete düştüm!

O facebook’ta gördüğüm adam, benim bunca yıldır tanıdığım adam mıydı? Kendini resmen farklı bir kişilik haline getirmiş.

Köpekleri sevmez mesela, ama orada yazıştığı kadınların köpeklerine bir iltifat, bir iltifat.

Birlikte gittiğimiz her tatili beni silerek face’a yazmış.

Aslında aynı evde birlikte yaşıyoruz, ama face’e bakarsınız o bir yalnız adam. Ortak keyiflerimiz var, trekking gibi, kamp gibi. Oralardan da beni çıkarmış, hiçbirinde ben yokum.

Adam, resmen bir senaryo yazmış, yalnız yaşayan, çekici ve müsait bir adam senaryosu. İki ayrı hayat yaşıyor.

Şimdi söyle, bu ihanet değildir de nedir, illa yatıp kalkması mı gerekiyor...
(İlkin C.)

Haberin Devamı

Evet, bu da bir tür “ihanet.”

Belli ki, sevgilin başka bir hayat arıyor.

Bu olay üzerine onunla yüzleşince, neler anlattı, ne kadar pişman oldu bilmiyorum ama belli ki kendine sadece kendisinin başrolde olduğu bir “alan” yaratmak istiyor...

Bu filmi de, 500 kere seyrettik. Erkekler, kendilerini “özgür” hissetmek istiyorlar.

Onlara göre aslında bunda büyütecek bir problem de yok, hem “avcı” olmaya devam edecekler, hem de tarımsal yerleşimden vazgeçmeyecekler!

Hem onları şefkatle sarmalayacak evdeki kadın, hem de onlara yeni maceralar sunacak dışarıdaki kadının peşinden koşmaktan vazgeçmemek...

Amaaaa İlkin ben yine de, yere düşüp kırılan vazoların, bazen yapıştırılabileceğine inanıyorum.

Karar senin.

Haberin Devamı

Vazgeçilmez değilim ve alternatiflerim var

BEN de ihaneti tatmış bir kadınım.

Oldukça yüksek eğitimli (doktora), erkeklere çekici gelen, zeki olduğumu düşünen bir kadınım.

Benim hikâyemi farklı kılan, sahip olduğum özelliklerim değil, ihaneti öğreniş biçimim.

Ben bir psikoloğum.

Bir gün terapiye bir kadın danışan geldi ve yaşadığı bir ilişkiden söz etmek istediğini söyledi.

Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde, kadının, ilişki yaşadığı adamın 8 yıldır aynı evi paylaştığım sevgilim olduğunu anladım. Gözyaşlarımı tutmak için kendimi epey zorladığımı hatırlıyorum.

Bir tarafta ihaneti öğrenmenin acısı, diğer tarafta, danışanınıza etik ve profesyonel kurallar ölçüsünde yardımcı olma çabası.

İhaneti, ilk tatma deneyimim böylesine zorlayıcı oldu, sonrakiler varsa da benim haberim olmadı.

Şunu öğrendim: “Vazgeçilmez değilim ve alternatiflerim var”.

İlişkimin sonunu merak ediyorsanız, 12 yıldır aynı evi paylaşıyoruz. Ayrılamadım, bırakamadım, terk edemedim, yapamadım...

Teoride bir şeyleri iyi bilmek, uygulamak anlamına gelmiyor maalesef... (Esin C.)

* * *

Haberin Devamı

Çok çarpıcı bir hikâyeymiş!

40 yıl düşünsem, bir psikoloğun böyle bir şey yaşayabileceği aklıma gelmezdi.

Evet haklısınız, ben de sizin gibi düşünüyorum: “Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz”. Herkesin alternatifi var. Veya her an olabilir.

Ama yani, sırf bu yüzden de, birtakım şeylere tahammül etmemiz gerekmiyor.

Herkesin ihaneti yaşama, değerlendirme ve tepki verme biçimi farklı.

Sizin sevgilinizle aranızdaki güven-güvensizlik sorununuzu nasıl aştığınızı merak ediyorum. Şu anda ona nasıl güvenerek, gözlerinin içine bakabildiğinize? Şüphe, insanın içini kemirmez mi? Yiyip bitirmez mi?

Ya da bir psikolog olarak sorayım: Bunu aşmanın yolu nedir?

Yoksa âşık kadın, psikolog değil de, sadece kadın mıdır?

Yazarın Tüm Yazıları