Hoş geldiiiim, mail’ler getirdiiiim

AYTEN’İN KAYNARI

Eşimle son dönem yazılarınızı zevkle takip ediyoruz. O yeni anne, ben de yeni babayım da! Biraz damdan düşer gibi olacak ama eşimden günde en fazla 100 ml süt çıkıyor. 3 aydır Milupa’ya çalışıyoruz. En iyi pompaları aldık olmadı. Ne denesek olmuyor. Tarifini yazdığınız kaynarı deneyeceğiz. Tutarsa, İzmit’e heykelinizi dikerim. Sağlıcakla kalın. (İbrahim K.)

-İzmit’te heykelimi görmeyi çok isterim! Şimdi size Ayten Teyze’nin numarasını vereceğim. Kendisi ablamın kayınvalidesi olur, yeryüzündeki en güzel kaynarı o yapar. Onu arayın, nasıl yapıldığını sorun: 0322. 227 31 49. Benden de selam söyleyin.

UZAYLI MIYIM NEYİM?

Ben de 7 aylık hamileyim. Sizin hep normal doğum yapacağınızı sanıyordum. Ne oldu da sezaryene döndünüz. Ameliyat sonrası canınız çok yandı mı? Göbeğin sezaryen sonrası sarkacağı doğru mu? Öyle yumuşak anlattınız ki doğum olayını benim de sezaryen olasım geliverdi. Ne dersiniz? Bir de emzirmek nasıl bir duygu? Bana hiç estetik gelmiyor. Uzaylı mıyım ne? (İpek)

- Yok değilsin! Bu soruların hepsini ben de merak ediyordum. Benim sezaryen olmamın özel bir sebebi yok. Doktorun belirlediği tarihte vajinal doğum yapamayınca ve üzerinden bir süre geçince, ‘Gel bakalım’ dedi. Bu kadar kolay olacağını bilseydim baştan itibaren epidüral sezaryen derdim. Ama yine de en sağlıklısı normal vajinal doğum. Bu arada ne canım yandı ne de göbeğim sarktı. Emzirmeye gelince... Estetik gelmemesini bırak, bana itici geliyordu. Bugüne kadar sevgilime ait olan memelerim nasıl bir başkasına ait olacaktı? Ama biliyor musun dünyanın en güzel şeyiymiş. Henüz bilmediğin bir bilgi o. Senin içinde var. Emzirmeye başlayınca hayat boyu emzirmişsin gibi oluyor. Öyle tanıdık bir şey. Üstelik bebeğinle müthiş bir bağ kurabiliyorsun...

BEĞENDİRME HİLESİ

Gerçekten yazılarınızdaki kadar doğal ve samimi misiniz yoksa tüm bunlar bir gazetecilik hilesi mi? Bunu sizi düzenli okuyan, sizi son derece eğlenceli ve komik bulan biri olarak soruyorum. Bir art niyet yok yani. (Evla S./ Mainz)

-
Tabii ki yüzde 100 doğal ve samimi değilim! Hile yapıyorum. Çünkü kendimi size beğendirmek istiyorum. Herkes kendini birilerine beğendirmek için hile yapar, benimki de o hesap. Ama çok riyakar olduğum da söylenemez. Normal bir doğallığım var. Gerçekten. Öpüyorum.

ONSUZ OLMAZ

6 kadını anladım da, merakla erkeği bekliyordum. Kaçırdım mı diye tekrar okudum. Ama yok. Erkek, bu 6 kadınla ne alemde acaba? Yoksa, şimdiden pabucu damlarda mı geziyor? (Deyyah Ç.)

- Mümkün mü? O her şeyin sahibi. Benim, bebeğimizin... Pabucu damlarda değil yani. Allah için ben de ‘Kızım her şeyden önemli!’ triplerine girmedim. Evet önemli ama sevgilim de önemli. Bugüne kadar çocuğuyla bir dünya kurup, erkeği dışlayan anne hikayeleri çok dinledim. Böyle olmaması için özel bir çaba sarf ediyorum.

SÖYLEMESİ GÜZEL

Kızınıza bulduğunuz ikinci isim olan ‘içki’ anlamındaki Mey, bence hiç hoş değil. Ama belki daha güzel bir anlamı vardır. Var mı? (Tuba E.)

- Tasavvuf edebiyatında, ‘Allah aşkına ulaşmak için ibadet edilen, şarap içilen yer’ gibi bir anlamı da varmış. Ama böyle havalı bir anlamı olmasa da kabulümdü. Söylemesi güzel bir sözcük. Müzikli, müzikli! Ha, mey; bir de saz, bağlama ve zurna anlamına geliyormuş. Siz şimdi ‘Vah vah... Kıza zurna diye isim vermişler’ diye dertlenirsiniz, dertlenmeyin!

AŞKTAN VAZGEÇMEM

Eveeet. Yıllarca aşkı, aşıkları yazdınız. Sizinle beraber biz de o duygulara, o insanlara kafa yorduk. Hayatlarımızdan kimler geldi, kimler geçti. Ama en büyük aşklar bile zamana yenik düşüp eridi. Şimdi sıra geldi gerçek aşka. Bu öylesine farklı olacak ki. Zaman onu eritemeyecek. Aksine her gün biraz daha güçlenecek. Son nefesinizde bile onun adını anacak, onu doyamadığınızı hissedeceksiniz. Başka hiçbir sevgi, hiçbir hırs, hiçbir arzu, terazinin kefesini kımıldatmayacak. Kızınız her zaman daha ağır basacak. (Semire A.)

- Niye öyle diyorsun Semire? Hepsi aşk. Tabii ki Alya’ya duyduğum da aşk. Büyük aşk. Ama ‘Kızıma duyduğum aşktır, gerisi palavradır’ diye bir ayrıma gitmem. Beni zorlama, yapmam! Aşktan asla vazgeçmem, ne tür olursa olsun.

ALYA NE DEMEK

Yakında 28 oluyorum ve hayatıma yeni ismimle devam etmek istiyorum. Bilin bakalım yeni ismim ne: Alya. Anlamına gelince: 1. Yüksek yer, yükseklik. 2. Gök, sema. Demek ki, sema kadar geniş ve başarılı bir gelecek kızınızı bekliyor! Benim eski ismim de aşağı yukarı bu anlama geliyordu, ama takdir edersiniz ki kullanımı zor.(Dursaliye Y.)

- Dursaliye, hayat senin. Kim tutar seni. Neyi değiştirmek istiyorsan onu değiştir, yeter ki mutlu ol...

ŞAHANE ANNEANNE

Kızım ve damadım sizinle aynı durumda idiler. Her hafta doğum sınıfına gittiler. Beni de götüreceklerdi de, İngilizce bilmeyince neye yarar? ‘Doğuma ben de gireceğim’ dedim. Önce ‘Olmaz’ dendi. Dr. Margaret ‘Ama o, taaa Türkiye’den gelmiş’ deyince kabul edildim.

Yaşadıklarım ne muhteşemdi bir bilseniz. Doğurduğunu doğururken görmek ve sabırla beklemek, beklemek. ‘Hadi kızım’ demek, belini saatlerce ovalamak, sürekli su içirmek, terini silmek. Doğuma kadar gece gündüz okuduğum dualar odayı doldurmuştu, inanın gördüm. Dil bilmiyorum, doktor ve ebe Amerikalı. Sadece gözlerle konuşuyoruz, beden diliyle anlaşıyoruz. Damat deseniz, o yele gibi sarı saçlarından tutuşmuş gibi dolaşıyor ağlayarak. Istırabın, acının, korkunun anında mutluluğa dönüştüğü tek şey doğum olayı. Büyük bir mucize. Ve sıcacık bir poğaça gibi bir bebek elinize doğuyor... (Nermin Ü.)

-
Bir doğum bu kadar güzel anlatılabilir Nermin Hanım. Sizi kutluyorum. Şahane bir anneanne olacağınızdan hiç şüphem yok.

TEYZESİ, HALASI

13 yaşımdan beri yazılarını okuyorum. Şu an 25 yaşındayım. Daha uzun yıllar da yazılarını okumayı diliyorum. Ama öncelikle kızına iyi bakmanı istiyorum. Biz burada bekliyoruz. (Elif A.)

- Beni ve bebeğimi kollamanıza bayılıyorum. Biz sizin aileniziz sanki. Siz onu teyzesisiniz, halasısınız. ‘Bizimle değil onunla ilgilen’ diyorsunuz. Yani insan sizin gibi okurları olduğu için gurur duymaz da ne yapar? Benim gibi ağlar!

İNATÇI KOVA

Son yazını okurken anneme seslendim, ‘Anneeeee, Ayşe Arman’ın kızı kova burcu...’ Annem de ‘Hem Ayşe Arman’ın kızı, hem de kova! Gerçekten farklı bir kız olacak. Büyümesini seyreder görürüz’ dedi. Tabii bu seyretme işi senin yazılarınla olacak. Seni öpüyorum, Alya’yı da kocaman mıncıklıyorum. (Burçin)

- Kötü haber: Alya mıncıklanmaktan hoşlanmıyor! Iıııınnngggghhhh diye ‘Beni rahat bırak! Yoksa fena yaparım’ anlamına gelen bir ses çıkarıyor. Sürekli ayaklarını filan ısırmak istiyorum da, ondan biliyorum. Hele banyo yaparken, yalayıp yutmak istiyorum. Ne var ki tekme atıyor. Kızım diye söylemiyorum pek kuvvetli, kodu mu oturtuyor! Sonra inatçı ve sabırsız. Pardon ama kova burçları böyle mi oluyor?

BULDUMCUK OL

Henüz 20 yaşındayım. Eğer ileride bir kızım olursa, adını Alara koymak istiyordum. Şimdi bir alternatifim daha oldu: Alya. Bu arada sevgilimle karar aldık, ancak ve ancak Şengül Hanım’ın masraflarını karşılayabileceğimiz zaman çocuk yapacağız. Seni seviyorum. Not: Benim de en az seninki gibi mükemmel bir sevgilim var! (Dilo)

- Oooo. Tebrikler. Sevgiline çok iyi bak. Bu zamanda böylesi kolay bulunmuyor. Kızına Alya adını koymayı istemen hoşuma gitti. Ama dur daha 20’sin, daha çooook zaman var önünde. Öyle hemen doğurmayı düşünme. Benim gibi yap: 34’ünde doğur, buldumcuk ol!

ALYA’NIN GÖBEK BAĞINI NEREYE KOYALIM?

Sonunda koptu. Önce panik oldum. Doktora bile koştum. Asayişin berkemal olduğunu öğrenince rahatladım, onu bir kutuya koydum. Şimdi elimde tutuyorum. Ve bu arada öğrendim ki, göbek bağını bir yere koyma geleneği törensel bir eylemmiş. Kimi seyahat etsin diye paspasın altına, kimi mertebesi yüksek olsun diye evinin damına, kimi ilim irfan sahibi olsun diye mektep kapısına koyarmış. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapısına koyanlar bile olmuş. Şimdi hepinize soruyorum: Alya Mey’in kordon bağını nereye koyalım? Siz ne diyorsanız onu yapacağım. Kafama yatarsa tabii. Mail’lerinizi, kendi öykülerinizi ve önerilerinizi bekliyorum...
Yazarın Tüm Yazıları