Paylaş
Sizi, tek tek alnınızdan öpmek istiyorum.
Lobna’ya verdiğiniz destek, i-na-nı-lır gibi değil.
Hepiniz ama hepiniz...
Şahanesiniz, müthişsiniz...
Hakkaniyetlisiniz, merhametlisiniz, hakikatlisiniz...
Helal olsun sizeeeeeee!!!!
Sizi seviyorum.
Sayenizde bu ülkeye inanıyorum, BİZ’e inanıyorum, insanlığa inanıyorum.
Hani var ya o laf, “İnsanlık ölmüş!” diye...
Nah ölmüş!!!
Gördük işte, ölmemiş.
Hepimiz, Lobna için BİR olduk. Üstelik çok kısa bir zamanda. Demek ki, isteyince oluyor. Demek ki, inanınca oluyor.
Ağlamak istiyorum...
TEŞEKKÜR EDİYORUM
Var ya...
Ben artık mutlu olunca da ağlıyorum...
Anne olduktan sonra safi duygu oldum.
Ya da yaşlandım ama çok memnunum bu halimden.
Utanmadan ağlıyorum, göstere göstere...
Hele bu Lobna röportajında, insanların bu kadar duyarlı davrandığını, bu kadar seferber olduğunu görünce, ay nasıl bir ağlamak bende...
Hem gülüyorum hem ağlıyorum.
Eskiden üzüldüğümde ağlardım, şimdi artık mutlu olduğum zamanlarda daha çok ağlıyorum.
Benim için en “ideal mutluluk” bu.
İçimde gözyaşı da olan mutluluk.
Dünden beri böyle bir haldeyim.
Size teşekkür etmeden, huzurunuzda eğilmeden, atlayamadım, gidemedim, “Sıra bir sonraki haberde...” diyemedim...
Bir de nasıl bir şeyse, herkes görmüş, okumuş, herkes gidip kendince bir destekte bulunmuş.
Bir gün içinde 111 bin dolara
ulaştı...
Konuşma terapilerinin ne kadar süreceği belli değil, 6 ay mı, bir yıl mı, iki yıl mı, zaten kızcağızın başına gelmeyen kalmadı, o yüzden ne kadar destek olsak, onun için o kadar iyi...
Bir adım daha mesafe kat edebilecek tedavisinde...
ŞAVAŞÇI LOBNA
Dün Barış’ı aradım.
Lobna çıktı telefona.
Nasıl da neşeli, umutlu geliyordu sesi, çok çok teşekkür etti.
Galiba, hayatta zor durumdaki insanlara destek olabilmekten daha güzel hiçbir şey yok.
O yüzden, bu satırları okuyan ve ona destek olmuş insanların kendilerini daha çok sevmeleri gerekiyor.
Bizler, ölümün kıyısından dönen bir insanı hayata çekiyoruz, ona elimizi uzatıyoruz.
31 Mayıs’ta kafasına gaz fişeği isabet etti.
O fişek, ondan 35 yıllık birikiminin 30 yılını aldı götürdü.
O fişek tesadüfen ona isabet etti, başkalarına da olabilirdi ama ona geldi.
Ve o gün hayatı kaydı.
Adım adım, bu sayfada, bu fotoğraflarda gördüğünüz aşamaları yaşadı.
Barış’ın hazırladığı filmde de göreceksiniz, hayatta kalmasını, Taksim İlkyardım’a çok çabuk ulaştırılmasına ve oradaki doktorların olağanüstü ilgisine ve onu hemen ameliyata almalarına borçlu.
Kocaman bir teşekkür onlara!
Onlar ellerinden geleni yaptılar ama üç beyin ameliyatından sonra söyledikleri şey şuydu:
“Bundan sonrası Allah’a emanet. Her şey olabilir. Bir ömür boyu yatağa bağlı kalabilir, boğazından beslenebilir, hiçbir fonksiyonu geri gelmeyebilir. Ama yeniden hayata da dönebilir...”
“Savaşçı Lobna”, adım adım iyileşiyor.
Ama pazar günü de yazdığım gibi konuşmasında sorun var, “iletim afazisi” yaşıyor, fişek konuşma merkezine isabet ettiği için, kendini dilediği gibi ifade edemiyor, eski hızı yok, her şeye (konuşmaya, okumaya, yazmaya) 5 yaşında bir çocuk gibi yeniden başlaması gerekiyor, ama zekâsında bir sorun yok, Lobna aynı Lobna...
Yine de eski Lobna olması yıllar alacak, bu da onu üzüyor, kendini sıkışmış hissediyor ve ağlama krizleri geçiriyor.
“Her şeyim değişti, bir tek yaşam sevincim aynı kaldı!” diyecek kadar da cesur.
BAŞARACAK!
Haftada iki kere Ankara’da konuşma terapisine gidiyor...
Haftada bir, Skype üzerinden Boston’dan yine konuşma terapisi alıyor...
Bir tarafı felçli olduğu için fizik tedaviye devam ediyor.
Elini tekrar kullanabilmesi için haftada iki kere seramik kurslarına gidiyor.
Suluboya kurslarına gidiyor. Araya yoga sıkıştırmak istiyor. Evde de egzersizler yapıyor. Anlayacağınız, elinden geleni yapıyor.
Bence başaracak!
Ve bir gün, yine o eski Lobna karşımızda duracak.
Ben o günü iple çekiyorum, o gün de onunla röportaj yapmak istiyorum.
Hepinize binlerce teşekkür.
Valla, iyi ki varsınız.
Onun iyileşmesinde hepinizin emeği olacak.
Tekrar veriyorum indiegogo’da açtıkları kampanyanın adresini.
17 gün daha var bitmesine...
http://www.indiegogo.com/projects/sing-lobna-sing
Devam edelim yardımcı olmaya...
Bizim elimizden gelen bu, karınca kararınca yardımcı olmak, ama o küçük küçük paralar birleşiyor, onların hayatlarını muazam bir şekilde kolaylaştırıyor...
Oh be iyi bu ülkede yaşıyorum!
Hadi ben gidiyorum, gözyaşları içinde...
Paylaş