Gerçekse felaket değilse de felaket

EVVELKİ gece erken yattım.

Haberin Devamı

Sabah check up’a gidecektim. Her şeyden bihaber arabaya bindim.
Süleyman, “Dinlediniz mi?” dedi.
“Neyi?” dedim.
“Başbakan’la oğlunun konuşmalarını neyi olacak!” dedi... Ve bana dinletti.
Ağzım açık kaldı.

*

Check up’a gittim.
Akciğer röntgenimi çeken teknisyen, “Dinlediniz mi?” dedi.
Kanımı alan hemşire, “Dinlediniz mi?” dedi.
Tiroid ultrasonumu çeken doktor, “Dinlediniz mi?” dedi.
‘Dinlediniz mi’ muhabbeti, mamografi çekilirken de devam etti. Sonra çıktım, ucuzluk vardı, çorap ve tight almaya bir dükkana girdim, yine aynı muhabbet. Galiba koca memlekette o ses kayıtlarını dinlememiş kimse yoktu!

*

O konuşmalar gerçekse felaket...
Ama değilse de felaket...
Gerçekse, yolsuzluğun geldiği nokta açısından felaket.
Değilse, üç kağıdın geldiği nokta açısından felaket.
Ama...
Ben “Gerçektir” diye kafadan üzerine atlayamıyorum.
Çünkü biz, bu ülkede tersine şeyler yaşadık, sahte dijital kanıtlarla mahkumiyetler gördük.
Ama bir de şu var, hem “Montaj kaset” deniyor hem de, “Robot lobisi, devletin kriptolu telefonlarını bile dinliyor” deniyor...
E bu da, bir nevi itiraf yerine geçmiyor mu?
Kaset belki montajdır, belki değildir.
Sonuçta öğreneceğiz neyin ne olduğunu.
Ben sadece bu rezaletin bir dibi var mı onu merak ediyorum.
Bakalım önümüzdeki günler nelere gebe...

Haberin Devamı

Bir sigaradan bir şey olmaz
Nah olmaz!

Hoh hoh hoh hoh…
Heh heh heh heh…
Gerçekse felaket değilse de felaketKih kih kih…
Ye huuuu…
Yuppiiiiii…
İnsanın sevinçli olduğunu gösteren ne kadar ses varsa hepsini çıkarabilirim.
Çünkü tam 40 gün oldu.
Tam 40 gündür sigara içmiyorum.
Instagram’a da bu konuda fotoğraflarımı koyuyorum ve rapor veriyorum.
Gün geçtikçe güçleniyorum.
Hâlâ ara ara yokluyor ama artık karalar bağlamıyorum.
Özlemiyorum, “Bir tane içsem her şey düzelecek” demiyorum.

*

İlk günler zorluydu, sigara içenlerden uzak durdum.
İçkiden, kahveden...
Rakı-balıktan çok korktum.
Çünkü sigarayı, “keyif” gibi görüyordum.
Onu hayatımdan kesip attığım için, bazı keyifleri de kesip atmam gerektiğini düşünüyordum...
O sırada Emre’yle karşılaştım.
Emre Üstünuçar, Allen Carr yöntemiyle binlerce insana sigara bıraktırmış bir uzman.
Yıllar evvel onunla röportaj yapmıştım.
Ama o zamanlar benim tuzum kuruydu.
Çünkü hamile kalmış, sigarayı bırakmış ve 7 yıl içmemiştim.
7 yıl içmeyen biri nasıl olsa içmezdi.
Nah içmez!
Vardır ya Almanların lafı “Einmal ist keinmal.”
“Bir kereden bir şey olmaz.”

Bana oldu.
Oluyor, olur da...
Bir sigara demek, binlerce sigara demek.
Benim ömür boyu uzak durmam gerekiyor.
Ben ya hep ya hiç’çiyim.
“Günde üç tane iç o kadarla kal” yapamıyorum, gerisi geliyor, paket bitiyor, başa dönmüş oluyorum.
O yüzden ömür boyu, uzak durmam gerekiyor.
Emre, Instagram’da rakı balık olayına girmiyorum yazdığımı görünce...
“Aman haaa!” diye aradı, yaptığımın yanlış olduğunu anlattı...
Baktım ki, verdiği tüyolar acayip faydalı, siz de eksik kalmayın istedim...

Ya ömür boyu içmeyeceksin ya ömür boyu içeceksin... Senin için arası yok!

Haberin Devamı

Şimdiye kadar kaç kişiye sigarayı bıraktırdın?
-En az 4 bin olmuştur!
Yeniden başlayan yok mudur?
-Olmaz mı? Ama kurallarımıza uyarsa, yüzde 100 bırakır. En önemli kurallardan biri, bir tane diye bir şey yok. Bir tane içersen, gerisi yüzde 1000 gelir! Bazılarının özgüveni o kadar artıyor ki, “Üç ay oldu, ben bu işi hallettim. Bir taneden bir şey olmaz!” diyor. Halbuki bir tanenin arkasında binlerce bekliyor. Birini yakarsan, hepsini yakmış oluyorsun!
Benim 40 gün oldu. Bir tane bile içmemem mi gerekiyor?
-Asla! Yaktığın an, geri döndün demek. “Bir tane” diye bir seçenek yok...
Ama bunu becerebilen insanlar var. Günde üç tane içiyor sadece. Onlar nasıl yapıyor?
-O şöyle... O, vücudu daha fazla kaldırmadığı için az içiyor. Sen bir paket içebiliyorsan günde, 20 dakikada bir tane içebiliyorsun demektir. Senin vücudun bununla baş edebiliyor. Ama bazılarının bağışıklık sistemi o zehirle baş edemediği için, o zaten saatte bir tane içebiliyor. Ya da günde üç tane. Az içenler ve arttırmayanlar bu gruba giriyor. Ya da bilinç altında çok ciddi sağlık korkusu, ölüm korkusu yaşıyorlar. Bu korkudan disipline oluyorlar. “Evde içmem, yolda içmem, arabada içmem, iş yerinde içmem, sadece bir iki duble alkol alırsam sigara içerim” diyor ve uyguluyor. Az içeni kıskanırsan da, ömür boyu içersin. Az içici değilsen, ki sen değilsin, az içici olma şansın yok. Ya ömür boyu içmeyeceksin ya ömür boyu içeceksin. Senin için arası yok.
Bir de fiziksel olarak içmese de, beyninde içmeye devam edenler var...
-Evet. Testi basit. Bırakmış biri, “Bir sigara, şu anda ne iyi giderdi!” diyorsa beyninde hâlâ içmeye devam ediyor demektir. Sigarayı hâlâ “keyif” olarak görüyor. Esas bunu kırmak lazım. İşte ben bunu öğretiyorum. Sigara ve keyif ilişkisini nasıl kırılacağını. Çünkü aslında öyle bir ilişki yok. Fotoğrafçı arkadaşın Emre dışarıda sigara içerken, “Ne güzel dışarıda keyif yapıyor!” değil de, “Yazık, inşallah kurtulur!” diye bakabiliyorsan süper, o zaman epey yol almışsın demektir...

Haberin Devamı

Yarın: Bir doktorun, sigara içiyorsan seni ameliyat etmem demesi yanlış!

Yazarın Tüm Yazıları