Paylaş
İstanbul’un fethinin 563. yılı tabii ki kutlansın.
Fetih şölenleri düzenlensin.
Devlet zirvesi bu şölenlerde buluşsun.
Gençlik ne kadar başkanlık istiyor emin değilim -gençlik bence özgürlük istiyor- hadi neyse, “Gençlik, başkanlık istiyor!” pankartları da açılsın.
Biz geçtik oraları.
Belli günlerde gövde gösterisi yapılsın.
Hiç kimsenin itirazı yok.
Amaaaa izninizle, bu ülke için önemi olan başka özel günler de var, onlar da kutlansın.
Aynı görkemle...
19 Mayıs da... 23 Nisan da... 29 Ekim de... 30 Ağustos da...
Geçiştirilmesin!
Herkes, neyin ne olduğunu biliyor.
“Terör var, güvenliği sağlayamıyorum!” denmesin.
OSMANLI BİRLEŞTİRİCİYDİ
Bak, 9 bin polis, 1 denizaltı ve 1 fırkateynle, 3 sahil güvenlik teknesi ve 27 polis dedektör köpeğiyle, güvenliği pekâlâ sağlıyorsun. İstiyorsan yapıyorsun.
40 tane de keskin nişancı dikebiliyorsun binaların üstüne...
E o zaman, milletin bir kısmının istediği bayramları niye es geçiyorsun?
Niye 19 Mayıs’lar, 29 Ekim’ler yok gibi davranıyorsun?
Türkiye’nin yarısı da o günlerin, bu ülkeyi, Türkiye yapan günler olduğunu unutmuyor.
Sen onları kutlamazsan ve sadece İstanbul’un fethini kutlarsan bu yapılanın tek bir adı var: Çifte standart, bölücülük.
Yani yapılan bu ülkeyi bölmek, insanları ayırmak...
“Benden yana olana özgürlük, olmayana kusura bakma!”
Bir de, “Benim ecdadım Osmanlı!” diyorsun...
E bak Osmanlı’ya, ayrıştırıcı değil, birleştiriciydi...
Başbakan Binali Yıldırım, “Artık herkesin hükümetiyiz!” diyor.
“Herkesin hükümeti” derken sadece AKP yanlılarını mı kastediyor???
Yetmedi mi, yeteri kadar bölünmedik mi...
Yeter artık!
FETİH RUHU KADINA İNSAN GİBİ DAVRANABİLMEKTİR
ALLAH kahretsin!
Yine oldu.
Bir kadın daha katledildi, öldürüldü!
Hakkında koruma kararı bulunan 24 yaşındaki Esra Gövem, bir süre önce boşandığı eski kocası tarafından, iki yaşındaki kızının gözü önünde bıçaklanarak öldürüldü!
Tek kelimeyle korkunç!
Yazıktır, günahtır!
Bu cinayet de annesi tarafından cep telefonuyla görüntülendi.
İnanabiliyor musunuz vahşete...
Daha kaç kadın ölecek?
PROTESTO EDİYORUZ!
Kaç kadın daha erkeklerin manyaklığı yüzünden hunharca cinayetlere kurban gidecek?
Devlet ne zaman gerçekten kadınları korumaya başlayacak?
“Bence Fetih ruhu odur, budur!” diyorlar ya...
Fetih ruhu, kadına insan gibi davranabilmektir.
Kadınları bu şekilde bu ülkede, süründürmemektir...
Kadın düşmanı bir anlayıştan vazgeçmektir.
Şiddet uygulayan ve insan canına kastedenleri hakkıyla cezalandırmaktır ki...
Caydırıcı olabilsin.
Kanımızın son damlasına kadar bu çağdışı, kadın düşmanı anlayışı protesto ediyoruz, edeceğiz!!!
HADİ YA! ŞEYTANA UYDUN ÖYLE Mİ?
GEÇEN hafta, Metro Turizm muavininin yaptığı rezillikle yattık kalktık.
Akıllara ziyan bir olaydı.
Gerek medyada gerek sosyal medyada, otobüs yolculuğu yapan o genç kadının yaşadığı olay ve sonrasındaki açıklamalar, özürler gündeme oturdu.
Arkadaşlar!
Buradaki temel sorun,
ERKEK BAKIŞ AÇISI.
Erkeğin kendinde bunu yapma hakkı görmesi ve her zaman olduğu gibi suçu, bir başkasına atması...
Biz bugüne kadar “Cinnet getirdi”yi çok duyduk...
Cinnet getirdi öldürdü... Bıçakladı... Katletti... Boğdu... Kesti... Yaktı... Gömdü...
Onun suçu yoktu yani!
Cinnet, suçlu!
Bunların hepsini “cinnet getirdiği” için yaptı!
Hep bir “gerekçe” var yani.
Bu seferki gerekçe ise “Şeytana uydum”.
Gecenin bir yarısı, uyuyan kızın suratına, o mastürbasyon yapmadı yani!
O iğrençliği şeytan yaptı!
Oysa ne o cinayetleri işleyen katil cinnet...
Ne de o cinsel tacizlerde bulunan şeytan...
Tüm bunları yapan, sahip olunan zihniyet...
Tüm ülkenin üzerine bir bulut gibi çöken erkek zihniyeti.
Değişmesi gereken de o...
Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Öztürk yaptığı açıklamada, “Bir kadının yaşadığı olayın sonuna kadar yankı bulmasının arkasındayım.
Ama eleştirdiğim bir şey var: Bir kadını savunurken, başka bir kadını yani beni sözlü taciz etmek ne kadar doğru acaba? Kadınlar olarak hepimizin kenetlenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bakanlıklara da sesleniyorum. Bu konuda öncülük etmeye hazırız. Otobüsçülük sektörü, eğitime en çok ihtiyaç duyan sektör. Burada biz bir sürü sektörün dışlamış olduğu insanları elimizdeki imkânlarla eğiterek bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Metro Akademi olarak daha büyük çalışmalar yapacağız. Bundan dersimizi de aldık” dedi.
Çiğdem Öztürk aslında “Ne yapılabilir” için verilebilecek en önemli yanıtı veriyor: Eğitim.
Gerçi ben onun yerinde olsaydım, “Bana ne küfrediyorsunuz?!” diyebilir miydim bilmiyorum, bir kurumun başındaysan, istesen de istemesen de otomatikman sen de sorumlu oluyorsun. Evet bu iğrenç erkek bakışının sebebi daha derin ama o da bu kurumun başında...
Yine de açıklamasını sevdim.
En azından olayı kabul etti ve Galip Öztürk gibi, “Paralel yaptırdı!” gibi abuk sabuk bir gerekçeye sığınmadı.
“Toplumsal cinsiyet” derslerinin ilköğretim itibariyle müfredata alınması ve bu zihniyetin değişmesi gerekiyor.
Şirketler için de aynı şey geçerli.
Metro Akademi içinde bu konuya yer verebilirler.
Tüm çalışanlarına, yöneticilerinden muavinlerine kadar bu eğitimi zorunlu kılabilirler.
Lütfen kılsınlar...
Bütün şirketler yapsın
Paylaş