Paylaş
“RELAY For Life”, Amerikan Kanser Kurumu tarafından düzenlenen uluslararası bir etkinlik.
24 farklı ülkede, 4 milyondan fazla insana ulaşıyor.
Ne mi yapıyorlar?
Hastalığı yenmiş kişileri ve destekçilerini bir araya getiriyorlar.
Ben aslında “kanseri yenmiş” lafını pek sevmiyorum, çünkü o zaman kavram olarak “kanseri yenememiş” diye bir grup ortaya çıkıyor.
Sanki bazıları güçlü ve yeniyor, bazıları da güçsüz ve ezik, mağlup oluyor.
Oysa bence her şey; kanserin türü, ne kadar agresif olduğu ve nerede oluştuğuyla ilgili. Tabii ki ne kadar mücadele ettiğinin de önemi var ama pankreas kanseriyle meme kanseri de aynı şey değil!
Yani bazıları kısa çubuğu çekiyor, ne kadar güçlü olsalar da sonuç değişmiyor.
HAYAT VE UMUT İÇİN YÜRÜYORUM
“Relay for Life”, kansere karşı farkındalığı artırmaya çalışan bir etkinlik. Ve tabii, hastalıkla mücadele için fon sağlamayı da amaçlıyor.
Faydalı bir şey yani.
Türkiye’de ilk kez 10-11 Ekim tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşecek. Pembe Hanım Kanser Hastaları ve Yakınlarıyla Dayanışma Derneği’nin organizasyonuyla.
24 saat sürecek etkinliğe 5 bin katılımcı bekleniyor. Yürüyüşler yapılacak, “Hayat ve umut için yürüyorum” mesajları verilecek. Halka açık, ücretsiz kanser hakkında bilgilendirici seminerler düzenlenecek. Etkinlik sırasında toplanan bağışlarla, ‘ÇAPA Tıp Fakültesi Onkoloji Servisi’ne ait araştırma bölümünün yenilenmesi planlanıyor.
NEVVAL SEVİNDİİKİ KEZ KANSER GEÇİRDİ
“Relay for Life”, gazeteci Nevval Sevindi’nin başkanlığını yaptığı dernek tarafından organize ediliyor.
Nevval Sevindi, biliyorsunuz 98’de meme kanserine yakalandı. Çalıştığı gazetede 12 gün süren bir yazı dizisi yayınladı. O yıllar için bir ilkti, devrimdi. Ardından “Kanserle Yaşıyorum” diye bir kitap yazdı, o kitap sayısız kez basıldı.
O günden beri hem televizyon programı yapıyor hem de kanserler ilgili çeşitli bilinçlendirme çalışmalarında bulunuyor. 2009’da ikinci kez meme kanseri geçirdi ve tekrar sağlığına kavuştu. Ben onunla 2002’de bir röportaj yaptım. Arşivden buldum, neler sormuşum diye...
Zaman içinde ben de büyümüşüm, benim de fikirlerim değişmiş. O zamanlar “meme”, benim için kadınlığın simgesiymiş, onu kaybetmek, aldırmak çok acı bir şeymiş. Ama geçen 13 yılda pek çok arkadaşım meme kanserine yakalandı. Ve gördüm ki, artık benim için yaşamın kendisi daha önemli. Meme eskisi kadar önemli değil yani. Meme, sadece bir organ. Güzel bir organ. Ama olmasa da olur. Hayattan daha önemli değil. Ayrıca kadınlık da sadece memeye indirgenemezmiş...
KORKTUĞUNUZ BAŞINIZA GELİYOR
Bakın Nevval Sevindik’e neler sormuşum...
Bütün bu yaşadıklarınızdan esas olarak ne öğrendiniz? Size kalanlar ne?
- Ölüm fikriyle hesaplaşmak. Ölümü kabullenmek. Ölümün, bir başka dünyaya şekil değiştirerek geçme duygusu olduğunu hissetmek. Tasavvuf okumanın faydasını da gördüm.
Bizim hayat görüşümüz ölümü kabullenmemek üzerine kurulu değil mi?
- Evet ve aslında 20. yüzyıl suçlu! Bize ölümsüzlük anlayışını aşılayan içinde yaşadığımız çağ! Güzel olmamız, ince olmamız, sağlıklı olmamız, başarılı olmamız gerekiyor. Ve hiç ölümü düşünmememiz... Bu çok büyük bir yanılgı. İşte bu yüzden, başımıza bir hastalık geldiğinde ölüm fikrini kabullenmekte güçlük çekiyoruz. Yüzleşmeyi reddediyoruz. “Neden ben?” diye isyan ediyoruz. Ya da “Ne günah işledim ki, bunlar başıma geldi” diyoruz.
Kitabınızda bir yerde, “Ağırlıklı olarak duyarlı bünyelerin kansere yakalanması hep dikkatimi çekmiştir” diyorsunuz. Vurdumduymazlar yaşadı mı yani!
- Evet, öyle olduğuna inanıyorum. Çok, çok duyarsız, dünyadan haberi olmayan, ilgilenmeyen, bencil insanlar kansere pek yakalanmıyor. Örneklerde hep aşırı duyarlılık göze çarpıyor. Bir de hastalık hastaları çok yakalanıyor. Aslında hayatta en çok neden korkarsanız, o başınıza geliyor! Bir tanıdığımız vardı, adam kanserden o kadar korkuyordu ki, çocuklarına asla ruj sürdürmedi, eve plastik sokmadı, kansere yakalanmasın diye sigara, içki içmedi. Onun yapmadı, bunu yapmadı. Ama ne oldu? Karaciğer kanserine yakalandı, küt diye bir ay içinde gitti!
Siz kendinizi hangi kategoriye sokuyorsunuz?
- Dışarıdan katı görünmekle birlikte çok kırılgan bir iç dünyam var. Sorunuzun cevabını vermiş oluyorum değil mi?
KONTROLLERİNİZİ AKSATMAYIN
Son olarak şu konuda fikrim değişmedi...
Memelerimize sahip çıkacağız!
Sağlığımıza yani...
Ultrason ve mamografi kontrollerimizi aksatmayacağız.
Veeeee memelerimiz de alınsa aldırmayacağız, pes etmeyeceğiz, hayata tutunacağız, hep ama hep devam edeceğiz.
Unutmayın, aslolan hayattır!
Paylaş