Can ne yapsın tartışması

Geçen hafta bu sayfada 27 yaşındaki genç bir erkeğin öyküsünü okudunuz. Ailesine gay olduğunu açıkladığı zaman, karşılaştığı büyük tepkiyi anlatıyordu.

O kadar çok mail geldi ki, ufffffffffff n’oluyoruz dedim. Ve bu konuda insanların neler düşündüklerini sizinle paylaşmak zorunda olduğumu hissettim. İster kabul edin ister etmeyin, ister kızın ister kızmayın, ister dünya nereye gidiyor deyin ister demeyin... Sizin düşüncelerinizden bağımsız olarak, şu aşağıda okuyacağınız mailler bir durumu gösteriyor. Bu gerçekliği, bir fotoğrafı... Okuyun, görün, ne düşünüyorsanız söyleyin. Ama bana değil lütfen, bu konu bitti... Şimdilik...

19 YAŞINDA AİLEMİ KARŞIMA ALDIM VE SÖYLEDİM

19 yaşındaydım, ailemi karşıma alıp söyledim, "Homoseksüelim" dedim. E bu gerçek de onlara ağır geldi. Milli sporcuydum, akıllarına gelecek en son şeydi. Bu fikre alışmaları zaman alıyor. Bu süreçte insan, ailem dediği insanlardan duymak istemeyeceği şeyler duyup, yaşamak istemediği şeyleri yaşayabiliyor. Can’a ben şu konular üzerine düşünmesini tavsiye ederim: 1- Bu hayat, kimin hayatı? 2- Annene zaman tanı ve bu süreçte duanın gücüne inan. 3- Yirmi yedi yaşında bir adamın, annesinin evinde ne işi var? Bu krizi atlattıktan sonra, bu soruların cevabını ara. Bütün kalbim ve dualarımla senin bir an önce huzura kavuşmanı diliyorum. (Kenan F.)

EŞCİNSELİM AMA ÇOK YAKINDA EVLENİYORUM

Can’ın yaşadıklarını tek kelimesini değiştirmeksizin yaşadım. Aynı kişiler, aynı ikilemler, aynı replikler. İki üniversite mezunu son derece iyi işi olan biriyim. Ben de aynı şekilde yalanlardan sıkılıp, anneme açılmaya karar verdim. Yani Can’ın şu anda vermek durumunda olduğu kararı, yaklaşık 1 yıl önce verdim. Ne mi oldu? Hemen söyleyeyim: Çok yakında evleniyorum! "Doğrusu budur" demiyorum. Haşa! Ama ailem, o kadar mutsuz oldu ki, "Bu benim hayatım, onlara ne!" yapamadım. Onları hiç bu kadar yıkılmış görmemiştim. O yıkıntının üzerine, kendi geleceğimi inşa edemedim. Şimdi onlar gayet mutlu, oğullarının mürüvetini görecekler. Her şey unutuldu, fırtına duruldu. Ama duygularım, o kadar keskin çizgilerle ayrıldı ki, artık iki kişilikli yaşadığıma inanıyorum. Biri ruhum; görünmeyen, sadece benim olan, benimle konuşan. Diğeri ise bedenim; yani görünen ama gerçek olmayan... (DME.)

SERAP’IN SUÇU NE?

Bir insanın kendini olduğu gibi kabul etmemesi halinde, mutlu olma ihtimali nedir? Bugüne kadar kendi gerçeğini kabullenememiş, sırf ailelerini mutlu etmek için sahte evlilikler yapmış, bu sahte evliliklere kendini bile inandırıp, çoluk çocuğa karışmış pek çok gay gördüm. Yaş kemale ermeye başladığı zaman, belki kaybedecek fazla bir şey kalmadığından, belki de artık yalan söyleyecek mecali olmadığından, gay alemine hızlı bir giriş yapıp, çocukları yaşındaki insanlarla yatıyorlar. Peki Can ne yapsın? Ailesini mutlu etmek için hiç suçu olmayan Serap’la evlenerek, her gece erkekleri mi düşünsün, Serap’a yazık değil mi? Bu şekilde ailesini mutlu etmek için evlenecek olan Can, annesi dışında kimi mutlu edecek? (Hayri B.)

BAŞKALARININ DOĞRULARI YERİNE KENDİ YANLIŞLARINLA YAŞA

Can hayatına bildiği gibi devam etsin. Annesi de, çocuklarımızın hayattaki bitirme projemiz olduğu fikrinden vazgeçsin. Evladının başka bir canlı, başka bir kişilik olduğunu kabul etsin. Nedir bu, biz kadınların hayatımıza giren her şeye tahakküm etme isteği bilemiyorum. 13 senelik evli ve iki küçük erkek çocuk annesi olarak böyle düşünüyorum. Sonuçta ileride benim de başıma gelebilir. Bayram etmem ama kişiliğine ve hayatına, bu sözüm ona eğitimli hanım gibi saldırmam. Can’ın da söylediği gibi, hayatı, başkaları için yaşayan bir toplumun kurbanı oluyor. Annesinin anormal tepkilerini dindirmek ve kendi huzurunu, yalandan da olsa geri kazanmak için, başkasının hayatını rezil etmesin, Serap’ı rahat bıraksın. Benim felsefem: "Başkalarının doğrusu ile yaşamaktansa, kendi yanlışlarımla yaşarım!" (Çiğdem T.)

36 YAŞINDA GAY OLDUĞUNU KİMSELERE İTİRAF EDEMEYEN BİR DOKTORUM

Can’ı tebrik etmek isterim. Ben de gay’im. Ama ben bunu ne aileme ne de arkadaşlarıma söyleyebilme cesaretini gösteremedim. 36 yaşında bir doktorum. Ailemi ve sosyal statümü kaybetme cesaretini göze alamadım. Bunu yapabilenlere bu yüzden sempatiyle bakıyorum. Ben otuz yaşıma kadar ailemin "Evlen!" baskısına direnebildim. Sonra teslim oldum. Şimdi mutsuz bir evliliği sürdürmek zorundayım. Sadece kendimi değil, eşimi de mutsuz ettim. Daha iyi mi oldu sanki? (Kemal S.)

EŞCİNSELLİK BİR HASTALIK
BİR ANORMALLİK DEĞİL FARKLILIKTIR

Her çocuk, doğduğu andan itibaren bağımsız bir birey ve kişiliktir; anne-babanın malı değildir. Kaldı ki Can, artık bir çocuk değil, yetişkin bir erkektir. Kendi huzurunu evladınkinden üstün tutmak, büyük bencilliktir. Yetişmekte olan bir erkek çocuk annesi olarak Can’ın ailesine öncelikle soğukkanlılık ve sağduyu diliyor, kolay olmasa da bu şoku atlatıp onu sevgiyle bağırlarına basacaklarına inanıyorum. Evladını sağlıklı, mutlu ve huzurlu görmekten daha büyük bir servet var mıdır bu dünyada? Eşcinselliğin bir hastalık, sapıklık, anormallik değil, sadece bir farklılık olarak kabul edileceği günleri görebilmek ümidiyle. (Leda.)

ÜÇ ERKEK ARKADAŞIM GAY OLDUĞUMU ÖĞRENİNCE BAKIN NE TEPKİ VERDİ

Ben de Can gibi okumuş etmiş, hayatını kendi kazanan ve etrafındaki herkes tarafından sevilen biriyim. Gay olduğumu 3 erkek arkadaşımla paylaştığımda verdikleri tepkileri sizinle paylaşmak istedim: Birincisi, PC’de bir tarafa erkek, diğer tarafa çıplak kadın resimleri koyup "Bence kesinlikle kadınlarından hoşlanmalısın!" dedi. Öbürü hemen, "Kaç erkek oldu? Kaç tanesiyle yattın? Aralarında tanıdığımız insanlar var mı?" diye beni bir güzel sorguya çekti. Sonuncusu da "Oğlum, bu kariyerle mümkün değil bir erkekle birlikte olamazsın!" dedi, "Annene de böyle bir acıyı yaşatamazsın!" Gördüğünüz gibi, bu ülke gay’lik olgusunu kabullenmeye hazır değil. Ben de anlatamayacağım kadar büyük bir yalnızlık yaşıyorum. (Doğan O.)

GAY’LERİN NEDEN GAY OLDUĞU SORGULANAMAZ

Can Bey’e yönelttiğiniz bir kaç soru, bir gay olarak sinirime dokundu. Gay olmak, bir tercih değildir, içten gelir. Nasıl ki siz heteroseksüel olmanızı sorgulamıyorsanız, gay’lerin neden gay oldukları da sorgulanamaz. Siz hiç düşündünüz mü neden heteroseksüel olduğunuzu? Böyle saçma bir soru olamaz. Can’ın etrafının kadınlarla kuşatılmış olmasının, babasını küçük yaşta kaybetmesinin bir etkisi yoktur eşcinsel olmasında. Nice arkadaşlarım ve ben gayet iyi aile ortamlarında büyümemize rağmen gay’iz. Demek ki, bununla bir alakası yok. (M.H)

İYİ DÜŞÜN CAN

Bir kaç yıl önce kariyer ve para yüzünden ailemi ve en yakın dostlarımı silecek kadar gözüm karardı. İstediğimi yapabilmek için onlardan uzaklaşabileceğimi düşündüm. Ama yanılmışım. Şimdi hayatın anlamının ailem ve arkadaşlarım olduğunu biliyorum. İyi düşünmeni tavsiye ederim Can. Bir arkadaşım, bu duygularından arınarak, bir kız arkadaş edindi ve şimdi nişanlı. Benim için geç ama sen de yapabilirsin...

AŞKIMI KARISININ YANINA YOLLADIM

Aman sakın evlenmesin! Dün gece, aşkımı karısının yanına gönderdim. Bir haftadır yalnızdı, yaz ya, karısı yazlıktaydı. Ne kadar mutluyduk, şahaneydi. Bakar mısınız halimize, iki erkek birbirimize deliler gibi aşığız. Ama onun karısı var ve hep ona gitmesi gerekiyor. Ne var ki onu sevmiyor. Dün gece onu uğurlarken, "Hep bırakıp giden ben oluyorum. Bir gün gitmeyeceğim. Hep seninle olacağım’’ dedi. Ben de o günlerin hayalini kuruyorum. Peki ama o kadına haksızlık değil mi bu?

3 ÇOCUKLU GAY AİLE

Yaklaşık bir yıldır Dallas’ta yaşıyorum. En yakın arkadaşım, 3 çocuklu gay bir ailenin yanında dadılık yapıyor. Çocukların babası, 27 yaşına kadar gayliği gizlemiş, Harvard’da master’ını bitirdikten sonra da dayanamayıp ailesine anlatmış. Önce itiraz, sonra kabul etmişler. O da gay sevgilisini ailesiyle tanıştırmış. Birlikte çocuk sahibi olmaya karar vermişler. Baba, kimliğini bilmediği ve kesinlikle öğrenmek istemediği bir kadının yumurtasını, laboratuvar ortamında kendi spermiyle dölleterek, kiralık annenin rahmine yerleştiriyor. Doğuran kadınla, çocukların hiçbir biyolojik bağı olmuyor. Bu gay çiftin 9 ay sonra 2’si kız, biri erkek üçüzleri oluyor. Spermi veren biyolojik babaya "Dad", sevgilisine "Papa" diyorlar. 2 sene boyunca, biyolojik baba işe gidiyor, sevgili evde oturup, bir anne gibi çocuklara bakıyor. Ondan sonra ilişkileri bozuluyor, ayrılmaya karar veriyorlar. Şu anda çocuklar, 15 günde bir "Papa"larının, geri kalan zamanda da "Dad"lerinin evinde kalıyorlar ve aralık ayında 6 yaşını bitirecekler. Ayrıldıktan sonra biyolojik baba, çocukları dadılarla büyütüyor. İşte benim en yakın arkadaşım, bu çocukların bir yıldır dadılığını yapıyor. Ben onlarla tanıştığımda yeni erkek sevgili ve çocuklar hep birlikte yaşıyorlardı. Ne kadar hoşgörülüyüm desem de, demek ki önyargım varmış ki, onları görünce şok yaşadım. Karşımda 2 tane çok yakışıklı ve hiç efemine olmayan genç adam duruyordu. Çocukların babası 41 yaşında ve çok hoş biri, sevgili de en az biyolojik baba kadar yakışıklı. Ve evde 3 tane sapsarı, mavi gözlü çocuk, bağrış çağrış kuduruyor. İki hafta önce, biyolojik baba, başka biriyle evlendi. Şimdi Hawai’de balayındalar. Evde hayatları şu şekilde: Gay çift işe gidiyor, çocuklara dadı bakıyor. Genç sevgili, her gece biyolojik babayla birlikte çocuklara kitap okuyor ve iyi geceler öpücüğü veriyor. En hoşuma giden de, çocukların arkadaşları yatıya geliyor ya da çocukların arkadaşlarının aileleri bu gay çiftle yemeğe çıkıyor. Komşularıyla komşuluk ilişkileri gayet iyi. Bütün sosyal ilişkileri son derece normal. Türkiye’yi bilemem ama dünyanın başka yerlerinde gay olup, mutlu bir yaşam sürdürenler var. (Güneş A.)

BİSEKSÜELLİĞİMLE GURUR DUYUYORUM

"Can ne yapsın?" röportajınızı okuyunca dehşete düşmemek mümkün değil. Çünkü röportajı yaptığınız kişi, eşcinsellik bilincinden yoksun bir gay. Üstelik homofobikliğini yenememiş. Baksanıza, daha homoseksüelitenin, doğuştan gelen bir olgu olduğundan bile haberi yok. Çok istese de heteroseksüel olamaz, çünkü homoseksüellik bir tercih değil, yönelimdir (Amerikan Psikiyatr Derneği, DSM4, 1973). Neden tepki duyduğumu soracak olursanız, yanıtım gayet basit: Ben bir biseksüelim ve biseksüelliğimle gurur duyuyorum. Cinsel kimliğiyle ilgili olarak "düzelmeyi", "tedavi edilmeyi" denemiş, kimliğiyle barışık olmayan ve azınlık olmaktan utanan insanları ise şiddetle kınıyorum. (Özhan.)

SENİNLE EVLENİRDİM



Ben herkesin doğru ya da yanlış kendi tercihlerini yaşamasından yanayım. Can kendi hayatını, doğrularını ve özgürlüğünü yaşamalı, kimseye hesap vermek zorunda olmamalı. Sevgili Can, dilediğin gibi yaşayabilmen için bir vitrin gerekiyorsa, seninle evlenirdim ama evli olmasaydım. En çok kendini sevmeni dilerim ve bencil olmanı... (Burcu.)

EVLİ BİR GAY SEVGİLİM VAR

Can kadar cesaretli olamadığımdan ve ailemi karşıma almak istemediğimden eşcinselliğimi gizli olarak yaşıyorum. Pek çok arkadaşım evlenmiş durumda ya da evlenmek üzere, ayrıca birkaç arkadaşım da bana kız arkadaş ayarlamak üzere seferber durumdalar. Ancak ben Can’ın en yakın arkadaşıyla düştüğü duruma düşmek istemediğim için, her şeyi saklamaya devam ediyorum. Üstelik, evli biriyle gizli bir ilişki yaşıyorum. İkimiz de birbirimizi deliler gibi seviyoruz ancak o Can’ın durumunda olup, 3 yıl önce evlenmeyi seçmiş biri. Benim ise kendi geleceğimle ilgili ne yapacağım konusunda şu an, en ufak bir fikrim yok. Ancak önümde 2 yol var: Ya yalnızlığı seçeceğim ama aileme gay olduğumu hiçbir zaman söylemeyeceğim ya da gelecek kaygısı ve ailevi baskılara boyun eğip evleneceğim ve gay’liğimi gizlice yaşamaya devam edeceğim. Bu durumda kandırmak zorunda kaldığım kişilere ailemden sonra bir de eşim ve eşimin ailesi eklenecek. Bu gerçekten çok zor bir karar ancak sanırım 4-5 yıl içinde ben de bu konuda seçimimi yapma noktasına geleceğim. (Cenk G.)
Yazarın Tüm Yazıları