Alya’nın birinci yaş günü yazısı ve çocuk hastalıkları profesörü Hilal Mocan röportajının ardından "Sen bu çocuk işine çok sardırdın?" diye mailer gelmişti. Benim de kafam karıştı, size sordum. "Fazla mı oldum?" diye. Yanıtlar yazı yayınlandığı andan itibaren yağmaya başladı.
Öldüm mutluluktan. İtiraf etmek zorundayım, "Evet çok sardırdın" diyenler de vardı. Ama azdı. Ve hemen hepsinin ortak özelliği, çocuksuz olmalarıydı. Onlar eski günlerin peşindeydi, haklı oldukları yanlar var. Ama bugün kendimi şımartacağım, "Hayır sardırmadın, devam, çocuğunla şahanesin!" diyenlerin mail’lerini yayınlayacağım. İstiyorum ki görün, hiçbir şeyden bir tane yok, her fikrin karşıtı da var. Bugün sıra onlarda. Yaşasın, Ayşe’nin çocuklu yazıları!
HAMİŞ: Siz bunların okurken, ben İstanbul’da dilim dışarıda, o röportaj bu röportaj koşturup duruyorum. Çantamı doldurup 48 saatte kızımın yanına döneceğim. Herkesi birden mutlu etmek kolay değil ne de olsa...
AYŞE KESİN HAMİLE
Ne zamandı bilmiyorum, çocuklardan ve bebeklerden o kadar değişik bahsediyordun ki, anneme "Ayşe, kesin hamile" dedim ve sen 2 hafta sonra hamile olduğunu açıkladın. Düşünsene, ben Alya’nın varlığını o dünyaya gelmeden hissetmişim. Onun maceralarını okuma hakkımı kim elimden alacakmış! (Deniz)
ÖZGÜR RUHUN ANNELİĞİNE DE YANSIYOR
6 senedir evliyim. Kesinlikle çocuk istemiyordum. Kocam bastırıyordu, ben "Hayır!" diyordum, "Yeryüzünde herkesin anne mi olması gerekiyor?" Ama sen doğumu, kızını, onunla olan özel ilişkini, paylaştıklarınızı, yaşadığınız komiklikleri anlatmaya başlayınca... İnanmayacaksın ama hayata dair planlarım değişti. Artık anne olmak istiyorum! Sen bana farklı bir annelik anlatıyorsun. İnsanı korkutmayan bir annelik. Özgür ruhun, anneliğine de yansıyor. O yüzden devam derim ben. (Solmaz R.)
KADINA BAK KIZINI YAZIP PARA KAZANIYOR
Hıçkırık tuttuğunda, emzirince geçeceğini, yaşadığım lohusalık sıkıntılarında yalnız olmadığımı ve daha bir çok şeyi seni takip ederken öğrendim. Önceleri "Kadına bak kızını, hayatını yazıp para kazanıyor" derken, "Şimdi iyi ki varsınız ve iyi ki doğurdunuz!" diyorum. (Hatice Y. Ç.)
İŞİN YAZMAK GÖREVİN ANNELİK
Sizin işiniz bu: Yazmak! En önemli göreviniz ise annelik! Hal böyle olunca, kızınızı yazmaktan daha doğal ne olabilir? Ben şahsen Alya’yı yürümesinden, okula başlayacağı güne, mezun olacağı günden, anne olacağı güne kadar inşallah, ikinizi bu köşede okumak istiyorum. (Devrim S.)
YAZDIKLARIN BANA YARDIMCI OLUYOR
Hayatımda ilk defa bir gazeteciye bebeği için tebrik yazmıştım. "O bir aşk çocuğu olacak ve bu her zaman gözlerinden anlaşılacak" demiştim. Ve eklemiştim: "Ben de 38’im ve hamile kalmaya çalışıyorum." Şu anda Allah’a şükürler olsun ki, 7 aylık dünya şekeri bir kızım var ve senin yazılarını hem büyük bir keyif hem de heyecanla okuyorum. Londra’da yaşıyorum. Bebeğim için her tür kitap ve danışman sınırsız etrafımda. Üstelik ailemde bir sürü bebek var. Ama ben senin yazdıklarını ayrı bir dikkatle okuyorum ve içinde yeni bir şeyler mutlaka buluyorum. Mesela, benim kızım bazen emziğe heyecanla saldırıyor. Ben hemen "Acaba Alya’nın emzik durumu nedir?" diyorum. "Acaba gece uyuma durumu nedir? Nasıl disipline etti? Etti mi? Hiç ’control crying’i denedi mi? Mamalarını nasıl hazırlıyor? Neyle başladı" falan filan. Bunları merak ediyorum çünkü senin benim ulaşamadığım bilgilere, o didikleyici halinle ulaşmış olabileceğini düşünüyorum. Ben Alya’nın durumu ile ilgili hep haberdar olmayı gerçekten istiyorum çünkü bana kendi çocuğumu yetiştirmem konusunda yardımcı oluyor. (İlknur)
HAYAT KRONOLOJİNİ BİLİYORUM
İyi bir takipçinim. Bütün hayat kronolojini biliyorum. Bence hangi konuyla ilgili yazmak istiyorsan, o konuda yaz. Çocuğunu, sevgilini mi yazmak istiyorsun, yaz. Ben yaşadıklarını ve hissettiklerini bu kadar dürüstçe yazdığın için seni okuyorum ve takip ediyorum. Bir de Hıncal. İnan, senelerdir takip ettiğim sadece ikinizsiniz. (Senem)
HEP BÖYLE KAL HEP BANA YAKIN
Biz senin kedini de, eski sevgilinle yaptığın Arjantin seyahatini de, anneni de, aileni de okuduk. Ve biz seni böyle sevdik. Seni zaten böyle okumayı isteyenler, merakla köşeni takip ediyor. Bugün Alya’yı yazmayıp ne zaman yazacaksın? Şu an da hamileliğin ilk 3 ayını birebir yazabiliyor musun? Hayır. Geçti, gitti. Canım babaannem, "Her şey zamanında güzeldir" derdi. Sen kimseye kulak asma. Biz sana bayıldığımız gibi yazılarını okumaya da bayılıyoruz. Biz bu şarkıya da bayılıyoruz: "Sen başkalarına benzeme sakın, hep böyle kal, hep bana yakın..." (Hülya)
SAYENDE BEBEĞİMİ DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM
Senin bebeğin sayesinde, ben de bebeğimi dört gözle bekliyorum. Yazdığın bütün yazıları merakla ve gözlerim dolarak okuyorum. Doğumda depresyona girersem korkmamam gerektiğini biliyorum. Senden o kadar şey öğrendim ki. (Nilay)
MÜMKÜNSE HİPOTİROİDE DE DEĞİN
Sizi bu konuda eleştirenlere soruyorum. Bir gün anne olduklarında da, böyle çocuk yazılarına karşı olabilecekler mi? Anne olmadan önce, çocukla ilgili her konuda atıp tutmak kolaydır! Yaz sen bizim için yaz Ayşecim. Hatta mümkünse, hipotiroit konusuna da değin. (Mutlu A.)
SEN UÇUK KAÇIK BİR ANNESİN
Siz birçok kadına ve anneye göre farklı düşünüyorsunuz. Özgür, uçuk kaçık, kendine has yaşıyorsunuz hayatınızı. Ve tabii anneliğinizi. Kızınızla yaşadığınız tecrübeler çok ilgimi çekiyor. Lütfen bizimle paylaşmaya devam edin. (Zuhal)
İNSANLAR FAYDALANSIN KISKANANLAR ÇATLASIN
Küçümsemek için söylemiyorum ama bir "örümcek türüne" yarım sayfa ayıracaksanız, çocuk yetiştirmekle ilgili konulara da biraz daha fazla sayıda yazı ayırabilirsiniz diye düşünüyorum. Fena mı yani Hilal Mocan gibi bir hekimi okumak? Bakın, çocuklarını asla ona muayeneye götüremeyecek insanlar var, bırakın onlar da faydalansınlar. Dergilerde ve televizyon programlarında bu konular ara sıra işleniyor ama sizin yaptığınız gibi olmuyor. (Canan Y.)
ONDAN BAHSETMEZSEN SIKILIYORUM
Bense, uzun süre Alya’dan bahsetmezsen sıkılıyorum! Ne yalan söyleyeyim, "Allah Allah... Bir hafta geçti, niye Alya’nın doğum gününü yazmadı?" diyorum. Bence aynen devam et. Hem amatör anneler neyi merak ediyorsa sen de onu merak ediyorsun ve elinin altında bizim ulaşamayacağımız kaynaklar var, hoop bize iletiyorsun. Ya da anneliğin hallerinde yalnız olmadığımızı hissettiriyorsun. Ben lohusalık depresyonumu atlatırken yanımda olanlardan biri de sen ve muzır meleğindi. Haaaayıııır! Sakın bizi bırakma Alya. (Ahu)
SENDE KENDİMİ GÖRÜYORUM
Doğalsın, benim için bu önemli. Samimisin. Ve artık bir anne olmana rağmen, hálá bir anne kuzususun. Ben de öyleyim. Sende kendimi görüyorum. Ben de senin gibi yurtdışında yaşıyorum. Bir de sen, çoklukla beni karamsarlığa iten haberlerin arasında içimi açıyorsun. Oh be diyorum, Ayşe var. Herkese kendini sevdirmen mümkün değil, boş ver onları. (Işık)
HEM SEVMİYORLAR HEM DE OKUYORLAR
Hem seni sevmiyorlar, hem de okuyorlar. Okurların mazoşistse, senin yapabileceğin bir şey yok. Yazmaya devam edersen, seni seveni de mazoşisti de memnun edersin! Yazan memnun, okuyan memnun, ne güzel. (Bora)
ASIL KIZINI YAZMAYINCA YADIRGIYORUM
Siz asıl kızınızla ilgili yazmayınca, başka konularda röportajlar yapınca, ben yadırgıyorum. "Bunu diğer gazeteciler de yapardı" diyorum. Doğru yoldasın. Türk basınında anne olup da, çocukları hakkında yazı yazan yazarların oranı çok düşük. Zaten herkes diğer konularda yazıyor. Sen ise her konuda yaz, Alya’yı da yaz. (Alara)
TAHRİKLERE CEVAP VERİYORSUN
Seni sevmeyenler yazılarını niye okuyorlar anlamış değilim. Bence tahriklere cevap veriyorsun ve insanların yazılarını yayınlıyorsun. Bu yüzden. Hoşlarına gidiyor. Ne kadar aykırı yazı yazarlarsa, o kadar sütununda yayınlanma şansları olduğunu düşünüyorlar. Bu arada bence herkes yeteri kadar politika yazıyor. Sen içimizden birisin. Neysen osun. Olduğun gibi, doğal yazıyorsun. (Burcu)
SİYASET VE FUTBOL ELEŞTİRİLERİ
Eminim şöyle diyorlardır, "Ayşe Arman da yazı mı yazıyor? O köşeyi salak salak şeyler işgal ediyor. Bana verseler, ne siyaset ne futbol eleştirileri yaparım o köşede!" Yani mesele bu: Kıskançlık. (Günseli G. L.)
KEŞKE 11 YIL ÖNCE YAYINLANSAYDI
11 yaşında bir kızım var, Hilal Mocan’la yaptığınız söyleşi, keşke onun doğum tarihinden önce yayınlanabilseydi. Bir sürü yanlışlığı yapmazdık. (Abdullah Ç.)
YILLARDIR BİZİM EVİN KIZI GİBİSİN
Yıllardır bizim evin kızı gibisin. Ben 53 yaşındayım. 27 yaşında bir oğlum, 24 yaşında bir kızım var. Sanki üçüncü çocuğum gibisin yıllardır. Biliyor musun, karnıbaharı senin sayende sevdim. O kadar güzel anlatmıştın ki, o küçücük ağaçları televizyon karşısında nasıl zevkle yediğini, o günden beri çiğ karnıbahar yer oldum. Tabii bu olay 15 sene önce falan olmuştu. Hani laf aramızda evleri, bir şeyleri devamlı değiştirdiğin dönemlerde! Sonra epilady’yi ilk senden duydum ve okudum. Bunlar hatırladıklarım. Şimdi ise torunum olmuş, benim "çılgın kızım" bir nebze olsa da durulmuş, bebişi ve sevgilisiyle mutlu mutlu yaşıyormuş. Bunları okuyup mutlu oluyorum. En güzeli de şimdi çok çok büyüyen çocuklarımın, küçüklüklerini anımsayıp o güzel günlere geri dönüyorum. Bütün ilişkilerin dejenere olduğu bugünlerde, senin gibi bir kadının, tası tarağı toplayıp kocasının yanına göçmesi, onun prensiplerine saygı duyması ve eviyle İstanbul arasında gide gele helak olması, bence çok takdire şayan. Sir takım embesillere örnek olmalı. Yani, ben seni seviyorum şekerim. Sana ve ailene sağlıklar diliyorum. Allah sizi nazardan korusun! (Gülay)