Boşanmış Babalar Platformu

Ailelerin parçalanması, çocukların iki arada bir derede kalması zaten yeteri kadar kötü ve acıklı bir durum.

Ama biz bu gerçekliğin şimdiye kadar genellikle kadınlar açısından dile getirilen zorluklarını duymaya alıştık. Hep çaresiz anneler konuştu. Daha doğrusu şikayet etti. Çocuklara el koyan, onları kaçıran, annelere göstermeyen, annelerini onlara kötüleyen hep babalardı. İlk defa tersten konuşan biriyle karşılaştık. En azından ben ilk defa böyle birine rastlıyorum: Boşanmış Babalar Platformu kurucusu Necil Beykont. O bir nevi mağdur durumda olan babaların temsilcisi. Nasıl bir mağduriyet bu? Anneleri tarafından kötülenmek, çocuklarıyla görüştürülmemek, çocuklarından uzaklaştırılmak, günden güne "Babacım" kelimesinin dağarcıklarından çıkması. Bunlar, yeni yeni duymaya başladığımız türden adamlar. Bunlar, "Çocuk annenindir" yargısına katılmayan adamlar. Bunlar, ortak velayetten ve "Çocuk hem /images/100/0x0/55ead199f018fbb8f898aee3annenin hem babanındır" kavramından söz edenler. Necil Beykont, Batı’da yaygın olarak kullanılan "Parental Alienation Syndrome" (PAS)- "Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu"nun (EYS) Türkiye’de de aynı ölçüde yaygınlık kazanması için çalışan, çabalayan biri. Babalar Günü’nde her ne kadar onun Babalar Günü kutlanmayacak olsa da, faklı bir babayla tanışın istedim.

Kendinizi hangi sıfatlarla tanımlarsınız?

- İnsanın kendini övmesi yakışık almaz, yermesi de inandırıcı olmaz. Ama şu kadarını söyleyebilirim: İyi bir insanım.

Peki babalığınız nasıldı?

- Pardon ama geçmiş zaman kipi kullanmamıza gerek yok. Çok çok iyi bir babaydım. Halen öyleyim. İddia ediyorum.

Siz bizim için neden önemlisiniz ki, karşımda duruyorsunuz?

- Karşınızda duruyorum çünkü ben bu ülkede daha önce olmayan bir hareketi başlatmaya çalışıyorum: Boşanmış Babalar Platformu.

O nedir öyle?

- Boşanma davam sürerken, baktım ki her şey benim ve kızımın aleyhine gelişiyor. 10 yaşındaki kızımla görüşmemiz, bir anda ayda 2 kez 4’er saatle kısıtlandı. Toplam 8 saat yani. Bu durum hukuk sistemimize göre normalmiş, bana göre değil. Ben çok etkilendim, çok ağladım, kızımı çok özledim, burnumda tüttü. Çok kötü günler geçirdim.

Peki ne yaptınız, eliniz kolunuz bağlı oturdunuz mu öyle?

- Hayır ama ne kadar uğraştıysam faydası olmadı, bir yıl boyunca ayda 8 saatten fazla görüşme hakkını elde edemedim. Kızımla yaz tatili yapabilme hakkını da alamadım. Tabii aradan bu kadar uzun süre geçince kızım da benden uzaklaştı. Gözlerime bakamıyordu. Benimle olduğu o "resmi" 4 saat boyunca o kadar tedirgindi ki, sürekli saate bakıyor, eve geç kalmaktan çok korkuyordu. Bana artık "Babacım" diyemez olmuştu. Cep telefonundan adım ve numaram silinmişti. Birkaç ay içinde babaannesine, halasına, kuzenlerine yani baba ailesinin tümüne son derece soğuk davranmaya başladı. Aramayı bırakın, hiçbirimizin telefonlarına cevap veremez hale geldi.

Hukukçulara danışmadınız mı?

- Danışmaz olur muyum? Hiçbirinden tatmin edici bir cevap alamadım. "Bizim kanunlarımıza, bizdeki sisteme göre yapılabilecek her şeyi yaptık. Bu kadar. Daha fazlasını yapamıyoruz" dediler. Pedagogların da sabır ve nezaketten başka tavsiye edecekleri bir şey yoktu. Önümde 2 seçenek vardı: Ya kendimi çaresiz hissedip teslim olacaktım ya da mücadele edecektim. Ben 2. şıkkı seçtim. N’apabilirim, diye araştırmaya başladım. Türkiye’de boşanmış babayla çocuğunun ilişkisi üzerine yazılmış kitaplar aradım, bulamadım. Pedagoglarla görüştüm, yurtdışı iş gezilerimde büyük kitapçıların arşivlerine girdim, amazon.com’da araştırmalar yaptım. Sonuçta, bir sürü İngilizce kitabım oldu. İnternette sadece bu konuyla ilgili yüz binlerce makale buldum. Ayrıca boşanan babaların hem kaynak başvurusu yapması, hem de dayanışmada bulunması için kurulmuş birçok web sitesi. Bizde ise böyle bir şey yoktu. Ben de kalktım, Boşanmış Babalar Platformu’nu kurdum.

Siz tam olarak neyin peşindesiniz?

- Batı’da "Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu" diye bir şey var, bunu duyurmanın peşindeyim. Ve çocuğun velayetinin apar topar anneye verilmesi her zaman doğru olmuyor. Bunun yanlış olduğunu gösteren çok sayıda örnek var ama bu örnekler bilinmiyor, duyulmuyor. Bunların duyulmasını sağlamak gerekiyor. Yine Batı’da ortak velayet uygulaması var, bunun da Türkiye’ye gelmesi, getirilmesi için çalışıyorum.

Siz boşanmış bir baba olarak, hangi konularda erkeklere eşitsiz davranıldığını düşünüyorsunuz?

- Boşandığı adama şu ya da bu nedenle kızgın olan, çocuk için babanın ne ifade ettiğini anlamayan bazı anneler var maalesef. Çocuğu babasız, babayı da çocuksuz bırakma seçeneği, bu annelerin iki dudağının arasında. Mahkeme bir anda, "Ayda 2 kez 4’er saat" diyebiliyor. Bu durumu düzeltmek de hiç kolay değil. Eşitsizlik şurada: Mahkeme, aylar boyu, annenin 7 gün-24 saat eli altında bulunan çocuğu çağırıp, "Evladım, sana ayda 2 kez 4’er saat babanla görüşmek yetiyor mu?" diye sorabiliyor. Ne bir psikolog, ne herhangi bir inceleme, hiçbir şey yok. Çocuk da ne yapsın, "Evet yetiyor" diyor. Başka ne diyebilir ki? Bu soruya başka türlü yanıt verme şansı var mı? Ben, bir çocuğun baba ihtiyacının ayda 8 saatle karşılanabileceğine inanmıyorum. Bu durumdaki bir çocuğa böyle bir soru sorulmasının sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bu bence birinci eşitsizlik. İkincisi de, babanın velayeti alabilmesi için şartlar açıkça belirlenmiş: Anne iffetsiz veya çocuğa bakamayacak durumda ise vesaire. Bunların hepsinin ispatı da babadan bekleniyor...

Ne yani çocuk annenin değil midir? Siz herkesin kabul ettiği bu yargıya karşı mı çıkıyorsunuz?

- O dediğiniz "herkes"in içinde ben yokum valla. Çocuk hem annenin hem de babanındır.

Sizce bütün erkekler, sizin kadar çocuklarına "annelik" yapabilmek için istekli midir?

- Ben çocuğuma annelikdeğil, babalık yapabilirim ancak. Babalık yapmamı engelleyen ne varsaonu aşmak istiyorum. Benim bütün derdim bu...

BENİM BABALAR GÜNÜM KUTLANMAYACAK MAALESEF

İnsanın kızı ona bir "yabancı" gibi davranırsa, bir baba ne hisseder? Nasıl bir üzüntüdür bu?


- Çok büyük bir üzüntüdür. Evladınızın çok ağır bir hastalığa yakalanmasında veya sakatlanmasında duyacağınız üzüntüye benzer. Çünkü size karşı olan "sevgi gözü" aniden kapanıyor. Kör oluyor yani. O gözün açılıp açılmayacağını da bilemiyorsunuz. Kahredici bir şey. Tarifsiz. Okuyorsunuz, okuyorsunuz, araştırıyorsunuz. "Açılması çok zor" diyor kitaplar. Umut arıyorsunuz. Sizi teselli etmeye çalışanlar, "Büyüyünce açılır o göz" diyebiliyorlar en fazla. Siz ise somut referans bulmaya çalışıyorsunuz. Açılan olmuş mu? Kaç yıl sürmüş? Baba ne yapmış da, açılmış o göz? "Filancanın çocuğu da, 18 yaşına gelince tekrar sevmeye başlamış babasını" tarzı hikayeler anlatıyorlar. Sakin, sabırlı, nazik olup, beklemenizi tavsiye ediyorlar. 2 yıl içinde bu üzüntüye de alışıyorsunuz. Daha az ağlıyorsunuz. Yakınlarınız "Kızın nasıl?" diye artık sormamaya başlıyorlar sizi üzmemek için. Siz bunu fark edip daha da çok üzülüyorsunuz. Ama işte, nice amansız hasta yakınının hayattan kopmadığı gibi siz de ölmüyorsunuz.

Şu anda kızınızla ilişkiniz nasıl?

- Telefonlarıma cevap vermiyor. Beni aramıyor. Kızımın gelişimi hakkında söz sahibi değilim. Derslerini, notlarını ancak okulundan, öğretmenlerinden öğrenebiliyorum. Onu uzaktan da olsa görebilmek için okuluna, spor salonuna gidiyorum. Resmi görüşme saatlerinde çoğunlukla görüşebiliyorum ama bana karşı çok soğuk tabii.

Babalar Günü’nde babalara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

- Var tabii. Gelip "Babacım" diye boynuna sarılacak çocuklarını çok sevsinler. Birlikte olabildikleri her anı doya doya yaşasınlar ve yaşatsınlar. Benim Babalar Günüm kutlanmayacak bugün maalesef. Hiçbir çocuk annesine veya babasına yabancılaştırılma tacizini hak etmiyor. Hangi nedenle olursa olsun, çocuğuna ulaşmaktan umudunu kesmiş, pes etmiş babaların da asla yılmamalarını rica ediyorum. Kendileri için değil, çocukları için yılmasınlar. Öncelikle çocuğunu babasından mahrum bırakmayı aklından bile geçirmeyen tüm anneleri, sonra da çocuklarını analı-babalı büyütmek isteyen tüm babaları kutluyorum.

BEN KİMİM?

Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu ve ABD’de yüksek lisans yapmış, 20 küsur yıl dış ticaret sektöründe profesyonel olarak çalışmış, eşini aldattığı mahkeme kararıyla hükme bağlanmış, 12 yaşında çok güzel bir kızı olan bir babayım...

EYS NEDİR?

Orijinali "Parental Alienation Syndrome" (PAS). Google’da 150.000, Yahoo’da ise 120.000 site çıkıyor bu konuda. Türkçe’ye "Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu" (EYS) olarak çevirebileceğimiz ve "Eski eşten intikam almak için, çocuğun o ebeveyne düşman edilmesi" olarak açıklayabileceğimiz, yani aslında bir nevi "çocuğun duygusal tacize uğratılması" olan bir durum. Dünyada ve Türkiye’de bir sürü çocuk bu sendromdan musdarip.

İDEAL ÇÖZÜM ORTAK VELAYET

Bizde çocuğun velayeti, tek ebeveyne veriliyor. Oysa Batı, bu uygulamaya karşı. Amerika’da 33 yıldır ortak velayet uygulaması var. Bu yöntemin çocuk gelişimi için en sağlıklısı olduğu bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Buna göre çocuk üzerinde her iki ebeveyn de söz sahibi oluyor. Birinin, çocuğu diğerinden soğutma şansı pek yok. Çocuğa analı-babalı büyüme şansı verilmiş oluyor yani. Bunun Türkiye’ye de gelmesini istiyorum.

EN BÜYÜK HAYALİM

Geniş kesimlerce tanınıp yaygınlaşabilirsek, platformumuzu keşfedip bize gelen sorulara ve sorunlara cevap verebilecek çocuk gelişim uzmanları, hukukçular, gönüllü olarak aramıza katılabilirse, EYS tacizi yasaklanırsa, bu tacizinin yaptırımları kanunlarımızda "net bir şekilde" yer alırsa, "ortak velayet" uygulaması Türkiye’de tartışılmaya başlanır, sonunda bizim kanunlarımıza da girerse, işte o zaman gerçekten faydalı bir şeyler yapmış olmanın huzurunu duyarım. En büyük hayalim bu.

Annesine resmen yalvardım oğlum bir gün daha kalsın diye ama nafile

KİŞİSEL NEFRET


Eşimden 1 sene önce boşandım. Mahkeme 2.5 yaşında kızımın velayetini, yaşı küçük diye annesine verdi. Annesinin anlayamadığım kişisel nefreti yüzünden, kızımı sadece pazar günleri saat 10 ile 6 arası görebiliyorum ve kahroluyorum. Yaşı küçük olduğu için belli bir uyku düzeni var, 2 saat parka götür, oyun oyna derken saat 4 oluyor ve uyku saati geçmiş bile oluyor, sonra uyutuyorum. 2 saat bazen 3 saat uyuyor, uyanır uyanmaz annesine götürüyorum, anne de saati geçirmişsek kızıyor. Dolayısıyla, çocuğumla buluştuğum zaman sürekli zamanla yarış halinde oluyorum. Çocuğum da ben de perişan halde kalıyoruz.

KIZIMI KAÇIRDI

Bizim boşanma davamız henüz devam ediyor. Evimiz İstanbul’da. Eşim, kızımı okulundan alıp bir gün ansızın Adana’ya götürmüş. Naklini de aldırmış okuldan. Kızımı görmek için okula gittiğimde bu haberi öğretmeninden aldım ve şoke oldum. Ben babayım ve henüz velayet ortak. Kızımı kaçıran anne için ne yapabilirim.

ÜSTELİK PSİKOLOG

Biz yurtdışında yaşıyoruz, gelinimiz torunumuzu alıp Türkiye’ye gitti, dönmesi gereken sürenin sonunda dönmedi. Bir de üstelik psikolog olacak. Babasını çok seven ve onunla güzel vakit geçiren bir çocuk da şimdi onu unutmak üzere. Babanın ailesi olarak bizler de burada bu acı duruma üzülmekten başka bir şey yapamıyoruz...

ÇOCUĞUMLA KALAMADIM

Saat 00.30 ve oğlum 2 saat önce gitti. Annesine resmen yalvardım, oğlumla bir gece beraber kalabilmek için. Ama nafile! Oğlumla bir geceyi bana çok gördü, aldı götürdü. Gözyaşlarımla baş başa kaldım. Ne olur bana bir akıl verin, acele edin elimden bir kaza çıkmadan.

ENGELLEDİLER

Boşanmış bir aileyiz, çocuğum annesi ve anneannesiyle birlikte yaşıyor. 11 yaşındaki oğlumu yatıya alıyor, kamp yapıyorduk, eğleniyorduk. Engellediler. Telefonda konuşuyorduk, engellediler. Sadece yasal günlerimde görüşmeliymişim. Oğlumu okul çıkışlarında veya sokakta oyun oynarken görmek için çırpınıyorum. Oğlum erkek modeli olmadan büyüyor, üzülüyorum.

BOŞANMIŞ BABA EYLEMLERİNDE BATI’DAN ÖRNEKLER

Kızı eşi tarafından Amerika’ya kaçırılan Mustafa Yılmaz, Kardak kayalığında eylem yaptı. Matthew O’Connor adlı bir baba, Justice 4 Fathers (Babalar için Adalet) adı altında örgüt kurdu. Bu örgütte boşanmış babalar, çocukları ile görüşmekte sınırlı haklara sahip oldukları için yıllardır inanılmaz bir mücadele veriyorlar. David Pyke, Noel Baba kimliğinde gidip kendini sarayın parmaklıklarına zincirledi. Geçen eylül ayında Buckingham Sarayı’nın balkonuna Batman kıyafetiyle tırmanan baba Jason Hatch, polisi 4 saat süreyle uğraştırdı, sonuçta 3 yıldır oğluyla kızını göremeyen babaya, çocuklarının müsameresini izleme izni verildi. Çocuklarını göremeyen babalar Lahey’de de Adliye Sarayı’nın tepesine tırmandılar. Bir diğeri Başbakan Tony Blair’e un çuvalı fırlattı. Kendilerini demiryollarının sinyalizasyon direklerine bağlayanlar, Londra’daki Milenyum Tekerleği’ne çıkanlar oldu. Darry Westell eylemini papaz cübbesiyle Londra’daki St. Paul Katedrali’ne tırmanarak gerçekleştirdi. İtalya’da 2 yıl önce eşi Enrica’dan boşanan ünlü tenor Andrea Bocelli, 2 oğluna çok sınırlı erişimi olduğu için, boşanan babalara hak sağlayacak bir yasa çıkarılması amacıyla kampanya başlattı. Yunanistan’da ayrıldığı eşlerine karşı çocukları üzerindeki haklarını savunan Boşanmış Babalar Derneği, Adalet Bakanlığı’na bu yönde bir paket sunup aylar sürecek eylemlerine başladı. Bu derneğin üye sayısı 1000. Amaçları, boşanmış babaların haklarını korumak. Yunan Adalet Bakanlığı’na ilettikleri talepler listesinde, çocuklarını babalarına düşman eden annelerin cezalandırılması, psikolojik tacize uğrayan kocanın eşi hakkında dava açma hakkına sahip olması gibi talepleri var.

UZMAN GÖRÜŞLERİ

Figen Samuray (Avukat)

BİZDE EVLİLİĞE İHANETİN BEDELİ ÇOCUĞUNDAN MAHRUM OLMAK

Kanunumuz, çocukların velayetinin kime bırakılacağı konusunda hakime çok geniş yetkiler tanımıştır. Hakim burada ağır bir manevi sorumluluk altındadır. Hakim kararı verirken bütünüyle çocuğun menfaatini düşünmekle yükümlüdür. Tarafların boşanma konusunda, kendi özel ilişkilerinde kusurlu olup olmadıkları ve yaşam koşulları bu kararda etken olmamalıdır. Örneğin eşini aldatarak boşanan diğer tarafa, çocuk velayeti verildiği çok ender görülmektedir. Bu kadın için de erkek için de geçerlidir. Sanki bir çeşit ceza verilmek istenmektedir. Uygulamada, "Evliliğe ihanetin bedeli, çocuğundan mahrum olmak" gibi algılanmaktadır. Oysa bu durumun yeni Medeni Kanunumuz’da dayanağı bulunmamaktadır. Eşiyle anlaşamayan veya başka birine aşık olup dürüstçe evliliği bitirme kararı alan bir tarafın, kötü bir eş olması, aynı zamanda kötü bir anne veya baba olmasını da gerektirmemektedir. Ancak taraflar, evliliğinin bitiminden çok sonra bile eski eşlerinin hayatlarına biri girerse çocuğu göstermemeyi ve velayet hakkını bir silah olarak kullanabilmektedirler.

Fehmi Hasanoğlu (Avukat)

BİR HUKUKÇU OLARAK ÜZGÜNÜM

Ortak Velayet konsepti, ilk olarak 1970’lerde ortaya çıktı ve 1973’de Indiana’da kabul edildi ve o günden beri Amerika’da 50 farklı eyalete yayıldı. Bu fikrin sloganı ise şu: "Eğer boşanmayı engelleyemiyorsanız çocuğunuzun tek ebeveyne ait velayetle büyümesini engelleyin." Bir hukukçu olarak üzgünüm ki Türk Medeni Kanunumuz’da boşandıktan sonra ortak velayet uygulaması yer almamaktadır. Oysa, çocuklarının her sorunlarında ve hayatlarının her devresinde yer almak isteyen ebeveynler, eşleriyle problemleri her ne olursa olsun çocuklarının yaşamlarında söz hakkına sahip olmak istemektedir. Bu da onların en doğal hakkı. Boşanmış Babalar Platformu gibi platformlar yardım çağrılarını ilgililere duyurarak kanunda bir değişiklik yapılmasına yardımcı olabilir.

SEDEF AKBAY (Çocuk ve Aile Psikoloğu)

EBEVEYNE YABANCILAŞMA SENDROMU

Bu sendrom genellikle velayet döneminde başlayan bir durumdur. Çocuk büyüdükçe de devam eder. Çocuk, bir ebeveyne karşı olumsuz duygu ve düşünceler içindedir. Anne ve babası arasında kalır. Bir taraf devamlı kötülendiğinden, düşman gösterildiğinden, yabancılaşma ister istemez devreye girer. Çocuk açısından son derece sağlıksız bir durum. Çok acı çeker. Sadece bu eziyetten ve sorumluluktan kurtulmak için diğer tarafı görmekten kaçınabilir. Bu durum süreklilik kazandığında, tedaviyi gerektiren sıkıntılar ortaya çıkar. Ve mutlaka profesyonel yardım almak gerekir.

AYŞİM İNCESULU (Çocuk Gelişim Uzmanı)

Sorunlu boşanmalarda çocuklar ne tür travmalar yaşıyor?

1. Öncelikle anne-baba arasında yaşanan sözel ve bazen fiziksel şiddet içeren davranışları yaşıyorlar. 2. Karşılıklı suçlamaları içeren tartışmalar sırasında "küçüktür, nasıl olsa anlamaz" ya da "ne yapalım o da anlasın babasının/ annesinin ne olduğunu" mantığı ile hiç sansürsüz konuşmaları dinleyip "kaydediyorlar". 3. Birbirinin zaaflarından yararlanma taktiği ile duygusal sömürü aracı olarak kullanılıyorlar ya da mahkemede en sevdiği anne/babasına karşı şahitlik etmek zorunda kalabiliyorlar. 4. "Polis zoru" ile yapılan ve karakollarda bitebilen gönülsüz görüşme rutinlerine muhatap olabiliyorlar. 5. Özel hayatlarının detaylarının konu-komşuya ve daha da kötüsü okul çevresine kadar uzaması sonucu sorgulamalara, tavır değişikliklerine, imalı konuşmalara katlanmak zorunda kalıyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları