Bizi havalara uçurun!

Haberin Devamı

Bizi havalara uçurun

DOWN Sendromu Derneği harika bir şey yapıyor.
Gerçekten harika.
Farkındalık yaratmak ve down sendromlu bireylere bir burs havuzu oluşturabilmek amacıyla, “Bizi Havalara Uçurun” diye bir kampanya gerçekleştiriyor.
Derneğin 5 kurucu üyesi var.
2’sinin çocuğu down sendromlu.
Gerçekten de, ne varsa kadınlarda var!
Otizmli çocukların annelerinde de gördüm bunu...
Kendi evlatlarından yola çıktıkları için, ne kadar zorluk çekildiğini onlar zaten iyi biliyorlar.
Farkındalık yaratmak için kolları sıvayıp, down sendromlu bireylere bağımsız yaşam olanakları sağlamaya çalışıyorlar.
Eğitim ve sağlık alanlarında burslar ve benzeri destekler bulunuyorlar...

Haberin Devamı

KAMPANYA YÜZÜ

Down sendromu, bir hastalık değil.
Doğuştan olan ve hiçbir zaman geçmeyecek genetik bir farklılık...
Down sendromlular da öğreniyor ama geç öğreniyor.
Üniversite okuyanları var, çok iyi yüzenleri var, tiyatro yapanları var...
Farklı konularda, farklı ilgili alanları ve becerileri var.
İşte Down Sendrom Derneği, bir sürü insandan kampanyalarının yüzü olmasını istedi.
Ben de onlardan biriyim.
Aklıma gelen diğer kampanya yüzlerini bir çırpıda sayayım...
Cem Hakko, Power FM Cenk&Erdem, DJ Funky, Faruk Süren, Gözde Kansu, Leyla Alaton, Mustafa Üstündağ, Menderes Samancılar, Nebahat Çehre, Özge Uzun, Saba Tümer...

BENİ UĞUR VE İREM ÇEKTİBizi havalara uçurun

Güzel olan şu, fotoğraflarımızı down sendromlu çocuklar çekti.
Benimkileri çeken Uğur ve İrem’di.
İkisi de birbirinden tatlıydı, çok eğlendik. Ben de evden Alya’nın şapkalarını getirmiştim, birlikte poz verdik.
Beni beyaz tişört ve “Bizi havalara uçurun” yazılı balonlarla çektiler. Fotoğraflar, farkındalık yaratmak için çeşitli mecralarda kullanılacak.
Slogan neden ‘havalara uçurun’?
Çünkü 23 Mart’ta, vapurla Boğaz’da gezecekler, hem Dünya Down Sendromlular Günü’nü kutlayacaklar, hem de “Bizi havalara uçurun” yazan balonları gökyüzüne bırakacaklar...
Ama tabii “Bizi havalara uçurun” aslında, “Bizim de mutlu olmamızı sağlayın” anlamına geliyor...
Yani eğitim bursu verin, iş imkânı sağlayın...
Çünkü down sendromlu bireyler de haklı olarak, okuyabilmek, çalışabilmek, üretebilmek ve kendi başlarına hayatlarını sürdürebilmek istiyorlar.
Proje, süper bir proje...
O stüdyodan ayrılırken kendimi çok mutlu hissettim.

Haberin Devamı

İŞ KOÇLUĞU YAPIYORLAR

Derneğin, destekleri hayat boyu sürüyor. Önce, bebeği down sendromlu annelere danışmanlık yapıyorlar. O çocuklar biraz büyüyünce, okula yerleştiriyorlar. Sonra bağımsız yaşam atölyeleri var. Çocuklar atölyelerde pek çok şey öğreniyor. Ayrıca iş koçluğu da yapıyorlar. Sonra da iş sahibi olmaları için uğraşıyorlar...

Alo ben Halil İbrahim Dinçdağ!


Bizi havalara uçurun

Zırrrrrrrrrrrrrr!
- Alo?
Ayşe, sen misin?
Evet.
Halil İbrahim Dinçdağ ben!
- Oooooo, sesini duyduğuma çok sevindim. Nerelerdesin, neler yapıyorsun?
Sorma, geçen yıl annemi kaybettim. O benim en büyük desteğimdi, ayağımın altındaki toprak kaydı...
- Çok üzüldüm, başın sağ olsun...
Ama onun dışında iyiyim. Haftada iki gün Nurcan Akad’ın Zete’sinde, iki gün de Karşı gazetede spor yazıyorum. İstanbul’dayım şu anda. Trabzon-İstanbul arası mekik dokuyorum. “Erkeklik Ofsayta Düşünce” diye bir kitabımız çıktı. Ben anlattım Milliyet gazetesinden Burcu Karakaş yazdı. GS Üniversitesi profesörlerinden Yasemin İnceoğlu’nun bir önsözü var. Girişte de, Bawer Çakır’ın futbolda homofobi ve benim olay üzerine yazdığı bir incelemesi...
- E çok iyi haberler bunlar, seni tebrik ediyorum! Federasyon’a dava ne oldu?
Devam ediyor. Son duruşma 4 Mart’ta. Biliyorsun, basına servis edilen haberler ve özel hayatı ihlalden tazminat davası açmış ve haklarımın iadesini istemiştim. Hakemlik için yaşımın geçip geçmemesi önemli değil. Ben hakkımı istiyorum. Peşini de bırakmayacağım, bu mahkemeden sonuç çıkmazsa FİFA’ya ve UEFA’ya kadar gideceğim...
- Bence de hakkını ara tabii...
Kazanacağımı umuyorum çünkü Futbol Federasyonu dışında kimse bana sırt çevirmedi. Beni hep hak mücadelesi veren biri olarak gördüler. Ben de Allah için işi magazinleştirmedim...
- Yazmamı ister misin bunları?
Çok sevinirim. Bir yeni gelişme de, iki tane özel lig var: “Efendi Lig” ve “Gazoz Lig”. Ben her ikisinde de hakemlik yapıyorum. Bu ligler, endüstriyel futbola karşı kurulmuş ligler. Çok keyifli ve eğlenceli ligler. Bugüne kadar da bir tek sorun yaşanmadı. Bir gün davet edeyim gel izle...
- Çok isterim. Ama uyarıyorum ben Fenerbahçe formamı giyer gelirim!!!

Yazarın Tüm Yazıları