Ben yunuslarla yüzdüm

Senin başına ne geliyorsa meraktan geliyor!

Yani neden her şeyi merak edersin? Neden tamam dersin. Bu da, eksik kalsaydı. Ama hayır, sen istedin. Sordular. Bayılırım dedin, ölürüm dedin. Sabahı zor ettin. Ve geldin. İşte havuz karşında. Onlar da içinde. Hazır ve nazır seni bekliyorlar: Alisia ve Suera.

Sen de salak salak onlara bakıyorsun...

- Hadi gir suya. Korkuyor musun yoksa?

- Yoo korkmuyorum. Da... Nasıl desem, biraz büyük görünüyorlar.

- Öyleler zaten. Her biri 180 kilo...

- Biri şey olmayacak değil mi? Birini ısırdıkları görülmemiş değil mi? Çok kocamanlar da.

- Saçmalama! Gireceksin suya. Dokunacaksın onlara. Ve acayip mutlu olacaksın.

- Madem buraya kadar geldik, kırmayayım sizi...

***

O koskoca havuza giriyorum.

Amma da soğukmuş su! 19 derece. Hemen yanıma geliyorlar. Aslında son derece sevimli görünüyorlar. Ama her şeyin bir ilki var hayatta. Biraz korkuyorum.

Yalan! Ben üç buçuk atıyorum.

Bismillah deyip, hafif tedirgin, sağ elimi uzatıp, dokunuyorum.

Aman Allahım bu nasıl bir tendir?

İpek desem değil. Parmaklarım, elimin altındaki canlının üzerinde hem kayıyor hem kaymıyor. Hem sert hem yumuşak. Bugüne kadar dokunduğum hiçbir şeye benzemiyor. Tarifi yok yani. Eşsiz, benzersiz.

Ve çok saçma, insanda alışkanlık yapıyor. Bir kez dokununca sürekli dokunmak istiyorsun. Sadece ellerinle değil, bütün bedeninle ona yakın olmak, değmek, sarılmak, öpmek, okşamak, bacaklarını dolamak...

Hatta mümkünse üstüne çıkmak.

İçimden bir şey yükseliyor!

Sevinç bunun adı, mutluluk bunun adı. İyi ki bu havuza girdim, iyi ki onlara bu kadar yakınım! Korkum tamamen geçiyor. Gülmeye, suda kıkırdamaya, hatta kahkahalar atmaya başlıyorum. Etraftaki insanları unutuyorum; herkes, her şey yok oluyor, dünyada onlar ve ben varız. Konuşuyorum: ‘‘Aşkım, bebeğim, bu nasıl bir güzelliktir, ben sizi neden daha önce keşfetmedim?’’ Ben resmen onları içime sokmak istiyorum, hatta eve götürmek. Ne olur ki, uçağa biner, gideriz. Havuz da yaptırırım, bir Rus bakıcı da tutarım, her gün 15 kilo istavrit de veririm. Bundan sonra da sadece onlar için çalışırım. Hayat boyu kazandığım, kazanacağım bütün parayı onlara harcarım. Gerekirse banka kredisi bile alırım. O kadar sevgi dolular ki, kedimle de iyi anlaşırlar. Tuhaf sesler çıkarıyorlar, onlar da benimle konuşuyor: ‘‘Mahzuru yoksa biz bu havuzda kalacağız, hayatımızdan memnunuz’’ diyorlar. Peki , hay hay siz nasıl isterseniz! O halde, ben sık sık gelir, sizi ziyaret ederim.

Pek çok canlı gıdısının okşanmasından hoşlanır. Kedim ölüyor mesela, hemen sırt üstü yatıyor, göbeğini açıyor. Belki onlar da sever. Deniyorum. A bayılıyorlar! Bakar mısın, şu Suera'ya, gıdısını okşayınca o koca cüssesiyle nasıl yan yatıyor. Suyun dışında kalan gözüyle bana nasıl şefkatli bakıyor. Beni daha çok sev, daha çok sev diyor. Gözlerini öpmek istiyorum. Oysa bugüne kadar sadece sevgilimin gözünü öpmek istiyordum! Tutmayın beni, mutluluktan ölmek istiyorum! Ben bu havuzdan asla çıkmak istemiyorum, onlardan ayrılmak istemiyorum. Sonra, birilerinin ‘‘Sırtındaki yüzgeci tut!’’ dediğini duyuyorum. Ve denileni yapıyorum.

İşte başlıyor...

Havuzun bir ucundan diğer ucuna yüzüyor, ben de onunla birlikte, dünyanın en acayip, en mutluluk veren şeyi bu, ama adı yüzmek değil, başka bir şey, o sanki uçuyor, suya bir girip bir çıkıyor, okyanuslardaki gibi...

Ve nasıl hızlı, nasıl estetik...

O sanki dans ediyor...

Mest oluyorum.

Bir daha, bir daha...

O yüzgeci hiç bırakmak istemiyorum.

Antalya'dan İstanbul'a kadar yüzelim. Ya da beni nereye götürmek istiyorsa oraya gidelim.

Hayatta aşık olabileceğim bir canlı daha bulduğumu fark ediyorum.

Yani erkeklerden ve kedilerden sonra...

Yunuslar.

Gerçekten olağanüstü onlar.

***

Yolunuz Antalya'ya düşerse Antalya BeachPark'a gidin. Düşmese de gidin, tamam mı? İçinde 84 farklı işletme ve 13 ayrı plaj var. Hani o Konyaaltı denilen yer var ya, orada. Ben çok şaşırdım çünkü Konyaaltı çok değişmiş. Bambaşka bir yer hale gelmiş. Neydi o eski hali? Şimdi öyle mi? Neyse işte, BeachPark'a gidin ve deyin ki, ‘‘Burada bir Dolpinland varmış. Ben yunuslarla yüzmek istiyorum!’’

Ama çok ucuz değil haberiniz olsun.

5 dakikası 60 dolar.

Fakat her şeye değiyor.

İnsan sevindirik oluyor.

Nasıl pozitif enerji doluyor.

Zaten yunuslar tüm dünyada boşuna terapi amaçlı kullanılmıyor.

Aslında ben siz yunuslar hakkında daha başka şeyler de anlatmak isterdim.

Ama biliyor musunuz, biraz sonra Suera ve Alicia gösteri yapacak, ben de onlara söz verdim, mutlaka gelip sizi izleyeceğim dedim, hadi bana eyvallah, sizi satıyorum, yunuslarıma gidiyorum...

(BeachPark'la ilgili bilgi almak için: 0212 292.25.80)
Yazarın Tüm Yazıları