Paylaş
Solo keman, solo kadın
Durum vahim.
Valahi ben uydurmuyorum.
Bugün bu sevimli ekte yayınlanan, Le Nouvel Observateur kaynaklı yazıdan aktarıyorum: ABD'nin New York eyaletinin Manhattan semtinde, her erkeğe beş kadın düşüyor, Fransa‘nın Paris kentinde ise her dört kadından biri yalnız yaşıyor. Yani arkadaşlar kabaca, yeryüzünün mevcut durumunda, erkek az, kadın fazla. Az erkekler, bu fazla kadınlara yetmedikleri için, her geçen gün kadınların hayatı daha bir zorlaşıyor.
Bu isabetli saptamayı Türkiye‘nin İstanbul şehrinde yaşayan bir çok kadının ağzından da duyabilmek mümkün:
- Şekerim ortalıkta doğru düzgün erkek yok!
*
Var aslında.
Ama iyileri kapılmış durumda.
Hepsi evli mübareklerin.
Birileri hep sizden önce davranmış.
Gözümüz yok, ama biz de insanız.
Geriye kalanlar söz konusu olduğunda...
Düşünsenize bir adam için dört kadın rekabet etmek zorunda.
Ayrıca unutmayın ki, bir kısmının da ‘‘steady’’ bir ilişkisi var. Yani süre gelen, devam eden. Araya girmek olmaz. Arkadaşımın aşkısın durumları! Ayrıca ‘‘sevimli domuzlar’’ bağlanmak istemiyorlar. Zaten her birinin sevgilileri hariç, üç alternatifleri daha var. Bir adet karısı ve sevgilisi olmayanların bir kısmı da sizinle değil, kendi cinsleriyle ilgileniyorlar.
Yazık.
Eeee?
En geriye kalanlar da zaten hiç kimsenin istemedikleri...
*
Bu durumda onlarla imkansız olduğunu bildiğiniz bir macera başlıyor.
Bu da, durup dururken sizi hayat muhasebesini yapmaya zorluyor:
A) Evli erkeklerden uzak dur. Eve gider unutur. Hem anneler, evli erkeklerle ilişkiye giren çocuklarına kızar. Günah! Yuva yıkanın, gün gelir kendi yuvası başına yıkılır.
B) Babasız çocuk doğurma. Sakın ha! Yaşadığın ilişkide, uzun vadeli planların için güvenebileceğin bir adam yoksa, uzun vadeli planları unut. Çocuk-mocuk-evlilik hayallerini acilen en üst rafa kaldır.
C) Çok şekerdirler (yani olabilirler ama) serserilerden de uzak dur. Yani kendini tamamiyle hayatın akışına bırakmış olanlardan. Onlar ‘‘ne istemediğimi biliyorum’’ derler ama ne istedikleri de şüpheledir. Kendileri bile bilmezler. Hep kendileriyle didişirler. Sürekli içerler. Geç yatarlar, geç kalkarlar. Spor yapmazlar. Senin hayat enerjini alıp kaçarlar. Ne işin var onlarla? Hem sen, gönül eğlendirilecek kızlardan değilsin!
D) Bir gecelik ilişkiler, platonik uzaktan sevmeler de sana göre işler değil.
Hedef yakın temas, uzun ilişki, güven, uzun vadeli planlar...
Bunlar sosyal çevren tarafından sana konulan sınırlandırmalar.
Ve bunlar, inanın doğanın erkek-kadın sayısına koyduğu sınırlandırmalar kadar belirleyici.
*
Ben size söylüyorum, zaten erkek yok diye, bir de sosyal çevreniz sizi kısıtlıyor, ihtimal dahilinde olanlar da hep daha önceden tanığınız birilerinin eski sevgilisi olmuş oluyor.
Sizi bilmem ama ben...
İstemem!
Onun eski karısıyla şimdi şununla beraber, şunun kocası şimdi bununla sevgili. Çok feci, çok feci. Herkes çaktırmadan birbirine değiyor, herkes kabile gibi sürüler halinde, dilim varmıyor yazmaya ama bir nevi ‘akraba evliliği’ yaşıyor.
Almayayım.
Ama alana da mani olmayalım.
Bununla da bitmiyor.
İnsanın kendi tercihleri de devreye giriyor:
Nedir onlar?
Geniş omuzlar/ Orta tüylü göğüs dekoltesi/ Gülünce kaybolan gözler/ Sarıdan açık şeffafa yakın beyaz ten (damarlar görünecek)/ Etkin kişilik/ Ne iri ne küçük, orta boy, kulak, burun ve diğer uzuvlar/ Bel ince ve kıvrak olacak/ Çalıştırılmış bir adet düz karın/ Normalden küçük bir popo.
Ayrıca...
Sadece ‘‘pin-up erkek’’ olması yetmeyecek!
Zeka/ Bilgi/ Ve hava da aranacak.
Gördüğünüz gibi kalender meşrebim...
Güzel, çirkin aramam!
*
Ama mümkünse, benim bilmediğim şeyleri bilecek.
Görmediğim yerleri görecek (saydım ben 28 ülke görmüşüm, 150 tane daha var!)/ 500 ila 1500 arasında kitap okumuş olacak (3000 tercih sebebidir)/ Hafiften ayaklı kütüphane olacak ama hiç öyle durmayacak/ Hafiften de feleğin çemberinden geçmiş olacak/ Mutlaka bir kere hayatında işten atılmış olacak/ Hayatta herşeyi sıfırladığı bir dönem yaşamış olacak/ Kesinlikle sekste başarısız olduğu zaman(lar) bulunacak/ Bunu kompleks yapmayacak, çekinmeden anlatacak/ Güçlü olacak ama gücünü göstermekten nefret edecek/ Asla cimri olmayacak, paraya önem vermeyecek ama mümkünse parası da olacak/ Küçük hediyeler alacak (düşünceli, zarif yani) ama büyük hediyeleri de ihmal etmeyecek/ Almadan vermek Allah‘a mahsus ama bir de vermesini bilecek/ Ne zaman teslim alacağını, ne zaman teslim olacağını kestirecek...
*
Eeee tabi.
Bunlar olmayınca ne oluyor? Doğru düzgün erkek bulamıyorsun.
Oysa gördüğünüz gibi, istediğimiz neredeyse bir HİÇ.
Kadere bakın ki, bu kadarını bile bulamıyoruz.
O zaman:
A) Yemek masanız bile olamıyor, sehpahalarda bir şeyler atıştırıyorsunuz.
B) Bir kediyle- köpekle yaşıyorsunuz.
C) Bir şey okumadan yemek yiyemiyor, tuvalete giremiyorsunuz.
D) Telefona yapışıyor, birilerini aramadan duramıyorsunuz.
E) Eski sevgiliyle aranızı hep iyi tutuyorsunuz.
F) Vizyondaki bütün filmleri seyretmiş oluyorsunuz.
G) İşiniz hayattaki en önemli şey haline geliyor.
Ve adınız ‘‘solo keman’’ gibi, ‘‘solo kadın’’a çıkıyor.
*
Oysa... Siz de çok güzel sesler çıkarıyorsunuz.
Ama kimse duymuyor!
Paylaş