Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Özgürlük üzerine

BİTMEZ tükenmez bir suçluluk duygum var...

Uzun bir tatile mi gittim mesela, geri dönünce bir süre ölene kadar çalışmam gerekiyor, sonra yan gelip yatabilirim.

Hani, aldığım paraya layık olmam gerekiyor ya!

Geçen hafta, vaziyet aynen buydu.

* * *

Dansçı, şarkıcı, siyasetçi, gazeteci hiç farketmez, tüm söyleşilere, kısacası yaptığım işe, önem verdiğim için de, söyleşi esnasında kaydettiğim kasetleri kendim çözüyorum.

Bunu sersemlik ve zaman kaybı olarak nitelendirenler çoğunlukta...

Umrumda değil!

Biri karşımda üç saat oturma zerafeti gösteriyorsa, benim de en azından ona saygı göstermem gerekiyor diye düşünüyorum.

* * *

Üç saat mi sohbet ettiniz, o işin eğlenceli kısmı!

Ama sonra, her kaseti çözmek için, konuştuğunuz sürenin iki katı kadar vakit harcamanız gerekiyor ki, kaset çözümü elinizde olsun.

Çok eğlenceli olduğunu söyleyemeyeceğim, bir tür Çin işkencesi.

Uzun lafın kısası, geçen hafta ben sadece işimle meşguldüm.

Kafamı bile kaldıramadım.

Kim ne yazmış kaçırdım!

* * *

Oysa, Sabah Gazetesi yazarlarından Ruhat Mengi'nin takipçisiyim.

Zaman zaman, katur kutur bulduğum olur, o ayrı...

Ama severim kendisini.

Geçen Salı günü ‘‘Bonnie and Clyde'ın evlilik sözleşmesi’’ başlıklı bir yazı yazmış. Evlilik fotoğraflarımızı beğendiğini belirtmiş, Zafer'le beni tebrik etmiş. Teşekkür ediyorum.

Yeni gelinler pek bir sevindirik oluyor, hoşuma gitti iltifatları.

* * *

Yazısının son bölümünde ise aşağıda okuyacağınız satırlar yer alıyor.

Peki ne oldu?

E-mail'imde, benim yerime bir okurumun kendisine verdiği bir yanıt vardı, ben de yayınlamayı uygun buldum.

Onlar tartışa dursunlar...

Bana müsaade.

Ben şimdi uçağa biniyorum.

Yeni bir röportaja gidiyorum da...

Menginin yazısı

İŞTE bir senaryo; güzel bir yaz gecesi, Zafer Bey, ‘‘özgür gün’’lerinden birini yaşıyor. Yanında başka bir ‘‘özgür hanım’’la, ‘‘özgürcesine’’ eğleniyor, ona sarılıyor, dans ediyor. Havana'da. O sırada içeri Ayşe giriyor. Zafer Bey onu görmesine rağmen, başını öbür tarafa çeviriyor. Hiç tanımıyor. Yanındaki hanım kıkırdıyor duruma. Ayşe'ye alaycı bakışlar fırlatarak eğilip öpüyor Zafer Bey'i. Veya bunun tam tersi, Ayşe eğleniyor olabilir...

Okurumun yanıtı

İNSANLARIN özgürlükten ne anladığına bir bakar mısınız...

Hadi, erkeklerin aklı, ne yazık ki, hep başka biryerlerinde; ‘‘özgürlük’’ dediğiniz zaman ille de bir başka kadınla birlite olma, yatma fırsatı olarak anlıyorlar.

Peki kadınlara ne demeli?

Ruhat Mengi'nin yazısını görmüşsünüzdür.

‘‘Evlilik sözleşmeniz’’deki, esprili olarak kaleme alınmış, üç gün özgürlüğe ve ‘‘rastlayınca birbirinize tanımama meselesi’’ne takıp, buradan dümdüz bir ‘‘cinsel özgürlük çıkarımı’’ yapmış.

Hey Allahım!

Demek ne türlü bir tutsaklık yaşıyorlar ki, evlilikleri içinde, ‘‘özgürlük’’ denilince hemen akıllarına bir başka erkekle/ kadınla yatabilme şansı, fırsatı geliyor.

Yahu kardeşim, siz suratınıza maskeler sürüp, en kendinizi bırakmış halinizle evde tek başına yayılmak istemez misiniz?

Evlenmeden önceki arkadaş grubunuzla zaman zaman biraya gelip aslında hayatınızda çok büyük bir değişiklik meydana gelmediği duygusunu diri tutmaya çalışmaz mısınız?

‘‘Kız kıza geyik yapmak’’ içinizden gelmez mi?

Hiç kadın arkadaşlarınızla kocanız olmadan bir araya gelmeyi özlemez misiniz?

Ama bunlar ‘‘özgürlük’’ sayılmıyor herhalde!

Söz konusu hanımlar demek ki, kocaları yanlarından bir gün ayrılsa bu ‘‘özgürlüklerini’’ farklı bir şekilde kullanacaklar.

Kafalarının geri planında yatan bu.

Neyse, bunlara aldırmıyorsunuz Allahtan.

Ama ben bu toplumun genel olarak bu kadar geri kalmış olmasına çok ama çok bozuluyorum. Sevgiler.

Yazarın Tüm Yazıları