Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Yalnızlar birbirini anlar!

Geçen Çarşamba yayımlanan, Sevda Karaca'yla ilgili olan yalnızlık yazısına bu kadar çok faks, e-mail geleceğini tahmin etmemiştim.

Amma yalnız insan varmış.

Bir çoğu da yalnızlığını anlatmaya hazırmış.

Ya da yalnızlığa başka bir gözle bakmaya...

Fazla gevezelik etmeyeyim.

Onların bir kısmını dinleyelim.

* * *

‘Etiler'deki huzurevinin yanındaki apartmanlardan birinde oturuyorum. Yürümeyi sevdiğim için de yolum sıkça Huzurevi civarından geçiyor. Kızımla beraber akşamüstleri onların da kullanımında olan parka gidiyoruz. Orada kalan insanlarla karşılaşıp, sohbet edip, selamlaşıyoruz. Kalanların büyük bir kısmı hayatın tadını dolu dolu çıkarmasını bilen insanlar.

Onları izlerken ileride yaşlanıp onlar gibi olacağım diye üzülmüyorum, aksine keşke ben de o yaşlarda o kadar sağlıklı olabilsem ve o şartlarda yaşayabilsem diyorum.

Onların birçoğu önlerinden akıp giden hayatı seyretmek yerine, hergün aynı saatte sokağımıza gelen Migros kamyonundan en muzur yiyecekleri alıyorlar.

Huzurevinde diyet isyenin hazırladığı yiyecekleri boşverip, odalarında gizlice yağda yumurta ve sucuk yapıp afiyetle yiyorlar.

Üstelik taze ekmek de banıyorlar yağına...

Mahalle berberine gidip en son model saçları kestiriyorlar.

Bahçelerinde sayamadığımız kadar çok kedi besliyorlar.

Parktaki çocuklara şeker vermeyi ihmal etmiyorlar.

Huzur içinde kahvelerini yudumlayıp, gençleri belki de kendi gençliklerini seyrediyorlar.

Hayat arkadaşlarıyla elele parkta dolaşıyorlar.

Kısacası hayatı dibine kadar yaşıyorlar.

Evlenmek, çoluk çocuğa karışmak korktuğunuz finali yok etmenin garantisi değil. En kötüsü yalnızlık da değil. En kötüsü bilmem kaç milyon insanın arasında insanın akıp giden hayattan soyutlanıp aksi bir ihtiyara dönüşmesi. Korkmanıza gerek yok, kedileri ve çocukça şeyleri seven bir insanın aksi bir ihtiyara dönüşmesi çok zor...

Hamiş: Akif Pirinççi'nin ‘‘Felidae’’ adlı Türkçeye Real tarafından 95'te çevrilen kitabı bende de var. Ukalalık diye söylemiyorum. Sevgiler.

(Füsun Çetinel)’’

Hamiş'e Hamiş

Etiler Huzurevi’ni anlatış biçiminize öldüm, bittim, bayıldım. Gözlemlerinizi kızınızla birlikte yaptığınızı da gözden kaçırmadım! Tanrı beni de sizi de aksi bir ihtiyar olmaktan korusun. Bu arada, Real Yayıncılık'tan yayımlanan ‘‘Felidae’’ korsandı, yasal olanı geçtiğimiz günlerde Güncel Yayıncılık'tan çıkanı.

Bir başka yalnızlık

‘‘Umutlarım: Ay sonunun çabucak gelmesi. Günün birinde, bana da sarı gül verilmesi. Daha onurlu bir yaşam. Kavgasız, kaygısız. Lanet olası paranın hesabını yapmadan.

Düşlerim: Sevgimi paylaştığım birinin omuzuna saatlerce yaslanmak. Tenimin tenine değmesi.

Çaresizliğim: Yalnızlığım. Farkedilmemem.

Karabasan gecelerim: Bedenimin uyarı ikazlarını tek başına bastırmam.

Sokaklar ve yağmurlar: Yaşadığım tüm olumsuzluklardan sıyrılmak. Gecenin bir yarısı çıkmak. Sokaklardan yürümek, yüremek (Üsküdar'dan Kuzguncuk'a doğru) deli gibi yağan yağmurda, tek başına olmak. Ve avazım çıktığı kadar bağırmak. Yeter, yalnızlığım yeter diye haykırmak. (Gülten Çakır)’’

Yazarın Tüm Yazıları