Paylaş
Mükemmel saçmalık
İnternet esprilerine işte çok iyi bir örnek.
Osman Bosna yollamış.
İnsan bu tür esprilerin İngilizcesini okuyunca aptal aptal gülüyor da, Türkçeye çevrilince ne oluyor bilmiyorum. Ben gerçi bayılıyorum. Yine de siz bu tür soğuk Amerikan esprileri yazmaktan vazgeç derseniz, vazgeçerim. Gerçi anlatmaya devam ederim. Size anlatmam olur biter.
Nasıl olsa ben sinirini bozacak başkalarını bulurum...
* * *
‘‘Mükemmel’’ bir kadın, ‘‘mükemmel’’ bir erkekle karşılaşmış.
Çok iyi anlaşmışlar.
‘‘Mükemmel’’ bir ilişki yaşamaya başlamışlar.
Ve derken ne yapmışlar?
İlişkilerini ‘‘mükemmel’’ bir şekilde resmileştirme kararı almışlar.
Ben katılamadım ama katılanlar anlattılar:
- Bildiğiniz gibi değil, düğünleri ‘‘mükemmel’’miş.
Tahmin edeceğiniz üzere, hayatları da aynen öyle ilerlemiş.
* * *
Kış aylarıymış, sanırım tam da yılbaşı akşamıymış.
Bu ‘‘mükemmel’’ çift, ‘‘mükemmel’’ arabalarıyla (Grand Caravan oluyor onun adı) ‘‘mükemmel’’ bir yolculuğa çıkmışlar.
Ah bir de ne görsünler!
O karda, kışta, yolun kenarında Noel Baba dikilip durmuyor mu?
Müthiş mutsuz.
Belli ki büyük bir sorunu var.
Ve elbette ki bizimkiler, ‘‘mükemmel’’ bir çift olarak hemen durmuşlar.
Noel Baba'nın yardımına koşmuşlar.
‘‘Mükemmellik’’ de bunu gerektirmez mi zaten?
* * *
Noel Baba, arabası ve morali bozulmuş bir halde, kara kara, çuvalındaki oyuncakları, yani birbirinden güzel armağanları, onu sabırsızlıkla bekleyen çocuklara nasıl ulaştıracağını düşünüyormuş.
Hatta otostop mu yapsam diye aklından geçiriyormuş.
‘‘Mükemmel’’ çift:
-Üzülmeye değmez Noel Baba, biz size yardım ederiz, lafı mı olur tabii ki, sizi dilediğiniz yere götürürüz’’ demişler.
Ve tekrar yola koyulmuşlar.
* * *
Ama yolda bir kaza olmuş.
Bu üçlüden sadece biri hayatta kalabilmiş.
Hayatta kalan, bilin bakalım kimmiş?
(Yanıtı bulabilmeniz için düşünmeniz gerekiyormuş!)
* * *
Yanıt aynen şöyleymiş:
Sadece ‘‘mükemmel’’ kadın sağ kalabilmiş.
Zaten gerçekte de var olan tek kendisiymiş!
Çünkü herkes bilirmiş ki, Noel Baba yok.
Aynen yeryüzünde hiç ‘‘mükemmel’’ bir erkek olmadığı, olamayacağı gibi... (Kadınlar hikayenin bu kısmında okumayı bırakır, hülyalı hülyalı bakar, dalıp uzaklara gidermiş, erkeklerse düşünmeye devam edermiş.)
* * *
Eğer Noel Baba ve ‘‘mükemmel’’ erkek zaten yok idiyse...
Peki o zaman arabayı kim kullanıyordu derlermiş.
Kazanın olmasından belli...
Zaten kimin kullandığı diye de eklerlermiş!
Derin fıkra
Pek çoğunuz, bu derin fıkrayı biliyorsunuzdur. Ben yine de yazayım dedim. Hem belki TC sınırları içinde bilmeyen üç beş kişi kalmıştır, belli mi olur. Birileri fıkra anlatırken, nezaketten sonuna kadar dinlenir ya, bilmem anlatabiliyor muyum, aynı inceliği sizden de bekliyorum. Çünkü minik kuşun hikayesi benim favori fıkralarımdan biri.
Tezer Öner yollamış.
Teşekkür ediyor, devamını bekliyorum.
* * *
Aynen bugün gibi.
Havalar çok soğukmuş.
İnsanın poposu donuyormuş.
‘‘Minik kuş’’un da.
- Ben buralarda kalmalıyım, soğuklara dayanmalıyım. Güney'e göç etmemeliyim diyormuş.
Yani inat ediyormuş.
N'olmuş?
Olan olmuş.
Bir gün uçarken kanatları donmuş.
Küt diye bizim ‘‘minik kuş’’ kendisini yerde bulmuş.
* * *
Otlamakta olan ‘‘büyük inek’’ de onun üzerine pislememiş mi?
Pislemiş.
‘‘Minik kuş’’ tam da artık:
- Mahvoldum ben, öleceğim artık diye düşünürken...
Taze gübrenin etkisiyle birden ısınmış ve donarak ölmekten kurtulmuş.
Çok sevinmiş bu işe ‘‘minik kuş’’.
* * *
O kadar sevinmiş ki.
Şarkı söylemeye başlamış.
Ama tam o sırada, benim kedimden tombul olmasın, bir ‘‘şişman kedi’’ bizim ‘‘minik kuş’’un şarkı söyleyen sesini duymuş, yavaşça gelmiş.
Gübreyi eşelemiş.
Ve...
‘‘Minik kuş’’u keşfetmiş!
Gerisini tahmin etmek kolay:
Bir güzel mideye indirmiş.
BU HİKAYEDEN ÇIKARILACAK SONUÇLAR
1. Tepenize pisleyen herkes düşmanınız olmak zorunda değil.
2. Sizi pisliğin içinden çıkaran herkes de dostunuz değil.
3. Ama eğer pisliğin içinde rahat ve mutluysanız, gözünüzü seveyim, sesinizi çıkarmayın!
Paylaş