Naomi'nin tek kusuruO ‘‘kadın’’ değil.Kadın olan bizleriz.Çünkü bizler normaliz. Bizler, ‘‘kusur’’ları olan kişileriz.*Di mi ama... Birimizin kalçası büyüktür, memesi küçük. Bir diğerimizin bedeninin üst kısmı, alt kısmından uzundur. Hatta, biz Türk kadınları için hafif ‘‘armut’’ durumları söz konusudur. Basenlerimiz ve kalçalarımız geniştir. Aşağılara doğru incelir, ‘‘ters armut’’ haline gelir.*Hadi, ırksal özellikler bir yana... İnsan olanın mutlaka görünen bir ‘‘defo’’su vardır. Ya burnu olması gerekenden büyüktür ya da kulakları. Ne bilim herşeyi ‘‘iyi’’dir de, bu sefer de ağız küçük, dudaklar incedir. Yüz ‘‘güzel’’ mi, idare eder mi? O zaman, beden de bir ‘‘sorun’’ vardır. Bacaklar uzun olsa da, sıkı dursa da; hareket ettikçe hafif sallanır, çünkü kadın bacağı denilen şey sallanır. Kalça güzel olsa da, şeklen bir ‘‘sorun’’u vardır. Bir açıdan, mesela yüzüstü yatmış haliyle bir kadın kalçası güzel görünür de, ayağa kalktığında durum aniden değişir.Yani mutlaka bir şey vardır. Olmalıdır. Olması, insanda ‘‘inandırıcılık’’ hissini arttırır. *Tüm bunları kafaya takmak, sorun gibi algılamak gerekmeyebilir ama incelemeye başladığınızda, yani insan denilen yaratığın kadın kısmını... Aksi mümkün değil, mutlaka bir şey bulursunuz.Elbette ki ‘‘iç organları’’, ‘‘ruhu’’ ve ‘‘kalbi’’ gibi bir defile esnasında gözlenemeyecek unsurlarını bir yana bırakarak! Herhangi bir yere bırakamayacağımız kusurlarımız hep görünür:Ya ikinci ayak parmağı uzundur. Ayaklar büyük durur. Ya da küçüktür. Bilekler kalın durur. Boyla orantısı bozulur. Omuzlar dardır. Olmadı mı, o zaman fazlaca geniştir, sizi dövebilecek gibi gelir. Ne bilim, saç azdır. Ya da gözler birbirine haddinden fazla yakındır. Gülümseme çarpıktır. Bakışlar utangaçtır. Ya da ten rengi bir tuhaftır.Tutmadı mı?Maksat tutturmaksa...Yeryüzünde bir iki kadın dışında...Mutlaka tutturabileceğiniz olumsuz bir özellik bulursunuz.*Ancaaak...Takacak herhangi bir kulp bulamadığınız bir kadınla karşılaşırsanız ne olacak? Böyle bir şeyle çok sık karşılaşılmaz elbette. Yeryüzünde bir iki tane var onlardan. Zeki Triko'nun Cannes defilesi gibi biri size de denk geldiğinde ilk şoku atlatıp, düşünce kabiliyetinizi yeniden elde ettiğinizde yapmanız gereken şey: Onun asla bir ‘‘kadın’’ olamayacağını söyleyip, işin içinden çıkmaktır.Aynen benim yapacağım gibi.Siz de öyle yapmalısınız.Neden mi?a) Şoka girdiğiniz içinb) Yanlışlığın nerede (siz de mi onda mı?) olduğunu sorgulamaya başladığınız içinc) Böyle hissedince kendinizi daha iyi hissedeceğiniz içind) Böyle hissetmenin ruh sağlığınıza daha iyi geleceği içine) Çünkü aksi takdirde tüm kadın ırkının mevcut durumu ve projektif geleceği tehlikeye gireceği için!En iyisi onu saflara almamaktır.‘‘Kadın’’ saymamaktır.Ayrı bir yaratık muamelesi yapmaktır.Kendimizi telef edeceğimize onu dışlayıp pembe pancurlu hayatımıza devam etmektir.*Demek istiyorum ki, bu Naomi denilen ‘‘şey’’ sizler gibi, benim gibi ve yeryüzündeki diğer kadınlar gibi değil. Gelin bunu kabullenelim. Ve ‘‘çıtamızı’’ asla erişemeyeceğimiz bir güzelliğe doğru yükseltmeyelim. Onun ‘‘çıta’’sı, o kadar yüksek ki, o kadınsa biz değiliz. Biz kadınsak o ne?Allah belamı versin o bir ‘‘yaratık’’. Hem de tuhaf bir ‘‘yaratık’’.İnsan da ‘‘inandırıcılık’’ hissi uyandırmıyor.O kadar güzel de, kusursuz da olunmaz ki!O kadar da ‘‘çizilmiş’’ gibi durulmaz ki!Manara da dünyanın en güzel kadınlarını çizer ama hepsi ‘‘kadın’’dır, mükemmele en yakın kadınlardır onlar. Ve onlar bir çizgi romancının elinden çıkmışlardır. Real değildir. Hayalidir.Peki Naomi kimin elinden çıkmıştır?*Çok haklısınız dünya bu meseleleri aştı...Kimse, derisinin, teninin rengiyle değerlendirilmiyor. Bu yüzden güzel ya da çirkin bulunmuyor. Ama ben koyu tenli ne adamlardan, ne de kadınlardan çok hoşlanmam. Zeki Triko'nun Cannes'da gerçekleşen defilesine giderken, Noami'yi bu noktadan yakalayıp, kendi küçük beynimde küçük düşürebileceğimi düşünüyordum.Yanılmışım ki ne yanılmışım.Teslim oluyorum, o kadına hiç bir kulp takılamaz. Sadece kadın olmadığı söylenebilir.Podyuma ilk çıktığında, ‘‘Bu insan değil, olsa olsa türünü bilmediğim inanılmaz güzel bir hayvan!’’ diye düşündüm. Bunu kadına hakaret etmek için söylemiyorum aksine öyle güzel hayvanlar vardır ki, başkadır, bildiğiniz tüm kodları dışında davranır. Başka bakar, başka yürür. Bu kadın resmen öyle. O bir yaratık. O bir uzaylı. O bir hayvan. Bizim kodlarımızın dışında hayran olunacak ne varsa Naomi o. Kanının bile yeşil aktığını düşünüyorum artık. Yani onunla sohbet edilmez, sevişilemez, aşk filan yaşanamaz ama seyredilir, izlenir ve Allah neler yaratmış denilebilir.Yaratırken nelere dikkat etmiş denilebilir.İnanılır gibi değil.Yüzünün bir tarafı henüz el değmemiş bir kız çocuğu kadar masum, temiz, utangaç, çekingen, tedirgin...Öbür tarafı hiç bir ölçüye sığmayacak kadar seksi, kirli, arsız, agresif, cesur, problemli, acımasız...O yaratığın formülü bu.O yaratığın bedeninin formülü bu.O yaratığın bedeniyle kazandığı başarının formülü bu.Ama onun için çok üzgünüm:Kadın değil!*Hamiş: Bu yazıyı yazmasaydım ben bu gece rahat uyku uyuyamazdım.