Prezantabl olmak çok pahalıEvvel eski bu böyleydi...İşe alınan kadınlarda her şey (eğitim, deneyim, uzmanlaşma, sinir krizinin eşiğindeki kadınlardan olmama, yani nörotik hallerini işe gelmeden evde bırakma, tercihen çoluk çocuksuz olma ve elbette ki çok sık hamile kalmama! vs) bir yana, bir de ‘‘prezantabl’’ olmaları istenirdi.Hala da istenir...İş ilanlarında bile rastlarsınız ‘‘Prezantabl yönetici sekreteri, prezantabl müşteri temsilcisi’’ filan falan aranıyor. Prezantabl olmak sihirli kelimeydi.Hala da öyledir.* * *Evvel eski bu böyleydi...Prezantabl, kelimesi dilimize Fransızca'dan (presantable) geçmişti.Şişko ve kırmızı (midesinde 160 bin kelime ve tanımı barındıran) Mr. Redhouse bakın bu sihirli kelimeyi nasıl tanımlıyor: - takdim olunabilirlik, düzgün görünüşlü olmakHiç bir işverenin Mr. Redhouse'a itiraz edebileceğini zannetmiyorum. Elbette ki, kendi bünyelerinde çalışan insanların ‘‘prezantabl’’ olmalarını isterler.Öyle değil mi?Elaleme tanıştırırken, ‘‘İşte bu da, bilmem ne hanım, bizim pazarlama departman sorumlumuz’’ ya da ‘‘Bizimle yeni çalışmaya başlayan insan kaynakları elemanımızla da tanıştırayım sizi’’ derken, söz konusu kadının eteğinin bir tarafının sökük olmasını, eskimiş, topuğu erimiş pabuçlarla ve dipleri on iki santim çıkmış saçlarla ortalıkta dolaşmasını doğal olarak istemezler!* * *Evvel eski bu prezantabl olma konusunda...Çok hassas olduğunu, bizzat benim bildiğim, patronlar var. Resmen işe alıp, almama konusudur bu mesele. Onlar için mesela çok önemlidir, ne marka bot giydiğiniz...Sorarlar hemen:- Cat mi yoksa Camel mi bu ayağındakiler?Yaptığınız iş dışında, bir de yeniliklerden, trendlerden, yeni ceket renklerinden, kumaş türlerinden, yani ‘‘up to date’’ olan her şeyden haberdar olmanızı isterler.Hatta, sadece düzgün görünüşlü olmanızı beklemezler, bir de düzgün insanlarla, düzgün yerlere gitmenizi umut ederler.- Hafta sonları nerelere gidiyorsunuz?Birkaç adam gibi yer (restoran, kulüp) saymanız sizin açınızdan hayırlı olur. Bu prezantabl'lık aslında derin mesele. Mesela düzgün evlerde oturmanızı da isterler. Yani şimdi suyu sürekli kesilen bir evde oturduğunuz takdirde, yağlı saçlarla işe gelmek gibi bir durum hasıl olabilir. Bu hiç iyi değil. Bir kere çağdaş ve medeni değil! Sonra, eğer nemli bir dairede yaşıyorsanız, giydiğiniz her şey rutubet kokabilir. Olmadı. Gördüğünüz gibi, sadece işteki veriminiz ve düzgün giyinip giyinmediğiniz değil, hangi semtte, nasıl bir evde yaşadığınız, nasıl ve kimlerle görüştüğünüz, nerelere gittiğiniz de prezantabl olmanızla ilintili ve en az o kadar önemlidir.- Biraz sokaklara çık dolaş, kokteyllere açılışlara git, yeni insanlara tanış derler.Doğal olarak, çalıştığınız yeri temsilen gittiğiniz yerlere de abuk sabuk kıyafetlerle gidemezsiniz, üstünüze başınıza, saçınıza, ayağınıza dikkat etmeye, yani o sihirli sözcüğün tanımladığı her şeyi yerine getirmeye özen gösterirsiniz.İyi de...Prezantabl olmak denilen ne kadar pahalı bir şeydir...Neye, kaça patlar onlar bilirler mi!* * *Evvel eski böyle değildim...Ama mesela şu anda çok prezantablım! Ayağımda Harley Davidson botlar var. Ama kaç para olduğunu ve benim o paraları nereden nasıl buluşturduğumu ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Biri sorsun diye bekliyorum, ‘‘Ne Cat, ne Camel. Harley, Harley!’’ diye ortalığa atlayacağım...Saçım da prezantabl sayılır. Ee tabii prezantabl olmak kolay ve ucuz değil, bu rengi tutturabilen kuaförler de çok değil, onlara da çok para ödemek gerekiyor. Sonra da ‘‘Peki ben bu ayı nasıl geçireceğim’’ diye düşünmek!Prezantabl bir evde oturabilmek için, prezantabl kiralar ödemek gerekiyor. Unuttum bir de aidatlar! Sadece aidatımın her ay, yüz milyonun yarısı olduğu düşünülürse, ben ruhen nasıl prezantabl olurum da, prezantabl yazılar yazarım, size sorarım...Biliyorsunuz değil mi, prezantabl kitaplar okuyabilmek, prezantabl yerlere gidebilmek, prezantabl yemekler yiyebilmek için prezantabl paralar ödemek gerekiyor.Peki, benim prezantabl sevgilimin suçu ne?Niye her şeyi o ödüyor!Bu gidişle o kaçacak ve ben prezantabl koca bulma şansımı, bütün bunları da açık ve seçik yazdığım için tamamen kaçıracağım!* * *Evvel eski ben böyle düşünmezdim...‘‘Kötü kızlar’’ beni doldurdu.Yani, prezantbal bir karikatür (Ramize Erer/ Radikal) bu yazıyı yazmama sebep oldu.Yani Ramize kötü.Ben iyiyiyim!Bakar mısınız şunun güzelliğine ve gerçekliğine. Kötü kız karikatürde aynen şöyle diyor:- Bak patron! Şu el kadar çorap, nereyse benim bir aylığım! Daha bunun donuydu, sütyeniydi... Zam istiyorum.Ve prezantabl patron düşünüyor:- Bugüne kadar gergin suratlarla gelip patates, soğan fiyatlarından ekmeğe gelen zamlardan bahsedip içimi kararttılar. Oh be! Gözüm, gönlüm açıldı. Yaptım bu kıza zammı!* * *Evvel eski böyle değildi...Saks mavisi iç çamaşırlar da bu kadar ‘‘in’’ değildi.Geçen gün Marks & Spencer'da keşfettim.Bu bir yenilik. Trendse trend...Üzerine sosyolojik bir yazı bile yazılabilir. Çünkü söz konusu olan bir de üzerine giyilen erkek pijamalarını (ya da sabahları onların evinden aşırdığımız gömlekleri!) hatırlatan, o esprideki çubuklu (saks mavisi-beyaz) gecelik-gömlekler.Ah bir bilseniz, ne güzeller!Gerçi çok prezantabl ama...Yanına yaklaşılmıyor, çok pahalı!Hem zaten işte giyer miyim, giymez miyim...Onu da henüz bilmiyorum!Bildiğim tek şey, biz kadınların prezantabl olmamızı isteyen patronların, bu prezantbl'lık denilen şeyin, kesinlikle kaç paraya patladığının farkında olmadıkları...HAMİŞ: Bu yazıdan rica ederim, yine iç çamaşırının rengini yazdı gibi derin mesajlar çıkarmayın! Ya da saks mavisi don sütyen almak için maaşının artmasını istiyor. Çünkü doğru değil. Çünkü ben sadece saks mavisiyle yetinmek istemiyorum. Diyorum ya Marks & Spencer'da gördüm, bir de çok güzel bordolor, vişne çürükleri, açık ve koyu kahve tonları var. Bir de kadife gibi bir kumaşın türevleri. Sonra o güzelim satenler. Sonra yeni jartiyer çorapları gelmiş. Sonra... Trend bunlar trend! İnsanın aklı kalıyor. Prezantabl olmak için için değil sadece... Treni kaçırır gibi ‘‘trend’’i kaçırmamak için bunlardan edinmek gerekiyor!