Alya da düğünlerine gitti. Güzel bir yaz düğünüydü. Alya arkadaşı Pırıl ile çıplak ayak çimlerde dans etti. Bando da, ortalıkta koşturup duruyordu. Kız bizden, bizim oralı. Adanalı. Sırf bu özelliğiyle bile Ahmet’i güldürüyor, bu da benim çok hoşuma gidiyor. İlksen, Boğaziçi mezunu, Üsküdar SEV İlköğretim Okulu’nda İngilizce öğretmeni. Çok güzel, çok doğal, çok yalın bir kadın. Ahmet’in özelliklerini sayarken de çok sık kullanacağımız kelimeler bunlar. O yüzden birlikte olduklarında doğal bir uyum çıkıyor ortaya: Tencere-kapak.
Hayatınızın aşkı ile nerede, nasıl tanıştınız?- Bir partide.
Onun nesine vuruldunuz?- Duruşuna, etkileyici bakışlarına ve konuşmasına...
İlk görüşte aşk mıydı, yoksa zamanla mı serpildi, büyüdü?- İlk görüşte müthiş bir etkilenme, titretici bir heyecan ve zaman içinde serpilen, katlanarak büyüyen aşk, sevgi ve tarif edilemeyecek pek çok duygu daha.
Sizden bu kadar büyük olması, sizde nasıl bir duygu uyandırdı?- Hayranlık ki, hálá devam ediyor. Ve heyecan o da hálá devam. Düşünmeden bıraktım kendimi hayatın akışına ve kalbimin sesine. Hesapsız kitapsız. Hálá büyük bir içtenlik ve mutlulukla,
"İyi ki yapmışım!" diyorum. Aferin bana! İyi ki aldırmamışım genel geçer laflara, sözlere ve kurallara. Hayatımın aşkıydı ve bu aşkın peşine düşmek, benim için bir tür meydan okumaydı. Evet, aramızda bir yaşanmışlık ve bilgi birikimi farkı var, ben 20 küsur yaş küçüğüm ama bu aynı zamanda bir şans. Her gün, her an öğreniyorum ondan. Ahmet’in bana katkısı, kelimelerle anlatılamayacak kadar çok.
İyi de, yaş farkı hiç mi zorluk yaratmıyor? - Hayır hiç. Neden yaratsın? Ahmet yaşsız bir adam. Ben de onun gibi olmak istiyorum. Onun gibi yaşsız ve olgun. Her yaştan insanla iletişim kurabilen, şen şakrak biri olmak istiyorum.
İlişki başlarken ana motif neydi? Şimdi ne? - Önce heyecan duyduk. Tek taraflı olmadığını fark ettik. Birbirimizden keyif aldık, mutluluk duyduk. İyi ve güzel vakit geçirdik. Birbirimizden beslendik. Çok şükür ki hálá öyle. Ama zaman içinde, daha derin ve yoğun hislerle birbirimize bağlandık.
Seks bu ilişkinin neresinde? Hangi ölçüde, hangi ağırlıkta?- Tabii ki merkezinde! Onsuz hiçbir şey olmaz. Ne başlar, ne devam eder.
Tutku, şefkat, şehvet, arkadaşlık, hayranlık, öğrenme, eğlenme, aşk, sevgi... Büyükten küçüğe sıralayın.- Aşk, sevgi, şehvet, şefkat, tutku, hayranlık, öğrenme, eğlenme, arkadaşlık...
Birlikte olduğunuz adam, herkesin sevgilisi olan birinin eski kocasıydı. Bu, gurur verici bir şey mi, yoksa hatırlamak istemediğiniz bir şey mi?- Tartışılmaz biçimde gurur verici...
"Vay be ne kadınım, Sezen’le evlenmiş biri benimle evlendi. Demek ki, ben de onun kadar müthiş bir kadınım" diye geçirdiniz mi aklınızdan?- Sezen Aksu’nun büyüklüğü ve insan olarak farklılığı tartışılmaz. O, artık bambaşka bir noktada ve bambaşka bir mertebeye varmış durumda. İnsan mutlu olmak istiyorsa, kendini kimseyle kıyaslamamalı, ben de asla böyle bir şey yapmam. Zaten yaşım ve duruşum itibariyle kendimi böyle bir kıyaslamaya sokmam, çünkü acayip çuvallamış olurum.
Onu evlenmeye nasıl ikna ettiniz?- Biz ilişkimizi hep hayatın akışına bıraktık. Plansız programsız, hep anımızı yaşadık. Evlilik de kendiliğinden geldi, bir yerde çıktı karşımıza.
Çocuk?- İnşallah. Tabii ki istiyorum. Sevdiğin, inandığın ve aşık olduğun bir adamdan çocuk yapmaktan daha güzel ne olabilir?
Ailenizin tepkisi ne oldu? Annenizle, babanızla Ahmet Utlu iyi anlaşıyor mu? Kaç yaş fark var aralarında?- İlk başlarda şaşırdılar tabii. Ama ben onlara bu ilişkide ısrarlı ve kararlı olduğumu gösterdim, onlar da kabullendiler. Ben, zamanın bize iyi geleceğine inanıyordum. Geldi. Şu anda ailem Ahmet’i çok seviyor ve saygı duyuyor. Bu da benim için çok önemli ve beni çok mutlu ediyor. Yaş konusunda evlere şenlik değişik bir durumumuz var, Ahmet yaş olarak tam olarak annemle babamın ortasında. Annemden 2 yaş büyük, babamdan 3 yaş küçük!
Hayatınızdan ne kadar memnunsunuz?- Bu soruya cevap vermeye korkacak kadar çok!
Ahmet’in biricik köpeği Bando, sizi hiç kıskanmadı mı? Aranız nasıl? - Şaka gibi ama ben ilk andan beri şunu hissediyorum: "Aslında ben Bando’ya kuma geldim!" Bando, o kadar iyi huyludur ki, sonradan gelen sevgili olarak beni hayatına kabul etti, hiç sorun yaratmadı. Zamanla ortak bir dil gelişti aramızda. Çok müthiş bir şey insan dışında bir varlıkla bu kadar anlaşabilmek. Ama aslında böyle söylediğimi duysa üzülür, hatta hakaret olarak kabul eder, çünkü onun insandan farkı yok. Bir gün uyanıp, ’Günaydın!’ diyecekmiş gibi geliyor. Çok terbiyelidir, özgür ruhludur ve çok komiktir. Yakında hikayeleri, köpek efsanesi olacak. Bir gece mesela, eve hırsız girmişti, bizimki tutmuş oyun oynamış adamla...
Ahmet’le birlikte yaptığınız en keyifli şey?- Bir sürü şey var ama seyahatlerimiz çok iyidir. En sevdiğimiz yerlerden biri Cunda. Hep keyifli zamanlar geçirmişizdir orada, hem de çok sıcak arkadaşlıklarımız olmuştur. Bir de yazın Alpler’e yaptığımız motor seyahatlerimizin üzerine tanımam.
Tatilleri kim planlıyor?- Birlikte planlarız ama Ahmet çok deneyimli olduğu için bu konuda asıl yol haritasını o çizer.
Nerede, nasıl kalınıyor?- Alpler’deysek, güneşin batma saatlerinde karşımıza çıkan en çekici, en güzel begonvilli, temiz bir pansiyonda ya da şirin, makul bir otelde. Bu konuda çok müşkülpesent değiliz.
Sevgililer nereye tatile gitsinler? - Oooo alternatif çok. Cunda, Artvin, Sicilya, Alpler... Aslında nerede olduğunun önemi yok, önemli olan sevdiğin adamın yanında olması.
Yeni ve farklı tatil hedefleriniz var mı?- Olmaz mı? Vietnam, Kamboçya ve Güney Amerika’nın görmediğimiz bazı ülkelerini keşfedelim diyoruz. Bir de Ahmet’in defalarca gittiği hatta belgeselini yaptığı ama benim henüz görme fırsatımın olmadığı Hindistan. Ahmet "Bir insan, Hindistan’ı görmeden dünya gördüm, hayatı anladım diyemez" der. Heyecanla Hindistan’ı keşfetmeyi bekliyorum.
Nasıl bir seyahat arkadaşı?- Düzenli ve disiplinli. Çantaları Ahmet yapar çünkü motorla seyahat ederken çanta hazırlamak için özel bir disiplin gerekir, o da bu işi çok iyi bilir. "En az ve en fonksiyonel eşyayla seyahat etmek" üzerine ders bile verebilir. Zaman içinde bu alışkanlığı ben de edindim. Ama kolay olmadı tabii. Ahmet’i epey bir sinir etmişimdir. Zaten seyahat öncesinde ben rahat o titiz olduğu için, bazı gerginlikler yaşanabiliyor.
Birlikte en çok nelere gülüyorsunuz?- Ben Adanalı olduğum için, konuşurken, bizim oralarda kullanılan birtakım kelimeler kaçar ağzımdan, Ahmet onlara çok güler. Hatta o kelimelerden oluşan bir cümle bile ortaya çıkardı.
Nedir o cümle?- "Şöyle anarya anarya kendimizi koltuğa bırakalım, pencereyi kındırıp, eftiklenerek siftinelim..."
Güya Adanalıyım ama benim de tercümeye ihtiyacım oldu şimdi...- "Şöyle geri geri kendimizi koltuğu bırakalım, pencereyi aralayıp, atıştırarak, yayılalım..."
AHMET UTLU: İlksen’le Sezen birbirlerine şaşırtıcı derecede benziyorlarİlksen’in farkı? Nesi başka kadınlara benzemiyor?- Tek kelimeyle pozitif! Olduğu gibi. Ne ise o! Zaman zaman üzerinde olması muhtemel baskıya rağmen, hiçbir zaman
bir başkası olmaya çalışmadı. Tüm savunması, silahı kendisi gibi oluşuydu. Onun dayanılmaz, aşılmaz bir "saflığı" var.
Ona aşık olmanızın sebebi?- Bu derece hakiki olan biri, hakiki olunabileceğinin canlı kanıtı. Hiç tükenmeyecek bir başvuru kitabı gibi. O, benim beslenme kaynağım. Ona dikkatlice bakınca, varoluş üzerine geliştirilen tüm teorileri bir arada bulabilirsiniz. Devamlı gülümseyen mükemmel dudakları var.
Sizin gibi özgürlüğüne düşkün bir adam... Neden evlendiniz?- Evlilik uzun uzadıya planlanarak oluşmadı. Böyle aktı. Ancak bu evliliğin, özgürlüğe ters düş