Aranızdan biri bana ihanet edecek

“Aaa ne acayip apartman!” diyor Alya, “Kulesi var...”

Gülüyorum.

Haberin Devamı

“Apartman değil o bina. Ama haklısın şekli biraz tuhaf. Adı Perili Köşk...”

Endişeyle bakıyor suratıma...

“Ne yani! İçeride periler mi var?”

“Yok be Alyam” diyorum, “Ne perisi! Peri kadar güzel bir kadın yaşamış zamanında. Adı ondan öyle...”

“Haaa...”
diyor.

“Şimdi bir ofis-müze
” diyorum, “Hafta içi, işyeri oluyor, hafta sonu insanlar içeride sergilenen sanat eserlerini görmeye geliyor.”

Sen, ben, baba birlikte müze mi gezeceğiz?” diyor.

“Evet”
diyorum, “Sonra ben babayla terastaki kafede bir şeyler içeceğim. Sen istersen, senin yaşındaki çocuklarla bir workshop’a katılacaksın.
Hepinize fotoğraf makinesi veriyorlarmış, sevdiğiniz şeylerin fotoğraflarını çekiyormuşsunuz. Ama tabii önce o makineyi nasıl kullanacağınızı anlatıyorlarmış. İster misin?

“Eveeeeeet...”

Haberin Devamı

Aranızdan biri bana ihanet edecek

*

Şahane bir hafta sonu oldu.

Kızımız mutlu, biz mutlu.

Meğer Borusan’ın haftasonları 7-12 yaş çocuklarına yönelik böyle etkinlikleri varmış.

Bir sürü, farklı farklı dijital workshop.

Benim dünyadan haberim yoktu.

Sizin olsun.
/images/100/0x0/55eb076bf018fbb8f8a65f4c
Alya’nın katıldığı “Temel Fotoğraf Eğitimi” adını taşıyordu.

İki cumartesi pazar üst üsteydi.

Alya orada kendine bir sürü arkadaş edindi.

Yüzlerce fotoğraf çekti.

Borusan Holding’e ve koleksiyonuna 30 yıllığına ev sahipliği yapan Perili Köşkü’nü iyice gezdi.

Şimdi babaannesine Perili Köşk anılarını anlatarak hava atıyor!

*
Perili Köşk, Mısır Hidiv’i Yusuf Ziya Paşa’nın evi olarak inşa ediliyor.

1910’da.

Ama zavallı adama, yaşamak hiç kısmet olmuyor.

Birinci Dünya Savaşı patlak verince, gözetleme kuleli bina, yarım kalıyor.

Dünyalar güzeli bir karısı var, Nebiye Hanım, sonraları o yaşıyor.

Rumeli Hisarı’nın eskileri bilirlermiş onu, gerçekten de peri kadar güzelmiş.

Ya Nebiye Hanım’dan dolayı adı Perili Köşk, ben Alya’ya bu versiyonunu anlatmayı tercih ettim ya da uzun süre boş kaldığı ve kapıları pencereleri hep rüzgârda “vuuuu- vuuuu” diye sesler çıkardığı için...

Derken Gümüşhaneli bir müteahhit satın alıyor.

Ama öylece kalıyor.

Sonra her kafadan bir ses çıkıyor, “Restore edelim, otel yapalım...”

Yine tık yok.

Taa ki Borusan burayı ofis olarak kiralayıp, Hakan Kıran da restore edinceye kadar.

*

Haberin Devamı

Hikâyenin buraya kadarı beni pek etkilemedi.

Parası olan kiralar da, restore de eder...

Amaaaa...

Mekânı, bir ofis-müze’ye çevirme fikrine...

Bayıldım.

Duymuştum ama gidip görmemiştim.

Manyak bir bina!

Mutlaka görün.

Hafta içi, holding çalışanlarının iş yeri, cuma akşamları masalarını topluyorlar ama orda burada yapıştırılmış, “Seni seviyorum aşkım”, “Doğum günün kutlu olsun canım” gibi post-it’lerini sökmüyorlar, çıkıp gidiyorlar.

Cumartesi sabah ise, halka açılıyor.

Ziyaretçiler, müzeyi gezmeye başlıyor.

Sanat eserleri ofis mekânlarında, duvarlarda, sütunlarda, odalarda...

Yönetim Kurulu Başkanı’nın ve CEO’nun odasına filan giriyorsunuz...

Bundan daha fazla şeffaf olunamaz herhalde!

Fikir, Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık’ınmış.

Böyle bir vizyonu alkışlıyorum.

Ahmet Kocabıyık, etraflarında sanat eserleri varken, insanların daha verimli çalışacaklarına, daha yaratıcı olacaklarına inanırmış.

Borusan’ın 25-30 yıllık koleksiyonu da, bütün fabrika ve ofis binalarında asılıymış.

Personele ilham versin diye.

Bir gün, bu da onu kesmemiş.

“Burayı müze yapalım, herkese ilham versin”
demiş.

Kültür Bakanlığı’na başvurmuşlar, binayı bir müzenin koşullarına adapte etmişler, açmışlar.

Şahane değil mi?

Tüm ofis mekanlarında yılda iki kez değişmek üzere, kendi koleksiyonlarının örneklerini görebiliyorsunuz.

İki tane de geçici sergiler için galeri alanı var.

Dünyanın her tarafından sanatçıların eserleri sergileniyor.

*

Haberin Devamı

Beni etkileyen bir başka şey de...

Hemen hepsinin new media sanatının örnekleri olması.

Kinetik heykeller, video heykeller, ışıklı neonlu eserler, fotoğraflar, resimler...

Genelde teknolojik eserler.

Çok modern, çok yaratıcı.

35 yaşının altında gelecek vaad eden ve çağdaş sanatla ilgilenen Türk genç sanatçılara da destek oluyorlar. Mekan ve malzeme sağlıyorlar. Senede bir kere eserlerini sergiliyorlar.

Açık ofisin ortasında da Sabine Pigale’nin bir eserini gördüm.

İsa’nın son yemeğinden esinlenerek yapılmış.

Adı: “Aranızdan biri bana ihanet edecek.”

Nedense içinde bulunduğumuz ruh haline çok uygun buldum!

Finans direktörünün odasında da Mirukim’nun fotoğrafları var.

Güldüm.

Mirukim biliyorsunuz eski bir model ve dünyanın çeşitli mekanlarında daha çok da eski binalarda ve fabrikalarda çıplak poz veriyor.

Ve artık o fotoğraflar, sanat eseri kategorisinde yer alıyor.

Birden Türkiye’deki diğer şirketleri aklımdan geçirdim ve hangi finans direktörünün odasında böyle bir fotoğraf asılı olabilir diye düşündüm.

Borusan farklı bir şirket.

Ana iş kolu, evet çelik boru.

Ama kültür sanat alanında almış başına gitmiş...

Kutluyorum.


HAMİŞ

Haberin Devamı

Bir insanın çalıştığı yerle gurur duyması şahane bir şey. Güzin Tezcanlı, Alya’nın arkadaşı Lara’nın annesi. Aynı workshop’talardı, kanka oldular. Güzin, Borusan Contemporary yöneticisi, müzeyi bana o gezdirdi. Onun heyecanı bana geçti. Umarız size de geçer ve orayı gezersiniz...

 

Yazarın Tüm Yazıları