Amerika’dan Gezi’ye şarkı desteği

GEZİ tanıklıklarına Amerika’dan devam ediyoruz...

Haberin Devamı

Özgür Ercan, çok sayıda reggae, soul ve rock projesinde yer almış, albümler çıkarmış Amerikalı müzisyen olan Toussaint Liberator’le Gezi direnişini anlatan bir şarkı yaptı.
İŞTE O ŞARKI / HÜRRİYET TV

Adın?
-Özgür Ercan.
Eğitim?
-Robert Kolej. Ardından da Amerika’da üniversite okudum. Yani, tescilli, diplomalı dış mihrağım!
Ne münasebetle Amerika’da yaşıyorsun?/images/100/0x0/55ea7959f018fbb8f8824bec
-Eşim Amerikalı. Türkiye’de fırtınalı, depremli, krizli bir 3 yıl geçirdikten sonra Amerika’ya döndük. Eşyasız, ahırdan bozma bir dairede, sıfırdan başladık. Bazı sanat kurumları için editörlük yaptıktan sonra, kazara emlakçı oldum. Şimdi aile desteğiyle de olsa yuvarlanıp gidiyoruz. Anlayacağınız faiz lobisi benim!
Türkiye’de ne iş yapıyordun?
-Tempo dergisinde yazardım. Sonra 2000'de arkadaşlarımla “Fasulye” filmini yaptık.

Haberin Devamı

Gazsızlıktan boğulduk
Gezi olayları patlayınca ne hissettin? Katılamadığın için üzüldün mü?
-Üzülmek ne kelime! Tam bir travma. 17 Ağustos’u, 11 Eylül’ü, Boston Maratonu’ndaki patlamayı tekrar tekrar yaşamak gibi bir şey! Eşimle birlikte iki senedir yumurtalık kanserine karşı direniyorduk zaten. Halen kemoterapi gördüğü ve iki tane dünya güzeli çocuğumuz olduğu için, ne o ne de ben Türkiye’ye gelebildik. İçimiz içimizi yedi. Gaza geldik ama gaz yiyemedik, burada gazsızlıktan boğulduk!
Gezi direnişi süresince seni en çok üzen ne oldu?
-Akademisyen, hatta babası bakanlık yapmış bir arkadaşımın yediği dayak. Sokakta dakikalarca tekmelendi, dövüldü. Gören yaşlı bir komşusu, dayağın sonralarına doğru yetişiyor ve kameraya kaydediyor. “Ay, ay, ay! Ne feci dövdüler kızı!” diye arkadan çığlıkları duyuluyor. Arkadaşım yerden kalkıp yakındaki hastaneye sığınmaya çalışırken, arkasından polisler gelip, tekrar tekrar tekmeliyorlar. Ölen, gözü çıkan, beyin sarsıntısı geçirenlerin yanında, evet bu hiçbir şey değil. Ama beni afallatan, arkadaşımın bu videoyu birkaç kişi dışında kimseye göstermek istememesi ve hakkını aramayacak kadar travma geçirmiş olması...
Böylesine toplumsal bir olayda, yurtdışında, uzakta olmak nasıl bir his?
-Ethem olsun Medeni olsun, her yitirdiğimiz can beni suçlu hissettiriyor. Dahası, geçmişimi sorgulatıyor...
Nasıl yani?
-99’da, “Aklımdan geçenleri dürüstçe yazarsam, askeri mahkemede yargılanırım” diye korkup yazarlığı bıraktım. Bir de utanmadan, kalemimi kırdım diye kendimi kandırdım. Güneydoğu’da 30 senedir yaşananların, bugün “penguen” gösteren medya tarafından anlatılmasına, şimdi bize “terörist” diyenlerin, o zamanın mağdurlarına da “terörist” dediğinin ancak şimdi farkına varabildim. Geriye dönüp bakıyorum da, “30 sene boyunca her şeyi doğru yaptık” diyebilir mi vicdanı olan bir insan? Diyemez! Sırrı Süreyya Önder, “Omuz omuza direnme pratiği, azınlık grupları arasındaki iletişim bariyerlerini yıktı!” dedi. Bence Türkiye’nin umudu, geleceği burada. Pazarlıklarla, yasal dayatmalarla değil, toplumsal uzlaşmayla sarılır bu kadar büyük yaralar. Ama şu da var. Başbakan Erdoğan bir şiirden hapse girdiği dönemde, bugün “Özgürlük, özgürlük!” diye bağıran ben, neredeydim. Ondan da içtenlikle özür dilerim. Ben, “Duran Adam Erdem Gündüz”ün geçmişte yaptığı gibi üniversiteye türbanla girmeye çalışmadım. Artık biliyorum ki, alt alta toplandığında Türkiye'nin de dünyanın da yüzde 99'u azınlık ve kenetlenirsek özgürlüklerimize statükodan yararlanan yüzde 1'lik 'çoğunluk' karar veremez.

Haberin Devamı

Tayyip’i uzaya yollayacağız
Sen Amerika’dan Gezi’ye nasıl bir katkıda bulundun?
-Çok sayıda reggae, soul ve rock projesinde yer almış, albümler çıkarmış, Amerika’da tanınan bir müzisyen olan Toussaint Liberator’le ortak bir proje ürettik.
Nedir o?
-Max Romeo’nun “Chase the Devil” adlı protest reggae klasiğini daha hafif, daha esprili bir dille Türkiye’ye, Gezi’ye uyarladı. Şarkıda “Tayyip’i uzaya göndereceğiz!” diyoruz. Doğrudur. Bizim hedefimiz darbe, şiddet falan değil, demokratik ve yaratıcı çözümler. Erdoğan’ın uzaya gönderilen ilk Türk olması hem direnişin taleplerini karşılar hem de kendisini halen destekleyenleri tatmin edecek şekilde onore eder! Üstelik ‘Uzay Başkanlığı’, cumhurbaşkanlığından da Türkiye başkanlığından da daha yüksek bir mevki!
Soul ve reggae yapan Toussaint Liberator’ı tanıyabilir miyiz?
-Toussaint 33 yaşında bir şarkıcı, besteci, aktivist ve eğitimci. Doğuştan müzisyen. Kilisenin önünde, sokakta çalarak başladığı serüven onu Brezilya’da, Japonya’da on binlerin önünde sahneye çıkarmış...
Devamında ne tür projeleriniz var?
-“Modern Day Lessons”, (Zamane dersler) adındaki bir blog’la Türkiye’de, Brezilya’da, Amerika’da ve dünyanın dört bir tarafında gördüğümüz barışçıl, etkili ve yaratıcı demokratik katılım örneklerini paylaşmayı hedefliyoruz. Tabii ki şarkılara devam edeceğiz. Youtube’dan 2-3 haftada bir şarkı çıkaracağız. Bu süreçte yaratıcı herkesle işbirliğine hazırız...

Haberin Devamı

Tayyip,bittin be adamım!

Derdimiz, seçimlerin kazanılmasında değil, kazananların yaptıkları seçimlerde. Şarkımızın sonunda, “Tayyip, bittin be adamım!” diyoruz. Biten, sadece Başbakan’ın misyonu değil, kocaman bir çağ, üstten alta doğru bir yönetim anlayışı. Zekâsına güvenmeyen bundan sonra politikaya girmesin. Çünkü karşılarında politikacılar, gazeteciler değil, bilgisayarından dünyaya seslenebilen zehir gibi bir kuşak bulacaklar!

Fenerli kardeşlerimden  özür dilerim/images/100/0x0/55ea7959f018fbb8f8824bee

Taraftarın Gezi’ye desteğinden ne kadar etkilendin?
-Ben iflah olmaz bir Beşiktaşlıdan çok, iflah olmaz bir Fenerbahçe karşıtıydım! Fener’in yenilgilerinden hep zevk aldım. Ne kadar çürük bir zihniyeti temsil ettiğimi, Gezi’deki onurlu duruşlarıyla yüzüme vuran Fenerli kardeşlerimden özür diler ve onlara teşekkür ederim! Taraftarın dayanışması gerçekten şahaneydi. Çarşı’ya gelince, eşi benzeri bulunmaz muazzam bir şey gerçekleştirdiler. Şarkıda da dediğimiz gibi 'Hepimiz zenciyiz hepimiz Çarşı'yız!'

Haberin Devamı

Siz bana umut verdiniz ben de size şarkılarımı veriyorum

Sen Gezi hakkında ne düşünüyor, nasıl değerlendiriyorsun?
Toussaint: Türkiye’de ciddi bir polis şiddetine rağmen yaratıcı, mizah dolu ve birleştirici mesaj ve protestolarla halk kenetlendi. Direniş yaygınlaşıp sürebildi. Occupy hareketi, bu kadar birleştirici olamadı. “99 Percent” adlı şarkımla Occupy hareketine destek vermeme karşın, çoğu eyleme katılamadım, çünkü siyah bir Amerikalı olarak, polisin ilk beni gözaltına alacağını ve orada bana sahip çıkılmayacağını düşündüm...

Yazarın Tüm Yazıları