Faydalı bir hayal.
Güzel bir hayal.
Diyeceksiniz ki kim bu Zeynep Helvacı?
Hemen söyleyeyim:
Hani, İstanbul’u inekler basmıştı.Hatırlıyor musunuz? Dünyanın en güzel, en renkli, en yaratıcı inekleri sokaklardaydı. Nişantası ve Taksim’de 200 tanesi, en şeker halleriyle dikiliyorlardı. Yanlarından geçerken insanların dudaklarına kendiliğinden muzip bir gülümseme yerleşiyordu.
Şehir, açık hava müzesine dönmüştü. Hatırladınız değil mi?
Hâlâ hatırlamadınızsa, size Ginkgo Biloba önereceğim!
Ben de o kadar çok şey unutuyorum ki, her gün bir tane içiyorum.
İşte Zeynep Helvacı, o ineklerin yani ‘Cow Parade’in fikir annesiydi.
O işi pek güzel kıvırdı.
İSİM BABASI NURİ ÇOLAKOĞLU
Şimdi sıra yıldızlarda…
O ne diyeceksiniz?
Bu genç kadın, ineklerden sonra yıldızlara takıyor kafayı.
Kadınlar böyledir, takar...
Tutturur. O da tutturuyor.
İstiyor ki, İstanbul’a yıldızlar yağsın.
Her köşede, bu sefer inekler yerine, dev yıldızlar olsun.
Şehrimiz, uluslararası bir açık hava sanat sergisine dönüşsün.
Ve bunu anlattığım şeyi, bir sosyal sorumluluk projesi olarak gerçekleştirmek istiyor.
Kafasında da UNICEF var.
Peki böyle bir projeyle, kime gider?
Ben size söyleyeyim:
Nuri Çolakoğlu’na.
Bu yazıyı okuyunca fikir bohçanıza toplayıp, Nuri Çolakoğlun’nun kapısına yığılmayın ama Zeynep gidiyor.
Ve bingo!
Çolakoğlu “Aaa güzelmiş
valla” diyor ve birden projenin
isim babası oluyor:
“Stars of İstanbul”
Gerisi, çorap söküğü…
UNICEF Türkiye, “Tamamdır biz varız” diyor.
Onlar da meğer bu yıl, dünyada 65., Türkiye’de 60. hizmet yıllarını kutluyorlarmış.
Aziz Sarıyer’den yardım istiyorlar.
O beyefendi de, İngiltere’de Terence Conran yayın kuruluşu tarafından 21. yüzyılın 100 tasarımcısı ansiklopedisine seçilmiş karizmatik bir Türk.
“Hay hay” diyor, projeyi benimsiyor ve iki metrelik, çok sempatik, üç boyutlu, şişman yıldızlar tasarlıyor.
Formuna bayıldım.
İşte bu yıldızlar şu anda boyanmaya ve şehrin 350 noktasında eylül-ekim ve Kasım aylarından sergilenmeye hazır.
15 bin liraya satılacak.
Her yıldızla, 100 çocuk, temel eğitim alacak.
Ve ‘Stars of İstanbul’ sayesinde inşallah, 90 bin çocuk, okuma imkânı bulacak…
Birçok insan destekliyor.
KAPILARI HERKESE AÇIK
Çünkü İstanbul aynı zamanda şehir olarak da parlayan bir yıldız, yaratıcı yıldızlarla donatılma fikri, insanların hoşuna gidiyor.
Ve herkese kapıları açık.
Her meslekten her yaştan insana ya da şirkete.
Siz de bir şirket ya da kişi olarak bir yıldız satın alıp çocukların okumasına katkıda bulunabilirsiniz.
Burhan Doğançay’dan, Devrim Erbil’e, Ajda Pekkan’dan anakolunda okuyan miniklere kadar herkes, bu sergide bir araya gelebilecek.
Ayşe Kulin, Müjdat Gezen, Türkan Şoray, Yıldız Kenter, Günseli Kato, Jale YIlmabaşar, İsmail Acar, Ergin İnan, Yunus Tonkuş, Mevlüt Akyıldız, Erdil Yaşaroğlu ve daha birçok insan destek veriyor…
Sokaklarda ne kadar çok yıldız olursa, o kadar çok çocuk okuyabilecek…
Olay hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız, geçen yıl Londra’da uygulanmış halini görebilirsiniz.
http://www.elephantparadelondon.org. Gerçi orada söz konusu olan filler. Afrika’daki filleri korumak amacıyla 4 milyon pound yardım toplamışlar. İnsanlar bir araya gelirse ve iyi niyetli olursa, bir sürü güzel şey yapılabiliyor…
ACAYİP EĞLENDİK
Nuri Çolakoğlu beni de aradı.
“Alya’yla gelip bir yıldız boyasanıza” dedi.
“Ben isterim de, bir Alya’ya sorayım” dedim.
En sevdiği şey resim yapmak, boyamak ama…
Onun yerine karar veremem di mi?
Sordum.
“Dev bir yıldız boyayacağız, ister misin?” dedim.
“Evet” dedi.
“Dilediğim gibi boyayabilecek miyim?” diye sordu.
“Evet” dedim.
“Kimse karışmayacak mı?”
“Hayır” dedim.
“O zaman tamam, gidelim” dedi.
Arzu Kaprol’un tasarladığı turuncu önlükleri giydik. Polisan’ın verdiği boyaları aldık.
Veeeeeeeeee başladık.
Acayip eğlendi, sonra bir ara, “Başım ağrıyor” dedi.
Biz de manyak anne ve baba olarak, birden paniğe kapıldık, ne bileyim baş ağrısı, canımızı sıktı, zaten resim de bitmişti, hemen soluğu Amerikan Hastanesi’nde aldık.
Meğer bizim sanatçının gözü bozukmuş, bir buçuk üstelik…
Şimdi mavi ince gözlükleri var, Harry Potter’in kız versiyonu gibi dolaşıyor.
“Okulda, alay eder mi arkadaşlarım?” dedi.
“Yok canıııım” dedik ama içimizden korkmadık da değil.
Ya gülerlerse ve bizimki gözlüklerini takmak istemezse?
Allah’tan, tersine, arkadaşları ‘çok cool’ bulmuş.
Şimdi de uyurken bile, gözlüklerinden ayrılmak
istemiyor.
Bu hem fikir hem de amaç olarak çok iyi bir proje, imkânınız varsa, ‘Stars of İstanbul’un içinde yer alın.
www.starsofistanbul.comBu vesileyle gözlüklü, gözlüksüz bütün çocukların ve içi hep çocuk olanların 23 Nisan’ını kutlarım.