‘Aldatılan’a kılavuz

Aldatma haberlerinden, boşanma davalarından geçilmiyor. Her gün yeni bir tanesi patlıyor. İşin hukuki yanını öğrenmek üzere Avukat Gözde Egemen’in bilgilerine, tecrübelerine müracaat ediyorum. Ve sizinle paylaşıyorum. Yarın da devam edecek…

Haberin Devamı

*  Günlerdir, ihanete uğrayanların maillerini yayınlıyorum. Onlar işin duygusal açısını anlatıyor. Hadi, siz de hukuki yönünü anlatın. “Aldatılan” ne yapacak?
- Hukuk savaşı başlatma niyeti varsa, öncelikle sakin olacak. Karşı tarafın çok üstüne giderse, çok fazla hakaret ederse, şiddet gösterirse, saldırırsa, kırar dökerse, kendisi de “kusurlu” duruma düşer.
*  Tamam, birinci kural sakin olmak. Başka?
- Evde veri toplamak.
*  Nasıl yani?
- Eşinin telefonundaki mesajlara baksın, bilgisayarını kurcalasın, mektup, şiir-miir, fotoğraf var mı... /images/100/0x0/55ea565cf018fbb8f8795d21
*  İyi güzel de ayıp değil mi bütün bunlar?
- Pardon yanlış anlamayın, evlilik normal sürerken değil bu anlattığım şey. Ama ciddi bir şüphe oluştuysa, “Bu adam/ bu kadın beni aldatıyor” gibi hissediyorsa, “Onu boşayıp tazminat alacağım” diyorsa, bir zahmet veri toplasın.
*  Bulduğu verileri ne yapacak?
- Saklayabilir. Fotoğrafını çekebilir.
*  Fotoğraf, kanıt sayılır mı?
 - Montaj değilse hâkim kanıt olduğuna kanaat getirebilir. Bulduğu her şeyi saklasın, görüntülesin, belgelesin.
*  Eşine de, “Ben bunları bunları buldum” demesin öyle mi?
- Bir yerden sonra desin tabii. Ama bu anlattıklarımı yapabilen insan az. Ben yapamam mesela. Biraz daha dirayetli insanlar yapabilir. Çok fazla kin tutmuş olması gerekir.
*  Bazıları dedektif tutuyorlar bu işler için...
- O ayrı bir şey. Yapanlar oluyor, ama düzenek kurmak tercih edilmiyor. Kabul eden hakim var, etmeyen var. Düzenek işi, sakat. Ama şunu yapabilirsin: Evin içine ses kaydı koyabilirsin.
*  Olur mu öyle şey ya!
- Yargıtay kabul etti. Mesela evin içinde, sevgiliden gelen şiirleri, mektupları bir kutuya koymuş. Eş, kutuyu kırıp o mektupları alabilir ve mahkemeye sunabilir. Onlar yasal delil. Neden mi? Çünkü deniyor ki, “Ev, karı ve kocanın birlikte paylaştıkları, evliliklerini gerçekleştirdikleri mekandır. Evin içerisindeki her şey alenidir.” “Onlar benim kişisel mallarım!” diye iddia edemezsin yani. Dolayısıyla, karının ya da kocanın seni aldattığına yönelik şüphen varsa, evin içindeki sesleri kaydedebilirsin. Çünkü senin o aldatmayı öğrenmedeki menfaatin daha yüksek bir menfaat. Ortak evinizde, her türlü şeyi kaydedebilirsin. Ses kaydıyla ilgili açık karar var...
*  İlginçmiş...
- Evet. Bir Yargıtay kararı şöyle: Kadın, sevgilisini eve alıyor ve özel ses düzeneği kuran koca, bütün konuşmaları, sevişmeleri kaydediyor. Kadın itiraz ediyor, “Bu delil, hukuka aykırı” diye. “Benden habersiz evde bana tuzak kurmak bu” diyor. Mahkeme önce, reddediyor “Tamam hukuka aykırı” diye ama Yargıtay bozuyor, “Ev, iki tarafa da aittir, pekala yapılabilir” diyor,
*  “Aldatılan” delilleri topladı, sonra ne yapacak...
- Sonra avukata gidecek. Avukatlarına, lütfen kimse yalan söylemesin. Buradan sesleniyorum. Birkaç kere başıma geldi, müvekkilim bir kadındı, eşinden onu aldattığı gerekçesiyle boşanmak istiyordu. Ama davanın ilerleyen safhalarında karşı taraf, asıl onun bir ilişkisinin olduğunu iddia etti ve kanıtladı.
*  Nasıl kanıtladılar?/images/100/0x0/55ea565df018fbb8f8795d23
- Telefon kaydı. Aynı erkekle, deli gibi konuşma kaydı vardı. Günde 30 kere. Görüştüğü kişi de, işyerinde çalışan biri. Kadın, erkeğin patronuydu. Gece konuşmuşlar, defalarca. Evet kadının telefonundan aranmış ama arayan gerçekten kadın mı, bu önemli.  Sayı da önemli. Aradığı kişi, akraba mı, iş arkadaşı mı? Nedir? O da önemli. Gittikçe hakimin kafasında bir kanaat oluşuyor. Bir de telefon mesajlarıyla ilgili, insanlar zannediyor ki, hakim mesajın içeriğini görebiliyor. Hayır, öyle bir şey yok. Sadece hangi baz istasyonundan arandığı ve kaç dakika konuşulduğu anlaşılabilir. O kadar.
*  Peki ama bir sürü yasal olmayan dinleme de yapılıyor...
- Ama Aile Mahkemesi’nde onları delil olarak zaten kullanamazsın.  Telefonun dinlenmesi için de, Ceza Mahkemesi’nden, “iletişimin tespit kararı” çıkması lazım. Ancak o kişi hakkında tahkikat vardır mesela, tesadüfen bir de, o adam karısını aldatıyordur, ikisi bir araya gelir, kadın da, bir şekilde o kayıtları ele geçirir falan filan. Onun dışında yok.
*  Gelen mailler ya da Facebook kayıtları, onlar delil olarak kabul ediliyor mu?
- Onların, mahkemeye delil olarak sunulabilmesi için, aldatan kocaysa mesela, Facebook şifresi, karısına bizzat onun vermiş olması gerekiyor. Maili kırmak suç değil ama hukuka aykırı delil...
*  “Doğum gününü şifre yapacağını hissettim, gerçekten öyleymiş, o yolla girdim Hakim Bey ve bakın neler buldum...” denilemez mi?
- Hissettim, tahmin ettim, olmaz! Bunların hepsi kırmaya giriyor, onun vermiş olması lazım.

Haberin Devamı

Kocan seni bir erkekle aldatırsa zina sayılmıyor

Haberin Devamı

*  Size müracaat edenler nasıl bir ruh haliyle geliyorlar?
- Boşanma sebebine göre değişiyor. Aldatma varsa eğer, öne çıkan duygu depresif bir ruh hali. Bazen üzerine mani, bazen intikam duyguları ekleniyor. Çok konuşuyorlar, 5 saat dinlediğimi bilirim. Boşanma anlaşmalı olacaksa, daha “cool” davranabiliyorlar.
*  Siz ne yapıyorsunuz?
- Görevimi. “Bana evliliğinizi başından sonuna kadar anlatın” derim. Aldatma kadar, kocaları tembel diye ayrılmak isteyenler var.
*  En çok neden dava açıyor çiftler birbirine?
- Geçimsizlik, aldatma ve şiddet. Bunlardan biri ön plana çıkıyor.
*  “Ben heyecanımı kaybettim, seni artık sevmiyorum...”
- (Gülüyor) Bu bir boşanma sebebi değil. Bizler şehirli insanlarız, bizim için ön planda olan aşk, sevgi, cinsellik, paylaşım olabilir ama hukuken, heyecanını kaybetmek hiç bir şey ifade etmiyor. Bir avukat olarak, bana göre evliliğin yürümesi için benim için belli sac ayakları var.
*  Nedir onlar?
1-) Manevi tatmin. Dostluk, arkadaşlık, paylaşmak, paslaşmak, 2-) Cinsellik. İki tarafından bundan tatmin olması. 3-) Ekonomik denge. Bunların biriyle bile evlilik ayakta kalabilir. Üçü de yoksa, “Sizi boşayabiliriz” diyorum.
*  Diyelim ki adam ayrılmak istiyor, kadın istemiyor, kadında da bir “kusur”yok, eşini aldatmıyor, iyi anne, adamı da rencide edecek bir şey yapmamış...
- Boşanma anlaşmalı değilse, zor. Üç sene içinde, bu ikisi, hiç bir araya gelemedilerse, koca üç yıl sonra açtığı davayı kazanabilir.

Haberin Devamı

ÇOK ŞARHOŞTUM ALDATTIM MAZERET DEĞİL

*  Hukukta aldatmanın karşılığı ne?
- Zina. Ama zinanın bizim kanunumuzda açık bir tanımı yok. Kabul gören tanımı, evlilerin birbirlerini aldatmaları. Cinsel ilişki olması şart. Ve karşı cins olması şart.
*  Nasıl yani? İnsanın kocasının erkek sevgilisi olursa ve aralarında cinsel ilişki olursa o sayılmıyor mu?
- Sayılmıyor. Kanundaki zinanın tanımına uygun değil. Ama yine “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” ya da “haysiyetsiz hayat sürmekten” dava açılabilir.
*  Başka ne tür gerekçeler var?
- Bir de, zina fiilinin bilerek, isteyerek işlenmiş olması gerekir. Karınıza tecavüz edilmişse, “Karım zina yaptı Hakim Bey, onu boşamak istiyorum” diyemezsiniz. Ama yine evlilik birliğinin temeli sarsıldı diye boşanabilirsiniz.
*  Ne ayıp! Zaten kadının başına bir felaket gelmiş, bir tekme de kanunlar mı vuruyor!
- Evet Yargıtay’ın öyle bir kararı var. Koca diyor ki: “Ufak bir köyde yaşıyorum. Karım tecavüze uğradı. Herkes biliyor. Ben kimsenin yüzüne bakamıyorum. Evliliğimiz temelinden sarsılmıştır boşanmak istiyorum.” Yargıtay kabul ediyor. “Bu mesele semavi afet kavramına girer” diyor. Yani taraflardan birinin başına bir afet gelmiş, eş onun sonuçlarına katlanmak zorunda değildir!” Ama unutmamak gerekir ki, hakimler somut olaya göre karar verir. Karşısına, şehirli, bizim gibi insan gelir de, “Karım tecavüze uğradı, boşanmak istiyorum” derse, boşamayabilir.
*  Başka?
- “Çok sarhoştum, aklım başımda değildi, aldattım!” Bunlar zina için mazeret olarak kabul edilmiyor. “Ya da kocam iktidarsız/ Karımın vajinismusu var...” Bunlar da edilmiyor. “Kocam/ karım başkalarıyla olmama izin veriyor”a da bizim hukukumuzda yer yok. İsviçre’de var.

DEVAM EDECEK

 

Yazarın Tüm Yazıları