Paylaş
Mezbaha izlenimlerinin ve Profesör Tamer Dodurka röportajının geri dönüşü inanılmaz oldu. Müthiş bir güçsünüz, keşke bir olup acısız kesimin gerçekleşmesini sağlayabilsek...
Eğitimli yamyam mıyız?
Benim de yolum mezbahaya düştü. Düşmez olaydı! Hani korku filminde kilitlenip kalırsın ya, aynen öyle oldum. O hayvanlarla göz göze gelmek, ne kadar feciydi. Onların öleceklerini bilmeleri, senin bunu hissetmen, gözlerini onlardan kaçırman... Sonra onları, soslu, kekikli, filan yiyecek olman... Birden her şey, çok acımasız geldi. Fark ettim ki, ben eğitimli yamyam olmuşum! Orada kesilmeyi bekleyen hayvanların aslında kediden, köpekten çok da farkları yok. Sadece konuşmuyorlar, bir de fazla lüks sevmiyorlar o kadar. Artık eskisi gibi et yemek içimden gelmiyor. Yersem de, fazla düşünmeden yiyorum. Sana da öyle olacak Ayşe. “Etinizi nasıl pişmiş alırsınız?” dediklerinde, hep o görüntüler gelecek aklına. N’olur bu “acısız kesim”in takipçisi ol. (Batuhan.)
- Haklısınız, o görüntüler benim de gözümün önünden gitmiyor. Belki zamanla geçer, bilmiyorum. Ne tuhaf, son yıllarda benim de et düşkünlüğüm azaldı. ‘Acısız kesim’in takipçisi olmak isterim. Ama işe yarar mı bilmiyorum, binlerce yıllık bir geleneğin değiştirilmesinden bahsediyoruz.
Hayvanlara bekleme odalarında klasik müzik
Fransa’da etin kalitesini arttırmak için uygulanan yeni bir yöntem var: Hayvanları stresten uzaklaştırmak amacıyla kesmeden önce, “bekleme odaları”nda klasik müzik dinletiyorlar. Ve tabii, onların elektro şok ve kesim sırasında birbirlerini görmesi, söz konusu bile değil. (Saner E.)
- Çok iyiymiş. Darısı bizimki başımıza! Ama yine de itiraf ediyorum, içim cız etti.
Acısız kesim gerçekleşene kadar eylem yapalım
Marketlerden paketlenmiş et alırken, hiçbirimiz hayvanların 10 dakikaya yakın acı çektiğini düşünmüyorduk, ama şimdi biliyoruz olan biteni. Daha fazla gözlerimizi yummayalım, kulaklarımızı tıkamayalım. Diyorum ki, bir hafta, 10 gün, 1 ay et yemeden yaşayabiliriz. Mezbahalara şok aleti girip, hayvanları acısız yöntemle kesecek aşamaya gelinceye dek protesto edelim. İlgili mercileri göreve çağırıp, cezai şartlara bağlanması için imza kampanyaları başlatalım. (Anıl. İ. Y.)
- Sevgili Anıl. Ne kadar iyi niyetle yazmışsınız mailinizi. Bayıldım. Keşke yapabilsek. Ama işler maalesef o kadar hallolmuyor bu ülkede. Sadece farkındalık yaratabilmişsek bile, ne mutlu bize...
İslami acısız kesime uygun et
Migros ve Carrefour gibi büyük alışveriş yerleriyle iş birliği yapılsın. Acısız kesimle elde edilen etlerin üzerine, “İslami kurallara uygun bir şekilde acısız kesimle elde edilmiştir” ibaresi eklensin. Bir sürü geleneksel yöntem ve acısız kesilen etler bir arada satışa sunulsun, halkın bunu sindirmesi için zaman verilisin. Hiç şüpheniz olmasın ki, kısa bir sure sonra insanlar acısız kesim’le elde edilen etleri tercih edecektir. (Cenk. T.)
- Öneriniz çok demokratik, çok sevdim. Teşekkürler. Ama firmaların bu işe sıcak bakması gerekiyor. Bakan firma olursa, hemen bu konuda bir röportaj yapmak isterim.
Çaresizlik duygusu
Hayvan sevmenin en zor yanı, bu başa çıkılmaz çaresizlik duygusu. Kasabın önünden geçtiğimde, tavşan kürklü kadınları gördüğümde, gece yarısı acıyla havlayan sokak köpeklerini dinlediğimde, arabanın motoruna girip, bilmediği yabancı bir sokakta annesini arayan yavru kediyi duyduğumda, hep aynı çaresizlik sarıyor beni. Boğazımda bir düğüm ve aldığım nefes sanki bir zehir... (Hande.)
- Çok haklısın, seninle aynı duyguları paylaşıyorum. Hayvanlara karşı özenli davranılmıyor, onlara yaşam hakkı tanınmıyor ve bunun acısını senin gibi bir sürü insan kalbinde duyuyor.
Nasıl bir ruh halindesiniz ki mezbahadan bildirdiniz
Hafta sonumun amiyane tabirle içine ettiniz! Nasıl bir ruh hali içindesiniz ki, bir mezbahadan yazı yazmak geldi aklınıza? Ben sizi, kafamda kırmızı yüksek ökçeli ayakkabılarınızla hayal etmeyi tercih ediyorum. (Aycan Ş.)
- Ben de o kırmızı topuklu ayakkabıları kafana geçirmek istiyorum.
Tartışsak birlikte çözsek
Tespit edilmiş ki; kesilme anındaki korku ve stres kesil en ete yansıyor. Sen gördün değil mi o bakışları? Kocaman açılmış çaresiz ve acı çeken gözleri? Ayşeciğim bu konu önümüzdeki bayrama kadar biraz taze kalsa, alternatif çözümler üzerinde konuşsak, tartışsak ve çözmek için uğraşsak hep birlikte? (Berna G.)
- Keşke. Benim de niyetim o. Ama her zaman niyetim, kısmetim olamıyor.
Kasım’da yine sokaklarda vahşet yaşanacak
Neden mezbahaya gittiniz? Bildiğim kadarı ile siz bir TÜRK vatandaşısınız ve yine bildiğim kadarı ile TC nüfus cüzdanınızda Müslüman yazmakta! Müslüman aleminde Kurban Bayramı denen bir süreç var. Siz adına bayram denen bu dönemde Türkiye’de hiç bulunmadınız mı? Binlerce hayvanın sokak ortalarında gırtlandıklarına şahit olmadınız mı? Eline bıçağı alan hıyarların hayvanları nasıl doğradıklarını görmediniz mi? Mavi Marmara denizinin kırmızıya döndüğünü gözleriniz seçmedi mi? Bütün bu cinayetlerin, ülkenin her yerinde, her arsasında, her deniz kenarında,her yaştaki çocuğun önünde yapıldığını hiç mi görmediniz? Kasımda bu bahsettiğim bayramdan yine var. Lütfen onu da yazın Ayşe. Yazın ki sokaklarda yaşanan bu vahşete artık son verelim! (Hakan Ç.)
- Evet, bütün derdimiz bu. Hayvancağızların acısını bir an olsun azaltabilmek. Daha insanı şartlarda hayvan kesimi için yöntem bulabilmek. Konuşacağız, tartışacağız, bir sonuca varmaya çalışacağız, inşallah...
Paylaş