Gülriz Sururi...
Bu ülkenin yetiştirdiği en değerli tiyatro sanatçılarından biri... 1929 doğumlu bir fıstık o... Gerçekten akıl alır gibi değil... Bu yaz bikinili fotoğrafını çekti koydu Instagram’a... Bir içim suydu...
FOTOĞRAF: FETHİ KARADUMAN
Vay ki ne vay!
Bir kere, nasıl bir medeniyettir ya, nasıl hoşuma gitti, çıkmışlar bizim karşımıza, tamam Amerikalılar oy verecek, seçecek olan onlar ama tüm dünyanın izlediğini biliyorlar...
Ve bir sınava giriyorlar.
Sorulması gereken her şey soruldu ve onlar tek tek yanıt verdi, bizde artık böyle şeyler yok ya, bünye yadırgıyor...
Ölümden dönmüş.
Eski erkek arkadaşı gırtlağını kesmiş, vücuduna falçata sokup çevirmiş ve bir sürü organını parçalamış.
Tuba şu an tesadüfen hayatta.
Bu arada -aşağıda kendi ağzından dinleyeceksiniz- doktorası olan tasarımcı, modern bir kadın... Kendisine bunu yapan da onunla aynı şirkette çalışan, eğitimli bir tasarımcı... Yani kadına şiddet eğitimle filan alakalı değil. Zihniyet meselesi.
İllegal örgüt üyeliğinden içeride!
Aslı Erdoğan’dan söz ediyorum.
Pek çok insan bu konuda görüş bildirdi.
Benim de kanıma dokunuyor, yazmadan edemedim, “Evet, böyle şeyler de oluyor Türkiye’de!” deyip geçemeyeceğimiz kadar feci!
Sonra çok sıcak, çok şefkatli bir gülümsemesi var.
Ve şahane bir sesi...
O, “Abartılacak bir şey yok!” diyor ama öyle böyle değil.
Hem sesi hem de yazdığı şarkılar insanın kalbine işliyor.
Ben ‘çekim kızı’ oldum. 47 yaşındayken... Bu beni pek eğlendiriyor. Vücudun biraz pörtlemeye başladığı yıllar ya 40’ların sonu, o yüzden özellikle hoşuma gidiyor. Dünyaya ‘nanik yapmak’ gibi geliyor.
FOTOĞRAFLAR: EMRE YUNUSOĞLU
Ama poz vermek kadar, işi kurgulamak da hoşuma gidiyor, konsepti ben geliştireceğim mümkünse, içine muziplik katacağım, kendimle dalga geçeceğim...
Ekip olarak eğlenmemiz şart. Hatta birinci kural yani!
Önyargı işte, aklım hayalim almamıştı.
Bu karşımdaki ultra şık, yakışıklı adam mı imamdı?
Küçük çaplı bir şok yaşamıştım.
Nedense imamlar başka türlü olur gibi gelmişti.
Fotoğraf: Emre YUNUSOĞLU
Sebebi göz sinirleri zedelendiği için.
Ama ailesi onu, gören bir çocuk nasıl yetiştirilirse öyle yetiştiriyor.
“Düşersin evladım! Sen görme engellisin, yapma, etme!” demiyorlar.