Paylaş
Siyasetteki “cam tavan”dan söz ediyor. Dün de Demet Sabancı iş hayatındaki “cam tavan”dan söz ediyordu. Kadınların bir yerden sonra yükselmesini engelleyen cam tavan. Ne yazık ki, o tavan hep var. Medyada da, iş dünyasında da, akademik hayatta da...
Bir taraftan da şu son seçimlerden çıkan şöyle vahim bir sonuç var: Türkiye’de artık 45 ilde kadın milletvekili yok! Canan Güllü diyor ki:
“Genel olarak bir ilerleyememe sorunu var. Bunun nedeni de siyaset alanlarının kadınlara kapalı olması. Cam tavan yani. Kadını görmezden gelen bir tavır. Üstelik tüm siyasi partilerde de aynı. Düşünün, 45 ilde kadın vekil yok. Bu nasıl izah edilebilir?”
Edilemez!
Türkiye’de 81 il var. Ama 45’i bıyıklı!
Görünmez kılıyorlar kadınları!
Canan Güllü’ye soruyorum.
“Kadın temsilinin bu kadar az olması, ne götürür kadınlardan?”
“Asıl mesele zaten bu! Bir araya gelemeyen partilerin seçilmiş kadınları, erkek söylemi karşısında seslerini çok az çıkarabiliyorlar. Bu da artan cinayetler, istihdamdan uzaklaşmak ve girişimcilikten korkma olarak karşımıza çıkıyor. Acı ama gerçek bu...”
Yani biz tahrik indirimlerinin kaldırılmasını ve kadın cinayetlerinde erkek katillerin lehine karar verilmesin istiyoruz ama...
İş, Ankara’da Meclis’te bitiyor aslında.
Bıyıklı bir Meclisimiz olduğu sürece de bu işlerin çözümü zor.
Seviyordum öldürdüm!
Artık ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Bir zamanlar bol bol dalga geçtiğimiz, mavra olsun diye kendi aramızda kullandığımız, “Seviyordum öldürdüm!” yıllar sonra döndü dolaştı, bir kadın katilinin daha az ceza almasına sebep olan bir hukuki gerekçe olarak önümüze geldi.
İzninizle ‘Çüş’ demek istiyorum.
Bu kadarı olabilecek bir şey değil.
Böyle bir hukuki gerekçeyi aklınız alıyor mu Allah aşkına...
TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz, 16 bıçak darbesiyle öldürülüyor.
Adamın (Orhan Munis) evlilik teklifi kadın tarafından reddediliyor, adam görüşmek istiyor ve görüşmeye giderken yanına bıçak alıyor...
Saçmalığın daniskası burada!
Adam, bıçağı tasarlayarak cinayet işlemek için değil de, kadını aşırı “sevdiği” için almış.
Artık bu, zekâmıza hakaret!
Kadınlarla dalga geçiyorlar resmen!
SAYGIN TECAVÜZCÜ
Bir bu eksikti!
Artık yeni bir tecavüzcü tanımımız var: Saygın tecavüzcü.
Bu ne demek diyeceksiniz?
Hemen izah edeyim:
Mahkeme bir tecavüzcüye daha duruşmalardaki iyi hali için indirim tanıdı. Ve bunu “saygın duruşu yüzünden” diye ifade etti.
Yani gördüğünüz gibi artık, hukuk literatürümüze “saygın tecavüzcü” deyimi de girmiş oldu.
Bu saygın tecavüzcü kim biliyor musunuz?
2013 yılında Diyarbakır’da 14 yaşındaki çocuğun başına taşla vurup bayıltarak tecavüz eden ve hamile bırakan adam.
Gördüğünüz gibi acayip “saygın” biri...
Bu haftaki Uykusuz dergisi onu kapak yapmış ve karikatürde diyor ki, “Öylesine saygındı ki, adını adliyenin bulunduğu sokağa vermek zorunda kaldık!”
Sokağın adı Tecavüzcü Asım Sokak.
Düşünün, bu karara Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı “Tecavüzcü ödüllendirilmiş!” diye isyan eti...
Nereye baksan kadına şiddet haberi
Bitmiyor...
Bitecek gibi de değil...
Nereye baksan, bir kadına şiddet haberi.
Edda Sönmez bir gazeteci. Sözcü’de çalışıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, “Kadına Şiddete Hayır” defilesinde podyuma çıktı. Şiddet görmüş bir kadını canlandırdı.
Ve sonuçta başına geldi!
Pascal Nouma ile yaptığı röportajın fotoğraflarını Instagram’a koyunca, sevgilisi Karagül dizisinin oyuncusu Saruhan Hünel’den dayağı yedi.
Üstelik bu ilk değilmiş.
Daha önce de 5 kez şiddet görmüş.
Sönmez, sevgilisinin kendisine zarar vermesinden endişe ettiğini ileri sürerek koruma talebinde bulundu, Anadolu 19. Aile Mahkemesi 6 ay süreyle koruma kararı verdi.
Allah akıl fikir versin...
Bu işin eğitimlisi eğitimsizi de yok. Ben olsam, Hünel işten çıkarılmazsa bir daha o diziyi seyretmem.
Çünkü sevilen bir oyuncu olsa kaç yazar, kadına tekme atabilen bir şehir magandası!
Paylaş